Ali Erim yazdı: Nasıl kazanacaksınız?
Milli ara dönüşlerinin takımlar için ciddi sıkıntı yarattığı artık herkesin malumu.
Sanırım tüm takımları kapsayacak şekilde şöyle bir genelleme yapılabilir;
Kendi ülke takımlarına giden oyuncuların turnuvalar arası geçişlerde uyum sorunu, uzun yolculuklar, kalanların takımın asları yokken antrenman ciddiyetini bozması, en az 3 günlük izinler, dönüşteki yorgunluklar ve sakatlıklar teknik adamların kabusu oluyor.
O yüzden milli ara dönüşlerinde biraz da fikstür şansı gerekiyor.
Mesela Perşembe günü tüm oyuncuların ancak toplandığı bir ortamda Cuma ya da Cumartesi oynamak dezavantaj yaratıyor.
Milli ara dönüşleri için en ideal gün olarak pazartesi gözükürken, Pazar da kötünün iyisi olarak değerlendirilebilir.
Tabii bir de iç saha-dış saha faktörü var.
Milli ara dönüşü seyirci baskısını hissedeceğiniz bir şehir deplasmanına gitmek kesinlikle en kötü senaryolardan biri.
Tüm takımlar için genellemeden çıkıp, Beşiktaş’ın özeline dönersek, Siyah beyazlıların halihazırda zaten zor bir deplasman olan Göztepe sınavında sıkıntı yaşaması kaçınılmazdı.
Vida’nın cezası, Pepe, Adriano ve Ljajic’in sakatlıklarını da unutmayalım.
Tüm bunlara karşın Beşiktaş maça iyi başladı. Göztepe’nin düzelen zemininin de katkısıyla yerden pas yaparak, rakip yarı alanda etkili olmaya çalışan bir Beşiktaş izledik.
Sonuçta belki net pozisyon gelmedi fakat duran top sonrası kazanılan bir penaltı ile maçın başındaki iyi futbolun ödülü alınmış oldu.
Oğuzhan’ın penaltıyı kaçırması Beşiktaş adına kırılma noktası olurken, Göztepe de o dakikadan itibaren seyircisi ile birlikte maça daha fazla ortak olmaya başladı.
İlk 45 dakika 0-0 biterken, maçı izleyen kimse “Beşiktaş kötü oynadı” ya da “Beşiktaş buradan galibiyet çıkaramaz” diye düşünmedi.
Yalnız ilk yarıda dikkat çeken noktalardan biri Babel’in son dönemde olmadığı kadar kötü gününde olmasıydı.
Peki ikinci 45’de neler oldu da Beşiktaş maçı kaybetti?
İlk olarak Göztepe ilk 45’de fazla denemediği önde baskıyı doğru anda doğru oyunculara yapınca anında sonucu aldı.
Bilmem Beşiktaş’ın yediği ilk goldeki pozisyona dikkat ettiniz mi?
Göztepe, kale önünde gereksiz paslar yapan Beşiktaşlı oyunculara pres yaptığında siyah beyazlıların stoperleri Medel-Roco arasında 35 metrelik mesafe vardı.
Yüzü kendi kalesine dönük olan Tolgay’ın ters ayağı ve tek pasla bulmaya çalıştığı Caner’le arasındaki mesafe de yaklaşık 20 metreydi.
Sonuçta topu kapması kaçınılmaz olan Göztepe çok rahat bir gol buldu.
Beşiktaş daha ilk golün şokundan çıkamadan bu kez Lens’in sırtı kaleye dönük oyuncuya yaptığı faul sonrası ikinci gol geldi.
Tabii ikinci golde tek suçlu Lens olmasa da Beşiktaş adına 60. dakikada maç bitti.
Sonrasında uzatmalarla beraber yaklaşık 35 dakika, Şenol Güneş’in arayışlarına karşın Beşiktaşlı oyuncuların tepkisizliği ile geçti.
Özelikle Pektemek ve Larin’in sahada olduğu son bölümde Beşiktaş’ın oyununun çok erkenden doldur boşalta dönmesi Göztepe’nin işini iyice kolaylaştırdı.
Bu bölümde skor avantajını alan Göztepe’nin tempoyu akıllı bir şekilde düşürmesi Beşiktaş’ı kaçınılmaz sona doğru iten bir başka faktör oldu.
Sonuçta milli ara sonrası çok zor bir deplasmana gidiyorsunuz, önemli eksikleriniz var, maçın kırılma anında penaltı kaçırıyorsunuz, ikinci yarının başında ciddiyetten uzak olduğunuz anda rakip cezayı kesiyor, oyuna giren hiçbir oyuncunuz katkı veremiyor. Sahada başta Babel olmak üzere Lens, Tolgay ve Oğuzhan gibi beklentilerin çok altında kalan oyuncularınız var. Bir noktadan sonra tek yaptığınız topu ileriye şişirmek oluyor.
Nasıl kazanacaksınız?