Ali Koç'tan flaş açıklamalar !
Ekim ayında cumhurbaşkanımızı ağırlamıştık. Fenerbahçeliliğini, “Gönül ferman dinlemiyor” sözleriyle anlatmıştı. Bu kürsüde yaptığı konuşma son derece anlamlı ve gurur vericiydi. Gönül bağını içtenlikle ifade etmiş, konuşması tüm camiamız tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Türk sporunda kendilerinin liderliğinde önemli adımlar atılmıştır. Bugün anlatacağım çok şey var.
Ersun hocanın önderliğinde taşıdıkları formanın ağırlığının bilincinde çalışmalarını sürdürüyorlar. Sezonun ikinci yarısındaki oyunumuzla taraflı tarafsız herkesin gözünde ligin en iyi futbolunu oynayan ve şampiyonluk en büyük adayı olan bir ekip konumundayız. Özellikle takımımızdaki arkadaşlık ve uyum, ekip ruhu, sahadaki mücadele azmi, hep birlikte hedefe odaklanmış vaziyetleri bizleri çok mutlu ediyor. Şampiyon olacağımıza gönülden inanıyoruz. 14 haftamız kaldı. Zor maçlarımız var. Zaman zaman istenmeyen sonuçlar da alacağız. Şartlar ne olursa olsun taraftarlarımızdan ricam tek vücut ve inançla 29. şampiyonluk yolunda takımımızı desteklemeleridir.
Taraftarımızı statlarda en büyük gücümüzdür ama hayatın her alanında bu taraftar bu kulübe sahip çıkmaktadır. Onlara bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Biz hocamıza, teknik kadromuza, takımımıza, taraftarımıza ve ilahi adalete sonsuz güveniyoruz.
Son toplantımızdan bu yana yoğun, içinde pek çok tartışmayı barındıran bir süreç yaşandı. Biz göreve geldiğimizden beri gerginlik ve kaostan uzak durmaya özen gösterdik. Bazı adımlar atarken camiamızdan gelecek tepkileri de göze aldığımız zamanlar oldu. İnandığımız yoldan vazgeçmedik. Mesela son günler TFF’nin harcama limitler, Bankalar Birliği yeniden yapılandırması gibi pek çok önemli konuda, hep resmi bütünü ile ilgilendik. Genel sorulara odaklandık. Biz Fenerbahçe camiası olarak gereğini yapmak konusunda bir an bile tereddüt etmeyiz. Adil bir spor ortamı tesis etmek için her türlü mücadelenin içine gireriz.
Cumhurbaşkanımızın buraya teşrifleri sonrası yaşanan süreçte, dikkat çeken olaylar yaşanmaya başladı. Kulübümüz hedef haline geldi. Bazı kendini bilmez medya mensupları, bizle hükümeti karşı karşıya getirmek için yoğun çaba sarf ettiler. Kimse camiasını kendi siyasi hesaplaşmasına alet etmeye alışmamalıdır. Büyük Fenerbahçe camiası içerisinde her türlü siyasi görüşü barındıran ancak kararlarını alırken hiçbir siyasi gücün etkisi ve baskısı altında kalmayan bir yapıya sahiptir.
Biraz Trabzonspor’dan bahsetmek istiyorum. 12 Ocak’ta basın toplantısı düzenlemek zorunda kaldık. Hiç beklemediğimiz bir şekilde kulübümüzün çıkarlarını korumak adına yaptığım bu konuşma pek çok kesimden aldığımız mesajlar bu düşüncelerde yalnız olmadığımızı gösterdi. Değindiğim konulardan bir tanesi mütemadiyen adil rekabetten bahseden Trabzonspor Başkanına vermek zorunda olduğum bir cevaba istinaden Trabzonspor’un sırtını devlete dayaması hususuydu. Sponsorluklar, localar, devlet bankalarından alınan krediler ilgili. Söylediklerimin tümünün arkasındayım.
