"1 gol farkıyla değil, gözyaşı farkıyla şampiyon!"
Beşiktaş'ın şampiyonluk öyküsünün 4. bölümü yayında. Bu bölümde Beşiktaş'ın sezon boyunca yaşadığı sakatlık ve koronavirüs problemleri ve kaleden hücuma kadar kendi seviyesinin üzerine çıkan futbolcular ve performansları yer alıyor.
AS FUTBOLCULARI TEK TEK KAYBETTİ
Ezeleri rakiplerine göre daha az trasfer yaptı. Devre arasında sadece bir oyuncu aldı. Aboubakar, Cenk Tosun, Oğuzhan Özyakup, Ajdin Hasiç sezonun en kritik bölümünde sakatlıktan ötürü takıma katkı veremedi.
- Başkanı, teknik direktörü ve bir çok oyuncusu koronavirüse yakalandı.
- Mali açıdan zorda olan kulüp 'Bırakmam Seni' adıyla bağış kampanyası düzenlemek zorunda kaldı.
- Sezona kötü bir başlangıç yapıldı. Hem Şampiyonlar Ligi hem Avrupa Ligi'ne daha ön elemede veda edildi.
- Ligde bir ara 18. sıraya kadar geriledi. Teknik direktörü tartışma konusu yapıldı.
- Yeni transferleri ilk başta yerden yere vuruldu.
- Fenerbahçe ve Galatasaray favori gösterilirken Beşiktaş'a hiç şans tanınmadı.
EVET BU BİR MUCİZEYDİ
İşte tüm bunlara rağmen Beşiktaş, şampiyon oldu. Bu nedenle de bu şampiyonluk bir mucizeydi. Geçmişteki şampiyonluklardan farlıydı. Yoksunluk ve ağır koşullarda elde edilmiş çok kıymetli bir şampiyonluktu bu.
Peki işin sırrı neydi? Mucizeyi gerçekleştiren güç neydi? Bu bir klişedir ama ilk defa bu kadar yerli yerine oturdu: Takımdaşlık... Teknik direktör Yalçın'dan başkan Çebi'ye, futbolculardan malzemecisine kadar herkes ağız birliği etmişçesine aynı şeyi söyledi: Çok iyi bir arkadaşlık ortamı vardı.
ODALARA KAPANIP ÇARE ARADILAR
Evet, Ümraniye'de inanılmaz bir ruh birlikteliği vardı. Her şeyden önce oyuncular kendi aralarında keyifliydi. Eğlenceliydi. Kimse yoğun maç trafiğine rağmen şikâyet etmiyordu. Tesislerde kalmaktan dert yanmıyordu.
Kaybedilen maçlardan sonra futbolcular kendi aralarında odalarda toplanıp hedeften uzaklaşmama adına neler yapmalarını gerektiğini konuşuyordu. Yani hocalarının kendilerini ayrıca motive etmelerine gerek yoktu.
BU TAKIM DEREDE BOĞULMAYACAK
Şampiyonluğun riske edildiği haftalarda Sergen Yalçın'ın bir sözü hepisin kenetlemişti: "Biz derede boğulmayacağız! Büyük denizleri aştı ama gelip derede boğulmayacağız." Öyle de oldu, Kara Kartallar yüksekten uçtu ve derede boğulmadı.
Ezeli rakipleriyle oynadıkları 4 derbinin sadece birini kaybettiler. Ligin en çok gol atan takımı oldular. Üstelik bunu son 7-8 haftada en önemli gol ayağı olan Vincent Aboubakar'ın yokluğuna rağmen gerçekleştirdiler.
ABOUBAKAR SADECE BAKAR!
O Aboubakar ki sezon başında transfer edildiğinde büyük tepkilere neden olmuştu. Geçmiş sakatlıkları nedeniyle verimli olmayacağı iddia ediliyordu. Yorumcular 'Aboubakar sadece bakar' diyerek, dalga bile geçiyordu. Ama yönetim onunla kazan-kazan modeliyle bir anlaşma yaptı. Sonuçta 15 gol 5 asistlik bir katkı sağlandı.
ATİBA DEĞİL 'ABİDE'
Atiba her zamanki Atiba'ydı yaş aldıkça yıllanan şarap misali üzerine koyuyordu. Bu kadar ağır şartlarda oynanan ligde bir genç oyuncudan bile daha rahat ayakta kalabiliyordu. Ona artık Atiba değil, 'Abide' demek gerekiyordu. Onsuz Beşiktaş'ı düşünmek şimdiden kara kara düşünmek demek.
