Tecrübeli futbolcu kariyerini ve Türkiye'deki ilk günlerini özetlerken 15 yaşında ölümden döndüğünü, parmağının koptuğunu ve kalbinin 15 saniye durduğunu anlattı.
Türkçe öğrendiğini söyleyen Clichy ayrıca yabancı sınırı, Emre Belözoğlu, Emmanuel Adebayor, Arsene Wenger ve Pep Guardiola'yla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.
İşte Clichy'nin açıklamaları;
"Cannes'dayken 16 yaşındaydım ve 3. Lig'de oynuyordum. Arsenal'e gidiyor olmam beni bir anda çok üst düzey bir yere çıkarttı. Ben aslında bunu hayal etmemiştim ama tabii ki benim için çok büyük bir şanstı."
"Arsene Wenger benimle ilk konuştuğunda 'Takımda Giovanni van Bronckhorst ve Ashley Cole var. Van Bronckhorst transfer olabilir. Eğer giderse Ashley Cole birinci, sen de ikinci sol bekim olacaksın' demişti."
"Hayatta doğru insanlarla karşılaşmanız çok önemli. Wenger'e inandım ve Arsenal'e transfer oldum. Transfer olduktan iki hafta sonra van Bronckhorst, Barcelona'ya gitti ve o sezon 20 maça çıktım. Bu da benim için çok büyük bir şanstı."
"İlk sezonumda şampiyonluk yaşamak tabiî ki çok güzel bir duyguydu. Benim için de çok önemli bir yıldı. Tam olarak emin değilim ama sanırım Premier Lig tarihinin en genç şampiyonluk yaşayan oyuncusu benim."
"Hiç unutmadığım bir an var. Şampiyon olduk, kupayı aldık ve bu kupayla statta tur atıyorduk. Thierry Henry -ki benim idolümdür- gelip bana sarıldı ve dedi ki, 'Tamam, bu anın keyfini çıkar ama futbol hep böyle değildir. Hayatı boyunca çalışıp, emek verip bu Premier Lig şampiyonluğunu kazanamayan insanlar var. Keyfini çıkar ama bundan sonra çok daha fazla çalışman lazım. Çok daha fazla üstüne koyman lazım."
"Çok şaşırmıştım. Yaşım çok gençti ve 'Bana daha başka şeyler söylemesi lâzımken niye bunları söyledi?' diye düşünmüştüm. Ama sonuçta haklı çıktı. Arsenal'de 8 sene oynadım ama ikinci bir şampiyonluk yaşayamadım."
"Arsenal'de oynadığım 8 yılı tamamen Arsene Wenger'e borçluyum. Wenger beni sadece iyi bir oyuncu yapmadı. Aynı zamanda bir adam yaptı. Ben oraya geldiğim zaman genç bir delikanlıydım. Yıllar geçtikçe adam oldum. Tabiî ki 8 yılın sonunda farklı nedenlerden dolayı Manchester City'ye gitmem gerekti. Ama ne olursa olsun ben Arsenal taraftarıyım ve öyle de kalacağım."
"Arsenal'den ayrılırken 'Kupalar kazanmak için Manchester City'ye gidiyorum' demecim olmuştu. Manchester City'e gidişim kolay olmamıştı. Londra dünyanın en güzel kentlerinden biri, Arsenal dünyanın en büyük kulüplerinden biri..."
"Manchester City de o zamanlar böyle bir takım değildi, proje takımıydı. City'ye transfer olurken belki beni yadırgamışlardı ama ben bu demeci verdim ve haklı da çıktım. Manchester City'de ilk sezonumda şampiyonluk yaşadım. Yine finaller oynadım. FA Cup Finalleri var, kazanılmış kupalar var."
"15 yaşında Cannes'da oynuyordum ve stadımız yenileniyordu. Etrafında bir sürü metal plakalar vardı. Okulumuzdan oraya yürüyerek, stadın etrafından dolaşarak gidiyorduk."
"Oraya giderken plakaların üstünden atlıyordum. Bir gün atlarken yüzüğüm takıldı, parmağım koptu ve oluk oluk kan akmaya başladı. Hemen hastaneye gittik. 15 saniye kalbim durdu."
"Açıkçası şunu söyleyebilirim. Hayat çok kısa. Ben bunu orada çok iyi anladım. Her zaman şunu söylüyorum. Hayattan zevk almalıyız. İnsanlara onları sevdiğimizi söylemeliyiz. Yaptığımız işten zevk almalıyız. Kimi seviyorsak, neden hoşlanıyorsak bunları söylemeliyiz. Çünkü hayat gerçekten çok kısa."
