Bir başarı hikayesi: Erdenay Topçu..
U16 Yıldız Kız Milli Takım’ın en önemli oyuncuları arasında yer alan Erdenay Topçu, ileride bir gün A Milli Takımımızın yıldız oyun kurucusu Işıl Alben gibi bir oyuncu olmayı hedefliyor.
Rize’de hemen her dönem artık alışılagelen yağmurlu günlerin birinde daha ayakkabısındaki yırtıkla yola koyulmuştu Erdenay Topçu... Sırtında çantası, eski ama temiz kıyafetleriyle toplu taşımaya ulaşması için yürümesi gereken mesafe hiç de az değildi. Zaten onun hayatı en az yürüdüğü yollar kadar engebeliydi. Toplam dört saat süren yolun büyük bir kısmını yürüyerek giden Erdenay, buna rağmen basketbol sevgisinin önüne hiçbir bahanenin geçmesine izin vermedi.
Bundan dört sene önce kardeşi Eydina (Topçu) ve kuzeni Narin (Topçu), Erdenay’a yoğun ısrarlarda bulunarak basketbolla tanışmasını sağladı. Çünkü Erdenay’ın yaşından ve boyundan büyük sorunlara göğüs germek zorunda kaldığı hayata tutunmak için bir dala ihtiyacı vardı. O dönem kardeşi ve kuzeni basketbol oynarken sahanın kenarında oturarak onları izleyen Erdenay, birkaç geliş-gidişte fiziğiyle antrenör Mehmet Kaputoğlu’nun dikkatini çekmeyi başardı. Kaputoğlu, basketbolu çok seven ama başta özgüven eksikliği yaşayan genç kızı kısa zamanda ikna ederek genç oyuncunun parkelere inmesi için önemli bir adımı attı.
Yüreğinin bir kenarında hep ‘hayallerine koşmak’ olan Erdenay, bu düşünce gücüyle yol yorgunluklarının yarattığı fiziksel deformasyona rağmen kısa zamanda antrenmanların en çalışkan ismi olmayı başardı. Tabii bu süreçte en büyük desteği de antrenörü Mehmet Kaputoğlu’ndan gördü.
Parkede ilk zamanlar işler yolunda gitse de Erdenay Topçu’nun hayatı hiç de kolay değildi. Ailenin temel direği olan Erdenay’ın babası Erdal bey, dört çocuklu yuvasını geçindirmek için balıkçı teknesinde çalışıyordu. Anne Emine hanım ise ev hanımıydı. Ancak onun da bambaşka bir hikayesi var…
Dile kolay; her gün dört saati yolda, antrenmana gidebilmek için geçiren ve antrenörüne, takım arkadaşlarına, basketbola iyiden iyiye bağlanan Erdenay, hayatının en azından bir bölümünün düzene girdiğini düşündüğü anda ailece aldıkları haberle büyük bir şok yaşadı. Anne Emine hanımın yapılan doktor kontrolleri sonrasında kanser hastalığına yakalandığı ortaya çıktı. Bu haber Topçu ailesinin morallerini tamamen altüst etti. Erdenay, annesinin rahatsızlığı süresince hem eğitim hayatından hem de basketboldan uzaklaşmak zorunda kaldı. Bu süreçte baba Erdal bey mesleğine devam ederek aileye maddi kaynak yaratmaya devam ederken, Erdenay da hem annesinin bakımına yardımcı oldu hem de kardeşlerine bakarak onlara moral verdi. Bu durum; Erdenay Topçu’nun kolay kabullenemediği ama zamanla alıştığı bir süreç oldu.
Emine hanımın yaklaşık bir yıl süren zorlu tedavi süreci sonrasında doktorların yaptığı açıklama, ailede adeta bayram havası yaşattı. Topçu ailesi, annelerinin kanser hastalığını yenmesiyle büyük bir moral yakaladı. Annenin iyileşmesiyle ailenin üzerindeki kara bulutlar da dağılmaya başladı. Erdenay da diğer kardeşlerinin bakımı için ara verdiği eğitimine ve basketbola geri döndü. Genç kız aldığı güzel haber sonrasında dört saatlik yolculuklarına rağmen parkelerde sanki hiç ara vermemiş gibi başarılı performansını sürdürmeye devam etti. Öyle ki antrenörü Mehmet Kaputoğlu yönetiminde katıldıkları Anadolu Şampiyonası’nda Rize ekibi şampiyonluğa ulaşırken, Erdenay Topçu da ailesinden aldığı güç ve destekle turnuvada hem ‘En Skorer Oyuncu’ hem de ‘En Değerli Oyuncu’ ödüllerinin sahibi oldu.