ERSİN DİYE BİR ÇOCUK
Sergen Yalçın "Kaleci istemiyorum. Bana tecrübeli bir golcü alınsın yeter" derken de eleştirildi. Ama altyapıdan alıp kaleye koyduğu Ersin Destanoğlu onu utandırmadı. Bir başka genç Rıdvan Yılmaz da milli takımın yolunu tutacak kadar ilk tam sezonunda büyüdü Beşiktaş'ta.
NECİP SİZİ HALA SAHAYA ÇAĞIRIR MI?
Necip Uysal... Onun için "Halı sahada maça çağırmam" diyenleri utandırdı. Onun bir ruh olduğunu kavrayamayanlara bir kez daha kendini gösterdi. 'Beşiktaş'ın çocuğu' demek şahane çalımlar ve milimlik paslar atan topçu değildi. 'Beşiktaş'ın çocuğu' gol yediğinde göz yaşını tutamayandı. Şimdi acaba Necip, kendisini halı sahaya çağırmayanları çağırır mı?
SAVUNMA BAKANI DOMAGOJ VİDA
Vida... Sezon başında yüksek maliyetinden ötürü satılması için çok uğraşlar verildi. Ama olmadı. İyi ki de olmamış diyor şimdi Beşiktaşlılar. Tam bir lider savunmacı gibi oynadı. Sayısız gole mani oldu, çok kritik golleri de atan isim oldu. Yanındaki Welinton'u bile düzeltti ve iyiye gitmesini sağladı. Bu sezon oynadığı futbolla tam bir 'Savunma Bakanı'ydı Domagoj Vida!
GİZLİ DEĞİL AÇIK GOLCÜ LARİN
Cyle Larin... Ona da takım arandı. Öyle ya, iyi bir CV yapamamıştı Beşiktaş'ta. Fakat ilk defa onun üzerine düşünen bir hoca vardı. Sergen Yalçın, onu alıp sol kenara attı. Gizli golcü yaptı. Ama o açık açık attı gollerini. Kariyerinin en parlak sayfalarına imza attı. Şimdi adı Premier Lig ekipleriyle anılıyor.
ZIDANE MISIN MÜBAREK GHEZZAL
Rachid Ghezzal.... Mağripten gelen sihirbaz! O da bir 'kaybeden' olarak geldi Beşiktaş'a. Ona da buruk kıvrıldı. Beşiktaş onun belgelerini bir kurye motoruyla son dakikada yetiştirdi. İşte o an tarihi bir an olacaktı, sezonun son düdüğü çaldığında. 17 asist 8 golle bize bir nevi hemşehrisi Zinedine Zidane izletti.
KEVIN'IN MÜZİK KOLONLARI
Kevin N'Koudou... Beklentileri bir türlü karşılayamamıştı. Sergen Yalçın onu hamle oyuncusu olarak kullandı. Ve özellikle Aboubakar ve Cenk'siz dönemdi hayati goller attı. Kendi kariyer rekorunu kırdı. Ama Kevin her şeyden önce takımın neşesi demekti. O kolonlo çantasıyla her yerde parti havası estirdi yaptığı danslarla. Sonra Rosier ile sahaya da taşıdı kıvrak danslarını.
GÖZYAŞLARIMIZI BİTTİ Mİ SANDIN!
Kapılar yüzüne kapandı o da Beşiktaş'a "Evet" dedi. Sezonun en iyi transferi diyorlar şimdi: Josef De Souza! Fenerbahçe ve Galatasaray'ı yokladığı menajeri. Beğenmediler. "Arap ligine düşmüş topçuydu" tabii onlara göre! Ama o Josef, sezon ortasında Al Ahli'den 16 milyon Euro tazminat kazandığı halde futbola olan tutkusundan zerre yitirmedi. Şampiyonluk düdüğü çaldığında yedek kulübesinde oturup ağladı. İşte Beşiktaş'ı şampiyon yapan sır buydu. Çok büyük top oynadı ve Beşiktaş'ın dik durmasında başrol oynadı. Takımın karakterinin sembollerinden oldu.
SAHADA TOSUN PAŞA, TRİBÜNDE AMİGO
Cenk Tosun... 22 milyon Euro'lar kazandırarak gitmişti Beşiktaş'tan. Devre arası kulübün istediği şartlarda geri döndü. Bazen 1 dakika hayatın gidişatını etkiler. Cenk, sadece 3 maçta sahaya çıktı. Birinde koronavirüsü atlattığının ertesi günüydü. İdmansız çıktı. 3 maça 3 gol ve 1 asist sığdırıp 6 puana doğrudan etki etti. Ama o bundan fazlasıydı. Özveriydi, fedakârlıktı.
