"Böyle bir oyuncuyu hiçbir takıma istemem"
"Beşiktaş, Şenol Güneş ile devam etmelidir"
Şenol Güneş’in kontratının bir türlü yenilenmediği bir süreç vardı. Bu süreçte hocanın kontratının sonuna yaklaşılmıştı ve bu da dedikodulara sebep olmuştu. Kontratı yapmadığın sürece bu konuşulur. Opsiyon vardı da ne oldu? Şenol Güneş, ”Ben de duydum. Opsiyon devre girmiş” dedi. Güneş, şampiyonluk kutlamasında 3 ihtimalden bahsetmişti. “Mesleği bırakabilirim” diyerek bir mesaj göndermişti. Yönetim tek taraflı olarak kontratı uzatabiliyor ama hoca, “Bana bunu yapmayın daha uzun bir formülle bu işi gerçekleştirelim” dedi. Kontratında bir revizyon istedi. Şenol Güneş’in mesajlarını iyi okumak gerektiğini burada anlattık. Ortada bir dans var ama bu dansın sonunda el ele masaya otururlar, iki taraf da birbirinden memnun dedik. Futbolcuların 2 milyon Euro’dan kapıyı açtığı yerde Şenol Güneş ile kontrat konusu bu kadar uzatılmaz. Şenol Güneş biraz kırgın. Şimdi bizim ne günahımız var? Olacak olanları doğru okuduysak Beşiktaş’ı mı karıştırmış oluyoruz? Bu kontratlar sonlarına geldiğinde ihtiyaçlara göre değerlendirilir. Kontrat yapılmadığı zaman televizyon ve gazeteye malzeme olur. Bence Şenol Güneş ile Beşiktaş devam eder. Etmelidir de…
"Hayat neyi hak ettiğiniz değil, neye pazarlık ettiğinizdir"
Yeni bir kontrat yeni bir pazarlık… Bence, “Masada şu +1 opsiyon var, bunu yapalım” demek samimi bir davranış olmaz. Şenol Güneş de buna sıcak bakmadığını daha önce ifade etti. Kontrat bittiğinde zaten bir daha görüşeceksin. O zaman Şenol Güneş niye “Devam etmem” dedi. Şenol Hoca +1 opsiyonu bilmiyor muydu? Dalga mı geçiyorsunuz benimle demez mi? Neticede bu ticari bir anlaşma. Bu bir pazarlıktır. Hayat neyi hak ettiğiniz değil, neye pazarlık ettiğinizdir.
Burak Yılmaz'ın Beşiktaş'a transferi hakkında...
Şenol Güneş ile Burak Yılmaz’ın bir birlikteliği var. Burak, Şenol Hoca olduğu için transferi isteyebilir. Şenol Güneş de futbolcunun performansını yükseltebilirim diyebilir. Birlikte iyi anılarımız var diye isteyebilir. Ama bu iş bununla bitmiyor. Gidecek ve gelecek futbolcular konusu 3 büyük kulüpte de ön sırada. Bütün kulüplerin transfer çalışmaları var. Trabzonspor biraz daha sakin gidiyor. Ersun Yanal’ın 1-2 hamlesi daha olacaktır. Başakşehir, dersine en iyi şekilde çalışmış kulüplerden biri. Elia’yı transfer ettiler. Nokta atışlar yapıyorlar ve sakin şekilde ilerliyorlar. Bugün onlar için Gomis transferi de konuşuluyor.
"Gomis'i ambalaj yapmak istiyorlar"
Fenerbahçe’nin derdi ayrı. Forvette bir şişkinlik var. Galatasaray’da Podolski gitti. Sinan Gümüş konusu var. Gomis’i istiyorlar. Gomis’i kimse almaya yanaşmıyor. Swansea de fırsat bu fırsat deyip satmak istiyor. Gomis, kariyerinde düşüşte. Kiralık oynadığı dönemdeki performansını ayırdığımızda Gomis’i ambalaj yapmak istiyorlar diye düşünüyorum. Buna kanmayın diyorum.