Bugün elimizde olan bilgilerin detaylarına girmenin zamanı olmadığını düşünüyorum. Sayın Ağaoğlu ile istediği her platformda karşılıklı konuşmaya hazır olduğumun bilinmesini isterim.
Trabzonspor kulübü büyüklerden çok daha az bütçeyle yarışmaktadır. Büyüklerden çok daha fazla genç oyuncu oynatmaktadır. Bunu sayın Ağaoğlu’na da söyledim. Türkiye’nin en büyük medya grubunun kendilerine estek olduğunu da söyledim. Niye TV’de bunu konuşmak istiyorum? Biz burada bir şey söyleyeceğiz, bir kısmı cımbızlanacak? İşlerine gelenler yayınlanacak. Bizim medyamız yok. Haklı kalmamızı isteyen bir çoğunluk da yok. Bizim tek çaremiz canlı platformlarda düşüncelerimizi iletmek. Kulüp başkanlarıyla bir araya gelme çağrımızı huzurlarınızda bir kez daha yineliyorum. Adil rekabetin oluşmasına zarar verecek bu mesele sadece bizi ilgilendirmiyor. Herkesi dibinden etkilemektedir.
Bazı siyasiler, altını çizerek söylüyorum. Devletimizin gücünü ve imkanını kullanarak ne kadar mali destek ve fayda sağladıklarını, gerek kendileri gerek camianın ileri gelenleri yaptıklarından övünerek hiç sakınmadan ifşa etmekten kaçınmıyorlar. Bunlarla beraber açık açık bir kulüpten tavır alıyorlar. Şampiyon olmasını istediklerini ifade ediyorlar. Hal böyleyken bu mevzuların sadece ufak bir kısmına değinmek siyaseti futbola biz mi karıştırmış oluyoruz. Spor medyasının bir kısmı bunları araştıracağına, sanki iftira atıyormuşuz gibi bize saldırıyorlar. Tüm bunların üzerinde son maçtan sonra açıklamalarda bulunan bir bakanımız aslında endişelerimizi parçalayan bir başka adım oldu. Bizzat devletimizin bakanı tarafından yapılan bu açıklamalar bizde şaşkınlığa neden olmuştur.
Hakemler etkilenebilir, federasyonda karar verenler etkilenebilir, kurullar etkilenebilir. Bu noktadaki tespit ve önerimiz sporda eşitlik ve tarafsızlık ilkesinin devlet kademesinde doğru anlaşılıp uygulanması.
Şimdi bir söz de her fırsatta Fenerbahçe’nin karşısında olan medya grubuna. Bizi devletimizle karşı karşıya getirmek isteyen bu mecralardakilerin ilk hedefi bir camiayı şampiyon yapmak, ikincisi beni ve kulübümüzü itibarsızlaştırmak. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir takıma sahip çıkarken bir başka takıma da olumsuz propagandalar yapılıyor.
Biz bu konuda çok fazla tepkiler geliyor. Tesislere sokmayın vs. Bu halkada en az suçu olanlar muhabirlerdir. Onları cezalandırmak bizim felsefemize aykırı. Üzülmemenizi istiyorum. Bu tip adamların bizim hakkımızda konuşması bizi yüceltir. Söz konusu medya kuruluşunu akıl ve mantıkla bağdaşmayan, ispatsız iddialarını kale almayın, kafanıza bile takmayın.
