"Beşiktaş, bir Lyon ya da Juventus gibi..."
Beklenen oldu ve Beşiktaş şampiyonluğa ulaştı. Şampiyonluğu konuşurken, olağanüstü bir şey olmuş, beklenmedik bir şey olmuş gibi değerlendirmeyi yadırgıyorum. Biz Beşiktaş’ın şampiyonluğunu 10 haftadır konuşuyorduk. Aslında iddaa bahis oranları, şampiyonu 2,5 ay önce ilan etti. Biz ondan önce konuşmaya başladık. Son maçlarda Başakşehir’in aldığı galibiyetler biraz “acaba?” dedirtti. Bu iş normalde çok daha erken biterdi. Başakşehir’in koluna girdiler ve itelediler. Ama Beşiktaş, en ufak bir sallantı içine girmedi. Malumun ilanıdır. Beşiktaş, çok hak ettiği bir şampiyonluğu kutluyor. Tartışmasız ligin en iyi takımı Beşiktaş. Çok haklı bir şampiyonluk elde ettiler. Başakşehir de 2. sırada yer aldı. Herkes layık olduğu yerde.
Bu kadar fazla ilkin yaşanmış olması bir şeyi gösteriyor… Beşiktaş, Süleyman Seba’dan beri, arada tabi ki belli yıllar var, 100. yıl gibi… Bu iki sene de araya serpiştirilmiş bir başarıdır. Ancak son 20 sene içinde sportif anlamda bir başarısızlık söz konusu. Beşiktaş, 3. yıldızı taktı. Bunun bir eğlenceli tarafı olacak yanı yok. Fenerbahçe’nin 3. yıldızı zaten var, hatta Galatasaray’ın da 4 yıldızı var. Beşiktaş, son 2 yılda şampiyonluk elde etti. Şenol Güneş’in başarıları, Fikret Orman’ın Seba ile kıyaslanması… Bu durum zaten Beşiktaş’ın son 20 yılını analiz ediyor. Şampiyonluk sayısı anlamında Beşiktaş geride kaldı. 3. yıldızı daha yeni takıyorlar. Bu, arayı kapatmak için gaza bastıkları anlamına geliyor.
Galatasaray ve Fenerbahçe’nin dibe vurduğu bir dönemde Beşiktaş bir istikrara kavuştu. Ekonomik anlamda, ezeli rakiplerinde olmayan bir nakit akışını elde ettiler. Bunun içerisinde 3 yıldız yoktu. Beşiktaş’ın 4. yıldızı takması lazım. Fenerbahçe, 1 kez daha şampiyon olursa 4 yıldız olacak. Beşiktaş’ın lisanslı ürünlerini almaya alışkanlık haline getirmişler ürün alacaklar. Almayanlar da almaya başlayacaktır. Diğer formalar artık nostaljik bir görüntü oluşturacak. Ciddi bir ürün satışı gelirleri elde etme durumları var. Başakşehir’in Şampiyonlar Ligi’nde gruplara kalması da bir mucize. Beşiktaş, bu anlamda da bir gelir elde edecek. Şampiyonluktan gelen paralar, üstüne lisanslı ürün gelirleri gelecek.
Artık, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin taraftarlarını ikna etmeye ihtiyacı var. Beşiktaş kadrosunu korur, rehavet yaşamazsa, iyi bir politika sergilerlerse çok daha avantajlı bir duruma geçerler. Beşiktaş’ın kombine, loca satmada sorunu yok. Sponsor için Beşiktaş, kim daha iyi para veriyor diye seçecek. Trend Beşiktaş, moda Beşiktaş’tır. Galatasaray ve Fenerbahçe ise rica-minnet sponsor arayacak. İnsanların gönlüne hitap edecekler. Fenerbahçe ve Galatasaray’ın elinde kalan başka kozu var mı?
