Bruma'nın kaçırıldığı ortaya çıktı
Bir açıklama yayınlayan Balde, "2013 yılında Juve Leo'nun bazı üyeleri silahlanarak Bruma'yı kaçırmaya çalıştı" dedi.
CNN Turk'te yer alan haberde; Balde'nin açıklamasına göre Bruma'nın sözleşmesini feshederek kulüpten ayrılmak istediğini açıklamasının ardından Sporting Lizbon kulübü başkanı Bruno de Carvalho'nun Juve Leo'yu bu işle görevlendirdiğini öne sürdü.
İddiaya göre Juve Leo adamlarını Bruma'nın kaldığı otele gönderdi. Bruma'nın zorla arabaya bindirildiğini ve kendisine 'Bruno de Carvalho seninle konuşmak istiyor' dediği belirtildi.
Bruma'nın Massama adlı küçük bir kasabaya götürüldüğünü belirten Balde, Bruma'nın kararından vazgeçmeye zorlandığı, sonra da serbest bırakıldığını söyledi.
Bu olayın ardından Bruma'nın güvenliğinin tehlikeye düştüğünü ve oyuncuyu Portekiz'den çıkardıklarını anlatan Balde, "Onu Dubai'ye gönderdik. Orada üç hafta kaldı" dedi.
Bruma'nın fesih talebinin kabul edilmemesi üzerine kendisinin Sporting Lizbon Başkanı Bruno de Carvalho'yla görüştüğünü anlatan Balde,
"Onu oyuncuyu Galatasaray'a satmaya ikna ettim ve Bruma Türkiye'ye transfer oldu" diye konuştu.
Balde, Carvalho'nun kendisine kaçırma girişimini Bruma'yı korkutmak için yaptığını itiraf ettiğini de belirtti.
2013 yılında Sporting Lisbon'dan Galatasaray'a transfer olan Bruma, Sarı Kırmızılı takımdan 2017/18 sezonunu yaz transfer döneminde RB Leipzing takımına transfer oldu.
Bu sezon Alman ekibi Leipzing ile 10 maçta görev alan 24 yaşındaki Portekizli futbolcu 2 kez fileleri havalandırdı.
İşte Buruma'nın RB Leipzing'e transfer bedeli:
*Transfer Bedeli 12.500.000 Euro (net)
Bonuslara istinaden maksimum 1.500.000 Euro (net) olmak üzere,
-RB Leipzig kulübünün 2018-2019 ve 2021-2022 sezonları arasında UEFA Şampiyonlar Ligi grup aşamasına katılmaya hak kazandığı her bir dönem için 500.000 Euro net
-RB Leipzig kulübünün 2018-2019 ve 2021-2022 sezonları arasında UEFA Avrupa Ligi grup aşamasına katılmaya hak kazandığı her bir dönem için 250.000 Euro net
-Futbolcunun forma giyeceği yirmibeşinci resmi maça istinaden 250.000 Euro net
-Futbolcunun forma giyeceği ellinci resmi maça istinaden 250.000 Euro net
RB Leipzig kulübü ile özel maç sözleşmesine istinaden 1.000.000 Euro (net)"
İşte Türkiye'de yaşanan benzer olaylar...
15 yıldır uygulanmayan bu ‘milli transfer’ yönteminin unutulmaz isimleri kendi kaçırılma hikayelerini anlatırken, Topuz olayını yorumladı.
Ne Beşiktaş’ın şampiyonluğu ne Galatasaray’ın dünyanın en ünlü futbol adamlarından Frank Rijkaard’ı takımın başına getirmesi... Son günlerin en çok konuşulan ve sonucu en merak edilen gündem maddesi Kayserisporlu Mehmet Topuz’un transferi. Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi iki büyük kulübü başkanlar düzeyinde ciddi bir çekişme içine sokan bu olayda kimin haklı olduğu konusu günlerdir tartışılıyor.
Her iki kulüp de ‘Mehmet Topuz bizim futbolcumuz’ diyor. Kayserispor Fenerbahçe’yle anlaştığını söylüyor, Topuz ise Beşiktaş’ta oynamak istediğini. Bu tuhaf diyaloglarla dolu transfer girişiminde Topuz’u, kulüp başkanlarını, futbolcunun menajerini suçlayanların yanı sıra, bu hikayeden yola çıkıp Türkiye’deki futbol sistemini eleştirenler de oldu.
