"Bu takımın patronu benim demek için..."
"Herkes Aziz Yıldırım'dan sert açıklamalar bekliyordu"
Aziz Yıldırım’ı tebrik ediyorum. Normalde ondan beklenen, Mehmet Ekici’nin imza töreninde Trabzonspor ve Beşiktaş’a göndermeler yapmasıydı. Gazeteciler de onun için gitti. Hatta konuyu hatırlattılar, deştiler. “Buradan ne çıkarabiliriz?” diye düşünenler oldu. Karşılarında Aziz Yıldırım var. Herkes, Aziz Yıldırım’ın Trabzonspor ve Beşiktaş’ı bombalamasını bekliyordu. Ama tam tersi oldu. Israrla, sorulan sorulara yanıt vermediler. Aziz Yıldırım’ı kutluyorum. Bu tavırlarını da devam ettirmelerini bekliyorum. Salvoların futbola zarar verdiğini görmeleri hoşuma gitti. Dolayısıyla bizler de polemikleri değil, işin transfer sürecini konuşacağız. Polemiklerin ne kadar yanlış olduğunu konuşuyor olabilirdik.
"Mehmet Ekici'ye kredi tanınacaktır"
Mehmet Ekici, Fenerbahçe forması giymek için bir duruş gösterdi. Kadro dışı kalma pahasına bir tavır ortaya koydu. Taraftar nezdinde de elbette bir kredisi olacak. Aziz Yıldırım, “Bunun sana futboldan sonra da sana faydası olacak” demesi dikkat çekici. Bu duruş, Mehmet Ekici’yi buraya kadar getirdi. Fakat; Ekici’yi bundan sonrası için taşımayacak. Takıma adapte olma sürecinde ona tanınmış bir kredi olacaktır. Taraftar bence daha toleranslı davranacaktır. İki top kaybında Ekici’ye uğultu olmaz. Ama bundan sonra Fenerbahçe’de yerinin garanti olduğunu göstermesi için çok çalışması, kendisini geliştirmesi, takıma katkı sağlayacağı şekilde kendini göstermesi gerekiyor.
"Ekici'nin rekabete açık olması gerekiyor"
Hiç kimse yedek kalmaya gelmiyor. Yedek kulübesinden frikik atmak zor. Mehmet Ekici de ilk 11’de oynamak istediğini söylüyor. Fenerbahçe’ye transfer olan futbolcudan da bu iddia beklenir. Rekabete açık olması ve hedefinin büyük olması lazım. Mehmet Ekici’nin sözleri umut vaat etti. Peki, Mehmet Ekici nerede oynar? İlk 11’de kendini kabul ettirdi diyelim... Ekici, forvetin arkasında oynamak için alındı. Oyunu yöneten, tempo oluşturan bir futbolcu olarak görülüyor. Ama Valbuena geldikten sonra durumlar değişebilir mi, göreceğiz.
"Fernandao, Van Persie'yi de aşağıya çekiyor"
Fernandao, Fenerbahçe’de fazla kilolarıyla gündemde. Van Persie’yi de aşağıya çekiyor. Oraya bir transfer gerekiyor. Mehmet Ekici’yi biraz daha Mehmet Topal’ın yanında, merkez orta sahaya monte edebilir. Tabi ki Aykut Kocaman oyunu iki yönlü oynayan, boşlukları kapatan, kademelere yardıma giden bir oyuncu istiyor. Mehmet Topal’ı kimse kesemez. Ekici, oyunun defansif yönünü ne kadar iyi oynayabilirse Aykut Kocaman’ın eli de o kadar rahatlayacaktır. Merkezdeki sorumluluğu fazla ve Ekici’ye çok iş düşüyor. Valbuena merkezde oynarsa, Mehmet Ekici yedek kalır. O zaman da frikikleri atamaz. Mehmet Ekici’nin farklı bir şey yapması gerek. Topal’ın yanında oynamaya niyetleniyorsa, bize farklı bir şey göstermeli. Eğer bu olmazsa Josef De Souza yine orada oynayacak futbolcudur.
