"Babalar hepimizden çok biliyorlar"
AJANSSPOR - Altınordu Başkanı Seyit Mehmet Özkan, Türkiye’nin spor ekranı S Sport’ta yayınlanan Sabah Sporu Extra programına katıldı. Selçuk Aytekin’in moderatörlüğünü yaptığı programda Radyospor Genel Yayın Yönetmeni Barış Ertül'ün sorularını yanıtlayan Özkan, Cenk Tosun'un babasına Beşiktaş antrenmanlarına giriş yasağı konulduğu yönündeki haber üzerine çarpıcı örnekler verdi.
Seyit Özkan'ın sözlerinden Ajansspor.com'un derledikleri şöyle:
"Başkan enflasyonu olduğu için bana Mehmet Bey demenizi rica ediorum. Herkes günü yaşıyor, anı yaşıyor. Geleceğimizi, yarınlarımızı düşünen hiç yok. Saldım çayıra, Mevlam kayıra giriyoruz her olaya.
"Atletico yok böyle dedi"
Torbalı tesislerimizin 3'te 2'si bitti. Atletico Madrid yetkilileri geldi, "Avrupa'da yok böyle dedi", gittiler. Altyapıda futbolcu yetiştirmenin bir meslek olark değerlendirilmesini istiyoruz. Saha, bina, tesis yapabilirsiniz, o insanı içinden nasıl yetiştereceğiz; o önemli. Biz 6 yaşından itibaren çocukları en az hasarla nasıl yetiştiririz onun peşindeyiz. Maalesef bu topraklarda zihniyet sorunu var.
"Porto hayret etti"
Porto ile iki maç yapmıştık. Oyun sistemimize hayret ettiler. İkili ilişkilerimiz çok kuvvetli. Büyük para kazanan sistem kurmuşlar, Sporting de öyle. Portekizlilerin bizden hiçbir farkı yok aslında. İspanya'daki devrim Cruyff ile başlamıştır.
Babaların çocuklarına karışması
Biz ne kadar proaktif istesek de, reaktif davranışlar geliyor. Basit bir işi iki seferde yapıyoruz. Babalara bir haftalık, bir aylık ve 3 aylık olmak üzere uzaklaştırma cezalarımız var. Bizim toplumumuz spor yapmıyor, sportmen olabilir mi? Sportmen olmayan bir insandan fair play bekliyorsunuz. Bir insan sporcu değil ama iyi bir insan. Tel örgülerin arkasında, kendi gençliğinde yapamadıklarını çocuğundan istiyor ya. Kaç tane aile toplantısı yaptım. Annelerde çocuklarına karşı bir sabır var, babalar öyle değil. Annelerin, çocuğunun kimin elinde daha iyi olacağına dair bir hissi oluyor. Anne daha iyi anlıyor. Annelerin arasından yüzde 15-20 ters olan çıkıyor. Babalarda ise yüzde 75. Babalar hepimizden çok biliyorlar. Her iki ayda bir tüm genç takımlarımızın ailelerini topluyoruz. Küçük bir bilgilendirme toplantısı yapıyoruz.
"Alkışlayın diyoruz"
Ben dahi 5 yıl öncesine kadar ıvır zıvırla uğraşıyordum. Altınordu tertemiz bir kulüp, bir arma. İşin köküyle, altyapıyla uğraşıyoruz. Kırmızı pancarın sporcu sağlına, performansına olan etkisini söylesek inanmazsınız. O kadar görünmeyen detay var ki, bu detaylarla uğraşmak yerine; babalara "burası stadyum değil, futbol meslek okuludur" diyoruz. Oyunculara maç sırasında kimse karışamaz, alkışlayın başka bir şey yapmayın diyoruz. Başımıza gelmedik şey kalmadı.
