Bu onur Banvit'in
RIESEN LUDWIGSBURG 53-59 BANVİT
Başarı merdivenlerinin basamaklarını tırmanırken asla “Makyavelist” düşünmeyen, tam tersine yavaş, sakin ve kendilerine has kurallar yaratarak “ mutlaka bir gün oralarda bir yerlerde yani zirvede, olacağız.” Sloganı ile yola çıkan BANVİT özellikle bu sene “altın yılını” yaşıyorlar. Bir kasaba takımı olarak çıktıkları er meydanında “tüm ülkenin sevgilisi” olmayı başardılar. Kendi sahalarında hiçbir başkana, yönetim kuruluna ve oyuncularına küfür ettirmediler. Bunun karşılığında gittikleri her deplasmanda başları dik girdikleri salonlardan yenseler de, yenilseler de, başları dik çıktılar. Hiçbir skandala isimleri karışmadı! Basketbol etiğine aykırı hiçbir hareketi olmadı. Tam tersine büyük kulüplerin pas geçtiği, umursamadığı bir çok değere gereken ilgiyi göstererek “VEFA” örneğini cümle aleme bellettiler. BANVİT kurulurken, “ürünlerimizin tanıtıcısı olacağız, reklamlarımız yapılacak!” diye bir iddiada bulunmadılar. Bandırma ve bölgenin başarılı basketbol temsilcisi olmak onlar için en önemli hedefti. Bu gün artık “sadece Türkiye değil, tüm Avrupa BANVİT adının aşınası” oldu. Hem de, en sıkı fıkı haliyle. BANVİT Bandırma adının simgesi haline geldi. Bir gün Bandırma il olma başarısına ulaşırsa, hiç şaşırmayalım. Bu onur tartışmasız BANVİT’e ait olacaktır.
Her sene en iyisi ile basketbol oynarken, tek eksiği kupa olan BANVİT bu sene onca “dev takım arasından Türkiye Kupasını müzesine götürerek tarihi bir başarıya” imza attı. Şimdi hedefini biraz daha büyüterek “neden Avrupa Kupası olmasın?” diyoruz. Şampiyonlar Liginde Final-Four rütbesini omzuna takan BANVİT ülkemizi gururla temsil edecek. Hele dörtlü finalde, Monaco, Tenerife, Venezia üçlüsünün arasından sıyrılıp kupayı alırsa değmeyin keyfimize. Çok uzakta değil! Nisan ayını müthiş bir gururla karşılayabiliriz. FIBA BASKETBOL ŞAMPİYONASI 57 saniyede gelen Final-Four heyacanı. Aslında rakip sağlam ve turu geçeceğinden emin Rıesen Ludwıgsburg takımını deplasmanda yenmek çokta kolay bir iş değil! Büyük çekişme halinde gelen maç “gitti-geldi” ta ki! Maçın bitişine 57 saniye kalıncaya kadar! Maçın bitiş düdüğü çaldığında 6 sayı farka ihtiyacımız vardı. Zaman umutlarımızla birlikte hepimizi tüketirken, geleceğin en önemli yıldız oyuncu namzetlerinden Furkan’ın üçlüğü, 53-57 “Ancak bu skor BANVİT’e ve bizlere yetmezdi!” Top onlarda ama sayıya ulaşamayınca, son top Jordan’da “Laf aramızda o an içimden keşke bu Jordan bizim Michael Jordan olsaydı da, “altın sayıya ulaştırsaydı!” diye düşündüm.
Demeye kalmadı: BANVİT fabrikalarını, işçilerini, seyircilerini, tüm Türkiye’ye “HAZIRMISINIZ? Ben geliyorum” dedi! Bu arada içindeki çığlıkta; “Ona tekrar Türkiye kapısını açan Başkan Özkan Kılıç’ı sırtlayan THEODORE yani bizim “fırtına Jordan” topla nerede ise tam sahadan, futbolcu “Emre Mor’u” kıskandıracak şekilde: “Rakiplerini çalımlayarak 0.2 saniye kala Almanları bitirdiği turnikeyi atarak, hepimizi neşeye boğdu. Bu bir kasaba takımının başkaldırısıdır. Bu sıkıntılı günler yaşadığımız ülkemiz insanına yaşam kaynağıdır. BANVİT artık Avrupa vizyonunun en önemli takımlarından sayılır. Belki de, seneye “Euroleague Liginde boy gösterebilirler.” BANVİT Görener ailesi, yeni yönetim, eski yönetim ve Başkan Özkan Kılıç’ın, Turgay Çataloluk ve ekiplerinin başarısıdır. Evet bu maç bitti. Şimdi saniyelere kalmadan o heyecanlar yerine net maçlar kazanarak Final-Four şampiyonu olmaları en büyük dileğimdir. Son Söz: Maç sonunda soyunma odasında kendinden geçecek şekilde sevinen Başkan Özkan Kılıç ve Turgay Çataloluk’a resimlerine imrendim. Gururları nasılda yansıyor.
AJANSSPOR / İSMET BADEM