"İmaj, para ile satın alınmaz"
Beşiktaş’ta ise Aboubakar konusu var. O bölgeye bir oyuncu daha lazım. Burak Yılmaz ile ilgili benim hassasiyetim farklı. Benim nazarımda Burak konusunda çok farklı bir tablo var. Malum oyuncuyu (Arda) yakan bir profil var önümüzde. Burak’ın nefretle sevindiği bir gol vardı. Rakibe mi gol attı, yoksa cevap niteliğinde mi gol attı, belli değil. O görüntüler benim gözümün önünden gitmiyor. Oyuncunun Bilal Meşe’ye saldırısında, bütün bunun destekçisi olan Burak’ın görüntüsü gözümün önünden gitmez. Böyle bir oyuncuyu hiçbir takıma istemem. Ben bu bakış açısıyla bakıyorum. Bu zihniyetteki oyuncuların milli takımdan ayıklanması gerektiğini düşünüyorum. Milli Takım’da istemediğim bir oyuncuyu Beşiktaş’a nasıl yakıştırırım? İmaj, parayla satın alınmaz. Parayla algıyı satın alamazsın. 1 milyon Euro tasarruf edeceğim derken giden bazı şeyler yerine gelmez.
"Sokağı kaybetmiş oyuncuları o formalara yakıştırmam"
Beşiktaş, Türkiye’yi Avrupa’da çok iyi temsil etti. Taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanmış bir takım. Polemikleri bir tarafa ayırdığımızda bütün kulüplerimiz çok kıymetli. Beşiktaş da en değerliler içinde. Sokağı kaybetmiş oyuncuları o formalara yakıştırmam. Böyle bir realite var. Oyuncular bunu kabul etmeyebilirler. Ama biz dışarıdan bakıyoruz ve bazı oyuncuları ayırıyoruz. Ayırdığımız oyuncuları da insanlar biliyor. Kamuoyunda bu konuda bir konsensüs var. Ekonomik şartlar uygun, hoca da istiyor dersen, taraftarların negatif enerjisiyle karşılaşabilirsin.
"Burak Yılmaz transferine karşıyım"
Burak’ı Beşiktaş aldı diyelim… Türkiye’nin her yerinde ıslıklanır. Bu hoş bir şey mi? Milli Takım’da yaşananlar ve diğer olayları kenarda bıraktılar diyelim. Beşiktaş dışındakiler ne yapacak? Oyuncunun psikolojisinin bozulduğu yerde performansı da düşer, kırmızı kart da görür, gol de kaçırır. Beşiktaş bunlarla mı uğraşacak? Beşiktaş, değeri artan oyuncularla birlikte Premier Lig takımı gibi ve Winner olmuş bir takım. Beşiktaş’ta büyük sorun yok. Gelecek sezonu konuşmaya başladık. Şampiyonluğun doğal favorisi Beşiktaş… Oturmuş bir kadroyla lige girecekler. Takviye de yapabilecek durumdalar. Fenerbahçe ve Galatasaray sil baştan yapacak. Bizleri çetin bir lig bekliyor. Başakşehir’i de yabana atmamak gerektiğini unutmamak lazım. İşin özü ; ben Burak Yılmaz’ın transferine karşıyım.
"Sabri 15 yıl nasıl oynadı?"
Sabri Sarıoğlu, üzerinde konuşulması gereken bir profil. Teknik anlamdaki kısıtlılığı, ama her türlü gayreti göstermesiyle hatırlanan bir futbolcu. Kendi taraftarının bile zaman zaman alay konusu olan ama bununla birlikte 15 yıl kesintisiz oynamış ve kupalar kazanmış bir oyuncu. Kimler geldi, kimler geçti… Sabri’nin yerine kim geldiyse onu kesemedi. Madalyonun iki yüzü var. Karanlık tarafından başlayalım. Her oyuncu, bir oyun kurucu. Kalecinin topu elle ve ayakla sokma becerisini konuştuğumuz noktada her özelliğe bakmak gerek. Bunlar bir bütün. Bizim hedef görmediğimiz örnek takımlarda (Barcelona, Real Madrid) oynayan her oyuncu, atletik, her oyuncu devamlılığa sahip, teknik, sorun çözebilen görüntüde. Bunlar büyük takım oyuncuları. Madalyonun karanlık tarafı bu. Galatasaray gibi bir takım 15 yıl boyunca bu kadar sınırlı bir oyuncuyu sağ bekte oynattı? Bunu da konuşmak gerek.
