"Biz bir ideal için yola çıktık"
Kendisine emanet edilen cevherleri pırlantaya dönüştüren Altınordu’nun hocası Hüseyin Eroğlu ve yeni gözdeleri, Fanatik'e konuştu. Son dönemde herkes, “Altyapıya yönelelim” diyor. İzmir’de ise bu konuda 5 yıldır devrim yapan Altınordu’nun eşsiz projesinin başında, Çağlar Söyüncü ve Cengiz Ünder’i milli takıma kazandıran gerçek bir futbol emekçisi var: Hüseyin Eroğlu...
Belki sansasyonel açıklamalar yapmadığı için çok fazla gündeme gelmiyor ama genç hoca; başta Fatih Aktay, Barış Alıcı, Alican Özfesli ve Yusuf Acer gibi büyük yetenekleri Türk futboluna armağan etmeye hazırlanıyor.
Gençlere yaptığı yatırımla Türk futbolunda çığır açtılar, Süper Lig ve 1. Lig’in yabancı çöplüğüne döndüğü dönemde sadece ve sadece 21 yaş ortalamasıyla kendilerine en az 10 kat büyük bütçelerle kurulan takımlara kök söktürdüler. Çağlar Söyüncü, Freiburg’da banko oynarken; Cengiz Ünder, Başakşehir’de parladı, şampiyonluk yarışında takımına müthiş katkı sağladı. Taraflı tarafsız herkesin örnek gösterdiği projenin bu noktalara gelmesinde ise kuşkusuz en büyük pay teknik direktör Hüseyin Eroğlu’na ait. 3. Lig’de başına geçtiği takımla iki şampiyonluk yaşayan, 1. Lig’de bir kez Play-Off’u kılpayı kaçıran, şimdi ise ilk 6 için yine iddialı olan Altınordu’nun hocasıyla keyifli bir sohbet yaptık, Türk futbolunda gelişime bu kadar değer veren hocaların çoğalmasını bir kez daha anladık. Herkes anlasın diye de söylediklerini tek tek yazdık. İşte Hüseyin Eroğlu’nun ağzından Altınordu felsefesinin en ince ayrıntıları...
Alican Özfesli: Zayıfım ama hızlıyım
1. Lig’de 10 maça çıktı ama performansıyla kısa sürede Ümit Milli Takım’a yükseldi. Altınordu’nun orta sahadaki en dikkat çeken genci Alican Özfesli rakiplerle nasıl başa çıktığını anlattı: “Bu sene şans bulmaya başladım, Avrupa hedefim var. Lig mücadeleye ve kuvvete dayalı. Zayıfım ama çabuk düşünerek baş ediyorum rakiplerle. İkili mücadelelere çok girmek yerine topu hızlı kullanmaya çalışıyorum hep. Ümit Milli’ye çağrıldım. Altınordu’da öğrendiklerimizi orada gösterip burayı temsil ediyoruz. Bu projeye sahada en doğru katkıyı vermemiz lazım. Mesut Özil ve Emre Belözoğlu’na hayranım.”
Fatih Amtay: Annem beni sırtında taşıdı
19 yaşında 1.90 boyunda. UEFA Gençlik Ligi’nde 6 gol attı, 1 asist yaptı. Geleceğe damga vurması beklenen forvet Fatih Aktay, hedeflerini anlattı: “Başkanımızla 11-12 seneden beri beraberim. Futbola başladığımda annemin benim için yaptığı fedakarlıklar vardı. İdmana giderken yoruluyordum, yokuştu bizim orası. Çıkmak zor gelirdi. Annem sırtına alıp taşırdı beni. Giroud ve Lewandovski’yi örnek alıyorum. UEFA Gençlik Ligi’nde Avrupa’nın gelişmiş takımlarına karşı oynamak inanılmaz tecrübe kattı. Önce takımımda oynamak, sonra ise 2-3 sene içinde A Milli Takım forması giymek istiyorum. Hayalim ise La Liga...
