"Aykut hocanın diğerlerinden farkı.."
Marmarisspor, Dardanelspor, Anadolu Selçukluspor derken Konyaspor'da bulduğu ikinci şansı çok iyi değerlendiren ve ligimizin istikrarlı ön liberolarından birisine dönüşen başarılı oyuncu, kariyer hikâyesini TamSaha ile paylaştı.
13 Ekim 1990 Muğla doğumlusun. Nasıl bir çocukluk geçirdin?
Muğla doğumluyum fakat ben 1 yaşındayken Marmaris'e taşınmışız. Yani bütün çocukluğum Marmaris'te geçti. Güzel bir sahil kasabası. Özellikle kış aylarında sakin bir yerdi. Çocukluğum da Marmaris gibi çok güzeldi. Okul hayatına önem veren biriydim. Tabiî ki de okuldan arta kalan zamanlarda da arkadaşlarla topun peşinden koşardık. Kısacası sıkıntılı bir çocukluğum olmadı.
Aileni tanıyabilir miyiz? Kaç kardeşsin? Baban ve annen ne işle meşgul?
Bir erkek kardeşim var, Tufan Fındıklı, benden iki yaş küçük. O da profesyonel basketbolcudur. Babam yıllarca esnaflık yaptı. Annem de memurdu. İkisi de şu an emekliler ve Marmaris'te yaşamaya devam ediyorlar.
Ailende senden başka futbolla ilgilenen birileri var mı?
Babam iyi bir futbol izleyicisidir. Benden çok sever maç izlemeyi. Marmarisspor'da oynarken antrenmanları izlemeye bile gelirdi. Kardeşim de çok sever. Hatta beraber başlamıştık Marmarisspor altyapısında. Fakat daha sonra o basketbola yöneldi boyunun da avantajıyla tabiî ki. Fakat futbolu hâlâ izler ve baya da anlar futboldan.
Futbola olan ilgin nasıl başladı? İlk defa hangi kulüpten içeri nasıl adım attın?
Futbola ilgimin nasıl başladığını hatırlamıyorum. Tabiî ki de mahallede, okulda her çocuk gibi futbol oynayarak başladım ben de. Daha sonra 8 yaşımda babam "Marmarisspor'un altyapısına yazdıralım mı seni?" diye sordu. Ben de çok heveslenmiştim. Aynı gün gidip kaydımı yaptırmıştı.
Altyapı eğitimini ve o yılları bize biraz anlatır mısın?
Altyapı zevkliydi. Güzel arkadaşlıklarımız vardı. Hocalarımız da çok ilgiliydi. Daha fazla motive olmamız için aslanlar-kaplanlar tarzındaki takım isimleriyle turnuvalar düzenlerlerdi. Altyapıda çok fazla öğrenci vardı. Daha sonra minikler, yıldızlar kategorileri adı altında lisanslı sporcu olarak altyapı hayatım devam etti. Zaten çoğu çocuk da o kategorilerde eleniyordu. Çünkü lisanslı oynamak için belli meziyetlere sahip olmak gerekiyordu. O zamanki adıyla PAF takıma kadar bütün kategorilerde oynadım. 2007-2008 sezonu öncesi de profesyonel takımla kampa katılmıştım. Ve o sene profesyonel oldum. İki sezon boyunca Marmaris Belediye Gençlik Spor'un A takımında oynadım.
Senin de söylediğin gibi, seninle birlikte futbola başlayan birçok arkadaşın futbolcu olamadı. Ancak sen bugün Atiker Konyaspor'da forma giyen bir oyuncusun. Geçmişe dönüp baktığın zaman sen neleri doğru yaptın da bugünkü noktaya gelebildin? Seni o arkadaşlarından ayıran özelliklerin nelerdi?