Beşiktaş, şampiyonluk kutlamalarına devam ediyor. Doya doya kutlasınlar, hak ettiler. Ama Beşiktaş artık devamlılığı konuşmalı. Bir Lyon olabilirler mi, Juventus olabilirler mi? Bunu düşünmek gerek. Acaba Beşiktaş kendi kulvarında, çizgisinde bu ülkenin Barcelona, Real Madrid’i olabilecek mi? Son 2 yıldır başarılı Bir Beşiktaş var. Geçen seneki Beşiktaş ile bu seneki Beşiktaş arasında çok ciddi fark yok. Fakat ; takımda bekler değişti, stoperlerde oynamalar oldu. Marcelo-Tosic bile ideal bir ikili değil. Atiba-Oğuzhan oturmuşluğu var. Quaresma’da bir istikrar var. Sosa gitti, Talisca geldi. Talisca farklı tarzda bir oyuncu ama takıma katkı sağlıyor. Sosa’lı Beşiktaş’tan daha iyi bir takım oldu Beşiktaş. Ryan Babel’in de şampiyonluğa katkısı var. Quaresma’yı gölgeleyecek bir Ryan Babel olduğunu düşünüyorum. Gomez gitti, ne olacak dediler? Cenk vardı. Aboubakar da idare etti. Daha iyisine ihtiyaçları var Beşiktaş’ın… Beşiktaş gidenleri de çok aramadı. Bunları da konuşmak lazım.
Beşiktaş, yokluk içerisinde kadroları yaptı. Sadece Şenol Güneş değil, Fikret Orman’ı da tebrik etmek lazım. Orman, başkan olduğunda başka bir aday ortada yoktu. Fikret Orman’ın o dönemdeki ruh hali, başkanlığı rüyasında görse inanmayacak şekildeydi. Fikret Orman başkanlığı kucağında buldu. Hiç kimse talip olmadı ve Fikret Orman başkan oldu. Eski başkana borç var, sıkıntılar var… Dolayısıyla hiç kimse başkanlığa talip olmadı. Tuncay Özilhan’a gittiler ben istemem dediler. Fikret Orman ise “Ben varım” dedi. Hiç kimse neyin var diye bile sormadı. Fikret Orman paralı bir başkan da değildi. Nasıl yaptı? Geldi, müthiş bir mali disiplin ve çok mütevazı bir bütçeyle kiralama formülüne döndü. Şenol Güneş’i getirdi. Bursaspor almıştı Şenol Güneş’i… Şenol Güneş, oradaki futbolcuları milli oyuncu yaptı. Güneş’in yokluğunda o futbolcuların hali nasıl? Fenerbahçe’deki oyuncularda görülüyor bu durum. Orman ile Güneş arasında bir ego kavgası yaşanmadı. Şenol Güneş’in kalite ve tecrübesine inandı, şubeyi kendisine emanet etti. Kadrolar kurdular, bir yandan da stadı ortaya çıkardılar. Bu stat, bu yılki şampiyonluğun mimarlarından biridir.
Beşiktaş geçen sene göçebe gibi oynuyordu. Kendi statları yoktu. Fenerbahçe, Galatasaray stadını vermedi. Başakşehir gel, oyna dedi. Beşiktaş böyle bir durumdaydı. İnşaatla ilgili sorunlar, mali problemler… Geçen sezonki şampiyonluk kıymetliydi. Bu şampiyonluk, 10 hafta önce belliydi. İddaa oranlarındaki değişimi, gelişimi incelesinler görürler. Bahis oranları reel durumu gösterir. Hastanın ateşini, tansiyonunu gösterir. Beşiktaş’ın nerede şampiyon olduğunu görürsünüz. Başakşehir, 3. kaleciyle eğer o maça çıksaydı bu iş zaten daha erken bitmişti. Bundan sonra Fenerbahçe ve Galatasaray kendini ne kadar toparlayabilir? Kulüpler, tekrar fedakarlık ve kredi isteyecekler. Sorunlar, dertler ortada. “Bize inanın, güvenin, kredi açın, sizi mahcup etmeyeceğiz” diyerek sezona başlayacaklar. Beşiktaş’ta ise böyle bir dert yok.