Barış Alıcı: Cengiz’in yerindeyim
Daha 19 yaşında, ancak 1. Lig’de süratiyle tecrübeli sol beklerin kabusu. Sağ kanat oyuncusu Barış Alıcı’nın amacı Cengiz Ünder’in boşluğunu doldurmak: “Bergama’da başladım futbola. 2-3 seneden sonra başkanımızın vesilesiyle Buca’ya oradan da Altınordu’ya geldim. A Takım’dayım. Bu çok değerli. Hocamız bana güvendi, gelişiyorum. Kulübümüz için güzel günler gelecek. Mevkim biraz zor, skor ürtemek gerekiyor. Cengiz Ünder’in oynadığı mevkideyim. Süper Lig’de iyi takımlar ve Avrupa... Hepimizin hedefi bu, çok çalışmalıyız. Türkiye’den Yasin Öztekin’i örnek alıyorum oyun olarak.”
Yusuf Acer: İdolüm Jordi Alba
Yusuf Acer, transferde çok konuşulan isimlerden. 20 yaşındaki yetenek de aynı hedefle çalışıyor: “İlk maçımı Alanzinho’ya karşı oynadım. Onun gibi bir top cambazına karşı oynamak zor. Ama ben çok zorlanmadım. Çok iyi oynadım, 44 maçtır da oynuyorum. Benim karşımda hep yabancılar var. Boyum kısa olduğu için hafife alıyorlar belki ama çevikliğim ve çabukluğumla açığı kapatıyorum. Cengiz ve Çağlar çıtayı yükseğe koydu. Benim de hedeflerim büyük. Sene sonuna kadar en iyi performansı gösterip ben de transfer olmak istiyorum onlar gibi. Jordi Alba’ya benzetiyorlar beni.”
Hüseyin Eroğlu: Süper Lig'de rahat ederiz
“Biz bir ideal için yola çıktık. Başkanımız Seyit Mehmet Özkan’ın üstlendiği misyon değerli olduğu kadar meşakatli. Bu sorumluluğa layık olabilmek çok büyük bir çalışma istiyor. Biz de ekibimizle birlikte bunu eksiksiz yerine getirmek için var gücümüzle çalışıyoruz. 7 günün 4’ünde 24 saat tesislerimizdeyiz. “Hüseyin hocanın üzerinde baskı yok, işi kolay” diyenler oluyordur. Ancak hem oyuncu yetiştirip hem de yarşmacı olmak sanıldığı gibi kolay değil. Futbolcularla tek tek özel olarak ilgileniyoruz. 21 yaş ortalamasındaki bir takımı sadece futbola değil, hayata da hazır hale getirebilmek ayrı bir özveri. Bizim işimiz sadece saha içiyle sınırlı değil. Hepsinin karakterine göre özel çalışıyoruz. Bize emanet edilen gençleri potansiyellerinin en üstüne çıkartmak amacımız. Türk futboluna baktığımızda, nice yetenekli gençlerin yok olup gittiğini görüyoruz. Biz, bunun olmaması için emek harcıyoruz.”
‘Futbolculara müthiş sistem’
“Bunun yanında bilimsel çalışmalara da apayrı bir değer veriyoruz. Dünya futbolunda bireysel analizlerin bu kadar değerinin arttığı bir yerde ekibimle birlikte öncü olmaya çalışıyoruz. Bugün yalnızca Konyaspor’da Aykut Kocaman’ın kullandığı sistemle hazırlanıyoruz. Futbolcularımızın maçta ve idmandaki performansları tek tek kayıt altında. İdmandan sonra oyuncu istirahat için odasına gittiğinde bireysel olarak neyi yaptığını, neyi yapamadığını ve yapması gerektiğini televizyonunu açtığı gibi izlemeye başlıyor. Oyuncunun vizyonunu geliştirmesi adına çok değerli bir çalışma bu.”
‘En çok koşan biziz’
“Koşu mesafeleri konusu artık gelişen futbolda en çok konuşulan konulardan biri bu. Altınordu olarak ligin en fazla mesafe kat eden takımıyız. Süper Lig’le kıyasladığımızda da üst sıralardayız. Ancak bizim asıl önem verdiğimiz bu mesafelerin doğru yöne olması. Yani takımın sonuca odaklı sprintlerde kaydettiği mesafeye bakıyoruz ve takımı bu şekilde yönlendiriyoruz. Tecrübenin bu kadar önplanda olduğu bir ligde gencecik oyuncularla başarılı olmaya çalışmak için farkınız olması gerekir. Biz de bu fark üzerinde kafa yoruyoruz. Fiziksel kapasitemizi oyunun her anına yayarken taktiksel disiplini de korumak için çalışıyoruz.”