Dediğim gibi, çok fazla çocuk altyapılarda başlıyor ve lisanslı olarak bir takıma çıkmanın hedefinde koşuyoruz. Ama en fazla 20 sporcu alıyorlar. İlk eliminasyon böyle başlıyor ve B Genç, PAF takımı derken bütün kategori geçişlerinde bu eleme devam ediyor. Son olarak PAF takımı içerisindeki 25-26 futbolcudan en fazla 5-6'sı profesyonel takıma katılıyor. Tabiî ki bu süreçlerde eğitim-öğretim hayatına devam etmek isteyenler de çıkabiliyor. Ve bu çok keskin bir ayrım. Beraber devam ettirmesi çok zor ki, ben de birkaç defa futbolu ikinci plana atmıştım. "Ben neden oldum, onlar neden olmadı?" konusuna gelince. Bu biraz sabır, biraz yetenek, çok da fazla çalışma işi bence. Bununla beraber de uyum sağlamak gerekiyor.
Kariyerine baktığımız zaman Konyaspor'dan kopamadığını görüyoruz. 2009-2010 sezonunun ilk yarısını Konyaspor'da geçirdin. Transfer hikâyeni anlatır mısın?
O sezon öncesi aslında Marmarisspor'da kalacaktım. Anlaşmamız da o yöndeydi. Kampa da başlamıştık. Fakat sezonun başlamasına kısa bir süre kala profesyonel takımın kapatılacağı bize bildirildi. Biz de takım aramaya başladık. Transferin bitmesine kısa bir süre vardı. O dönem menajerim Konyaspor'un genç futbolcu transfer etmek istediğini söyledi. Konyaspor o sezon 1. Lig'deydi. Kadrosu da çok tecrübeli oyunculardan kuruluydu. Ben de heyecanlanmıştım. Gidip şans bulmak istiyordum. Bu şekilde geldim. Fakat çok da istediğim gibi geçmedi. Çoğunlukla PAF takımıyla maçlara çıktım. Ama bir yandan da çok güzel tecrübeler, dostluklar edindim burada.
2010-2012 sezonlarında Dardanelspor'da forma giydin. Orada ritmini bulduğunu ve daha fazla sayıda maça çıktığını görüyoruz. Dardanelspor günlerin nasıl geçti?
2009- 2010 sezonunun devre arası geldiğinde açıkçası 2. Lig veya 3. Lig'deki bir takıma kiralık gidip profesyonel maçlara çıkmak istiyordum. Bunu da belirttim. Fakat olmadı. Biz de karşılıklı olarak sözleşmeyi feshetmenin daha mantıklı olacağını düşündük. Ardından Dardanelspor'dan bir teklif geldi. Aynı ligin takımıydı. Orayı seçmemdeki en büyük nedenlerden biri de o oldu. Ve Dardanelspor'da forma şansı buldum. Takım çok gençti. Yaşıtım olan futbolcular çok fazlaydı. İletişimimiz güzeldi. Birçoğumuz tesislerde kalıyorduk ve antrenmanlar dışındaki yaşantımız da beraber geçiyordu. Fakat bu güzel ortamın ve güzel şehrin avantajlarına rağmen iki sezon boyunca alt liglere düşmekten kurtulamadık.
Sonraki iki sezonda ise Anadolu Selçukluspor forması giydin. İki sezonda 30 ve 31 olmak üzere 61 maça çıktın ve kendini iyice gösterdin. Orada neler yaşadın?
Artık Dardanelspor'da zamanım dolmuştu. Ayrılmam gerekiyordu. Verdiğim en doğru fakat sancılı kararlardan biriydi. Çok fazla takımla temasa geçmedim. O dönem Marmaris'te yaz tatilini geçiriyordum. Sonra bir telefon geldi. Konyaspor PAF takımında beraber çalıştığımız hocam Salih Eken aradı ve Anadolu Selçukspor'un oluşumundan, Konyaspor'un pilot takımı olacağından bahsetti ve teknik direktörlük görevi ona verilmişti. Ben açıkçası direkt kabul ettim. Çünkü çok güvendiğim bir hocaydı ve tekrar Konya serüveni başlamış oldu. İki sezon boyunca da çok fazla maça çıktım Anadolu Selçukspor'la.
2014-2015 sezonunda o dönemki adıyla Torku Konyaspor'a yeniden döndün. Senin için "Tamam bu oyuncu artık olmuş" kararını veren kimdi?
