Austria Wien maçının ardından flaş sözler: Ali Koç, ismini listede okuyunca şok geçirmiştir!
Spor yazarları, Fenerbahçe'nin 2-0'lık galibiyetiyle sonuçlanan Austria Wien UEFA Avrupa Ligi play-off turu ilk maçını değerlendirdi. İşte detaylar...
Tayfun Bayındır: Sıra gruplarda (Milliyet)
Bir Avrupa Kupası maçından iki farklı galibiyetle dönmek gerçekten büyük bir başarı... Artık tur çantada, sıra gruplarda... Her ne kadar Fenerbahçe ile Wien arasında ciddi kalite farkı olsa da sarı-lacivetlilerin henüz ekipten takıma geçiş evresini tamamlamamış olması maç öncesi küçük de olsa tedirginlik yaratıyordu. Jesus’un şok eden 11 tercihi açıkçası bu tedirginliği en az üç kat daha artırdı. Mister’in üç stoper ki, ikisi sol ayaklı iki kanat beki ile beşli savunmayı tercih etmesi ve bu beşlinin hemen önünde alternatiflerine göre daha ağır olan İsmail ve Crespo ikilisine yer vermesi bize her şeyiyle kontrollü oyun, uzun top hücumunu işaret ediyordu ki, ikinci yarının 60. dakikasına kadar da böyle oldu.
"Başkan Ali Koç, Lemos ismini listede okuyunca şok geçirmiştir"
Portekizli teknik adamı anlayabilmek için uzun bir zamana ihtiyacımız olduğu kesin... Başkan Ali Koç bile dünkü başlangıç 11’ini görünce, hele Lemos ismini listede okuyunca tıpkı tüm Fenerbahçe taraftarı gibi şok geçirmiştir. Ama o hemen hemen hepimizin hiç beğenmediği Lemos dün sakatlanıp çıkana kadar Jesus’un istediği her şeyi tam anlamı ile yerine getirdi. Ancak unutmayalım ki, dün iki ciddi hata vardı savunmada, ikisinde de Lemos imzası kayıtlara geçti. Lemos’un zamanla yeniden değişmez bir yedek olacağı kanısı bende hala hakim...
"Serdar Dursun attığı gole kadar yine saç baş yoldurdu"
Dünün bir başka şaşırtan ismi de Serdar Dursun’du... Tamam bir santrforun görevi gol atmaktır, Serdar da golü atarak işini yapanlar kervanına katıldı. Ne var ki, attığı gole kadar yine saç baş yoldurdu. Kafasını kaldırıp bir çevre kontrolü yapsa hem daha iyi pozisyonlara girip üretimi artıracak hem de asist de yapabilecek. Oysa onun aklı fikri ceza alanı önündeyse çevresine bakmadan kaleye vurmak, uzaktaysa çalım üstüne çalım yapmak. Ha bir de bulduğu her fırsatta geriye gelip kendi savunma alanını karıştırması var ya o daha da korkutucu bir durum... Avrupa’da ikinci defadır ciddi şans buluyor Serdar... Ama gerçekçi olalım, gol atmış olsa da bu şanslarını iyi değerlendiremedi. Pedro’nun gelişiyle 11 onun için uzak bir ihtimal gibi görünüyor.
Dün 90 dakikanın tamamı Fenerbahçe’nin kontrolünde geçti ama sahada ilk 60 dakika başka, kalan 30 dakikada ise başka bir Fenerbahçe vardı. Lincoln ve Zajc’ın girişi ile keyif veren bir takım haline gelen son 30’daki Fenerbahçe sanırım herkesin tercih edeceği Fenerbahçe’dir.
Ömer Üründül: 7 değişiklikle Jesus işi abarttı (Sabah)
Austria Wien, Kasımpaşa'nın yaptığı geride genişlik bırakan anlayışla maça başlayınca Fenerbahçe çok erken skor avantajı yakaladı. 90 dakika boyunca kontrol F.Bahçe'ydi ancak buna rağmen hücum zenginliği yoktu. Bunun da bana göre bir numaralı nedeni Jesus'un son lig maçına göre 7 rotasyonla işi abartmasıydı. Tabii ki Fenerbahçe turu garantileyen skoru aldı. 'Kazanan haklıdır' deyimi benim için çok geçerli değil. Ben tek maçlık analizlerden çok geriye dönük yorumlar yaparım.
