Battal Durusel'in sessiz vedası herkesi kahretti
Analardır adam eden adamı
Aydınlıklardır önümüzde gider
Sizi de bir ana doğurmadı mı?
Analara kıymayın efendiler
BULUTLAR ADAM ÖLDÜRMESİN
Koşuyor altı yaşında bir oğlan
Uçurtması geçiyor ağaçlardan
Siz de böyle koşmuştunuz bir zaman
Çocuklara kıymayın efendiler
BULUTLAR ADAM ÖLDÜRMESİN
Gelinler aynada saçını tarar
Aynanın içinde birini arar
Elbet böyle sizi de aradılar
Gelinlere kıymayın efendiler
BULUTLAR ADAM ÖLDÜRMESİN
İhtiyarlıkta aklına insanın
Tatlı anıları gelmeli yalnız
Yazıktır ihtiyarlara kıymayın
Efendiler siz de ihtiyarlarsınız
BULUTLAR ADAM ÖLDÜRMESİN
Nazım Hikmet
Koca bedeni metrelik tabuta sığmıştı Battal’ımızın. Türk Bayrağı sarılı tabutuna baktığımda, içimde yine binlerce cam bardak kırıkları bir oraya bir buraya, hem canım acıyor hem kıpırdadıkça ameliyatlı kalbim sıkışıp kasılıyordu. Gözlerimdeki yaşlarımın boynuna kement atıp tutamıyordum.
Doktorum ameliyat sonrası sık sıkı: “Hiçbir şeyin seni üzmesine müsade etmeyeceksin. Uzun ve sağlıklı yaşamanın sırrı, üzülmemekten geçiyor. Kavga etmeyecek, bağırıp çağırmayacaksın!” demişti. Ama heyhat “Battal kardeşimin ardından, avazım çıktığı kadar bağırmamak için kendimi zor tutuyordum. Hocanın “hakkınızı helal ediniz” dediğinde dostlarının çığlık atar gibi üç kere değil! “bin kere helal olsun” sözleri kulaklarımızda çınladı.
Ah be Battal! Keşke ağlayarak, bir şeyler değişse: Çığlık çığlığa onca dostu onun için neler yapmazdık! En yakın arkadaşlarından Hasan Arat, Ahmet Kurt, Bülent Karpat, Murat Yosmaoğlu, Burçin Badem, Ümit Avcı ile sohbetimizde “Senin dürüstlüğüne, insanlığına, arkadaşlığındaki, samimiyetine ve belki de basketbol ailesinin vazgeçilmez adamlığına, inanmışlığımızı arkandan” sonsuzluğa salmıştık. Nasıl? Neden? Niçin Battal; çiftliğinin verandasında uykuda sessiz sedasız çekip giderken, bu kadar mı acele ettin.
Bugün yazıma başlamadan Ahmet Kurt ile sohbetimizde, basketbol ailesinde bildiğimiz “tek bekar” adam sendin. Etrafında senin jenerasyonundan hiç bekar erkek yoktu. “İlk zamanlar, hiç evlenmek istemedin, oysa çocukları çok severdin. Çocuklara büyük düşkünlüğün vardı! Bu mutsuz dünyada! Yine de “Bir yol arkadaşı, bir dost bir kadın bir eski aşkı sırtlayan kadın iyi olurdu be Battal’ım” Tabii senin gibi yakışıklı adamdan kız veya erkek, kim bilir, ne kadar güzel çocuklar olurdu… Bunları artık konuşmak boşuna değil mi? Her şey için çok geç!
“Kar tanelerinden gemiler yaptım! Uzaktan bir ezan sesi, içimi sızlatırcasına! Tüm çınarların yaprakları yarı beline kadar eğilmiş, Battal’ımızın tabutunun üzerine sarılmakta, yaşamında yaptığı mücadelelere madalya gibi durmakta.”
Artık yoksun, çözemediğimiz yoklukta, cennetin en mütena köşesinde VIP yerin hazır olduğuna inanıyorum. Yaşamında dostlarınla paylaştıklarını anımsayarak tüketeceğiz bize kalan son izin süremizi. Hoşcakal dostum.