Beşiktaş’tan ayrılacak futbolcular olacaktır. Oğuzhan gidecek gibi, Şenol Güneş de ayrı bir vaka. Şampiyonluğun geldiği dakikalarda sorulmuş sorular var Şenol Güneş’e. Herkes, “Şenol Güneş niye yeni sözleşmeyi imzalamıyor?” diye soruyordu. Herkes haklıydı, doğruydu. Bir şekilde anlaşırlar dedik. Fenerbahçe’de başarılar Aziz Yıldırım’dan dolayı paylaşılamıyor. Beşiktaş’ta ise durum böyle değil. Böyle giderse Beşiktaş uzun yıllar başarılı gidebilir. Tabi ki soru işaretleri her zaman var. Bu iş çok kolay olmuyor. Beşiktaş’ta ana borç azalmış değil. Şimdi yavaş yavaş gelirleri kullanabilecek. İşte burada bu gelirleri nasıl kullanacakları önemli.
Galatasaray’ın UEFA şampiyonluğu da yokluklarla geldi. Belki çok geniş kadro olsa başarılı olamayacaklardı. Yokluk, bazen hata yapma durumunu da minimize ediyor. Beşiktaş’a şimdi para yağacak. Fakat bu, dertleri bitirmeyecek. Ciddi bir borç var. Bu borcun faizi 20-30 milyon Euro seviyelerinde. Faiz borcunu vermeye mecbursun. Kalanı da kadronu korumaya ve güçlendirmeye mi harcayacaksın? Bunu nasıl bir dengede yapacaksın? Bu da önemli. “Şımarmayacağız, bizden pahalı transfer beklemeyin” diyor Fikret Orman… Faiz giderin ne kadar az olursa riskin o kadar az olur. Daha dengeli ve tutarlı bütçeler yapabilirsin. Beşiktaş, nakit akışı sorununu UEFA kriterleri içinde çözdü. Ama borç sorununu henüz çözmüş değil. Sportif başarıda devamlılık konusunu söylemek kolay ama herkes yapamıyor. Fikret Orman bu sınava daha yeni giriyor. Önce stadı bitireceğim dedi ve karar verdi. Sonra şampiyon olmamız lazım dediler onu da yaptılar. Başka hiçbir şey bizi ilgilendirmiyor dediler ve sonraki sezon daha da rahatladılar. Akılcı bir şekilde ilerlediler.
Takımda dengeler iyi yürütüldü ve ortaya bu tablo çıktı. Gelen para Beşiktaş için bir yandan büyük problem. Fikret Orman’ı bekleyen borçlar var. Borçları biraz azaltmaları gerekiyor. Oğuzhan belki gidecek. Şenol Güneş’in durumu belli değil. Bu şampiyonluk malumum ilanıdır. Şenol Güneş’in şampiyonluk geldiği gün ettiği lafları da bırakın okuyalım. Şenol Güneş’in ne dediği de önemli. Ben Şenol Güneş’in sözleşme konusunun bir şekilde çözüleceğini söylemiştim. “Pazarlık olur, her profesyonel bunu konuşur. Bu ayıp değil” dedim. Ama bugün bakıyorum Şenol Güneş, 3 ihtimalden bahsediyor.
Hayatta her türlü durumun olma ihtimali var. “Ben Şenol Güneş’im, size yıldız takan tek yerli teknik adamım. Bu başarıya tek başıma ulaşmadım, yönetimle, futbolcularla birlikte yaptık. Ama benim de hakkımı yemeyin” diyor. Para nelere yol açabiliyor? Şimdi Beşiktaş’a para gelmeden önce problem yoktu. Şimdi para gelecek. Hadi paylaşın parayı… Fikret Orman, “Şımarıklık yapmayacağız” diyor. Beşiktaşlılar endişe etmesinler. Talisca kalacak, Oğuzhan gidecek gibi görünüyor. Bunları Beşiktaş halledebilirse eli rahatlayacak. Gidenler elbette olacaktır. Rehavete kapılmazlarsa, iyi yönetirlerse başarılı olabilirler. Genel görüşe katılıyorum. Gelecek sezonki şampiyonluğun favorisi yine Beşiktaş’tır. Fakat ; ezeli rakiplerinin neler yapacağı da önemlidir.
