Bu bir skandal!
Evet, takımlarımızın Avrupa performansları çok açık bir skandal! Özellikle son haftayı 3 yenilgi 1 beraberlik ile kapatmış olmamız utandırıcı bir durum. Üstelik öyle olmakla kalmayacak ve bu kayıplar yakın gelecekte feci sonuçlara yol açacak.
Olsun! Biz büyüklere masallar anlatmayı sürdürelim…
Şampiyonlar Ligi’ndeki temsilcimiz Galatasaray’ın bu kupayı kazanma hayalinin bulunduğunu, en yetkili kişi birkaç kez dile getirdi. Ulaşılmak istenen büyük bir hayale saygı duyarız. Ancak o günler geçti. Kupayı kazanmaya aday 8-10 takımın kadro değerleri 700 milyon Euro ile 1 milyar Euro arasında değişiyor. Nasıl futbol oynadıklarını da hayranlıkla izliyoruz. Biz o noktanın çok uzağındayız.
Devler Ligi’nin son maçlarında CSKA Moskova gidip Bernabeu’da Real Madrid’i farklı yenebildi. Young Boys gibi grubun dibinde 1 puanlı takım Juventus’u devirdi. Viktoria Plzen gibi toplam kadro değeri Akhisarspor düzeyindeki ekip Roma’yı yenip UEFA Avrupa Ligi’nde devam olanağı buldu.
Bunlar olurken Galatasaray, Devler Ligi’nin 2.kategori takımlarından Porto’ya kendi evinde kaybetmeyi “aman ne güzel yenildik!” diye karşıladı. 2012-13’te aldığı yüksek puanın silinmesiyle 21 500’e düşen Cim Bom tarihinin en perişan dönemini yaşıyor. (Hala onların seribaşı olup olmayışı ile ilgili haber yapabilecek bilgisizlik düzeyindeki medyamızla da iftihar edebiliriz!)
Yıllardır ilk kez 3 büyük takımın hiç değilse UEFA Avrupa Ligi’nde devam edeceğini ve getirecekleri puanla ülkeye bir soluk aldıracaklarını umuyorduk. Beşiktaş, eski yıllarda yaşadığı akılalmaz skandallara bir yenisini ekledi ve bu şansı kaybettik.
Öteki temsilcilerimizden M.Başakşehir berbat Avrupa bilançosunu bu sezon biraz değiştirme gayreti içindeydi ama Burnley’e gücü yetmedi… Bugüne kadar ülke puanına hemen hiç katkıda bulunmayışları boyutundaki tepkiler doğru ve haklıdır.
Fenerbahçe’nin ligdeki perişanlığının yanında Avrupa’da gruptan çıkmış olması sevindirici gibi görünüyor. Oysa gruptaki 3 takımın toplam kadro değerinden daha fazlasına sahip Sarı Lacivertli takım… Bu kadar sıradanlaşmayı kabullenmeleri olacak iş değil…
Akhisarspor düzeyindeki başka takımlar arasında gruplarında harikalar yaratan ve yükselenler az değil. Ancak biz bu kadarcık bir sıçramayı dahi beceremiyoruz. Neyse ki son maçta Standard Liege’ye taktıkları çelme bile önemliydi.
En vahimi ne, biliyor musunuz? Spor gazetecileri ve yorumcular topluma gerçekleri anlatmıyor. Hatta büyük bir bölümü bu gerçekleri kendileri de bilmiyor.
Şu anda Avrupa’da ülke puanı olarak 10.sıradayız. Hemen arkamızda Avusturya ve daha arkalarda ondan çok daha tehlikeli ülkeler var. Özellikle Ajax’ın müthiş performansıyla Hollanda herkesi yıkıp geçebilir. (Google’a UEFA Country Ranking yazarak bu sıralamayı görebilirsiniz.)
11.liğe düştüğünüz anda Şampiyonlar Ligi’ne tek takımınız katılabiliyor ve onun da ön eleme oynaması gerekiyor. Nitekim Avusturya temsilcisi Salzburg ön eleme oynadı ve kaybetti.
İçinde bulunulan ekonomik koşullarda Şampiyonlar Ligi zirve mücadelesi veren takımların en önemli gelir kaynağı durumunda. Bundan yoksun kalmanın eşiğindeyiz. Takımlarımızın bu berbat performansıyla da çok yakında bu duruma düşeceğiz.
Bunu bilen ve anlatmaya çalışan birkaç gazeteci-yorumcu var. Ezici çoğunluk, ’herkesi yeneriz, her maçı kazanırız’ türünden masallar anlatıyor. Toplum da bu masalları dinlemeyi seviyor.
Ülke futbolu olarak milli takım düzeyindeki durumumuz ortada. Kulüpler yönünden de bir felaketin eşiğindeyiz. Olsun! Sizlere şimdi ligimizin ne kadar önemli olduğu yolunda masallar anlatılacak, onları dinleyin.
Bu hafta Beşiktaş-Trabzonspor maçıyla M.Başakşehir-Galatasaray karşılaşması ne kadar önemli bir bilseniz! Avrupa’da yaşanan korkunç fiyaskoyu hiç düşünmeden bu maçlarla avunabilirsiniz.
Bu kadar büyük skandalları görmezden gelip sanki hiçbir şey olmamış gibi hayatımızı sürdürebilmemiz de çok eğlenceli bir durum. ‘Bindik bir alamete/gidiyoruz kıyamete’ durumu adeta süreklilik kazanmış gibi…
Ne denilebilir? İyi yolculuklar…
Ahmet ÇAKIR