Ayakta kalmak kolay değil!
Avrupa'nın en büyük dört takımının arasına girmek için ilk önce kaderi değiştirmek gerekliydi! Çünkü Panathiniakos yıllar yılı dörtlü finallerin müdavimi ve bu takımın başında hep Obrodovic vardı. Dile kolay tam tamına 23 kupa kazanan Panathiniakos'un başında hep Obradovic vardı! Evet Sırp Koçun "zaferler üzerine kurulmuş" karakteri sanki kumarda hileli zar gibi "hep kazanmak, hep kazanmaktan geçiyordu." Panathiniakos Avrupa'da basketbol kalesi olarak tanımlanan çok önemli bir takım. Yunanistan'da yaşanan ekonomik kriz nedeniyle bütçelerde beklenen daralma! Obradovic'in rotasını Fenerbahçe'ye çevirdi. Gittiği her takımı ülkenin ve Avrupa'nın şampiyonu yapan Obrodovic, Türkiye'de istediğine kavuşurken Avrupa'da dörtlü finale taşıdığı Fenerbahçe'yi şampiyonluğa taşıyamadı!
Aslında Obrodovic'in hep "tavşan çıkardığı bir şapkası vardı." Ancak Avrupa ve özellikle dağılan Yugoslavya ülkelerinden yeterli yıldız oyuncu yetişmeyince, ABD'den atlet siyah oyuncular tüm kupaları domine etmeye başladı. ÖNEMLİ BİR SORU: Obrodovic eleştirilir mi? Kurduğu kadro ve ne yaparsa yapsın koparıp gidemediği maçlar! Kalinic, Antic, Dıxon, Nunnaly ve bir türlü oynatamadığı Bennett gibi seçilmesine rağmen seyredenlerin içinin ısınmadığı oyuncular! Özellikle deplasmanlarda bir türlü ulaşılamayan kader maçları! Aldığım bilgilere göre sadece bu sezon başında değil, tümünde Obrodovic kimi isterse almış! Ancak hem Türk Oyuncular hem yabancı oyuncular arasında yaptığı seçimlerin tabiri caiz ise "cuk" diye oturduğunu söylemek mümkün değil! Yıllar önce yazmaya başlarken sloganım "bir takım oyun kurucusu kadar konuşur" cümlesiydi. Tamam iyi çocuk, iyi insan hatta zaman zaman takımına çok faydası olan bir oyun kurucu! Ancak Dıxon eğer Fenerbahçe'nin ve Türk Milli Takımının oyun kurucusu ise ben yıllarını basketbola vermiş biri olarak üzülürüm. "Dıxon'a helal olsun!" derim. Ancak bu 80 milyonda 1.68 lik boyunda Dıxon gibi bir oyun kurucu yetiştirmeyi beceremiyorsak! Bu ülke teknik adamlarının yüz karası bir durumdur! Antrenör olarak dolaşanlara sormak gerekli "siz ne iş yaparsınız?"
Hani alt yapılarda bol bol oyun kurucu ve oyuncu vardı! Avrupa ve Dünya çapında derece yapıyorlar! Sonra bu oyunculara ne oluyor? Nereye gidiyorlar! İçlerinde daha düne kadar büyük yıldız gibi lanse edilen Kenan'lar nerede? Yine bu yaz Milli Takımımızın oyun kurucusu Dıxon mı olacak? Neden Obrodovic'ten genç oyuncularla ilgilenmesi istense kim bilir ne yıldızlar yetiştirir! Ülkesinde, alt yapılarda mucizeler yaratan ve yüzlerce oyuncu yetiştiren Obrodovic efsane Yugoslav oyuncuların bir tanesine benzer oyuncu Türk Basketboluna hediye etsin istemez misiniz? Üç beş oyuncu yetiştirse Türk Basketbolunun kaderi değişir! Şu an milli Takıma çağrılacak oyuncular ile , Kerem, Ömer, Hüseyin, Haluk, Hidayet maç yapsa sizce kim yener? Federasyon kuracağı Milli Takımı rebikon yapar! İşin garibi yıllardır alt yapıya inanılmaz maddi manevi yatırım yapan yönetim"sonunda göğsünü gere gere "bu oyuncuları Türk Basketboluna biz hediye ettik" diyemeyecekler mi?
Panathiniakos yılların deneyimli ve her türlü salon içi baskıyı kurmayı başaran seyircisini gördünüz değil mi? Yıllardır anlatıyorum. Seyirci baskısı böyle olur. Final-Fuor'lar da da, aynı sahneler. Onlar şimdiden İstanbul'da yerlerini çoktan ayırt etmişlerdir bile! Maçta hemen işi bitirmek için saldırdılar. Çünkü Obrodovic'e "sensizde biz bu işi beceriyoruz!" demek istiyorlar! Maça çok iyi başlamamıza rağmen maçın büyük bölümünde Fenerbahçe olarak resmen Rivers'a karşı oynadık! Bir türlü onu savunamadık! O attıkça Panathiniakıos coştu. ilk çeyrek 15/16 önde bitirdik. İkinci çeyrek Rivers'ın sırtladığı rakibimiz 42/28 önde kapattı. Hele Türkiye'ye gelmeyi çok istemesine rağmen bizim takımların pas geçtiği James ve Kalaitsiz ikilisi öyle güzel takımlarını yönettiler ki! Bir ara çaresiz kaldık. Üçüncü çeyrek iki takımda çok sert savunma yapmaya başladı. Resmen parkeden kemik sesleri gelmeye başladı. son 50 saniyede durumu 50/48 e getirdik.Bu aynı zamanda üçüncü çeyreğin neticesiydi. Bu süreç içinde Bogdorovic Udoh, Vesely, Sloukas takımımızda ayakta kalan oyuncularımızdı.
Son çeyrekte tabiri caiz ise "dananın kuyruğu kopacaktı" tribünlerden gök gürültüsü gibi seyirci baskısı olmasına rağmen, fırtına gibi başladık. Kalinic'in smaçı ile iyice coştuk. Bu çeyrekte bir tek adam maçın kaderini çizebilirdi. Oda adının adeta "öcü" gibi korkulan Obrodovic son 10 dakikaya adeta "tam bir satranç ustası gibi oynamaya başladı." Suskun ve günün kötüsü Dıxon'a neler söyledi bilemeyiz ancak Fenerbahçe bir anda 14 sayıya kadar yükselen fark ile Obrodovic "BU KEZ ŞAPKADAN TAVŞAN DEĞİL, ADETA GERGEDAN ÇIKARIP YILLARDIR EVİNDE YENEMEDİĞİMİZ PANATHİNİAKOS'U YENMENİN AREFESİNE GELDİK" 55-71' e getirdik. Perşembeye galibiyet ile taşınmaya kararlıyız. Çünkü Obrodovic'in "alameti farikası KIRMIZI SURAT'lı hali " bu kez galibiyet almaya kararlıydı. Binlerce seyirciyi susturan Fenerbahçe şimdi Perşembe'nin gelişini salıdan belli etmişti! Hazır yeri gelmişken bir galibiyet daha yakışır Fenerbahçe'ye. Panathiniakıs gibi bir takımı 58 sayıda tutmak gerçek bir mucize. Helal olsun nice takımların gömüldüğü Atina Olimpiyat salonundan zaferle çıkan Obrodovic ve öğrencileri her türlü övgüyü hak ederken, Bogdonoivc gerçek bir yıldız gibi parlayarak MVP oldu.
ÖNEMLİ NOT: YAZILARIMI VE SPOR HABERLERİNİ AJANSSPOR.COM ADRESİNDEN TAKİP EDEBİLİRSİNİZ