Hatay’da düzenlenecek Türkiye Şampiyonası’na katılmaya hak kazanan Rize ekibi, bu başarıyla birlikte yeni sorunlar yaşamaya başladı. Bu süreçte en büyük eksiklik, tüm sporcuların malzeme yetersizliği olarak göze çarptı. Çünkü ne Erdenay’ın ne de takım arkadaşlarının basketbol oynayabilecek forma ve ayakkabısının olmaması herkesi düşündürdü. Ayrıca Anadolu Şampiyonası’ndan çok daha güçlü ekiplerden oluşan Türkiye Şampiyonası’nda önemli altyapı oyuncuları forma giyiyordu.
Sadece 8 kişiden oluşan ve uzun oyuncusu bulunmayan Rize ekibi, bir Cindirella hikayesi daha yazıyor ve Rize Belediyesinin önemli desteğiyle Hatay yolunu tutuyordu. Hayatlarında ilk defa Rize ilinden başka bir yere giden oyuncular için bu çok büyük anlam taşıyordu. Erdenay’ın önderliğindeki Rize ekibi, takım halinde çok önemli ekipleri geride bırakarak 4.sırayı alma başarısı gösteriyordi. Erdenay Topçu’da, Rize’deki Anadolu Şampiyonası’nda olduğu gibi Hatay’da düzenlenen Türkiye Şampiyonası’nda da sergilediği başarılı performansla kendisine güvenenleri mahcup etmedi.
Rize’nin Güneysu ilçesinde başlayan hikaye, önce Hatay ardından da Milli Takım antrenörlerinin Erdenay Topçu’yu 2015 EYOF kadrosuna almasıyla birlikte devam etti. Genç oyuncu, çok kısa bir süre içerisinde önce Rize’nin dışına ardından da ülke dışına çıkarak Gürcistan’a seyahat etti.
Yaşıtlarına oranla parkede soğukkanlılığını koruyan ve bunu da avantaja çeviren genç oyuncu, Gürcistan’daki turnuvada 5 maç sonunda 85 sayı kaydetmeyi başardı. Bu performansı başta Topçu ailesi olmak üzere kendisinde emeği olan antrenörleri ve milli takım yetkililerini de memnun etti. Artık U16 Yıldız Kız Milli Takım’ın en önemli oyuncuları arasında yer alan Erdenay, ileride bir gün A Milli Takımımızın yıldız oyun kurucusu Işıl Alben gibi bir oyuncu olmayı hedefliyor.
Televizyonda bir gün Işıl Alben’i gören ve o günden bu yana da onun gibi olmak isteyen Erdenay Topçu, bir yanı mahcup bir yanı da mutlu ve gururlu bir şekilde yakaladığı başarıyı şu cümleyle özetliyor: ‘’Ailemin desteğiyle buralara kadar geldim.’’
“Erdenay’ın Azmi Onu Bu Noktalara Getirdi”
A Milli Takım Başantrenörü Aziz Akkaya değerlendirmesinde ‘’Erdenay gelecekte Türk Basketbolu adına kazanılmış çok önemli bir isim olacak’’ diyor. Rize’deki antrenörü Mehmet Kaputoğlu ise Topçu hakkında ‘’Azmi ve koyduğu hedefler onu bu noktaya kadar getirdi’’ ifadelerini kullandı.
Öncelikle geçtiğimiz sezon ile başlamak istiyorum. Anadolu Şampiyonası’nda şampiyon olarak Türkiye Şampiyonası’na katılmaya hak kazandınız. Orada hem sayı kraliçesi hem de turnuvanın en değerli oyuncusu seçildin. Nasıl bir duyguydu senin için?
Aslında bu başarı benim değil tüm takımın başarısıydı. Tabii ki böyle bir ödüle layık görüldüğüm için heyecanlandım ve çok mutlu oldum.
Türkiye Şampiyonası’nda ise çok daha zorlu takımlar rakibiniz oldu. Büyük bir sürprize imza atarak turnuvayı dördüncü olarak bitirdiniz ve sen de yine turnuvanın en değerli oyuncusu ödülüne layık görüldün bunun hakkında neler söylersin?
Sizin de söylediğiniz gibi Türkiye Şampiyonası’nda karşımıza çok zorlu takımlar çıktı. Ama yine takım arkadaşlarımın sayesinde orada da güzel bir netice almayı başardık. Sonuçta basketbol bir takım oyunu, sadece benim bireysel katkım bir şey ifade etmez. Takım halinde başarıya ulaştık. Turnuva Hatay’da düzenlendi ve ben de ilk kez şehir dışında çıktım. Benim için çok özel bir başarı oldu.