" Bu şartlarda sistemi iyi işleyen bir takım olmak mümkün değil"
Günümüz futbolunda bir sistemin oturması için en önemli faktörlerden birisi kadro istikrarıdır. Örnek vereyim; Real Madrid dünyanın en iyi takımlarından bir tanesi, son Şampiyonlar Ligi şampiyonu ama büyük kadro derinliği olduğu halde senelerdir Modric, Casemiro ve Kross ile oynuyor. Çünkü bir futbol takımında futbolcuların birbirlerinin özelliklerini tanımaları çok önemli. Şimdi F.Bahçe yeni bir takım kurdu. Her maç ayrı takım tertibi var. Defansta bir üçlü, bir dörtlü oynuyor. Bu şartlarda sistemi iyi işleyen bir takım olmak mümkün değil.
Gelelim genel oyuncu performanslarına; King yine kaliteli bir gol attı, takıma çok katkı verecek ama sakatlandı. Serdar Dursun, ilk yarı kötüydü. İkinci yarıda hırslandı, hareketlendi. İşi bitiren golü de en sonunda attı. Ferdi iyi oynadı. Alioski, iyi bir kanat oyuncusu. Dörtlü defans uygulamasında geriden ataklara katılarak daha etkili bir futbol oynar. Rossi, skora ilk golde önemli katkı yaptı. Çok da hareketli ama olumlu bitirişler yapamıyor.
Uğur Meleke: Jesus risk aldı ama sonuç gayet iyi (Hürriyet)
Dün Jesus’un Fenerbahçe’nin başında (6’sı hazırlık, 7’si resmi olmak üzere) 13’üncü müsabakasıydı.
Jesus ilk kez ana plan olarak klasik 4-1-3- 2’nin dışına çıktı. Takımını 3’lü savunma ve 3’lü hücumla sahaya çıkardı. Bunun iki nedeni olabilir: Zayıf bir ihtimalle, rakibinin de üçlü savunma ve Tabakovic’siz üçlü hücum tercihi olduğu bilgisini alınca vermiş olabilir bu kararı. Ama daha güçlü olan ihtimal, Ağustos’ta sekiz maç oynayan takımını döndürmek, yeni oyuncular kazanmak. Ve farklı dizilişleri oynama kabiliyetine kavuşmak.
Daha büyük riski seçti
Elbette, santra itibariyle 3-4-3’ün riskli bir tercih olduğunu kabul edelim. Eğer Avusturya’dan kötü bir sonuçla dönülseydi de büyük ihtimalle tüm spor kamuoyu Jesus’u aldığı bu risk nedeniyle eleştirecektik. Zira Kasımpaşa maçında yakalanan ana plan başarılıydı, o 11’e iki-üç rötuş yaparak pekala daha az risk alabilirdi Viyana’da. Ancak Jesus daha büyük riski almayı tercih etti. Alioski, Lemos, İsmail gibi sürpriz oyuncularla kurduğu 3-4-3’ü denedi Avusturya’da.
King buldozer gibiydi
Elbette takım kaliteleri arasındaki uçurumu da dikkate alıyorum, ancak Fenerbahçe’nin taktiksel olarak 3-4-3 konusunda da sınıfı geçtiğini söyleyebilirim. Austria Wien mütevazı bir kadroyla mücadele ediyor. Geçen sezon takımın yarısını kaybettiler, üstelik puan ve para cezası da aldılar. Dün ilk 11’de 20 yaş altı 4 oyuncuyla çıktılar sahaya. Ama dinamikler. Coşkulular. İştahlı bir top oynadılar. Fenerbahçe’yse genç ve enerjik rakibine karşı olgun bir tavır ortaya koydu. Orta sahada İsmail ve Crespo’nun kazandığı toplarla Rossi ve King’in koşu yollarını beslediler ana plan olarak. 60 dakika sahada kalabilen King buldozer gibiydi. Kasımpaşa maçında bıraktığı yerden devam etti öldürücü sprintlerine
Lemos endişe veriyor
King, Rossi, İsmail ve Crespo gibi iyilerin yanına Alioski’yi de yazabiliriz. Fiziksel durumu iyi. Savunma üçlüsündeyse özellikle Lemos endişe veren bir futbol oynadı. 48’de taca bırakabilecekken rakibine hediye ettiği top akıl almaz bir hataydı mesela. Jesus’un Lemos konusunda çok ısrar edeceğini sanmıyorum doğrusu.
