Basketbol Nerede Daha Zor? Avrupa ile NBA Arasındaki Farklar Neler?
Milwaukee Bucks’ın yıldızı Giannis Antetokounmpo, “Avrupa’daki basketbol NBA’den daha zor” diyerek bir kez daha Avrupa Basketbolu ile NBA arasındaki kıyaslamayı masaya attı. Peki, Avrupa’daki basketbol ile NBA’deki basketbol arasında ne gibi farklılıklar var?
Birinci kıyaslama: Maç sayısı ve süreler
Avrupa’da en çok maç yapan bir takımı ele alalım. İspanya’da, Liga Endesa’da 18 takım var. burada mücadele eden Real Madrid, Barcelona ve Baskonia, aynı zamanda THY EuroLeague’de oynuyor. Biz Barcelona’yı ele alalım; Barça her iki ligde de 34’er normal sezon maçına çıkıyor. İki kulvarda da Playoff’a kaldı ve her seride oynanabilecek maksimum maç sayısında rakipleriyle mücadele etti. Liga Endesa’da en fazla 13; THY EuroLeague’de ise 7 maça tekabül ediyor. Bir de Kral Kupası’nda finale kadar giderse, Barcelona burada 3 maç daha yapıyor. Yani Barça, Süper Kupa maçlarını saymazsak, en fazla 91 maç yapıyor.
NBA’de ise Los Angeles Lakers’ı ele alalım. Lakers, 82 normal sezon maçı sonrasında, Batı Konferansı’nı 9. sırada tamamladı. Play-In’de kazanması gereken 2 maçı da kazanıp Playoff’a kaldı. Lakers, Finaller’e kadar yükseldi ve tüm serileri 7 maç sonunda tamamlandı diyelim. Kaliforniya ekibi, toplamda en fazla 112 maça çıkıyor.
Öte yandan Avrupa’da ve NBA’de bir çeyreğin süreleri farklı… Avrupa’da herhangi bir maçta bir çeyrek 10; NBA’de ise bir çeyrek 12 dakikadan onyanıyor. Avrupa’da 3 farklı kulvarda mücadele eden Barcelona, maksimum maç sayısında, hiçbir maçının uzatmaya gitmediği senaryoda toplam 3640 dakika sahada kalıyor. Los Angeles Lakers ise, uzatmalara gitmeyen 112 maçlık bir sezonda, 5376 dakika sahada galibiyet mücadelesi veriyor.
Ayrıca, EuroLeague’de çift maç haftası olduğu zaman Barcelona’nın bir haftada oynadığı maç sayısı en fazla 3 iken, NBA’de Los Angeles Lakers’ın durumuna göre, bir hafta içinde 4 veya 5 maç oynaması söz konusu…
İkinci kıyaslama: Hakemler
Hakem kararları, hangi branşta olursa olsun, dünyanın her yerinde tartışma konusu oluyor. NBA’de hakemler, oradaki görsel şovun çok fazla bölünmemesi için birçok kez hatalı yürüme kararlarına göz yumuyor. Mesela James Harden’ın stepback şutlarında 4 adım geriye atıp şut kullandığını veya hızlı hücumda LeBron James’in 6 adım sonrası havalanıp smaç bastığını görebiliyoruz. Ancak milli takımlarında, FIBA kurallarında mücadele eden NBA yıldızları, oynadığı ligdeki gibi topu aldıktan sonra iki ayağıyla da minik adımlama yapıp topu sürmeye başlayınca, bir anda hakemin steps kararı ile karşı karşıya kalıyor ve şaşırıyorlar. Bu, özellikle ABD Milli Takımı’ndaki oyuncularda sık görülen bir durum.
