Beşiktaş için flaş yorum: 'Malmö'den öğrenecekleri çok şey var.'
Kepazelik... - Ahmet Çakar (Sabah)
MALMÖ'DE ilk 11 oyuncusunun 1 yılda kazandığı parayı topladığınızda Vida ve Quaresma'nın kazandığının daha azına geliyor ama işte bu mütevazı takım, dün gece nasıl futbol oynanması gerektiğini çok net gösterdi. Bir takım bir diğerini fizik olarak nasıl ezer, onu da gösterdi.
Beşiktaş, ilk 15 dakika iyiydi.
Oyuna iyi başladılar. Aslında çok ciddi gol pozisyonları da buldular. Mustafa Pektemek'in kaçırdığı, Vagner Love ve Necip'in direkten dönen toplan gol olsa sonuç değişirdi diyemiyorum, belki değişebilirdi. İlk 20 dakikadan sonra o mütevazı Malmö, oyunu dengeledi. Kontralara çıkmaya başladı. Beşiktaş'ın defansının arkasına attıklan her top pozisyon oldu. Adamlar öyle disiplinli oynuyorlar ki bizim futbolcuların, o yetenekli züppelerin oyun disiplini konusunda Malmö'den öğrenecekleri çok şey var. Malmö ikinci yanda Beşiktaş'ı sahadan sildi.
Eğer beraberlik bir takıma yarıyorsa ve ikinci yarının hemen başında böyle bir gol yiyorlarsa o takımda ciddi disiplin sorunu var demektir. Kontra yakaladılar, Vidanın arkasına topu attılar. Karşı karşıya kaldılar ve golü buldular. Bu dakikadan sonra Beşiktaş toparlanır diye umuyorduk ama daha da beter oldular. Malmö kapandı, topu aldı, istediği gibi çıktı, Beşiktaş sadece seyretti. İleride top tutamayan, aldıklan topu sürekli rakibe kaptıran Beşiktaş'ı gördükçe içimiz burkuldu. Tüm bunlara, sorumsuz Quaresma'nın atılmasına ve Beşiktaş'ın 10 kişi kalmasına rağmen son saniyede Larin'in iki pozisyonuyla Beşiktaş turu alabilirdi. Ama bunu da beceremediler. Beşiktaş Avrupa'ya bu mütevazı gruptan elenerek çok ama çok şey kaybetti.
O aşk da bitti! - Atilla Gökçe (Milliyet)
Heyecan ve istekle başladılar. Akılla oynadılar, sonra da çözüldüler, bozuldular, dağıldılar.
Beşiktaş, ilk yarıda hem topa sahip olan (66/34) hem de etkin görünen taraftı. Özellikle 9. dakikada... Serbest atışta önce Necip vurdu, sol yan direkten döndü, Love abandı bu defa... O da üst direkten döndü.. Bir de Mustafa’nın 31’de az farkla auta giden şutu var ki orada “Love’a pas verse daha mı iyi olurdu?” sorusu kafamıza takılıyor.
İlk yarının kronometrik notlarını geçip asıl soruya gelelim: Ljajic’le Oğuzhan aynı onbirde oynar mı? Geçmişte çok soruldu bu tip sorular... Gereksiz tartışmalar ve hüküm cümleleriyle maçın skoruna göre oynar/oynamaz yorumları birbirini izledi. Bu anlamda sorunun yeni versiyonu Oğuzhan/Ljajic oluyor. İkisinin de yaratıcı, isabetli paslarla oyun kuran karakterler olduğunu biliyoruz. Bu meziyetlerin doğru işlediğinde takıma zarar değil, yarar getireceği de unutulmamalı. Peki dün ne yaptılar ? Oğuzhan, Medel’le birlikte oyunun merkezini tutmaya, kontrol etmeye çalıştı. Kazandığı toplarla Ljajic’i, Quaresma’yı, Love’ı ve Mustafa’yı besledi. Çabuk tükendi.. Ljajic de topu yerden kullanıp kalabalık Malmö savunmasının içinde etkinlik göstermeye çalıştı. İkisi de çok sıkı markaj altındaydılar. Dakikalar ilerledikçe yorulup top kaybetmeye başladılar. Oyuna katkıları sıfırdı.
Beşiktaş olabildiğince doğru oynamaya çalıştı. Baskılı oyunun karşılığında aradıkları kadar gol pozisyonuna giremediler. Asıl şaşırtıcı olan Malmö’nün savunmada yoğunlaşıp sanki - işine yaramayan - beraberliğe razı görüntüsü vermesiydi. İlk yarının son 15 dakikasında diş göstermeye başladılar. Beşiktaş’ın hücumdaki rüzgarını kesip üst üste ataklarla Karius ve savunma üzerinde baskı kurdular.
Asıl kıyamet ikinci yarıda koptu. Malmö oyunun baskın tarafını oynuyordu artık. Beşiktaş’ta ilk yarının sağlam ve dirençli savunması çözülmeye başladı. Orta alanda ve ileri uçta top kayıpları peş peşe geldi. Mustafa, Love, Quaresma, Ljajic, sonradan katılan Gökhan Töre kimliksiz-kişiliksiz figüranlara dönüştüler.
51’de orta alanda topu kapan Rosenberg’in savunma arkasına koşu yapan Antonsson’a attığı top, oyunda ayaklar kadar aklın da önemini ortaya koydu. Beşiktaş savunması kaçırdı adamı. O da Karius’un sağından çaktı. Beşiktaş reaksiyon gösteremedi o gole. Bildiğimiz takım, silkinir, süratlenir, isyan edercesine meydan okurdu. Anlaşılan o günler de unutulmuştu. Şenol Hoca’nın Oğuzhan, Love ve Mustafa’yı alıp Töre, Fatih ve biri direkte patlayan iki golü talihsizlik ve beceriksizlikle kaçıran Larin’i oyuna sürme hamleleri de işe yaramadı. Bir de Quaresma’nın kırmızı kartı var tabi... O sorumsuzlukla tüy diktin be adam!
İyi başlayan oyun dökülme görüntüleri eşliğinde Beşiktaş’a hak ettiği bir yenilgiyi yaşattı. Artık Avrupa’da söyleyecekleri söz de kalmamıştı.
Şimdi soğukkanlılıkla itiraf etmekten kaçınmayalım: Onca sakatlık, tartışma, verimsizlik ve kadro dağınıklığından sonra galiba o aşk bitti!
Leipzig'de kalanlar... - Ali Ece (Fanatik)
İlk 20 dakikadan sonra Beşiktaş oyun kontrolü ve disiplinini kaybetti. Maçın kalanında Beşiktaş hızlı oynamak ile telaşlı oynamayı birbirine fena halde karıştırdı. Gol yollarında bu haldeki Love ve Larin arasında kalmak zor ama Vodafone’da beraberliğin bile yettiği maçta bu kadar kötü oynamak daha zor! İki pasta kontrataktan yenilen gol bir yana, Malmö’nün her kornerde yarattığı gol tehlikeleri diğer yana: Beşiktaş ne alanı, ne de adamları savunamadı.
Guardiola’nın “Savunma biçiminiz hücum biçiminizi belirler” sözünü bir kez daha en acı şekilde andım. Lakin bunu asıl anlaması gereken Beşiktaş futbolcuları, teknik heyeti ve yönetimi! Beşiktaş sezonun kalanında sadece 19 maç daha oynayacak. Bu kalan 19 maçın hiçbirinde dün gece sezon başından beri sürekli tekrarlanan kötü oyunu bir kez daha tekrarlama lüksü yok. Bunu başarabilmek için de dün gece ve bu sezon daha önceki maçlardakine göre farklı şeyler yapması gerek.
Gecenin sorusu
Beşiktaş yönetimi, son derece saçmasapan bir kırmızı kart görerek takıma zarar veren Quaresma’ya en azından para cezası vermeyecek mi?
Maçın starı
Bachirou, bizim ligde iş yapabilecek potansiyelde bir orta saha.