Ancak bu tartışmalar, futbolu yıllar öncesinden takip etmeye başlayanların hafızasında sadece şu meşhur yöntemi canlandırdı: Futbolcuyu kaçırıp saklayarak transferi garantilemek. Bugün bilmeyene anlattığınızda espri konusu yapılabilecek kadar absürt gelen ‘futbolcu kaçırma’ eylemi bundan 15 yıl öncesine kadar hiç yadırganmıyordu. Öyle ki son dönemlerde Türkiye futboluna damgasını vurmuş birçok isim bile o dönemlerde ya kaçırılan ya kaçıran ya da eyleme lojistik destek vermişti. Kördüğüme dönen Mehmet Topuz transferi vesilesiyle eski hikayelerin kahramanlarına ulaştık. Onlar hem yaşadıklarını anlattılar hem de Mehmet Topuz olayıyla ilgili ne düşündüklerini...
Galatasaray’dan vazgeçmemin sebebi kesinlikle para değildi
Beşiktaşlıların asla unutmayacakları isimlerden biri İlhan Mansız. Futbolu, fiziği ve davranışlarıyla kendine has bir tarz yaratan Mansız’ın 2001’de Samsunspor’dan Beşiktaş’a transfer olurken yaşadıkları o dönem polemik konusu yapılmıştı. Çünkü futbolcu önce Galatasaray’la anlaşmış, sonra Beşiktaş’a imza atmıştı. Halen Almanya’da bulunan İlhan Mansız, transfer hikayesini ve Mehmet Topuz’la ilgili görüşlerini şöyle anlattı: ‘Samsunspor’dan sonra ilk önce Galatasaray’la anlaştığımda, aynı dönem Gençlerbirliği’nden Galatasaray’a transfer olan Ümit Karan’la yaptığım görüşmeden sonra ona yakın bir ücret talep ettiğim de doğru. Fakat sonradan Galatasaray’dan vazgeçip Beşiktaş’a imza atmamın sebebi para değil. Çünkü Beşiktaş’tan Galatasaray’la anlaştığım rakamın aynısını aldım. Hatta aynı miktarı Galatasaray dolar olarak ödeyecekti. O dönem Bosman kararı ile sözleşmesi biten futbolcular bedelsiz transfer yapma hakkı elde etmişti fakat Türkiye’deki takımların itirazıyla bu karar bir sene gecikmeli uygulanmaya başladı. O dönem Beşiktaş, Samsunspor’a bonservis bedeli ödemeyi kabul ettiği için sonradan Beşiktaş’la anlaştım.
Futbolcunun oynayacağı takımı tabii ki seçme hakkı vardır. Ama Mehmet Topuz olayında basından takip ettiğim kadarıyla sözleşmesi devam ettiği halde kulübün rızası olmadan başka bir takımla görüşmesi söz konusu. Bence bu yanlış. Bunlar kulüpler tarafından da bilindiği için böyle bir girişimde bulunmak olumlu sonuç vermez. Bence bu olay kulüp, oyuncu ve menajerin ortak yanlışı.’
Gece bir tünele çağırdılar arabayla Fethiye’ye götürdüler
Futbolcu kaçırma deyince ilk akla gelen isimlerden biri Hasan Vezir. 1989’da Fenerbahçe’den Galatasaray’a gitti ve o dönem yazılı basın bu transferi ‘Galatasaray Hasan’ı kaçırdı’ manşetiyle duyurdu. Hasan Vezir şimdi 47 yaşında ve teknik direktörlük yapıyor. İşte Hasan Vezir’in kendi ağzından kaçırılma hikayesi: ‘Ben Fenerbahçe’ye Rizespor’dan kiralık gitmiştim. Lig bittiğinde mukavelem de sona ermişti ama sözleşmen bitse de o dönemde kulübün malıydık. Çok büyük paralar istemememe rağmen Fenerbahçe ile anlaşamadık. O zamanki yönetici Metin Aşık o parayı veremeyeceğini söyledi. Kendisiyle dört kez konuştum. Ergun Gürsoy ile Yurdaşen Karahasan da beni Galatasaray’a transfer etmeyi çok istiyordu. Fenerbahçe kandırır diye beni kaçırdılar.
SIKINTIDAN DUDAĞIM UÇUKLADI
Küçükyalı’da bir tünele çağırdılar. Abimle gittim. Ergun Gürsoy’a ‘Galatasaray’a gelirim’ dedim. Abimi gönderdiler beni alıp başka bir arabaya bindirdiler. Yavaş yavaş İstanbul dışına çıkmaya başladık. Epey bir süre gittikten sonra ‘Bu bizim namus meselemiz oldu, biz seni kaçırıyoruz’ dediler. ‘Yapmayın etmeyin, ben Karadenizliyim, sözüm sözdür’ dememe karşın beni Fethiye’ye götürdüler.