Şampiyon takımın bayrağını asması bir ritüeldir. Beşiktaş taraftarı da bunun için oraya gitti. Büyük bir fırsatı da ıskalamışlar. Futbol takımı şampiyon değil ama, Fenerbahçe’nin basketbolda Euroleague şampiyonluğu var. Müthiş bir takım kurdular, hiç kimseye sataşmadan, işini en iyi şekilde yaptılar. Bütün Avrupa’nın sempati ve takdirini kazanarak şampiyon oldular. Bunun için de gidip bayrak astılar. Beşiktaşlılar bir gittiler, Fenerbahçe bayrağını gördüler. Ne yaptıkları ortada. Fenerbahçe bayrağının yanında Beşiktaş bayrağının olması onları yüceltecekti. Spor kültürsüzlüğüne bir son verebilirlerdi. Tarihi fırsatı ıskaladılar. Kan davası ve spor kültürsüzlüğü devam ediyor. Onu yaktılar da ne oldu?
Bir bayrak asmaca olayı vardı. Hem kutlamayı bilmiyorlar, hem kavga ediyorlar. Konvoylar arası çatışmaları her şampiyonluk sonrası konuşuyoruz. Bu durum, toplumun ne kadar cahil olduğunu, spor kültürsüzlüğümüzü gösteriyor. Devlet her şeyin raconunu kesiyor. Bunun da raconunu kessinler. Biz kompleksli, hazımsız bir toplumuz. Önce bunu kabul edin. Devlet, ”Türk bayrağı dışında bir bayrak köprüye asılamaz” deyip işi bitirebilir. Adamların birbirlerinin başarısını görmeye tahammülü yok. Bu tahammülsüzlük ve hazımsızlıkla ilgili bir durumdur. Tüm taraftarlar sadece kendi başarılarının konuşulmasını istiyor. Karşı tarafın başarısı “şerefsiz” ama sizin başarılarınız hep “şerefli” oluyor. Bu toplum böyle bir toplum. Bu toplum, böyle ritüelleri hak etmiyor. Bana kalsa hiçbirinin bayrağına izin vermem. Ta ki hak ettikleri güne kadar.
Antalyaspor’un ligdeki pozisyonu kesinleşti. Trabzonspor, Avrupa şansını yitirdi. Ligde ilk iki sıra hak ettiği yerde. Fenerbahçe ile Galatasaray’ın üçüncülük konusu var. Kendileri bile bununla ilgilenmiyor. Ziraat Türkiye Kupası’nda bir final oynanacak. Fenerbahçe ve Galatasaraylılar kupada Başakşehir’i tutacaklar. Futbolcular kesin tutacak. Ama eğer Konyaspor kupayı kazanırsa, elemeler seni Temmuz’a getirir. Zaten milli maçlar da geliyor. Futbolcular ve takımlar duman olacak. Düştükleri duruma bakın. Transferi de sıkıştıracaklar. O yüzden Başakşehir kupa şampiyonu olsun diye belki de dua edecekler. Bu duruma da müstehak olduklarını düşünüyorum.
“Ligin boyu biraz uzun olsa Bursaspor küme düşer” demiştik. “Ama son haftalarda durumu kurtaracaklar gibi gözüküyorlar” da demiştik. Bursaspor’u tebrik ediyorum. Crotone örneği var İtalya’dan… Son anda kümede kaldılar. Bursaspor resmen düşüyor. 5 gol, 6 gol yedikleri dönemler oldu. Bu haliyle de dolu tribünlere oynuyorlar. Gençlerbirliği maçı da aynı şekilde. Yenerler diye düşündüm ama yenildiler. Şimdi Trabzonspor deplasmanında kazanmaları gerekiyor. Bu kolay değil. Trabzonspor, Volkan Demirel olmasa, Kadıköy’de Fenerbahçe’yi 20 yıl sonra yenecekti. Trabzonspor’u yenmeleri bu açıdan çok kolay değil.
