* Sarı forma çok güzel: Nihayet sarı ağırlıklı bir forma yapıp koyu lacivert karanlığından kurtaran Adidas tasarımcılarına da tebrikler.
* Amigo kalecinin performansı ve inatla 1. kaleci olmaya çalışması: En büyük kaygılardan biri bu. 5 senedir performans/liyakatla değil amigolukla, F.Bahçe’nin kalesini değil kendi kalesini koruyan 1 numaralı formanın sahibinin yine liyakatla değil bu özellikleri ile kaleyi alma ihtimali.
* Emre dönerse diye: Göksel Gümüşdağ ‘teklif yok’ diyor. Ama Gökhan İnler alındıysa Belözoğlu’nun, Fener’e dönmesi yüksek ihtimal gibi duruyor. Terraneo döneminde “Ben olsam Emre’yi tutar, Volkan Demirel’i gönderirdim” yazım da orada duruyor. Ama aynı dönemlerde; yani Bıyıklı-Vitor ikilisi gelmeden Kocaman yeniden gündeme gelmişti ve ben “Kocaman gelirse yeniçeriler kalır” başlıklı bir yazı yazmıştım. Belözoğlu dönerse bence Selçuk Şahin ile Bekir İrtegün’ün de dönmesi gerekir. Eğer olursa diye bu yazı da burada dursun.
* Skor nasıl bulunacak? Aykut Kocaman’ın zihniyeti ve oyun planlaması ile ilgili olumlu düşünmediğim bilinir. Hazırlık maçları elbette ölçü değil ama şu soru canlı olarak ve 4 yılın ardından ısrarla yerli yerinde duruyor: F.Bahçe nasıl skor bulacak? Bireysel yeteneklerden bahsetmiyorum. Hücumda çoğalma, alan ve fırsat yaratma, hücum mantalitesi neler içeriyor henüz göremedik.
* Aziz Yıldırım rahat mı, çaresiz mi? Seneye yarım puan farkla kaçırılacak bir şampiyonluğa dahi kredi yokken, Ali Koç ile yarış ortada gözükürken, tribünlerin küslüğü halen giderilememişken, eskiye rağbetten başka bir vizyon ortaya konamazken bir de transfer konusunda fazla hareket edilemiyor. Bu kadar sıkışık durumdayken bildiğimiz Aziz Bey kulübün geleceğini çöpe atma pahasına para saçar, transfer yapardı. Vitor Pereira döneminde yaptığı gibi. Ama şimdi duruyor, sağlam gitmeye çalışıyor. Benim de aklıma 2 soru geliyor:
A- Aziz Bey şampiyonluktan o kadar emin ki çok rahat davranıyor.
B- F.Bahçe’nin bilinen ve açıklanandan çok daha kötü bir bilançosu var ve FFP Kıskacı tahmin edilenden de öte. Dolayısıyla başkanın eli kolu bağlı...
* F.Bahçe muhabirlerinin Kocaman sevgisi: Neredeyse tamamı ‘hoca’larını çok seviyorlar. Gazetelerde muhakkak fotoğrafını görmüşsünüzdür. Hazırlık maçları sonrası da hocanın etrafında bir çember oluşuyor. İşte Yanal-Vitor ve Advocaat bu çemberi oluşturamadığı için tu kaka ilan edildiler. Muhabirlerin sevgisini kazanmak iyidir. Maçtan sonra sorular şöyle başlar:
- Hocam bireysel hatalar sonucu belirledi, siz neler söyleyeceksiniz? (3-2 kaybedilen Juventus Bükreş maçından sonra ilk soru...)
- Hocam 65. dakikadaki değişikliklere kadar takım iyi bir görüntü sergiledi. (2-1 kaybedilen Sporting Lizbon maçından sonra ilk soru...)
Yine ‘Obra’ benzetmesi: Bu kaygı- soru ya da tebrik değil. Direkt komedilik son parça... F.Bahçe yönetimi, Aykut Kocaman’ı da tıpkı geçen seneki cicim ayları döneminde Dick Advocaat’a yaptıkları gibi Obradovic’e benzetmiş... Spor sayfaları da “Futbolun Obradovic’i diye manşete taşımış. Diyecek bir şey yok biz gülüp geçelim de Aykut Hoca dikkatli olsun.