"Kocaman'ın sisteminde kimsenin yeri garanti değil"
Aykut Kocaman küçük, büyük maç ayırmıyor. Bir zihniyet devriminin peşinde. Konyaspor’da oynattığı futbolu Fenerbahçe’deki oyuncu kalitesiyle nasıl yapacak, göreceğiz. Konyaspor arkada oynuyordu, Fenerbahçe ise önde oynayacak. Savunmayı rakip ceza sahası önünde yaptığın zaman bu oyunu domine etmek anlamına geliyor. Niyet bu. Bana göre şu kadroda halen Josef De Souza banko. Fakat ; Josef de ofansif olarak yetersiz kalabilir. Aykut Kocaman’ın söylediğine göre Valbuena’nın da yeri garanti değil. Takım daha yeni hazırlıklara başladı. İlerleyen dönemde daha net konuşabiliriz.
"Van Persie topu ayağına beklerse kenara alınır"
Van Persie’nin yeri garanti mi? Van Persie topu ayağına bekleyecekse, bir maç var, bir maç yoksa Aykut Kocaman onun da kenara alır. Eğer koşmazsan, alman gereken pozisyonu almazsan olmaz. Aykut Kocaman, anlattıklarını boşuna söylemiyor. Modern futbolun gittiği yer belli. Takımların sadece oyuncu kalite ve kadrolarına göre oyunu kabul ettikleri bölge değişiyor. Takımın ekseni kayıyor. Ofansif takımlar, ekseni rakip ceza sahasına ittiriyor. Oynanması gereken oyun ise aynı oyun. Bunun Konyaspor’u ya da Barcelona’sı yok. Dolayısıyla hiçbir futbolcunun yeri böyle bir sistemde garanti görünmüyor.
"2-3 transfer daha olabilir"
Valbuena’yı büyük transfer olarak konuşuyoruz. Daha önce neler yaptığı belli. Teknik becerisi, son vuruş, kalitesi ortada. Ama Valbuena, kendine bir 50 metre çizip bekliyorsa o da oynayamaz. Santrafor transferi yapılacağı da söyleniyor. Fernandao silik durumda. 14 kilo fazla ne demek? 14 kiloyu ben alsam beni ayıplıyorlar. Bir futbolcu için 14 kilo almak çok ayıp. Bir de profesyonel futbolcu. Fernandao şu görüntüsüyle Kırkpınar’da boy gösterir. Bunun hiçbir izahı yok. Bir golcü nasıl 14 kilo alabilir? Fernandao bu kiloları verse bile ondan bir şey olmaz. Demek ki sen futbolu bırakıp, tekrar dönmeye karar vermişsin. Bu, Fernandao’nun antiprofesyonel davranışıdır. Aykut Kocaman’ın da Fenerbahçe’nin de suçu yok. Bu bölgeye transfer yapılması gerekiyor. Mutlaka transfer şart. 2-3 transfer daha olabilir. Olursa da ilk forvet bölgesine olacağını düşünüyorum.
"Gomis iyi bir transfer ama..."
Gomis, 4-5 yıldır düşüşteydi. 1 sezondur bir toparlanma var. Lyon’daki Gomis değil. Son yıl ise bir kıpırdanma yaşadı. Bu kıpırdanma yetmez. İlk pazarlık masasına oturduğunda, bir tek Galatasaray Adası’nı istemediği kalmıştı. Tecrübesine, kalitesine elbette kimse bir şey diyemez. 2,5 milyon Euro bonservis gayet makul. 3-4 milyon net para çıtası var. Özellikle kaliteli ve takımın öne çıkan oyuncularının standardı bu gini görülüyor. 3.3 milyon Euro da o zaman doğru yere oturuyor. Daha aşağıya zaten böyle futbolcuları ülkene getiremiyorsun. Gomis iyi bir transfer.