Sabah gazetecileri çağırıp göstermelik bir imza attırdılar. Ama dört yıl çok büyük sıkıntı yaşadım. Hakkımda çok fazla şey söylendi ve çok tehdit edildim. Transferden üç gün sonra evlenecektim. Düğüne gittiğimde sıkıntıdan dudaklarım uçuklamıştı. Galatasaray adasındaki düğünümde bile bazı kendini bilmez taraftarlar gelip aleyhime tezahürat yaptı. Galatasaray’ın Fenerbahçe’yi 1-0 yendiği maçta golü ben atmıştım. Fenerli taraftarlar evimi bastı, kapıcıyı bıçakladı. Allahtan evde değildik.’
Ali Şen’le ücret pazarlığını beden öğretmenim yaptı
Türk futbolunda fırtına gibi esen, 1995’te tarihin en yüksek bonservis bedellerinden biriyle Gençlerbirliği’nden Fenerbahçe’ye transfer edilen Tarık Daşgün, belki de kaçırılan son futbolcu oldu. Çok genç bir yaşta büyük takımların gözdesi haline gelen ve tecrübe kazanmadan Fenerbahçe’ye transfer olan Daşgün, bu kararının kendi kariyerini bitirdiği görüşünde. Şu anda Gençlerbirliği Süper Genç Takımı’nı çalıştıran Daşgün samimi itiraflarda bulundu: ‘Kaçırma olarak söylendi hep ama ben kendi isteğimle gittim. O zamanlar transfer olurken belli bir tarihte imza atılıyordu ve o tarihe daha 15 gün vardı. Fenerbahçe yöneticileri o tarihe kadar başka bir kulüple anlaşmamam için beni Ankara’dan İstanbul’a getirdi. İmza atana kadar hiç ortaya çıkmadım. Ama hiç tecrübem olmadan büyük bir camiaya gidince psikolojim bozuldu. Kendimi farklı bir hayata kaptırdım ve neticede kendi kariyerimi kendim bitirdim. O zamanlar bizim menajerimiz ya da yol gösterecek kimsemiz de yoktu. Benim transferimi Ali Şen, Vefa Küçük ve Şadan Kalkavan’la beden eğitimi öğretmenim konuştu.’
Daşgün, Mehmet Topuz konusuyla ilgili de şunları anlatıyor: ‘Fenerbahçe’de oynamak istemediğini söylüyor. Ben Fenerbahçe yöneticisi olsam bu tür bir açıklama yapan futbolcu Ronaldinho olsa almam.’
Fatih Terim’i havaalanından ben kaçırdım
Tahkim Kurulu Eski Başkanı Türker Arslan, 40 yılı aşkın bir süre futbol dünyasının içinde idareci olarak çeşitli görevlerde bulundu. Halen CAS (Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi) hakemliği ve Milli Olimpiyat Komitesi Yönetim Kurulu üyeliği yapan Arslan, Türk futbol tarihindeki birçok tartışmalı olayın bizzat tanığı oldu. Hatta Tahkim Kurulu Başkanı olarak o olaylarla ilgili kararların altına imza attı. Spor hukuku konusunda en yetkin isimlerden biri sayılan Arslan, Türk futbolunda transferler konusunda yaşananları değerlendirdi.
‘Kuralları en çok yöneticiler çiğniyor’ diyen Arslan, ‘Türkiye’de futbolcu kaçırma olayları o günün şartlarında çok yapılırdı ve normal karşılanırdı. Hatta ben de idareciyken sporcu kaçırdım’ diyerek yaşananları şöyle anlatıyor:
Kim önce yakalarsa
1973’te Fatih Terim Adana Demirspor’da oynuyordu. Ama biz onu Galatasaray’a almak istiyorduk. Ümit Milli Takımı’yla Romanya’dan döndü. Daha evvelden imzaladığı bir sözleşme vardı ve Adana’ya giderse o sözleşmeyi noterde ibraz edeceklerdi. Havaalanında bekledik uçağın inişini. Bu arada Adana Demirsporlu yöneticiler de vardı onu almaya gelen. Önce ben gördüm Fatih’i ve ‘Seni almaya geldim’ dedim. Aynı gün Fenerbahçe de Engin’i kaçıracaktı. Onu kaçırmasın diye de tedbirler alınmıştı. Engin’i değil ama Ali Yavaş’ı kaçırdı Fenerbahçeliler. Fakat Ali onlardan kaçmayı başarıp Galatasaray’a geldi. Türkiye’de transferler böyle film gibi yürüyordu.
ÜÇ UCU PİS DEĞNEK
Bugün artık bu konuların hepsi kurallara bağlandı. Futbolcu kaçırmanın artık hiçbir anlamı yok. Kulübün de futbolcunun da muvafakatini almadan kimseyi transfer edemezsiniz. Topuz olayında iki kulübün de transferi gerçekleştirmesi mümkün değil. Geri adım atılmazsa o sporcu futboldan uzaklaşacak. Türk futbolu açısından bu inatlaşma hiç olumlu değil. Üç ucu pis değnek oldu.' (Haber 7)