"Ben Arsenal'e gittiğim zaman şampiyon olacağımı bilmiyordum. Bazı şeyleri içte tutmak ve dışarı vurmamakta fayda var. Şu an biz de gidip dışarda söyleyebiliriz şampiyon olacağımızı ama bazı şeyler söylenmez."
"Lige baktığınız zaman diğer takımlar da güçlü. Ama biz kendi futbolumuzu oynadığımız zaman herkes kadar iyi oynadığımızı, hatta daha da iyi oynadığımızı gösterebilecek bir takımız. Bu süreçte gördüğüm bu."
"Başakşehir açıkçası bana Manchester City'yi hatırlatıyor. Onlar da bir proje kulübüydü. Proje zamanla gelişti. Biz de öyleyiz. Baktığınız zaman bu kulübün arkasında çok değerli işadamları ve yöneticiler var. Ondan dolayı burada da başarı gelecektir ama 'Şampiyon olacağız' demek bence doğru değil."
"Birçok iyi hocayla çalıştım. Ama tabiî ki Guardiola'yı ayrı bir yere koyarım. Çünkü sadece futbola bakış açısı farklı değil; futbol üzerine yaptığı hamlelerle bütün insanların futbola bakış açısını değiştirebilen özel bir hoca."
"Ben Abdullah Avcı hocamızı, 'Boss' yani 'Patron' diye çağırıyorum. Bu işi gerçekten iyi biliyor. Diyaloğa çok açık. Onunla her şeyi konuşabilirsiniz."
"Dediğim dedik bir insan değil. Bazı hocalar vardır, her şeyin en iyisini bildiklerini düşünür ve asla kendilerinden taviz vermez, diğer insanları dinlemez. Ama Abdullah Hoca öyle değil. Yeri geldiği zaman herhangi bir konuyla ilgili konuştuğunuzda onu kafasında tartıp, yardımcı antrenörüyle konuşup normal hayatına katabilecek bir insan."
"Emre Belözoğlu'nu çok beğeniyorum. O 37, ben 32 yaşındayım. Kendimi iyi seviyede tutabilmek için belirli bir efor sarf etmem gerekiyor. Hatta üstüne koymam gerekiyor ki, 37 yaşında kaptanın yaptıkları çok etkileyici, muhteşem şeyler... Sahip olduğu gücü takımı, arkadaşları için kullanan mükemmel bir insan."
"Baktığınız zaman ben Dennis Bergkamp'la, Sol Campbell'la, Thierry Henry, Patrick Viera gibi isimlerle çalıştım. Ama bu yaşta onun yaptıkları, idman temposu, kazanma hırsı diğer oyuncuları da tetikliyor."
"Zaten takımı da belirli bir seviyede tutan onun bu kazanma isteği ve idmanlarda herkesten fazla çalışması. Takım kaptanı 37 yaşında bu tempoyla çalışıyorsa kimsenin idmanlarda ya da maçlarda kaytarma şansı olmuyor."
"Yabancı sınırıyla ilgili şöyle bir gerçek var İngiltere yabancı kuralını serbest bırakmasaydı bugün Premier Lig asla olmazdı. En azından en iyi oyuncuları seçme ve getirme şansınız var. Çünkü baktığınız zaman İtalya'nın, Meksika'nın Arjantin'in en iyi oyuncularını seçebiliyorsunuz."
"Eğer doğru oyuncuları getirirseniz Türkiye'ye, buradaki genç oyuncular da çok şey öğrenecektir. Adebayor, Arsenal'de, Manchester City'de, Tottenham'da, Real Madrid'de oynamış bir oyuncu. Buraya geldiği zaman insanlar, 'Bu kadar takımda oynamış Adebayor, 32 yaşında böyle çalışıyor' deyip kendisine dersler çıkartıyor. Aynı şekilde benim için de, Emre için de geçerli bu..."
"Bu tarz oyuncuları getirdiğiniz zaman genç oyuncuların ve diğer takımdaki oyuncuların saygısını kazanıyorsunuz. Eğer doğru oyuncuları seçiyorsanız Türk oyuncular da kazanıyor. 32 yaşındaki Adebayor tüm hırsıyla çalışıyorsa diğer oyuncuların çalışmaktan başka bir şansı kalmıyor."