Örnek verdi
Murat Gök eski futbolcu, bizim Egehan Gök'ün babası. Murat ile epey bir mücadele ettik, normale döndürelim diye. En sonunda "tamam" dedi ve çocuğunu bize bıraktı. Doğal yetenek çocuk. Murat güvendi, inandı bize. Maçlarına az gelmeye başladı. Annesi köprü görevi gördü. Egehan şimdi genç takımda. 2000'li çocuk. Yakında A takıma çıkacak. Aybars var kardeşi o daha da iyi. Babası oğlum vur, tut demiyor. Murat Gök'ü 1 yıl uzaklaştırdım tesislerden, bir çocuğu kurtardık. Kardeşi şimdi daha özgür, Egehan 10 yaşında daha gergindi. Bir kongre yapacağız Murat'ı çağıracağız ve yaşadıklarını ağlyarak anlatacak. Bir örnek daha vereyim. Bizim altyapının en yetenekli çocuğu, babası yüzünden olmadı; şimdi BAL'da oynuyor. Babası kahrından öldü.
"Kermes yapmaya kalktım..."
Bizde tel örgülere kimse yanaşmayacak. Çocuk doğal yeteneğini uygulasın özgürce. Bizim ülkemizde bekliyoruz ki; altyapıya sihirli değnek vuracak, olacak diye. Almanya'da dönüşüm Portekiz yenilgisinden sonra başlamıştı. Orada anne ve babalar sportmen. Anneler Almanya'da, Hollanda'da örgütlenme yaparlar; yemekler tatlılar götürürler çocukların maçlarına. Burada kermes yapmaya kalktım, birbirlerini yediler. Evin babasını sakinleştirme görevi annenin.
"Yusuf Acer'e talip var"
U19 Şampiyonası'nda 8 tane kalbur üstü takım vardı. Şampiyonada 2 yönetici vardı sadece. Biri Trabzonspor altyapı yöneticisi, birisi de bendim. Altınordu'nun bu kadar genç oyuncuyla yaptığını kimse yapamaz. 97-98 doğumlu oyuncularla oynuyoruz 1. Lig'de. Biz çocuklarımızı Avrupa'da maçlara götürüyoruz. Cengiz Ünder ve Çağlar Söyüncü de dahildi bunlara. Özgüveni yüksek çocuklar bunlar. Siz kendinize iyi bakarsanız, özel çalışma da yaparsanız sorun olmaz. Yusuf Acer sol bekimiz, boyu 1.67. Karşısınızda devamlı sprinter Afrikalı oyuncular oynuyor ama Yusuf'u Süper Lig kulüpleri istiyor şimdi. Türkiye'de futbol yaşını indirmemiz lazım. U13'lerde 5-6 maç yapıp sezonu bitiriyorlar. Böyle bir şey var mı?
Altınordu Süper Lig'e çıkabilir mi?
Ben iki maçta 6 puan istiyorum ama A takım hakkında konuşmaya yetkili değilim. Son iki maçımıza bakarsak; bu yarışta Eskişehirspor ve Ümraniyespor favoriler, biz plaseyiz. Göztepe'nin Süper Lig'e çıkmasını en çok isteyenlerden biri benim.
"Dernek sisteminden iğreniyorum"
Dernek sistemiden iğreniyorum. Bu çağın en geride kalmış yönetim biçimi. Bu iş profesyonel bir iş. Futbol devletin desteğiyle, 3 büyüklerin de ittirmesiyle gidiyor. Üretim falan beklemeyin. Altyapılarda babalardan daha önemli sorunlar var. Kulüpler altyapıya yatırım yapmak istemiyor. Yıldırım Demirören tek başına ne yapacak? Bir Don Kişot ben çıkmışım.
Altınordu Süper Lig'e çıkarsa yabancı oyuncu alır mı?
Altınordu anayasamıza aykırı. Athletic Bilbao sadece kendi bölgesinden oyuncularla 3.5 milyon nüfusuyla La Liga kulübü yaratmış, biz burada neden yaratmayalım? Biz de neyse gerekenleri yapıyoruz. 2020 bizim Süper Lig'e çıkma hedefimiz. Daha önce çıkarsak, parayı çarçur etmeyiz; yatırım yaparız.
(YASAL UYARI: BU HABER AJANSSPOR. COM TARAFINDAN YAZILMIŞTIR, KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ)