Tour of Türkiye’de bulutlar üstündeki Babadağ efsaneleşti
Tour of Türkiye’de Babadağ efsaneleşti. Beşiktaş’ın ruhu Fethiye’deydi. Teleferikte gerilimli dakikalar!, Serdar zincirleri, polis keçileri kaçırdı…
Fethiye… Beşiktaşlı Kartal Fethi
Turun üçüncü etabında artık Muğla topraklarındayız. Start Fethiye’den alınacak. Fethiye deyince bir Beşiktaş parantezi açmak lazım. Fethiye’nin ismi Beşiktaş’ın kurucularından pilot Yüzbaşı Fethi Bey’den gelir. 3 Mart 1914’te Şam’da şehit düşer. O ve üsteğmenler Sadık ile Nuri, bu toprakların ilk hava şehitleri olarak tarihe geçer.
Ünlü şairimiz Behçet Kemal Çağlar, Fethi Bey şu şiiri kaleme alır:
“Aslan uçtu” diye söylenir methi;
Bu kutsal toprağın çocuğu Fethi..
Kahrolur darbanla elbet her zaman
Olursa bakış yan ve maksat eğri;
Bak; Fethiye oldu sayende Meğri,
Kartalım! gölgende hürdür bu vatan.
Uğur Mumcu’yu unutma ey halkım
Bisikletçiler Fethiye’de bir büyük gazetecinin anıtı önünden start alıyor: “Bizi unutma ey halkım” diyen, Uğur Mumcu’nun. Start öncesi ‘taşra’da devam eden bando geleneğine tanıklık ediyoruz. Fethiye Belediye Bandosu’nun beyazlar giymiş janti müzisyenleri sahne alıyor. Ardından Ege’nin Kadın Efeleri… Halk Eğitim Merkezi Zeybek Ekibi, yabancı bisikletçilerin de ilgisini çeken bir gösteri yapıyor.
İki Beşiktaşlı yöneticinin mekânı
Ve sonra zorlu ve bir o kadar da muhteşem Babadağ için pedallar dönmeye başlıyor. Biz Babadağ’a teleferikle çıkıyoruz. 2.5 sene önce hizmete giren teleferikle tam 1900 metrelik bir rakıma çıkıyoruz. 1200 rakımda bir durak var. Ardından zirve. Oradan isteyen 25 dakikalık bir yolu yürüyerek isteyen ikili açık teleferikle isteyen de ring araçlarıyla çıkıyor. Bu teleferiği eski Beşiktaş yöneticisi Tamer Kıran işletiyor. Biz gazetecilerin kaldığı otel de bir başka eski Beşiktaş yöneticisi Erdal Torunoğulları’nın. Anlayacağınız Fethiye’nin adından hizmet sektörüne kadar siyah beyaz bir ton var.
Teleferikte gerilimli dakikalar!
Hayatımda ilk defa bu kadar uzun süreli ve bu kadar dik bir teleferik yolculuğu yaptım. Yükseklik korkum olmasa da 25 dakikalık yolculuğumda fena gerildiğimi itiraf etmeliyim. Aklıma TV’lerin gece yarısı koyduğu ucuz gerilim filmlerindeki teleferik sahneleri geliyor. Çoğu yolcu da gözlerini teleferik kabininin zeminine sabitleyerek, “Orada değilmiş” hissiyle, bu gerilimli yolculukla baş etmeye çalışıyor. Fakat öyle muhteşem bir manzara da oluşuyor ki korksan da gözünü alamıyorsun... Gidiş geliş 600 lira. Bunu turistler kadar yamaç paraşütüyle uğraşan sporcular da yoğun şekilde kullanıyor.
Bulutların üstünde bir kartal gibi
Zirve… Kelimenin gerçek anlamıyla zirve. Aşağıda Ölüdeniz’de sıcaklık 30 derecelerde Babadağ’da güneşle bulutların saklambacı nedeniyle kâh 10 derece kâh 20… Alenen bulutların üstüne çıktık. Adeta uçağa; yok yok bir Kartal gibi sanki Fethiye’nin göğünde uçuyoruz. Bu ne görkem bu ne ihtişam… Biz bol bol selfie’ler çektirip sosyal medyamızdan paylaşıp, eşe dosta da yollarken, Babadağ’ın eteklerinde ızdıraplı anlar yaşanıyor.