"Çünkü şöyle düşünüyorlar: 'Adam Arsenal'de, Manchester City'de, Real Madrid'de oynadı ve nasıl çalışıyor. Benim daha çok çalışmam lâzım."
"Ben şuna inanıyorum. Bunu doğru dengede ayarlamak lâzım. Yabancıları getirirken hak eden Türk oyunculara da şans vermek lâzım. Türkiye Futbol Federasyonu da zamanla bu konuyu dengeye oturtacaktır."
"Benim ve aile bireylerimin Türkçe öğrenmesinin tek sebebi sizlere ve ekmek kazandığımız ülkeye duyduğumuz saygıdan kaynaklanıyor. Asla mükemmel bir şekilde Türkçe konuşamayacağım. Ama her şeyden önce saygı var. Bana hayatımı kazanmamı sağlayan ülke burası."
"Baktığınız zaman tercümanımız var, toplantılarda kulaklıklarımız var, dinleme yapabiliyoruz. Belki hiçbir zaman güzel Türkçe konuşamayacağım ama sizi anlayacak kadar Türkçem olacak. Bu da tamamen benim ve ailemin sizlere olan saygısından kaynaklanıyor."
"Açıkçası şu an İstanbul'da yaşamanın ne olduğunu anlayabilmiş değilim. Ailem 4 hafta önce geldi. Öncesinde maçlar ve kamplar vardı. Ben İngiltere'den çıkarak ve yurt dışında futbol oynamaya karar vererek konfor alanımdan çıkmış oldum. Çünkü orada kurulu düzenim vardı. Bildiğim bir ülkeydi. Buraya geldim. Kulübümün bana sağladığı otel, Türkiye'nin en iyi otellerinden biri de olsa sonuçta kendi eviniz değil."
"Araba kullanırken kayboldum ve 15 dakikalık yolu 45 dakikada geldim. Ya da sizler süpermarkete gittiğinizde istediğiniz ürünü alırken ben orada ne yazdığını bilmiyorum ve alamıyorum. Ailem de bilmiyor. Bu tip bazı zorluklar var."
"Mesela kızımı okula götürmem için sabah 06.00'da kalkmam gerekiyor. Sonra idmana geliyorum. İdman bitince yorgun oluyorum. Yani dediğim gibi şu an evimize geçtik. Açılmamış koliler ve bazı tadilatlar var. Belki 1-2 ay sonra sizinle yine röportaj yaparsak İstanbul'un keyifli yanlarını anlatabilirim. Şu an adaptasyon sürecindeyim."
"Çok sıkı bir Türk Millî Takımı taraftarıyım. Bu ülkede oynamaya başladıktan sonra canı gönülden sizi desteklemeye devam edeceğim. Şuna inanıyorum. 37 yaşındaki Emre, Millî Takım'a çağrılıyorsa bunun bir nedeni vardır. Zaten oynadığı futbola kimse bir şey demiyor. Oynadığı futbol çok üst seviyede yaşına rağmen."
"Bence 22 en iyi oyuncuyu çağırmak yerine en güzel harmoni nasıl sağlanır bunu düşünmek ve buna göre oyuncular davet etmek gerekir. Çünkü baktığınız zaman iki maç için 10 günlük bir süre var."
"Bugünlerin sıkıntı çekilmeden geçilmesi lazım. Böyle zamanlarda Emre Belözoğlu, Arda Turan gibi isimler çok önemli."
"Hatta bu tarz oyuncular oynamasa bile koskoca bir ülkeye umut ışığı olacaklardır. Genç oyuncular bu isimlerle birlikte olmanın keyfini çıkartacaktır, tecrübe edineceklerdir. Türk Millî Takımı'nın başarılı olacağına canı gönülden inanıyorum ve sizi destekliyorum."
"İnanın bana teknik direktör olmak çok zor bir şey. Bence en zor meslek hocalık. Şu an önümde futbol oynayacak yıllarım var. Ama şöyle bir gerçek de var. Ben çocukları çok seviyorum. Eğer futbolun içinde olacaksam ve hoca olacaksam bunu gençlerle yapmak isterim."
"Belki 3-4 sene sonra size vereceğim cevap değişebilir ama şu an böyle düşünüyorum. Çocukları çok seviyorum. 15-16 yaşındaki oyuncuları alıp onları A takıma çıkartmak isterim. Gençlere ve çocuklara öğretmeyi çok seviyorum." (Htspor)