Açıkçası bunun kararını veren Konyaspor yönetimiydi. O dönem Konyaspor'un hoca ekibinden birilerinin bu oyuncu bize katılsın talimatı verdiğini sanmıyorum.
O sezondan bugüne kadar da Konyaspor formasını terletiyorsun. Üç yıldır Süper Lig'de forma giyiyorsun. Süper Lig ile oynadığın diğer ligler arasındaki farkları anlatır mısın?
Aslında o ligleri görüp de bu ligde oynadığım için kendimi şanslı hissediyorum. Bence futbolcu yeteneği bazında aşırı farklılıklar yok. Temel farklılıklar zihin yapısı, takım yapısı, liglerin kendi dinamikleri, maddi imkânlar, tesis imkânları bu farklar belirleyici oluyor bence.
İlk sezonunda 7, ikinci sezonunda 16, bu sezon da 23 Süper Lig maçında forma giydiğini görüyoruz. Büyük bir çıkış yakaladın ve artık düzenli olarak forma giyiyorsun. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsun? Bu sezondaki çıkışını neye bağlıyorsun?
Düzenli bir şekilde aldığım şansları iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum. Tabiî ki oynadıkça adapte olmak daha kolaylaşıyor. Yapmak istediklerin sahaya daha iyi yansıyor ve çalışmak gerekiyor. Tabiî ki 3.Lig'de de oynarken bu ligde de oynarken kesinlikle çalışmayı hiç bırakmadım. Şu yeteneğim, bu yeteneğimden dolayı oynuyorum demeyeceğim. Fakat duygusal olarak güçlü bir yapıda olduğumu ve kendi kendimi motive etme konusunda da iyi olduğumu düşünüyorum. Bu ligde oynarken sağlıklı bir kafa yapısına sahip olmak önemli bence. Çünkü baskı fazla oluyor.
Bu sezon ilk kez Avrupa tecrübesi de yaşadın; 5 Avrupa Ligi maçında forma giydin. Avrupa Ligi'nde oynamak nasıl bir tecrübe?
Çok güzel, farklı bir duygu Avrupa Ligi. Kendi statüsü, kuralları, havası, maç öncesi farklı bir ülkeye gitmek, diğer ülke liglerinin takımlarıyla oynamak, onların futbol kültürlerini görmek gerçekten çok güzel tecrübelerdi. Bir kez daha yaşamak isterim.
Atiker Konyaspor özellikle Aykut Kocaman yönetiminde gözle görülür bir çıkış yaptı ve herkesin takdirini kazandı. Son yıllardaki bu sıçramayı nasıl değerlendiriyorsun? Takımdaki hava nasıl?
Öncelikle bu başarıları yakaladıysak tartışmasız bunun mimari Aykut Kocaman'dır. Çok abartılı bir takım olarak görülmüyorduk. Belki kimilerinin düşme adayıydık. Fakat Aykut Hoca neleri nasıl yaparsak başarı elde edeceğimizi bize çok güzel anlattı. Hem anlattı hem uygulattı. Grup olarak da buna çok güzel uyum sağladık deyim yerindeyse. Belli bir sisteme hizmet ettik ve karşılığını da aldık.
Aykut Kocaman'ı çalıştığın diğer teknik adamlardan ayıran özellikleri neler?
Bir olay karşısında alması gereken önlemleri, yapılması gerekenleri iyi belirliyor ve bunları bize güzel bir şekilde aktarıyor. "Hadi bakalım, vatan, millet, Sakarya"dan ziyade akılcı çözümler belirleyip, bunları sabırla uygulamayı öğretiyor. Bence farkı doğuran özelliklerden biri bu…
Bir ön libero olarak Süper Lig seviyesinde bu sezon 4, geçen sezon 2, önceki sezon da 1 kez sarı kart gördüğünü ve sadece 2013-2014 sezonunda Spor Toto 2. Lig Beyaz Grup'ta Anadolu Selçuklu ile mücadele ederken 1 kez kırmızı kart gördüğünü görüyoruz. Sakin bir yapın var. Bunun sebebi nedir ve o kırmızı kartı neden gördüğünü hatırlıyor musun?