"Taraftarın geri kazanılması Gomis'ten daha önemli"
Gomis’i karşılama görüntülerini izledik. Galatasaray, yönetime olan inancını kaybetmişti. Gomis ve Belhanda, arkasından da Maicon… Yeni bir heyecan oluştu. Galatasaray, Gomis’ten ziyade takımı kazandı. Taraftarların takıma geri dönüşü anlamına geliyor. Bence bu Gomis’ten de daha kıymetli. Bu arada Gomis, kendi gözlüğünü kaptırmamış. Zaten yakında Gomis gözlükleri de piyasaya çıkar. Gomis’i Gomis yapan Lyon’dur. O günlere geri döneceğinin sinyallerini verdiği için bu paralara denemeye değer. Galatasaray o bölgeye transfer yapmak zorundaydı. Kağıt üzerinde dört dörtlük bir transfer oldu. Performansına ise bakacağız.
Igor Tudor hakkında...
Igor Tudor’un 4-3-3 sistemini fazla dillendirdiğini görüyoruz. Bunları konuşmak için erken. Tudor, Galatasaray’a çaylak bir teknik direktör olarak geldi. Bruma ve Sneijder ile problemler yaşadı. Karizmasını çizdirmiş gibi görünse de o gün yutkunmuş ama hesabı sezon sonunda kesmiş olacak. Ne olacak? Bu takım Tudor’un takımı olacak. Bruma gitti. Sneijder’in de gitmesi gündemde. Zaten Sneijder de gitmek istiyor. Tudor da onu göndermek istiyor. Sneijder, rotasyon oyuncusu olacak bir futbolcu değil. Sneijder yedekte olursa, maçın önü, arkası, sonu karışır. Sneijder oynayacaksa kalacak. Tudor, “Bu takımın patronu benim” demek adına çok kararlı görünüyor. Belhanda’dan sonra başka bir oyuncu da gelirse Sneijder gidiyor demektir. Sneijder bu durumda kalırsa sürpriz olur.
"Maicon hazır bir futbolcu"
Galatasaray’da savunma için hamleler de var. Maicon gelecek. Hazır bir oyuncu. Arka tarafı toparlayacak bir oyuncu. Geç gelmesi çok önemli değil. İlk etapta olmaması sıkıntı yaratmaz. Ön libero pozisyonuna da bir oyuncu lazım. De Jong ve Donk’u saymıyorum. Galatasaray’a bir Atiba-Oğuzhan lazım. Onun dışında da iddialı takımlar ortaya çıkmaya başlıyor. Belli başlı bazı zaaflar da olacak. Süper Lig’e konsantre olmuş bir Galatasaray, şampiyonluk için iddialı, güçlü, taraftarı da motive eden bir takım haline gelmiş olacak.
"2-3 menajerle gelecek planlamaya çalışıyorlar"
Takımlarımızın havuzları sınırlı. Belhanda’nın adı mesela daha önce Fenerbahçe ile de anılmıştı. O yüzden hep belli başlı oyuncuların adı geçiyor. Büyük kulüplerin, artık yaşı ilerlemiş oyunculardan vazgeçmesi gerek. Kendin artık tarladan yetiştireceksin. O zaman daha taze ve ucuzunu alabiliyorsun. Onun gibi transfer yapmak lazım. Scouting mekanizması çalışmıyor, altyapıya önem vermiyorlar. O zaman da menajerlerin kucağına oturmuş oluyorsun. Kurumlar menajerlik hizmeti veriyor. Bir de daha konvansiyonel metotta olan, başka menajerlerle iş birliği kuran, oyuncu havuzu yapmış menajerler var. Ama bazı kulüpler, 2-3 menajerle bütün geleceğini planlamaya çalışıyor. Böyle bir durum söz konusu.
Gignac, Llorente, Modeste iddiaları...
Beşiktaş’ta Vincent Aboubakar yeni sezonda takımda olmazsa yerine o zaman başka birini alacaklar diye haberler geliyor. Gignac, 3 tane Aboubakar eder. Gignac, Llorente ve Modeste, bence Aboubakar’dan çok daha iyi. Bu isimlerden birisi gelirse forvette Cenk’in yedek kalması söz konusu olur. Beşiktaş’ın transfer yapma durumu devam ediyor. Savunmayı da güçlendirmek istiyorlar.