Rize’deki antrenörünüz Mehmet Kaputoğlu ve takım arkadaşların hakkında neler söylemek istersin? Sence o takımda başarıyı getiren neydi?
Mehmet Hocamız’ın hırsı ve çalışma hırsı bize de yansıdı. Onun başarmak istediği şeyler için biz de çaba gösterdik. Çok çalıştık ve başarıya ulaştık. Rize’deki takım arkadaşlarımla birlikte yakaladığımız hava bizi motive etti.
Seni basketbola yönelten ne oldu? Anadolu’dan böylesine büyük bir yetenek çıkması Türk Basketbolu adına oldukça sevindirici. Örnek aldığın bir basketbolcu oldu mu?
Benden önce kuzenim ve ablam basketbol oynamaya başladı. İlk başlarda ben oynamak istememiştim. Bir gün spor salonuna gittik. Mehmet Hoca orada beni gördü ve doğum tarihimi sordu. Benim de takımda yer almamı istedi. O şekilde basketbola başladım. Gün geçtikçe ilgim de arttı. A Milli Takımımızın formasını da giyen Işıl Alben’i örnek alıyorum. Çünkü çok akıllı bir oyuncu, basketbola başladığım günden bu yana onu örnek almaya devam ediyorum.
Milli Takım ile ilk tanışman yazın düzenlenen EYOF ile oldu. Yine orada da göze çarpan bir performansın var. 5 maçta 85 sayıya ulaştın. Yaz nasıl geçti senin için?
EYOF öncesinde 15 günlük bir Çanakkale kampımız oldu. Çok yoğun bir antrenman programından geçtik. Kadroda yer aldığım için gurur duydum. Milli Takım formasını en iyi şekilde temsil etmeye çalıştım.
Peki, Gürcistan seyahati nasıl geçti?
Daha önce yurtdışına çıkmamıştım. İlk kez Milli Takım ile birlikte yurtdışına çıkma fırsatı buldum. Bizi çok iyi şekilde ağırladılar. Milli Takımda yer alan arkadaşlarımla birlikte keyifli bir turnuva geçirdik.
Ailenin yakaladığın başarıya tepkisi ne oldu? Mutlaka seninle gurur duymuşlardır. Ama birde senin ağzından dinlemek isteriz…
Çok gurur duydular. Her zaman yanımda oldular. Bu da benim için itici bir güç oldu. Ailemin verdiği destekle buraya kadar geldim. Onlara çok teşekkür ediyorum.
Peki U16 Milli Takım kadrosunda yer aldığını ilk öğrendiğinde neler hissettin?
İlk başta çok heyecanlandım. Buralara kadar gelebildiğim için çok mutlu oldum.
Milli Takım başantrenörünüz Halil Demirbilek bulunduğunuz yaş grubunun en başarılı antrenörlerinden biri. Onun hakkında neler söylemek istersin?
Antrenörümüzle aramız çok iyi, oldukça iyi anlaşıyoruz. Yeni tanışmamıza rağmen hiçbir uyum sorunu yaşamadım. Antrenmanlarda bana çok fazla yardımcı oluyor. Halil Hocam’a da ayrıca teşekkür ediyorum.
2014-2015 sezonuna dönüp baktığında başarılarla dolu bir dönem oldu…
Evet benim için bu sene her şeyin ilki oldu. İlk kez şehir dışına çıktım. İlk kez yurtdışına çıktım. Milli Takım’da ilk kez yer aldım ve ilk kez Rize’deki takımımla çok önemli bir başarının temellerini attık.
A Milli Takımımızın Başantrenörü Aziz Akkaya ise Erdenay Topçu hakkında şunları söyledi:
‘’Erdenay gelecekte Türk Basketbolu adına kazanılmış çok önemli bir isim olacak. Benim de izlediğim ve takip ettiğim bir oyuncuydu. Rize ekibiyle çok özel bir sezon geçirdiler. Bu sene U16 Yıldız Milli Takım aday kadrosuna seçilmesinden dolayı da çok mutlu oldum. İnşallah daha da iyi olacak.’’
Telefonla ulaştığımız Erdenay Topçu’nun Rize’deki antrenörü Mehmet Kaputoğlu ise duyduğu mutluluğu dile getirdi:
‘’Erdenay çok çalışkan bir kız. Sezon içinde bir antrenman bile kaçırmadı. Azmi ve koyduğu hedefler onu bu noktaya kadar getirdi. İleride beden eğitimi öğretmeni olmak istiyor. Milli Takımda yer almasından mutluluk ve onur duyduk.’’
Röportaj: İbrahim Kalkan