Maçın olayı
Oğuzhan’ın halen toparlanamaması, Love’ın her maç daha da kötüye gitmesi, Şenol Güneş’in kontrolü kaybetmeye başlaması... Say say bitmez!
Kısa mesaj
Bir yıl içinde yedeklerle Leipzig deplasmanı mutluluğundan İstanbul kışında Malmö mutsuzluğuna, kimse sorumluluk almayacak mı cidden?
Elde kaldı Süper Lig! - Cem Dizdar (Fanatik)
Günümüz futbolunda ‘vakit nakittir’. Beşiktaş, çoğu maçta olduğu gibi ilk devreyi durağan geçerdi. Bu nedenle ilk devre için yazılacak aksiyon sayısı ikiyi aşamadı. İlkinde Dorukhan’ın kenardan getirdiği top üst üste direkten dönerken ikincisinde rakip kornerden golü buluyordu. Onun dışında Beşiktaş ayağında tuttuğu topu gezdirip durdu sadece. Beşiktaş’ın dinlendirdiği ilk devrenin ardından Malmö ikinci devreye güçlü girip yüklenince işler de sarpa sardı. Önce Karius köşeden çıkardı ardından defans arkasına sarkan rakip golü buldu. Yedek kulübesinde oyuna doğrudan etki edecek oyuncusu bulunmayan Şenol Güneş, Babel sonrası çöken sol tarafı Gökhan Töre ile hareketlendirmeye çalıştı. Ancak gol arayan Beşiktaş orta saha ile defansı arasındaki alan genişlediği için Malmö sürekli tehlikeli kontralar buldu. Quaresma’nın kendini attırmasının ardından takım oyundan iyice düşünce iş son beş dakikadaki bireysel belirsizliklere kaldı. O da olmayınca Beşiktaş için tek yarışma, lige kaldı...
Gecenin sorusu
Bu tertip ile Beşiktaş’ın ligde de işi zor. Onlar da devre arasına en az hasarla girmeye çalışacaklardır.
Maçın starı
Golü de atan Marcus Antonsson. Beşiktaş için ise Dorukhan Toköz. Ayakta kalma gayreti ve itirazı nedeniyle... Ve elbette kurtaran Karius..
Maçın olayı
Beşiktaş’ın yedek kulübesinin oyun etkisi olmayan oyuncularla dolu olması!.. Ve diğer ‘olay önerisi’; bulabilirseniz iki takımın maç önü ısınma disiplinini izleyin!..
Kısa mesaj
Üst üste maç yapmaktan şikayet edilen yurdumuzda UEFA’dan da elenen Beşiktaş haftada bir maç yapacak. Bu durum takımı güçlü mü kılar, güçsüz mü? Ya maddi kazanç?
Beşiktaş'a yazık oldu - Oktay Derelioğlu (Takvim)
BEŞİKTAŞ maça durgun başladı. Maçta hakimiyeti alamadı. Malmö sıradan bir takım. Buna rağmen Beşiktaş, kendisine yeteceği beraberliği bile alamadı. Çok ilginç bir maç oldu. Beşiktaş kadro kalitesi olarak Malmö'den çok üstün bir takım. Sahada isteği ve arzuyu göstermesi gerekiyordu... Avrupa'dan elenmesi Süper Lige de yansır. Beşiktaş tüm arıyla çok kötü oynadı. Malmö ^sadece futbolun doğrularını yerin getirerek kazandı. Olağanüstü oynamadan turu geçtiler.
NE YAPTIN QUARESMA
Beşiktaş'a gerçekten yazık oldu. Beşiktaş'ta Ricardo Quaresma'nm böylesine bir maçta takımını 10 kişi bırakması anlaşılır gibi değil. Takımının en kritik maçında resmen intihar etti... Hem kendini hem de takımını yaktı. 3'lü savunmaya döndü Beşiktaş sonrasında...
Malmö fırsatları harcadı. Yazının başlannda söylediğim gibi Beşiktaş'ın UEFA Avrupa Liginden kötü bir oyundan sonra elenmesi Süper Lig'i de etkileyecektir. Beşiktaş, Malmö karşısında bir türlü oyuna giremedi ve sonucunda turu kaybetti.