"Sabri ülkenin gençlerine bir örnektir"
Sabri’nin uzun yıllar Galatasaray’da forma giymesi futbolcu adına iyi, ama kulüp adına kırık bir karnedir. Bir oyuncu daha ne ister? 15 yıl Galatasaray’da oynamış. Sabri Sarıoğlu bu ülkenin gençlerine bir örnektir. Sabri ile Volkan’ın gırtlak gırtlağa geldiği zamanda metrobüste neler olduğunu hatırlayalım. Topluma mal olmuş oyuncuların her anlamda örnek olması gerek. Kişisel egoları bir kenara bırakmak gerek. Sabri bir rol model. Çok ciddi bir kariyerdir. Gelen tüm sağ bekleri kesebilmek önemli. Galatasaray’ın eski bir futbolcusu twit atmış. Sabri’ye sempati duyuyor. Galatasaray yönetimine kızıyor. Bu da ayrı bir yanlış. Daha transfer yeni başladı. Tudor ve yönetimin bir bütçesi var. Sabri’nin pozisyonuna da oyuncu alacaklardır.
"Juanfran, Sabri'den ucuz ve daha genç"
Juanfran çok tecrübeli bir oyuncu. Kombineyi kimse Sabri için almıyor. Taraftarlar bir kan değişikliği istiyor. Juanfran iki yönlü olarak Sabri’den iyi. Uygun maliyet olursa alınabilir. Sabri’den ucuz, Sabri’den genç… Galatasaray yönetimine bir müsaade etmek gerek. Sabri belki de bir tasarruf olacak. Belki de Sabri’nin gitmesi için doğru zamandı. Sabri, bu ülkede iyi bir örnektir. Sabri’den 10 kat daha yetenekli adamlar kaybolup gitti. Yetenekleri sınırlı olsa da başarılı oldu. Bu anlamda iyi bir örnek. Galatasaray’ın en kötü günlerinde ayakta alkışlanan bir isim oldu. Birçok oyuncu eli belinde beklerken, Sabri oyuna isyan ediyordu. Bunları yıllarca yaşadık. Sabri, gurur duyacağı bir kariyer yaptı. Yüreğini koydu, profesyonelce yaşadı. Herkese ağabey diyerek başladı, ağabey oldu, “Reyiz” oldu. Hırsı, forma sevgisi, kararlılığı, iradesiyle dikkat çekti. Yeteneğinin yanına bunu koysaydı Avrupa’da Türk futbolunu temsil edebilirdi.
"Clichy, Fenerbahçe için doğru isim"
İsmail Köybaşı’nı performans olarak tartışarak vakit kaybetmeyelim. Hasan Ali de Fenerbahçe için yetersiz. Clichy çok doğru bir isim. Fenerbahçe imkânlar çerçevesinde doğru yerlere gitmeye başladı. Valbuena ile ilgili okuduğumuz rakamlara baktığımızda müthiş bir başarı olduğunu görüyoruz. Maliyeti 1,5 milyon Euro ise bu bir başarıdır. Valbuena, takım içindeki dengelerde tavan fiyattan ücret alacaktır. Bonservisi, maliyeti, yarattığı heyecan, kombineye katkısı, Fenerbahçe’nin ihtiyacı olan bir isim olması önemli. Fenerbahçe, Clichy konusunda da bunu gerçekleştirebilirse başarı olur. Premier Lig oyuncusundan bahsediyoruz. Kariyerli bir oyuncu. Fenerbahçe bu şartlarda daha üst seviyede nasıl bir takım kuracak? Bence çok doğru işler yapıyorlar. Valencia’nın lakabı Yarasa… Ozan Tufan’ı hiç görmediler mi? Ama kulakları iyi duyuyor. Ozan Tufan’ı istiyorlarsa alsınlar. Hayrını görsünler diyebiliriz.