Sıra geldi TFF’ye. Bizi şampiyon yapacaktı, Fenerasyon’du. Son dönemde fikir ayrılıkları yaşıyoruz. TFF görev süresi boyunca verdiği, veremediği kararlarıyla Türk futbolunda karmaşaya ve güven sarsılmasına sebep olmaktadır. Hakem atamaları... Bu konuyla ilgili gittiğimizde yanılmıyorsam 7. haftaydı. Bugün geldiğimiz noktada kazandığımız 11 maçın hakemlerin 9’u saha hakemi olarak görev almamış. Niye böyle oluyor? Burada açık bir mesaj var. Anlattılar, dinledik. Mantığı anlamakla beraber işleyişten tatmin olmadığımız söyledik. Başakşehir maçında Fırat Aydınus ne yaptı da ertesi hafta atanmadı? Arda Kardeşler ilk maçımızı yönetmişti. 3 penaltı verildi. Sonra iki hafta maç alamadı. Aynı hakem Kayseri deplasmanını yönetti. 3 penaltımız verilmemişti. Bu maç çok tartışıldı. Ama bu hakem sonraki hafta maç aldı. Tatmin olamadığımız kısım bunlar. Göztepe ile maç yaptık, golümüzü vermek için 4 dakika 17 saniye beklediler. Bunun izahatını veremediler. Gaziantep maçında kart bile görmemesi gereken Vedat niyet okuyarak PFDK’ya sevk edildi. Ve inanın ceza vereceklerdi. Ne olduysa veremediler. Ama bu şekilde bir sevkin niyeti nedir, amaç nedir? Son konu da devre arası transferleri. Harcama limitlerimiz de diğer kulüplere farklı ele alındı. Biz de değişik bankalarla görüştük. Bir yerle yaptığın başvuru kabul edildi, başka bir yerle bire bir aynısı yapılan başvuru kabul edilmedi. Verilen hak geri alındı. Hep denkleştirme mantığı. Nihat bey alaycı bir şekilde “Transfer yaptılar ya” diyor alaycı bir şekilde. Biz Falette’e lisans çıkartabildik. Futbolcumuz Sadık’a da teşekkür etmek istiyoruz. 300-400 bin TL de fedakarlık yaptı. Üstüne hiçbir şey yapamayacak hale getirdiler bizi. Son derece gönül kırıcı bir süreç yaşadık. Oradaki olay ‘Biz nasıl Fenerbahçe’ye transfer yaptırmayız?’
Yüzde 30’dan 40’a çıkmasıyla ilgili biz suçlandık. Nihat Bey’e biz mi istedik dedik. Hayır dedi. Çıkın açıklayın dedi. Son toplantıda Fikret Orman ve Adil Gevrek’in ismini verdi. Ama bu yaz ayında oluyordu. Ne hikmetse Nihat Bey söylemiyor. Kimle görüştükten sonra %30’dan 40’a çıkarıldı. Haklı argümanlardı bu arada. Bize söyledi. Niye basının önünde söylemiyorsunuz. Enteresan. Bu kulübün adının geçmemesi enteresan.
Zorlu görüşmesi ile ilgili çok fazla şey tekrarlamayacağım. Nihat Bey, ‘Zorlu’da birçok kulüp başkanıyla görüştük’ dedi. Niye bunu daha önce söylemiyorsunuz? Keşke o başkanları da açıklasa.
Sonra 3 Temmuz’dan bahsediyor. Bugün de muhtemel şampiyonluğumuzu engellemek istiyorlar. Geçen sezon da kritik bir lig maçımızın sabahı bir gazeteye tam sayfa röportaj vermiş, ‘Ben bu federasyona kefilim, kimse art niyet aramasın’ demişti. Bundan tam bir hafta önce ise TFF ile ilgili endişe ve görüşlerini paylaşmıştı. Maalesef bu çelişkilerle hayatına devam etmekte olan başkanımızın bizlere hak vermesini beklemiyorduk. Yeter ki gölge etmesin.
Kararların alınması için illa oy birliği gerekecekse TFF’ye ne gerek var? Biz de yaparız bunu.
İstifası konuşuluyor (Nihat Özdemir). Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Koskoca gazeteciler durup dururken bunları yazmıyorlar.