Faik Çetiner: Sıklet farkı! (Fanatik)
Austria Wien karşısında Jesus’un sahaya sürdüğü 11’i ne tahmin edebilen çıkardı, ne de şaşırmayan. Kasımpaşa maçının en iyilerini kulübeye çeken Portekizli hoca defansı 3’lü yapıp (LemosSzalai-Peres) önlerine Crespo ile İsmail’i (Kart görme konusunda akıllanmamış) koymuş, sağ kanada Ferdi’yi sol kanada da yeni transfer Alioski’yi monte etmiş, Rossi, Serdar Dursun ve King’i de ileri salmıştı. Eskiden olsa Avusturya takımları bizi ürkütürdü. Fenerbahçe karşısında seyrettiğimiz takım ise kendi evinde oynamasına rağmen, bizi hiç korkutmadı. Genç bir takım, enerjileri yüksek, iyi niyetle oynamaya çalışıyorlar, tek yıldızları yok. Maç boyunca Altay’ı ciddi şekilde rahatsız edemediler. Kısacası iki takım arasında, sıklet farkı vardı.
Rahat kazanır
Fenerbahçe ilk ciddi ani atağında golü King’le erken buldu. Golden sonra bırakın farkı, Fenerbahçe’nin pozisyon bulamayışını da yaratıcı oyuncuların sahada değil, kulübede oluşuna bağladık. Rakibin gücü, kalitesi ve kapasitesi de Fenerbahçe’yi zorlayacak düzeyde olmayınca maç içinde fazlaca sıkıntı yaşanmadı. Jesus genelde devre arası hamle yapmayı sevmiyor. Hamleleri yine son 30 dakikada yaptı. Sakatlanan King’in yerine dün gecenin öne çıkan ismiydi. Lincoln’u, Crespo’nun yerine da Zajc’ı ikisini bir arada oynatmıyor aldı. Sonra skoru koruma adına Gustavo, Novak, Arao oyuna girdiler. Futbol olarak çok keyif vermeyen maç, skor olarak Fenerbahçe’yi güldürmüş oldu. İlk raundu kazanan Fenerbahçe bu sıklet farkıyla, ikinci raundu da rahat kazanır. Not: Bu kadar rotasyona rağmen Arda Güler’e ödül olarak bir yer açmak çok mu zor bay Jesus?
Bülent Timurlenk: Belli ki fırça yemiş! (Sabah)
Fenerbahçe taraftarı için bu dizilişin çok değil geçen sezon acı bir hatırası vardı. 30 Eylül'de Avrupa Ligi'nde Pereira'nın Fenerbahçe'si sahaya 3-4-2-1 dizilişiyle çıkmış, ortanın solunda Ferdi, önde yine Rossi oynamış, orta saha göbeğini Gustavo ve Mert Hakan kontrol etmeye çalışmıştı. O gün geçiş oynayan Olympiakos dün King'in attığı golün bir benzerini Tiquinho ile bolmuş öndeki 2+1 hiç orta saha derinine gelmeyince skor ikinci yarıda 0-3'e gitmişti. Austria Wien elbette ki Olympiakos'un yarısı kadar bir takım, belki de o kadar da değil…
"Soyunma odasında sert fırça yediği belli"
Jesus'a Avusturya ekibinin analizi geldiğinde Portekizli teknik adam "Elimdeki oyuncu havuzundan hangi 11'i de çıkartsam biz bu takıma tur vermeyiz" demiştir. Adana Demirspor maçı için 3-4 kritik oyuncuyu dinlendirmek, yenilere şans tanımak ya da paslanan Crespo'nun şans bulması... Bütün bunlar kağıt üzerinde iyi fikirler… Rakip, Fenerbahçe kalesinde hücum bitirmeyi bırakın, 3 pası biraz da presin etkisiyle yapamayınca maçın rengi daha ilk 20 dakikada belli oldu. King'in golüyle takım 1-0 öndeydi ve tek sorun 45 dakika boyunca oyuna hiç girmeyen Serdar Dursun'du. Soyunma odasında sert bir fırça yediği belli, ikinci yarıda orta saha derinine geldi, spiker adını anmaya başladı ve tabelayı belirledi.
Fenerbahçe'nin en değerli adamı Ferdi Kadıoğlu. Sol bek, ortanın solu, sağ bek ve ortanın sağı. Ferdi'ye hangi görev verilse o bölgenin adamından formayı kapıp vermem dercesine futbol oynuyor. Austria Wien'in adı var kendisi yok olmuş, o da onların problemi… Bizim bildiğimiz Fenerbahçe Avrupa Ligi'nde…