"Ali Şen'e teşekkür ediyorum"
Türk futbolunun ve Beşiktaş'ın efsane ismi Rıza Çalımbay FANATİK'e konuştu.
İşte Çalımbay’ın sözleri:
Benim Beşiktaş’taki futbolculuğum diğer arkadaşlarıma göre biraz farklı. Çünkü Beşiktaş Genç Takımı’nda 13 yaşında başladım, 33 yaşında bıraktım. Futbolu erken bıraktım. 20 sene sadece Beşiktaş forması giydim. Bir futbolcu olarak 6 kez şampiyonluk yaşadım. Belki de bunu en çok yaşayan benimdir. Genç takımda da şampiyonluğum vardı tabi. Benim için Beşiktaş’ta başlayıp, Beşiktaş’ta bitirmek çok anlamlıydı. Genç takımdayken en büyük hayalim Beşiktaş forması giymekti. Sonrasında ise hedefim milli takımda oynama ve her ikisinde de takım kaptanlığı yapmaktı. Bunların hepsini gerçekleştirdim.
"BU KADAR MADDİ GÜÇ YOKTU"
1994-95 sezonunda şampiyon olmamız için gereken tek şey bizim inanmamızdı. Bizde kesinlikle şampiyon olacağımıza inanıyorduk. Ama Christoph Daum’un da arkadaşlarımın da bunda çok büyük katkısı vardı. Ama bizim öyle bir takımımız vardı ki kenetlendiğimiz zaman bütün sıkıntıları aşıyorduk. Gerçekten o zamanki kadro bambaşkaydı. Bu kadar başarılı kadroyla Avrupa’da başarının gelmemesini de şöyle açıklayabilirim; O zamanlar şu an olduğu gibi yabancı futbolcu alamıyorsun en fazla 3-4 yabancı alabiliyordun. O zamanlar bu kadar maddi güç yoktu. Forma satışı, reklam geliri, yayın geliri yoktu. O kadroya 5-6 tane kaliteli yabancı futbolcu alabilseydik eğer kesinlikle Avrupa’da söz sahibi olurduk. Çünkü mükemmel bir kadromuz vardı.
"1982'DEKİ ŞAMPİYONLUK BEŞİKTAŞ'IN ÖNÜNÜ AÇTI"
Ben takım kaptanı olarak söylüyorum arkadaşlarımla her zaman gurur duyuyordum. Beşiktaş için o yıllar tarihi ve güzel yıllardı. Her zaman iyi ki Beşiktaş’ı seçmişim diyorum. Hem şükrediyorum hem de gurur duyuyorum. Beşiktaş formasını yıllarca çok iyi taşıdığıma inanıyorum. Biz nağmalup da şampiyon olduk ama bana göre en büyük zafer 1981-82’de yaşadığımızdı. Çünkü Beşiktaş’ın önünü açan bir sezondu. Beşiktaş’ın bu günlere gelmesi bile o şampiyonluğa bağlı. Ondan sonra Beşiktaş üstüne koya koya geldi ve çok güzel şeyler yaşadı.
"ALİ ŞEN'E TEŞEKKÜR EDİYORUM"
Diğer bir hayalimde dünya karmasına gitmekti. Ona da gittim. O dönemki Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Şen sayesinde dünya karmasına seçildim. Bir Fenerbahçe Başkanı beni dünya karmasına götürdü! ‘Rıza’yı alın’ diye söyleyen Ali Şen başkandır. Ona da buradan teşekkür ediyorum. Çünkü bu çok güzel bir örnek. Yaşamadığım bir şey kalmadı. Yıllarca 10 seneye yakın takım kaptanlığı yaptım. Kaptanken dolu dolu dört şampiyonluk yaşadım. Başkanımız Süleyman Seba’nın yaşadığı bütün şampiyonluklarda ben vardım. En güzel duygulardan bir tanesiydi. Bir futbolcunun yaşaması gereken ne varsa yaşadım.
