Ahmet Çakar: Şenol Güneş’in uyanıklığı var ama...
"Derbi, Beşiktaş lehine 3-0 hükmen tescil edilmediği takdirde hiçbir maçı hükmen bitiremezsin. Kamuoyu yaratmaya çalışmayın. Algı yapıyorsunuz, hokkabaz deyince de kızıyorsunuz. Ben zaten hokkabazım. Ben ne Beşiktaşlıyım ne de Fenerbahçeliyim. Belki orada Şenol Güneş’in uyanıklığı var ama ne olursa olsun bu maç Fenerbahçe’nin sorumluluğundadır. Olayların bu noktaya gelmesinde kısmen Mete Kalkavan’ın da payı var."
"Quaresma’ya ilk taş atılmaya başladığı an, futbolun nizamına olmayan bazı şeyler hissettim. 0-0 Fenerbahçe’ye yarıyor ve Pepe atılmış… Belli ki Fenerbahçe 0-0 ile turu geçen taraf olacak. Mete Kalkavan, hokkabazlık yapıyorsun! Yangına benzinle gitmek başkadır, yangını söndürmeye gitmek başkadır. Quaresma’ya ilk taş atıldığında yanına gidip devam et desen, O’na yüz vermesen Quaresma yüz bulamayacak. Sayın Cumhurbaşkanı’ndan önce kumpas olduğunu söylemiştim. İkinci kornerde yine Quaresma’ya taş atıldı ve ince ince şova başladı. Yerden aldığı anahtarlığı sallaya sallaya götürüp görevliye verdi. Ben hakem olsam, Mete’nin yaptığını yapmazdım. Ben Quaresma’nın ince ince şov yapmasına izin vermezdim."
"Bu olaylarda, en masum adam Şenol Güneş’tir. Şenol Güneş’in kafası yarıldı mı yarılmadı mı, sana ne? Türkiye, bunu tartışıyor. Bana göre bunu tartışmayacaksınız. 70 yaşındaki adam yere düştü. Hipokrat yemini etmiş birisi olarak söylüyorum, açık yaraya buz tedavisi uygulanmaz. Havlu, hiç olmadı ceketimi bastırırım. Olaylar oraya gelince kafası yarılmış mı, yarılmamış mı bakmam. Orada Tolga tahrik etmiş olabilir. Şenol Güneş’in amacı tahrik değildi."
"Beşiktaş, sahayı terk etmiş. Edebilir. Ben olsam maçın devam etmesine karar verdiysem, Beşiktaş takımını sahaya çağırırım. Gelmediği takdirde maçı tatil ederim. Beşiktaşlı futbolcuların soyunma odasına girmesi bir kriter değil. Aykut Kocaman, Şenol Güneş hastaneye giderken ‘70 yaşındaki adama utanmıyor musun böyle şovlar yapmaya?’ diye sordu mu, sormadı mı? "
"Eğer bir insan; kafasına aldığı darbeden dolayı, kendisini soyunma odasına gidecek kadar kötü hissediyorsa, kulüp doktoruna soruyorum; sen hangi akla hizmet yaralanma olayından sonra niye 20 kilometre öteye bir başka kıtaya götürdün de Fenerbahçe Stadı’nın oradaki hastanelere götürmedin? Benim aklıma burada pislik ve fesatlık geliyor. Bir yaralanma, bir beyin kanaması ya da bilinmeyen bir durumda damar yolunu açarsın ve en yakın hastaneye götürürsün. Ben Mecidiyeköy’de vuruldum, Haydarpaşa’ya beni götürmediler. Yemişim sponsorluğu… Madem maçı terk etmesi gereken bir beyin travması var. Fenerbahçe Stadı’na yakın en az 5 tane tam teşekküllü hastane var. Kulüp Doktoru, bağlanıp ‘sana ne’ de diyebilir. Fenerbahçelileri ve beni tatmin edecek makul bir açıklama bekliyorum."
"Eğer bu iş düzmece bir iş değil ki değil. Benim bildiğim bir adam bu şekilde ambulansa alındığı zaman en yakın hastaneye götürülür. Beşiktaş’ın sponsoru Acıbadem diyorlar. Fenerbahçe Stadı’na 5 kilometre mesafede Acıbadem Hastanesi var, neden Fulya’dakine götürüyorsunuz?"
"Rahmetli Mustafa Koç vefat etti. Sabah sporu yaparken aniden fenalık geçirdi, hemen ambulans geldi. Amerikan Hastanesi onların. Beykoz Devlet Hastanesi gibi mütevazi bir devlet hastanesine götürdüler. Ambulans kuralı da budur. Damar yolunu açıp, en yakın hastaneye götüreceksiniz. Kafasına Acil hastaneye gitmesi gereken bir adamın üzerinde ceket, boyununda kravat mı olur? Ya yolda acil bir şey olursa, serum takman gerekirse ne olacak? Filmlerde bile kafasına darbe alan adamın ceketi üzerinden çıkarılır. Ben yemem, yiyen varsa gargara yapsın. Gökmen Özdenak’ın burada basuru patlasa, direkt pantolonu çıkarırım, oraya tampon yaparım ve en yakın hastaneye götürürüm."
"Kafa yarılmışsa, ben o saçı keser ve yarığı net bir şekilde görürüm, temizliğini yaparım ve tedavi uygularım. Saçlı deri niye tıraş edilmemiş?"