Evet, sakin yapım futbol dışında da var. Arkadaşlarım özelliklerimi söyleyeceği zaman kesinlikle soğukkanlılığımı ekler. Olaylar karşısında çabuk tepki veren, yükselen biri değilimdir. Gördüğüm bütün kartları da pozisyon icabı görmüşümdür. İtiraz nedeniyle hiç kart görmedim şimdiye kadar. Penaltıya sebep olmuştum o kırmızı kart pozisyonunda. Pozisyon sert olmamasına rağmen penaltı olduğu için direkt kırmızı kart görmüştüm.
Günümüz futbolu ön liberodan sadece topu karşılamasını değil, oyunu da organize etmesini bekliyor. Artık makbul olan, oyunu iki yönlü oynayabilen orta saha oyuncuları. Bu anlamda kendini tartıya koyduğun zaman artı ve eksilerini nasıl değerlendiriyorsun?
Öncelikle bu görüşü kesinlikle destekliyorum. Bir ön libero veya orta saha oyuncusu oyunu iki yönüyle de oynamalı. Ben hep defansif özellikli olarak görüldüm. Bu yüzden yerden, havadan, rakibi karşılamalarda iyi olduğumu düşünüyorum. Ofansif olarak da çok az pas hatasıyla oynamaya çalışıyorum. Fakat kendimi eleştirmek gerekirse de hücum bölgesine aktardığım uzun pasların daha isabetli olması ve daha çok şut denemem gerekiyor. Korner veya duran top pozisyonlarında da topla daha fazla buluşmalıyım. Bunları geliştirmeye çalışıyorum.
Özellikle yabancı oyuncuların eksiklerini gidermek için kaç yaşında olurlarsa olsunlar ekstra çalışmalar yaptığını görüyoruz. Sen bu konuda neler yapıyorsun?
Çalışmayı seven bir futbolcuyum. Vücut yapısı olarak da her zaman kendimi güçlü tutmam gerekiyor. Bu yüzden ekstra antrenmanlar yapıyorum. Genellikle antrenman önceleri fitness'e girerim. Sahada ekstra yapacaksam da antrenman sonrası yaparım.
Kendi mevkiinde beğendiğin oyuncular kimler?
Ön libero olarak eskilerden Patrick Viera'yı çok beğenirdim. Yine o dönemde Türkiye'de oynayanlardan Mehmet Aurelio vardı. Günümüzde ise Atiba Hutchinson ve Mehmet Topal bence oynadığım mevkiin en iyi oyuncuları…
2019'a dek sözleşmen var. Kariyer planını nasıl yapıyorsun? Her oyuncunun bir hayali vardır. Senin hayallerini öğrenebilir miyiz?
Şu an için Konyaspor'da sözleşmem devam ediyor ve buraya en iyi şekilde hizmet etmek istiyorum. Sonrası için pek fazla düşüncem olmadı. Her zaman kendimi formda tutmak istiyorum. Tabiî ki üç büyükler ya da Avrupa'da oynamak her futbolcunun hayalidir. Fakat gerçekçi olup yola devam etmek en iyisi.
Bugüne kadar seni en çok zorlayan oyuncu ya da oyuncular kimlerdi?
Batalla iyi bir futbolcu. Çok fazla golü arıyor. Ve koşularını da orta sahadan ceza sahasına doğru yaptığı için çok fazla uğraştırmıştı beni.
Konya'da nasıl bir hayatın var? Boş zamanların nasıl geçiyor?
Genellikle evde oluyorum. Tek başına yaşamaya alıştım. Fakat bu ara düğün hazırlığı içerisindeyim. Nişanlım Bera'yla onun planlarını yapmaya çalışıyoruz. Bir kedim var. Onunla çok güzel zaman geçiriyorum. Bana iyi hissettiriyor gerçekten. Onun dışında herkesin yaptığı gibi film izleyerek, Play Station oynayarak zaman geçirebiliyorum.