"HEP YABANCILARLA ÇALIŞTIM"
Ben Beşiktaş kariyerim boyunca hiç yerli antrenörle çalışmadım. Hep yabancı antrenörlerle çalıştım. Hepsi de birbirinden kaliteli isimlerdi. Christoph Daum’un antrenmanları mükemmeldi. Çok iyi antrenmanları vardı ve modern çalışmaları yaptırırdı. Ama biz bu modern antrenmanları genç takımda da yapıyorduk. Sonra Daum ile çalışmaya başladığımızda bambaşka şeyler yaptı. Gerçekten mükemmel bir antrenördü. İlk geldiği sene biz ligden kopmuştuk. Sadece önümüzde Türkiye Kupası vardı. Onu almamız gerekiyordu ve onu aldık. Daum’un çok iyi motive etme yeteneği vardı. Tam bir Alman ekolüydü. Bir de Daum, çok başarılı olmuş, bir sürü şampiyonluk yaşamış Gordon Milne’nin yerine gelmişti. Onun da başarılı olması gerekiyordu ve oldu.
"SÜLEYMAN SEBA ZOR GÜNLERİN ADAMIYDI"
Süleyman Seba çok mütevazı ve çok saygılı bir başkandı. Sonuç ne olursa olsun hiç abartmayan bir başkandı. Karşı takıma çok büyük saygısı olan birisiydi. Yensek de yenilsek de bu böyleydi. Hiçbir zaman soyunma odasına gelmedi. Binde bir antrenmanlara gelirdi. Bir sıkıntı olduğunda beni çağırırdı konuşurduk ben giderdim yanına. Bazen çok iyi konuşmalarımız olurdu bazen de başka türlü konuşurduk. Ama hepsi içimizde kalırdı. Bana göre zor günlerin adamıydı. Kendisi zengin değildi ama Beşiktaş için her şeyini veriyordu. Çok seviliyordu çevresi çok iyiydi.” “Kendine göre iyi ekip kurardı. O yüzden her zaman başarılı oldu. Ama unutulmaması gereken bir konu o dönem bizim altyapımızdı. O dönem sayamadığım bir sürü hocanın altyapıdan gelen bir şeyi vardı. O Beşiktaş takımını çok güzel yerlere getirdi. Onun için ben o zamandan beri altyapıya inanırım. Altyapının Beşiktaş’ta çok iyi olması gerekiyor ki, daha iyi daha kaliteli ve Beşiktaş’ı daha çok düşünen oyuncuların yetişmesi açısından.
"HER ZAMAN HAK ETTİK"
Biz her zaman şampiyonluğu hak ediyorduk. Çok da şampiyonluk kaybettik. Mesela 1992-93’te kaybettiğimiz şampiyonluğu unutamıyorum. Bizim Gençlerbirliği ile içeride maçımız var, Galatasaray’ın da Ankaragücü ile Ankara’da maçı vardı. Biz Gençlerbirliği’ni yenersek Galatasaray’ın da en az 7-0 yenmesi gerekiyordu ki şampiyon olsun. Biz Ankaragücü’nü yenmesi zor diyorduk ve biz Gençlerbirliği maçını 3-1 kazandık. Galatasaray Ankara’da 8-0 yendi. Ligin son maçıydı ve Galatasaray şampiyon oldu. Yapacak bir şey yoktu. Bunlar futbolun içinde olan şeyler.
"KİMSE PARA İÇİN OYNAMAZDI"
Süleyman Seba ile o dönemin emniyet müdürü sohbet ederken selam vermek için yanlarına gittim. Emniyet müdürü bana, ‘Rıza imza atmıyor musun?’ diye sordu. Ben de, ‘Hemen atarım atarım’ dedim. Süleyman Seba yüzüme baktı ve boş bir kağıt getirdiler ben o kağıda imza attım. Daha sonra kulüp alacağım ücreti yazdı. O dönem paranın hiç önemi yoktu. Kimse para için oynamazdı. Zaten kulüpte bana her zaman hak ettiğimi verdi. Bize o dönem çok fazla transfer teklifi geliyordu. Beşiktaş’ın o kadrosunu dağıtmak isteyenler vardı. Ama kimsenin o kadrodan ayrılma niyeti olmadı.