Rizespor fırsat kovalıyor. Çaykur Rizespor galip gelirse, Bursaspor’a beraberlik yetmiyor. Son 15-20 dakikada Gençlerbirliği’ne gol atmak, Trabzonspor’a deplasmanda gol atmaktan daha kolay diyenlerden yanayım. Orada, Bursaspor adına 90 dakikada Trabzonspor’a yenilmeden çıkmak büyük bir engel. Avantajlı olduğun fikstürünü kullanacaksın. Gençlerbirliği deplasmanda da çok iyi değil, iddialı da değil. Sen canın için oynuyorsan bu maçın hakkını vereceksin. Hakkını veremeyeceksen ligde kalmayacaksın. Bursaspor, şu görüntüsüyle düşmeyi hak ediyor. Gençlerbirliği’ne de yenilerek, durumu 34 haftanın içine sığdırarak düşecek gibi görünüyorlar. Bunu kimse kolay kolay yapamaz. Bursaspor’u da tebrik etmek(!) gerekiyor.
Nigel De Jong’u bu maçta oynatmazlar. Oynatırlarsa da hata ederler. Fenerbahçe’de Miroslav Steviç vardı, ona da aynısını yaptılar. Futbolcu oynadıkça hak edişler geliyor. Normalde bir teknik adam hak edeni oynatır. Sonuçta da hak edişleri, ödemeleri yapılır. Muhasebe, yönetim, teknik adamla oturup da “Şunu oynatırsak bu kadar kasamızdan para çıkar” diye düşünür mü hiç? Sen, oyuncu 1 milyon Euro almasın diye oynatmaz ve gelecek sezon kadroda düşünürsen, futbolcunun yüzüne bakamazsın. “Gelecek sene bu futbolcudan faydalanacağım” diyorsan, futbolcuyu oynatıp, 1 milyon Euro parayı da vereceksin. Bu işler böyle. İhtiyacın yoksa ve paraya da ihtiyacın varsa oynatamıyorsun. Etik olan ise hak ediyorsa oynatacaksın. Senin temel motivasyonun; “Sezonu en iyi puanda bitireyim” olmalı. Normalde hocaya karışmayacaksın, hak eden oynayacak ve hakkı neyse alacak. Bu ekonomik imkansızlıklar, maalesef bu yollara başvurulmasına neden oluyor.
Galatasaray Adası’nın belirli bölümlerinde kaçak inşaat vardı, yıkıldı. Kiracı pozisyonundaki adam işgalci durumunda görünüyor ve ortada hukuki bir açmaz vardı. Bu işgalci dediğin adam senin kongre üyendi, ihraç ettin. Haberden anlaşıldığına göre Galatasaray bu durumdan memnun. İşgalci durumdaki adam yok olsun, denize atılsın istiyorlar. Ticari anlaşmazlık olur, orası beni ilgilendirmiyor. Adamı kongre üyeliğinden ihraç ettiler. “Sen kulübün üyesi olmayı hak etmiyorsun” dediler ve ipler kopmuş vaziyette. Belki o şahıs üyeliğini sonraki dönemlerde tekrar alabilir. Kim haklı, kim haksız ayrı bir dava konusudur. Bu yıkılan yerler senelerdir duruyordu. Orası bir restorandı ve insanlar yemek yiyordu. Bugün mü akıllara kaçak olduğu geldi? Öküz öldü ortaklık bitti. Şimdi, işine geldiği gibi davranma durumu ortaya çıkıyor. Bu nasıl bir ülkedir? Bu ülkede hukuk var mı, yok mu gerçekten anlaması çok zor.
YASAL UYARI : BU HABER AJANSSPOR.COM TARAFINDAN YAZILMIŞTIR. KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.