Büyük golcü, doğum gününde ölüm döşeğinde
Bugün 75. yaşını kutlayan efsane Alman futbolcu Gerd Müller'in, 5 yıldır Münih’teki evine 25 kilometre uzaklıkta bir özel klinikte Alzheimer hastalığıyla mücadele ettiği bildirildi. Müller’i 5 yıldır tedavi eden doktorları artık yapılacak bir şey kalmadığını, onun son günlerini yaşadığını belirtiyorlar. Haberde Ajansspor yazarlarından Hüseyin Özkök'ün de efsane Alman futbolcu ile yaptığı röportajı okuyabilirsiniz. İşte detaylar...
Alzheimer'a yakalandı
5 yıldır Münih’teki evine 25 kilometre uzaklıkta bir özel klinikte Alzheimer hastalığının pençesinde kendini bilmez ama acı çekmeden huzurlu bir şekilde yatıyor. 60 kiloya kadar düşen Gerd Müller’i 5 yıldır tedavi eden doktorları ise artık yapılacak bir şey kalmadığını, onun son günlerini yaşadığını belirtiyorlar. Gerd Müller bundan 15 yıl önce 2005’te 60. yaşını kutladığında çocukluğumdan beri hayran olduğum, 1974 Dünya Kupası finalinde attığı golü hiçbir zaman gözlerimin önünde gitmeyen büyük golcü ile ilgili bir yazı yazmıştım.
Daha sonra 2007 yılında Kos Adası tatilim sırasında aynı tesiste kaldığımız Müller’le uzunca bir röportaj yapmış; onunla bol bol sohbet etme fırsatı bulmuştum. Ona son olarak da 2013 yazında Münih’te Audi Cup sırasında Allianz Arena’da rastlamıştım. Bu onu son görüşüm oldu.
Şahsen tanıma şansı yakaladığım efsane golcünün acı çekmemesini umut ederek onun için yazdığım 60. Yaş günü yazısı ve röportajını burada yayınlıyorum.
ULUSUN BOMBACISI 60 YAŞINDA
“Eğer bugün hepimiz bu durumdaysak ve kazandığımız bütün başarılar için sadece ona teşekkür borçluyuz, onun golleri olmasa bizler de aynı kişiler olmazdık” Bu sözlerin sahibi kısa süre öne 60. yaşını kutlayan Alman futbolunun Kaiser’i Franz Beckenbauer. Kaiser Franz’ın bu cümlede bahsettiği kişi ise Almanların efsanevi ve dünyanın gelmiş geçmiş en büyük golcülerinin başında gelen Gerd Müller. Evet Beckenbauer kendisinin bugünkü duruma gelmesinde en büyük payın eski takım arkadaşı Gerd Müller olduğunu söylüyor, büyük bir alçak gönüllülükle. Bugün (3 kasım) 60. doğum gününü kutlayan Gerd Müller gerçekten de futbol dünyasının bugüne kadar gördüğü en büyük golcü idi. Onun gibisi futbola hiç gelmedi ve herhalde gelmeyecek de.
Gerd Müller kariyerine TSV Nördlingen adlı amatör takımda başladı. 1962-63 sezonunda 17 yaşında iken takımın attığı 204 golden 180 tanesi onun tarafından atılmıştı. 1964 yılında 1860 Münih genç Gerd’i hemen almak istedi. Ancak bunu öğrenen o dönem 2. ligde oynayan Bayern Münih Müller’in 1. ligde başarılı olamam korkusunun da yardımı ile 1860 Münih’ten 1 saat önce Müller’e ulaşıp 5000 Mark karşılığı kendisi ile sözleşme imzaladılar ve böylece 1964 yılında futbol dünyasında başarı mutluluk ve trajedilerle dolu profesyonel kariyeri başlamış oldu Gerd Müller’in.
Bu kariyere neler sığmadı ki! Bayern’de oynadığı 15 yıl içinde. Milli Takım ile Avrupa ve Dünya şampiyonluğu, Bayern Münih ile 4 lig ve 4 kupa şampiyonluğu 3 Şampiyon Kulüpler Kupası şampiyonluğu, 62 milli maçta 68 gol, 427 lig maçında 365 gol (rekor) 64 kupa maçında 79 gol, 74 Avrupa Kupası maçında 66 gol, 1970 Meksika Dünya Kupası’n da 10 golle gol kralı Bundesliga’da tam 7 kez gol kralı. Evet Gerd Müller gerçekten de müthiş birgolcü idi. Almanya’da herkesin (herhalde tüm futbol dünyasında da bu paylaşılır) hemfikir olduğu bir konu var.
Gerd Müller bugün oynasaydı günümüz futbolunda kişisel özellikleri ile daha fazla gol atardı. Müller Bayern Münih’e geldikten sonra o zamanın efsane antrenörü Cajkovski tarafından kısa boylu ve şişman bulunduğu için oynatılmadı. Ancak o zaman ki Bayern Münih Başkanı Neudecker Cajkovski’ye “Müller’i oynatmazsanız bundan sonra hiçbir maça gelmeyeceğim” diye sitem edince Cajkovski Mülleri takıma almaya başladı ve Müller efsanesi deböylece başladı ardından attığı gollerle de “Ulusun Bombacısı” lakabını aldı.Gerd’in 38 yıllık eşi Uschi Müller’e göre Müller asla bir bombacı değildi. O sadece doğru zamanda doğru yerde olan ve içgüdüleri çok kuvvetli bir golcü idi.