Dağın yamaçlarına yaslan be bisikletçi
Tour of Türkiye’nin bugüne kadarki en sert ve yüksek rakımlı final etabı olan Babadağ, Avrupa’nın da sayılı etapları arasına giriyor. 104 kilometrelik etabın bin metreye kadar çıkan yaklaşık 18 kilometrelik kısmı, daha zor kısım için bir hazırlık gibi. Çünkü deniz seviyesine düştükten sonra 1960 rakımında son bulacak olan 20 kilometrelik amansız final tırmanışı başlıyor. Turun üçüncü etabının müziği Musa Eroğlu’ndan esinleniyor kulaklarımda:
“Dağın yamaçlarına
Yaslan be bisikletçi”
Son 500, 100 ve Lutsenko geliyor
Son 20 kilometre elbette normalin çok üstünde bir zamana sığarak bitiyor. Biz gazeteciler ve turu izleyen bisiklet sevenler bitiş çizgisinde en iyi yeri kapıp o anı kayda almak için heyecanla bekliyoruz. Anonslar yapılıyor peşi sıra: “Son 900, son 500, son 100 ve göründüler…” Görünen Astana takımından Alexey Lutsenko. Şaşırtıcı değil. Buraya formda gelmiş zaten. Tarihi Babadağ etabını 3 saat 34 dakika 17 saniyeyle birinci bitiriyor.
UCI, Babadağ’ı en sert yokuş seçiyor
UCI yani Uluslararası Bisiklet Birliği’nin son metrelerdeki yüzde 10’luk eğimi nedeniyle “en sert yokuş olarak” kayda geçirdiği Babadağ artık bisikletçiler için resmen de bir efsane etap. Bu etabı bitiren herkesi kutlamalı. Hatta bu etabı koşmak için yol çıkıp bitiremeyenleri de. Start alan 156 bisikletçiden sadece 5’i bitiremedi.
Bizim Serdar 8 çize çize bitiriyor
Türk bisikletçilerden en iyi dereceyi Spor Toto’dan Serdar Anıl Depe yapıyor. 3 saat 51 dakika 13 saniyede 33. sırada bitiriyor. Yarış sonunda konuşuyorum. Etabın çok sert olduğunu söylerken, “Artık sonlarda sağa sola (bisikletçiler sekiz çizmek der ki biraz karizma çizdirir) kıra kıra tamamladım. Hatta bir ara şöyle tam bi tarafa kırıp geri mi dönsem diye düşündüm!” diyor. Ruble (arka dişli) tercihini de yanlış yaptığını itiraf ediyor. Zincirin atmasından ötürü yaşadığı bir sorun da oluyor.
Bir başkan ki ter siliyor foto çekiyor
Ben de itiraf etmeliyim ki birçok bisikletçinin zirveye ulaştığında kendini yerlere atacağını düşünüyordum. Ama bir iki istisna hariç böyle görüntüler oluşmadı. Ama bir başkan var ki turun başından beri herkesin dikkatini çekiyor. Elinde fotoğraf makinası bol bol fotoğraf çekiyor, sporcularını motive ediyor, yarış sonu kendi eliyle terlerini siliyor. Beykoz Belediyesi Başkanı Murat Aydın, turda yer alan Beykoz Belediyespor’u adım adım izliyor ve fotoğraflıyor.
Polisler turda “keçileri kaçırdı”
Olağanüstü gün batımını da izledikten sonra dönüş yoluna koyuluyorum. Teleferiğe giden servis aracında yanımda oturan polisle sohbet ediyorum. “Güvenlikle ilgili bir sıkıntı oldu mu?” diyorum. “Hayır ama akşama kadar keçilerle uğraştık” diyor. “Ne keçisi?” diye üsteleyince, anlatıyor: “Burada çobanın biri keçileri bırakıp gitmiş. İki de bir yola giriyorlar. Sırf üç kez ben kovalayıp uzaklaştırdım. Baktık olmuyor o bölgeye bir kişi diktik.” Yani bu kez keçileri kaçırdık! Turun selameti için iyi oldu!
Derdine yanmaya geliyorum Marmaris
Dönüş teleferiğinde daha sakin kalıyorum. Sıfıra metre metre inmek daha rahatlatıcı oluyor, nedense. Yorucu ama çok kıymetli anılarla otele yollanıyorum. Yarın Fethiye’den Marmaris’e. En son güzel ormanlarıyla bıraktığım Marmaris’e o yürek de yakan yangından sonra ilk kez gideceğim. Şimdiden hüzün sarıyor.