Bir Premier Lig oyuncusu olduğu halde profesyonelce değil amatörce davranı Beşiktaş için. Kendini riske ederek sahaya çıktı. Bedelini de sezonu kapatarak ödedi. Ama gram pişman olmadı. Son maçları tribünde bir Beşiktaş amigosu gibi takıma sesiyle kuvvet verdi, Tosun Paşa...
MİSYON TAMAMLANDI: TÖRE
Gökhan Töre... Sergen Yalçın ona Malatya'dayken de güvenmişti. Bu sezon yuvaya geri getirdi. Sakatlıklardan ötürü sezonun genelinde tam faydalanılamadı. Ama o da son düzlükte büyük emek verdi. Santrforsuz çıkılan maçlarda oyun sisteminin bozulmamasını sağlayan isimdi, en uçta görev alarak. Misyon futbolcusu oldu ve misyon tamamlandı.
ONLAR CESUR YÜREKLER
Welinton ve N'Sakala... Çok eleştirildiler. Ama Sergen Yalçın inantla onları oyanttı. Onlar kapasiteleri sınırlı futbolculardı. Üst düzey topçu değillerdi ama yüreklerini ortaya koyduklarına dair hiç kimse şüphe duyamaz. Mücadeleydi onlar. Yalçın onların savaşçılığını sevdi.
SİZİN BORCUNUZ OLSUN ÇOCUKLAR
Mensah, Oğuzhan ve Ljajic, takımın yıldızı olacak potansiyeli en başta onlar taşıyordu. Ama bir takım sorunlardan ötürü bu sezon onların sezonu olmadı. Bazı maçlarda ufak dokunuşları oldu. Ama ikisi de tam yükselecekken biri sakatlandı diğeri için de ligin sonu gelmişti. Beşiktaşlı onlardan alacaklı sayılır. Artık gelecek sezona öderlerler borçlarını..
ANLATMAYA GEREK YOK: O BİR EFSANE
Ve Sergen Yalçın... Kolunda "Ben bir efsaneyim" yazan Sergen Yalçın. Tüm ezberleri bozdu. O adı koşmayan futbolcuya çıkan Sergen Yalçın zannediliyordu hâlâ. Ama karşımızda artık bir teknik direktör Sergen Yalçı vardı. Maç önü maç sonu konuşmaları düzdü. Enteleüktüel teknik adamlardan değildi. Gerçekçiydi, fazlasıyla. Ama yine de elindeki malzemenin profiline takılmadan "Burası Beşikatş" diyerek, büyük takım futbolu oynattı. Başardı da. Saha dışını da domine etti. Konuşmalarıyla manşetleri attırdı. Oyuncularını en kötü günde bile dikkatlerden kaçırıp korudu.
Beşiktaş iyi futbol oynadıysa, Beşiktaş büyük maçları kazandıysa ve nihayet düşük profilli addedilen Beşiktaş kadrosuyla şampiyon olduysa o zaman karşımızda iyi bir taktisyen de var demek. İlk tam sezonunda; hem de en uzun sezonda Beşiktaş'a çifte kupa kazandıran Sergen Yalçın ve öğrencileri büyük bir alkışı hak ediyor. Tribün tabiriyle, "Herkes ayağa, herkes ayağa.." diyerek alkışlamaya davet edelim.
ALACAKLIYA ÇALIM DA ÇEBİ'DEN
Başkan Ahmet Nur Çebi ve yönetimi de futbolcuların alacaklarını sektirmeden, kapıya dayanan alacaklıları savuşturarak, haksızlığa uğranıldığı anlarda ses vererek şampiyonlukta üzerine düşeni fazlasıyla yaptı.
GÖZYAŞI FARKILAYLA GELEN MUTLULUK
Tabiri caizse günün sonunda bu şampiyonluk '1 gol farkla' diye kayıtlara düşülecek. Yok, hayır! Beşiktaş'ın 16. şampiyonluğu sadece 1 gol farkıyla kazanılmadı. Çok daha fazlasıydı.
O 1 gollük farkı yaratan büyük bir fark vardı Beşiktaş'ın şampiyonluğunda: Zor şartlar altında ortaya konulmuş büyük bir emek farkı var. Alınteri ve gözyaşı farkı var... Ez cümle 1 golden çok ama çok fazlası var...
TEBRİKLER BEŞİKTAŞ...
-SON-