Aynı zamanda Avrupa’da bir maçta, NBA maçına göre daha fazla teknik faul ve sportmenlik dışı faul kararları çalınıyor. Bu açıdan bakınca, oyun içinde teknik ve mental anlamda Avrupa basketbolu daha zor gibi…
Üçüncü kıyaslama: Hücum stilleri
Aslında her iki basketbolda da takımların kendilerine ait setleri var. NBA’de Golden State’in topsuz oyuncuya perdelemelerin yer aldığı ve sonu üçlükle biten setlerine aşinayız. Avrupa’daki takımlar da her durum için oyun setleri oluşturmuş durumda. Ancak her zaman söylenen şu söz, buradaki kıyaslamanın temelini oluşturuyor; NBA oyuncuların, EuroLeague (Aslında Avrupa’daki tüm ligler) koçların ligi. NBA’de Warriors dedik; Stephen Curry veya Klay Thompson, ilk fırsatta boş bir alan yakaladı mı üçlük atıyor. Avrupa’da bunu görmek pek mümkün değil. Sahadaki 5 oyuncunun da bir aksilik olmadığı sürece sete sadık kalması söz konusu. Hele ki, şu an Partizan Belgrad’da bir oyuncu, Zeljko Obradovic’in istediği oyunun dışına bir çıksın… Akabinde ne olacağını tahmin edebilirsiniz.
Dördüncü kıyaslama: Fiziksel temas ve defans
Bu yazı 1990’lı yıllarda veya 2000’li yıllarda yazılmış olsaydı, böyle bir kıyaslamayı yapmak pek mümkün olmazdı. Ya da NBA’in Avrupa’ya göre ne kadar daha sert olduğunu yazardık. Çünkü o dönemlerde Avrupa ile ABD’deki imkanlar ve bakış açıları çok farklıydı. Şimdi teknoloji çok gelişti ve bazı konularda Avrupa ve ABD birbirine yaklaştı. Biz günümüz basketboluna dönelim…
NBA’de oyun mantalitesi, dış atışın ağırlıkta olduğu bir yapıya dönüştü. İlk fırsatta şut. Ayrıca defansif anlamda NBA’de zaman zaman sert müdahaleler olsa da genel anlamda herhangi bir takımda savunma sertliği göremiyoruz. Avrupa’da savunma çok önemli. Çünkü buradaki bakış açısı, daha fazla sayı atmaktan ziyade daha az sayı yemeye yönelik. Daha çok savunma ile neticeye giden Darüşşafaka’da Başantrenör Selçuk Ernak’ın defansif bir hatada daha çok sinirlendiğini görebilirsiniz.
Bu nedenle NBA’de sayı atmak daha kolay, oyuncuların 40 sayı ve üzeri attığı maç sayısında yükseliş var, maç skorları 140-138 gibi bitince normal karşılanıyor. Avrupa’da bazen bir maç sonucunun toplam sayısı, bir NBA takımının attığı sayıdan daha az olabiliyor. Geçen sezon Anadolu Efes ile Real Madrid arasında oynanan THY EuroLeague finalinde toplam 115 sayı atıldı. Geçen sezon NBA Finalleri’nde Boston Celtics’in, seride kazandığı maçlarda attığı sayılar, sırasıyla 120 ve 116 idi.
Sonuç
Bu dört kıyaslamanın ardından Giannis Antetokounmpo, söylediği sözde pek haksız sayılmaz. Bu kıyaslamalarda saha içi olup bitenler ele alındı. Saha dışına indiğimizde, Avrupa’da birçok ülke, kültür, tarih, geçmişte yaşananlar ve farklı toplumların olaylara farklı bakış açıları var. Türkiye’de veya Yunanistan’da oynanan bir derbi maçında inanılmaz bir tribün ortamı, atmosfer oluşuyor. NBA’de ise 29 ABD ve 1 Kanada takımı var ama işin geneli ABD ve tek bir ülkeden rahatlıkla bahsedebiliriz. Orada sadece basketbola değil, tüm spor maçlarına bir şov, eğlence gözüyle bakılıyor. NBA’de oynarken mücadele edersin ama keyfini çıkarırsın. Avrupa’da basketbol bir satranç, bazen bir muharebe gibi…
İşin aslında, fiziksel baskıdan ziyade, Avrupa’da psikolojik baskı NBA’e göre daha çok ve oyuncular bunu hissediyor.