Bir zamanlar...
Evet bir zamanlar Denizli ve Öğrencileri Neuchatel’i 5-0 yendi. Oysa üç gün önce teknik direktörü olduğum genç, isimsiz kadromla 1-1 berabere kalmışlardı...
Geçen yılın üç kupalı, başarılı olduğu kesinlikle ilan edilen teknik direktörü Hamza Hamzaoğlu bir anda "pike" yaparcasına görevden alındı adeta! Başkan ile bal badem iken bir anda ters düştüler sanki! Yerine geçmişteki tarihi Neuchatel karşılaşması gündemi ile (Görmeyen, bilmeyen bilse de suskun kalan genç medya mensupları da dahil!) büyük bir umutla Denizli takımın başına getirildi. Aslında bizim futbol dünyamızda özellikle benim çok yaşadığım ve alışkın olduğum "Futbol Darbesi" idi bu durum. Aslında Galatasaray'ın amaçlanan hedefi "Avrupasız olmama" gerçeği grupta Astana karşılaşmasından alacağı bir puan ve sonrası takviye ile gelecek Avrupa ligindeki mücadeleye kilitlenen bir projedir bu. Kısa sürede zor görülen durum dün gece Astana karşısında oyun olarak yaşandı. Ve bir zamanların Doğan Koloğlu “Rahmetli”, Hıncal Uluç başta olmak üzere benim futbol değişim ve çıkışıma alternatif olarak adeta planlanmış “Hücum Futbolu” teriminin büyük desteklerle ortaya çıkan medya destekli futbol gücü bu kez yoktu! Zor durumda deneyimli meslektaşım gördüğüm kadarı ile dün gece de ifade ettiği gibi hayatının en zor anlarını yaşadığı 90 dakikada tek puana şükür ederken kendisi de henüz kulübeye ısınamadığı görüntüsü ile dikkat çekti! Astana takımı golü attıktan iki dakika sonra Selçuk’la sonuncu olurken; Galatasaray tribünleri de sonuç ve oyunu protesto ederek yönetimi istifaya çağıracak bir patlama gösterdi !
Bu gerçek bize şunu gösteriyor. Kazakistan bizden bir "tık" geride kalacak sonucu yıllarca üstüne koyduğumuzu sandığımız, ama yerinde saydığımız futbolumuzun gerçeğini netleştirdi. Bu aynı zamanda "usta yorumcu" Denizli dahi işin içine girince çarenin zor olduğunu görmesine neden oldu.
Son karşılaşmaların çoğunda takım oyun ve savunması yetersiz olduğundan gol yeme alışkanlığını Muslera’ya karşın önleyemeyen Galatasaray'da önemli bir sorundu. Sürekil bazı futbolcular ve bahanelerle bu durum kapatılmak istendi. Ama dün gece Denizli bir puan için çareyi başarılı stoperi Chedjou'yu ön libero olarak orta alanda düşünerek önlemeye çalıştı. Bu düşünce bu maç için geçerli olabilir ama takım oyunu içinde gelecek için çare değildir. Şimdi uzaktan değil; işin içine girince zorlaşan bir gerçek çareye muhtaçtır. Ancak yeni seçeneklerle giderilecektir. Burak artık eskisi kadar gayretli değil, Podolski’nin belli yapısı ve gücü ile Yasin’in parlayan süratli çıkışlarının boşa giden parlaklığı Umut'un bitmeyen telaşı ve Sneijder’in kalitesinin yetmemesi dikkat çekicidir.
Bu kadro zamanla düzelecektir. Hatta Beşiktaş maçında ışıkta yakabilir! Ama devamlılığı olamaz. O zaman da yeni oyuncular gerekecek demektir. Şimdi asıl gerçeği söylemek gerekiyor. Futbolumuzu dünkü Kazakistan veya İzlanda ile karşılaştırdığımızda mantelite ve kurumsal ciddiyet eksikliği dikkat çeker. Yıllarca az sayıdaki kişilerle savaş verdiğimiz ve başarıyı da sahaya taşıdığımız "doğru futbol" oynatma samimiyetimiz sahiplenilmemiş sadece kişilere dayalı düzen tercih edilmiştir. O zaman da geçmişteki gibi günlük başarılarla teselli oluruz ! Bu kadar para, bu kadar yatırım ve aynı adamlara aynı görevlerin veya onların uzantıları olan gelişmemiş kişilere farklı ilişkilerle tercih edildiği sürece futbolumuz bizi sadece oyalayacaktır. Seksen milyonluk ülkemizde bu kadar sevilen ve hele tesis yönünden sorunu neredeyse kalmayan alanda işin içine Endüstriyel olarak sadece alım girmiş ve kulüplerimiz UEFA kapılarında mali cezalarla akraba olmuşsa neyin kavgasını yapıyor ve neden sadece bir iki sonuca ve takıma takılan aldatmacalara boyun eğiyoruz?
Büyük paralar dönüyor bu alanda. Futbolumuz bunun karşılığını veriyor mu? Bunu konuşalım! Kimlere veriliyor bu paralar ve kimleri alıyoruz yabancı olarak? 14 yabancı oldu da ne oldu veya olacak? Hiç mi bizim kendi eğittiğimiz kişiler öne çıkmayacak? Sayın Denizli ve Terim şunu unutmasınlar onları zirveye taşıyan çoğunluk kendi eğittiğimiz çocuklarımızdı. Oysa şimdi bir ön libero ve beraberlik için kurduğumuz oyun taktiğinde tedbir olarak stoper düşünme zorluğu yaşıyorsak özeleştiri yapmalıyız.
Evet bir zamanlar Denizli ve Öğrencileri Neuchatel’i 5-0 yendi. Oysa üç gün önce teknik direktörü olduğum genç, isimsiz kadromla 1-1 berabere kalmışlardı. Maçta verilmeyen üç net golün kahramanı bu günün başarılı teknik direktörü. Ayrıca o golleri saymayan hakemimiz de şimdi ünlü bir eleştirmen olarak görev yapıyorlar. Bu gerçeğin kahramanı ben ise ebedi cezalıyım! İşte ülkemin futbol adaleti ve bu ortamda oynanan futbolun sahadaki sıkıntısı!
Galiba geçmişte günlük heyecanlarla örtülen gerçeklerin üstünden sis perdesi kalkıyor. Çünkü dünyada hiç bir şey olduğu yerde durmuyor. Dünkü akıl ile bu günü idare etmek zor! Bir gün herkes gerçeği öğrenecektir!
"Futbol asla sadece futbol değildir!" gerçeği mutlaka kendini gösteriyor da biz hiç etkilenmiyoruz! Sorunun kodları burada yatmakta! !