TFF başkanı bu görevi kendi yönetim kurlu üyeleriniz bir tanesini bile kendiniz seçemiyorsanız, bir de özel sektördeki işiniz manevra alanınızı. Allah hem sizin hem de Türk futbolunun yardımcısı olsun.
Şimdi gelelim Mustafa Cengiz’e. Tribünlere şirin gözükmek için midir bilemem, bile bile yaptığı açıklamaları ilgiyle ve gülerek izliyoruz. Vallahi nereden başlayacağımız bilemiyorum. Yaşına hürmetten ve camiaya saygımdan fazla da şey konuşmak istemiyorum. Sataşmaları, üzeri kapalı Fenerbahçe mesajları. Biz ne söylüyorsak açık konuşuyoruz. Biz ona yanıt verince de “Ali Koç, Galatasaray’a sataştı’ diye servis ediyorsunuz. Bu sefer sizden ricam söyleyeceklerimi tarafsız şekilde yayınlayın. Bizim puan silmemize kafayı takmış. Federasyon size de bırakmaz, puanımızı siler. Eskişehirspor, Bursaspor örneklerini veriyor, hiçbir alakası yok. Onlar futbolcu ödemelerini yapmadıkları için aldıkları cezalardan bahsediyoruz. Üç puan silinecekse bu bir sonraki sezon silinecek. Kendisinin hızına yetişmek çok zor. Kendisi o kadar çok gaf yapıyor ki hangi birine değineceğime şaşırıyorum. Zaten zaman zaman kendisinin ne dediğini de anlamak zor. Söylediklerini deşifre etmek de zor. Kimi zamanlar hayvanlar aleminden benzetmeler yapıyor. Bir dediği bir dediğini birbirine tutmuyor. Televizyon programı teklifimi yeniliyorum.
Son dönemde iki konuyu tutturmuş konuşuyor. ‘Oyun oynanırken kural değişmez’ ve bir de ‘şeffaflık’. Bir şeyi unutuyorsanız Cengiz bey. Sırf sizin için bir talimat değişti geçen sezon. Hak mahrumiyeti cezası diye bir madde var. Stadyumlara giremiyordu ceza alanlar. Sonra sayın Cengiz 150 gün ceza alıyor. Mektup yazıyorlar federasyona ve bu madde değişiyor. Kulüp başkanlarının aldıkları hak mahrumiyetleri cezası protokol tribününü kapsamayacak şekilde değiştiriliyor. Ya unutuyorsunuz ya da unuttuğumuzu düşünüyorsunuz.
Harcama limitlerinde esneklik yapılmaması için omuz omuza çalışıyorlar. UEFA sizin için kuralları esnettiği için teşekkür edip kendi ligimizde TFF’yi etkilemeye çalışıyorsunuz. Size gelince öyle, bize gelince böyle. Şeffaflık şeffaflık. Şöyle vergi ödemişiz, şu maaşları açıklamışız. Biz açıklamamız gereken her şeyi açıklıyoruz, menajerlik ücretleri dahil. 13.6 milyon euro ödedik diyorsunuz 10 bin euro gözüküyor. Nerede şeffaflık? Anlaması zorlu durumlar bunlar.
3 Temmuz’la ilgili iyi haberler de oluyormuş demek ki. Gelinen noktada organize bir örgüt olmadığı ortaya çıktı. 3 Temmuz Sözde Şike Davası’nın bir kumpas olduğuna dair inancımız tamdı, bu kararla buna olan inancımız da arttı.
(Kurşunlanma olayı) Şu ana kadar herhangi bir şüpheliye ulaşılamadı. Mevcut teknolojilerde göz önünde bulundurulduğu da herhangi bir detaya ulaşılmaması anlaşılır değil. 8 Şubat 2020 itibariyle bir şeyin gerçekleşmediğini görüyoruz. Bu konunun samimi bir şekilde aydınlatılmadığını düşünüyoruz. Bu böyle devam ederse biz bu olayı da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götürmek zorunda kalacağız.