"Pepe'nin imza parası bonservis gibi"
Tüm kulüpler kendi Kjaer’ini arıyor. 4 büyüklerin ortak karma bir takımını yapsan, biri Kjaer diğeri de Marcelo olur. Beşiktaş, Marcelo giderse 2 stoper almak zorunda. Bir sürü futbolcunun adı geçti. Bunların en iyisi Pepe konuşulana kadar Vida’ydı. Pepe de 34 yaşında. Son transferini yapıyor. Pepe, adı geçen isimlerin en iyisi. Marcelo-Pepe ikilisi Şampiyonlar Ligi’ne yakışır bir tandem olur. PSG’nin devrede olması önemli. Pepe’nin istediği imza parası da bonservis gibi. 5 milyon Euro da net ücret istiyor. Bunun stopajı da ödenecek. 2 yıl oynayacak, ondan sonra da hiçbir değeri yok. Pepe, kaliteli bir stoper. Rakiplere de göz dağı vermek adına önemli. 35-40 maç oynayabilir. Hiçbir sorun yok. Rakipleri de demoralize eden bir transfer olur. Ama 4 milyon Euro’yu geçmemeli. O zaman takım içinde dengeler değişebilir.
"Takım içi dengeler bozulmamalı"
Eğer sen Pepe’ye o parayı verirsen takımdaki ahengini bozmuş olacaksın. O zaman diğer futbolcular da paralarının yükseltilmesini isteyecek. Fakat ; Pepe biraz aşağı iner ve adım atarsa o zaman çok iyi olacak. UEFA kriterleri var. Bu kriterlere uyarak, men cezası almadan kulüpler kaliteli kadroları kurabiliyorsa onların başarısı olacaktır.
"Beşiktaş, Lyon'daki olaylarda haklı"
“Beşiktaş’ın avukatı Fikret Orman olacak” şeklindeki haberler bir PR çalışmasıdır. İç piyasaya yönelik bir çalışmadır. Başka bir şey değil. Beşiktaş, Lyon maçındaki olaylarda haklıdır. Olaylar burada olsaydı, ben “Lyon haklı kusura bakmayın” derdim. Beşiktaş savunmasında da çok haklı. Bileti ben vermedim, Avrupa’nın çeşitli yerlerinden gelen taraftarlar var. Beşiktaş’ın kontrol mekanizması yok. Olaylarda ciddi bir provokasyon var ve Beşiktaş’ı sorumlu tutuyorsun. Davul benim sırtımda, tokmak başkasının elinde. Böyle bir şey olmaz. Beşiktaş yönetimi burada doğru hareket ediyor. Beşiktaş, Lyon’daki olaylarda haklı.
"İbra etmiyorsan, yolsuzluk var demektir"
Bizlerde Genel Kurullarda ibralar nasıl yapılıyor? Eller kalkıyor, iniyor. İnsanlar bazı şeyleri sorgulamıyor, önemsemiyorlar. Kulübün kötü yönetilmesiyle, kötü niyetli yönetilmesi arasında fark var. İbra konusu ise başka bir şeydir. Eğer Genel Kurul Üyesi olarak yönetimi ibra etmiyorsan, yolsuzluklar var demektir. Kötü yönetmek ile yolsuzluğu ayırmak gerek. Bu açıdan da farkındalığının olması lazım. Menajerlik sınavında soru çaldığı ortaya çıkmış bir adamla, menajerle iş yapıyorsan, oyuncuya verilen paradan fazlasını menajere veriyorsan ortada sıkıntı var demektir. Genel Kurullara gidenlerin yüzde 95’i faaliyet raporunu okumadan gidiyor. Ülkemizde 2000’e yakın gayri resmi menajer var. Bu işi profesyonel şekilde yapan kurumlar da mevcut. Ama maalesef halen teyzeler, amcalar, babalar menajerlik yapıyor. Öyle olunca da sıkıntılar da ortaya çıkabiliyor. Dünyadaki sistemden, işleyişten çok uzağız.
YASAL UYARI : BU HABER AJANSSPOR.COM TARAFINDAN YAZILMIŞTIR. KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.