"Başakşehir transferde akıllı adımlar atıyor"
Başakşehir’in adı transfer enteresan şekilde geçiyor. Abdullah Avcı sadece sahadaki görüntüsüyle diğer konularda da başarılı. Hiç boş durmamışlar. Her yerde isimleri geçiyor. Sessiz, sedasız iyi şeyler yapıyorlar. Başakşehir çok iyi bir sezon geçirdi. Transfer dönemine en bilinçli giren takım. Çok sağlam gidiyorlar. Oradaki çeşitlilik ve kadro derinliği önemli. Akıllı adımlar atıyorlar. Abdullah Avcı bilinçli ve planlı bir şekilde gidiyor. Yalçın gitti, Chedjou geldi. Clichy konusunda “ben de varım” diyorlar. Bunlar ciddi bir çalışmanın örneği. Başakşehir’in 1-2 hamlesi daha olacaktır. Fenerbahçe ve Beşiktaş’a yakın bir kadro derinliği oluşturmak istediklerini kabul edelim. Borçları da yok. Nakit akışı rahat, hareket alanları var. Büyük rakamlara da gitmiyorlar ve mütevazı bir görüntüleri var. Başakşehir’i yakından incelemek lazım.
"Ergin Ataman'ın ayrılmasına kimse şaşırmamıştır"
Ergin Ataman ile yollar ayrıldı. Bunu duyan, okuyan, habere şaşırmamıştır. Bir süreç vardı ve yolların ayrılabileceği konusunda sinyaller verilmişti. Ergin Ataman’ı aradığımızda yayına bağlanmak istemedi. Belli ki çok kızgın. “Samimiyet olmayan yerde ayrılık kaçınılmaz olur” ifadesinin altını çizebiliriz. Taraftara selam vermesi, helallik istemesi normaldir. Buralar işin PR ve samimiyet tarafı. “Bu sabah yaptığım görüşmede hiç ücret almadan kalabileceğimi söyledim ama istemediler” diyor. Şu anda yönetimin toplantıda olduğu söyleniyor. Ergin Ataman ile yolları ayırırsın, Erman Kunter’i getirirsin. Galatasaray’ın ekonomik sorunları ortada. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Başakşehir’in daha gerisinde bir Galatasaray var. Erman Kunter’in maliyeti ne? Ataman’a, ”Bedava da olsa seni istemiyoruz” dediler. Kariyeri, tecrübesi ortada ve maliyeti sıfır. Erman Kunter de önemli bir coach ama bedavaya gelmemiştir. Galatasaray yönetimi maliyetini de açıklayacak. Buna da bakacağız. Bunlar tartışılır.
"Yönetimi, Erman Kunter üstünden eleştirenler olacaktır"
Erman Kunter bir isimdir. Başarısız olduğu, başarılı olduğu yerler vardır. Galatasaray Basketbol Şubesi’nde işler kötü gittiğinde bu konu konuşulur. Başarısızlık olduğu zaman Ataman ile Kunter’i mutlaka kıyaslayacaklar. O zaman “yönetim istifa” diyecekler. Galatasaray Yönetimi eleştirilecek. “Kötü tablonun bedelini ödeyin” diyenler olacak. Galatasaray tepkilere alışık ama riskli işler yapmaya başladılar. Hesapsız işler yaptıklarını düşünüyorum. Erman Kunter’in maliyetini bilmeden konuşuyorum. Maliyeti açıklanınca daha detaylı konuşabiliriz.
"NBA'deki kültürü ithal etmek gerekiyor"
Cleveland-Golden State serisinde müthiş maçlar oldu. Cleveland sadece 1 maçta oynadı. Bunları yaşadık. Golden State, beklendiği gibi kazandı. Seride gerginlikler de oldu ama son maçta birbirlerini tebrik ettiler. Spor kültürü ve ahlakı adına parkede iki kazanan vardı. O mesajı veriyorlardı. Onun için bu kadar büyükler. Cleveland, Golden State’i tebrik edebiliyor. Orada başka bir kalite ve spor kültürü var. Buraları da biraz ithal etmek gerekiyor.
YASAL UYARI : BU HABER AJANSSPOR.COM TARAFINDAN YAZILMIŞTIR. KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.