‘Referanslarımız belli’
“Çağlar ve Cengiz... İkisi de bir alt ligden önemli arenalara transfer olduğu için alternatif gözüyle bakılıyordu. Ancak fiziksel durumları, pozisyon bilgileri, taktik anlayışları ve takım terbiyeleri standartların üzerinde olduğu için ikisi de şu anda gururla izleniyor. Bu da Altınordu felsefesinin en önemli referansı. Doğru çalışmanın ürünleri yani onlar. Ben de ekibim de sürekli gelişiyoruz. Bulduğumuz her boşluğu Avrupa’daki örnekleri izleyerek değerlendiriyoruz. Buna göre idman metodları hazırlıyoruz. Takım savunması, hücum geçişleri, atak sonlandırma, rakibi karşılama... Hepsi üzerinde ayrı ayrı duruyoruz ve A, B, C planları üretiyoruz.”
‘Taktiksel beceri önemli’
“..Ve bunları yaparken de yarışmacı olmaya çalışıyoruz. Özellikle 1. Lig’de bu çok zor. Çünkü takımların hemen hemen hepsi oynamak yerine oynatmama mantalitesinde. Herkes bekleyerek bulacağı bir golü düşünüyor. Bu da hem oyun hızını hem de topun oyunda kalma süresini düşürüyor. En büyük şikayetim takımların öndeyken vakit geçirmeye çalışması. Oyuncularıma kızdığım ve kesinlikle yapmalarına izin vermediğim bir durum. Kazanacaksak her zaman oyun kalitemizi rakibe kabul ettirip başarmak istiyoruz. İşimiz yatmak değil, emeğimizin karşılığını almak. Süper Lig’e çıktığımızda yabancısız ve gençlerle zorlanacağımız konuşuluyor ama tam aksine biz daha rahat edeceğiz. Çünkü orada taktiksel beceri daha önemli, zeminler daha iyi. Bu da tam bizim istediğimiz şey.
‘Şampiyonluğa da oynardık’
“Çağlar ve Cengiz’i satmadan şampiyonluğa da oynayabilirdik. Ama satılmalarını özellikle ben istedim. Çünkü onlar şu anda Altınordu’nun dışarıdaki vitrini, arkalarından gelen gençlerimizin ise örneği. Fatih Aktay, Alican Özfesli, Barış Alıcı, Yusuf Acer ve diğerleri... Hepsi aynı yoldan gidecekler, buna şüphemiz yok. Ama bu oyuncuların bu seviyelere yükselmesindeki emek gözardı edilmemeli. Her biriyle altyapıdaki hocalarımız da dahil yıllarca uğraşıyoruz. Cengiz’i 16 yaşında oynattığımızda şaşırıyorlardı ama o daha o yaşta aldığı doğru futbol eğitimiyle bu seviyeyi benimsemişti. Gittiği takımdaki oyuncu kalitesiyle kendi potansiyelini de daha fazla ortaya koyabildi. Benim için önemli olan oyuncunun yaşı değil, yetenekleri. Sezon başında iki kalecimizi yolladığımızda, “20-21 yaşındaki çocuklara kale emanet edilmez” diyorlardı. Eğer hak ediyorlarsa neden vermeyelim? Erce 22, Berke 16 yaşında. Onlara olan güvenimizi boşa çıkarmıyorlar.”
‘Hedefim milli takım’
“Futbolda her şey olabilir. Biz Seyit Mehmet Özkan’la bir kader birliği yaptık. Altınordu’yla Avrupa Kupaları’na gideceğiz. Bu yoldan dönüş yok. Ama kişisel hedefim bir gün, kendi yetiştirdiğim oyuncularla milli takım da başarıyı kovalamak.”
(Fanatik)