Müller zaten kariyeri boyunca uzaktan şut atan biri olmadı çünkü kendi ifadesiyle aklına hiç şut atmak gelmezdi, ancak Alman halkı yine de “Bombacı” lakabını çok sevdi Müller’in.
Eşi Uschi’nin maçlarına gelmesini istemezmiş Gerd, Uschi’de zaten sakatlandığını görür korkusu ile gitmek istemezmiş maçlara. Eve geldiğinde ise başarılı olup olmadığını hemen anlarmış yüz ifadesinden. Bayern München’de geçen muhteşem 15 yıldan sonra Gerd Müller kariyerinin son dönemini yaşamak için 1979 yılında 3 yıllığına Florida’ya Fort Lauderdale Strikers takımına gitti. Orayı seçmesinin nedenini ise orada sezonun sadece 6-7 ay sürmesi olarak gösteriyor Gerd Müller. Orada kaldığı yıllar içinde bir de “steak restaurant” açmış. Futbolu bırakıp Almanya’ya döndükten sonra ise korkunç bir boşluğa düşen Müller’in tam 9 yıl süren alkoliklik süreci başlamış.
Eşi Uschi bu yılları kara yıllar ve yaşadıkları korkunç bir zaman süreci olarak tanımlamakta. Öyle ki evlilikleri bitme noktasına bile gelmiş. Ancak her şeylerini borçlu olduklarını düşündükleri arkadaşlarının bu durumuna razı olamayan Franz Beckenbauer ve Uli Hoeness Gerd’i alkol tedavisine zorlamışlar. Yine Uschi’ye göre Bayern München’in ona sahip çıkması en büyük şansı idi. “Ona kalsa kendi ve benim için böyle bir şeyi asla yapmazdı çünkü bu istek içinde asla olmadı, keşke o yıllarda yaşadığı tecrübeleri alkol problemi olanlarla paylaşsa” diyoronu o zor günlerinde terk etmeyip birlikte mücadele eden Uschi. Bir klinikte 16 gün yatan Müller 4 hafta da terapi gördükten sonra Bayern München’de kaleci antrenörü olarak işe başlamış.
O günleri Gerd şöyle anlatıyor; “ Beni klinikte daha fazla tutmak istediler fakat ben biran önce çıkmak istiyordum bunu öğrenen Franz geldi ve dedi ki -Gerd ne zaman isterse çıkacak biz ona her şartta sonuna kadar yardım edeceğiz- Çıkıp kaleciantrenörü olarak işe başladıktan sonra çok korktum, uzun süre sonra ilk kez kamuoyu önüne çıkıyordum, insanlara güven sorunum vardı ama Bayern beni hiç yalnız bırakmadı bunu yaşamım boyunca asla unutmayacağım”. Evet Bayern München ve Franz Beckenbauer’in sahip çıktığı Gerd Müller 14 yıldır alkolsüz olarak yaşamını sürdürüyor.
Şu an ise Bayern Münih amatör takımı yardımcı antrenörü ve bu işi 65 yaşına dek yapmayı planlıyor.Kazandığı tüm ödüller ise kızı Niki’nin evinin vitrinini süslüyor. Gerd Müller attığı en güzel gol olarak 1970 Dünya Kupası’n da İngiltere’ye attığı golü görmekte. Ve en önemli gol de tabi ki 1974 Dünya Kupası finalinde Hollanda’ya attığı galibiyet golü. En büyük başarısı olarak da Müller alkole karşı kazandığı savaşı görmekte.
Bugünkü Alman Milli Takımı’nın ise Dünya Kupası’nda en ufak bir şansı olmadığını takımın bir mucizeye ihtiyacı olduğunu söyleyen Gerd Müller’in şu sözleri de çok anlamlı. “Bugünkü takımdan bizim zamanımızda sadece Kahn oynayabilirdi”
Temmuz 2007
Bundan yaklaşık iki yıl önce 3 kasım 2005’de Alman Futbol’unun efsane ismi Gerd Müller 60. yaşını kutladığında hayranı olduğum bu futbolcu için bir yazı yazmıştım. O yazı onun yaşam hikayesi ve kariyerini konu almıştı. İşte o efsane futbolcu ile Yunanistan’da karşılaştım ve onunla aynı ortamda1 hafta geçirdim. Kendisi ile uzun sohbetler yaptım. Çok mütevazı hayranlarının resim çektirme isteklerini kırmayan, onlarla sıkılmadan sohbet edip sorularını cevaplayan, esprili tertemiz bir insan Gerd Müller. Her gün tenis oynuyor, saunaya giriyor ve tabi zorlamasa da futbol oynamadan da yapamıyor. Halen Bayern Münih 2. takımı yardımcı antrenörlüğünü yapan Gerd Müller röportaj teklifimi kırmadı ve aşağıda okuyacağınız sorularıma tüm açıklığı ile yanıtlar verdi.
GERD MÜLLER: TÜRK MİLLİ TAKIMININ İYİ BİR GOLCÜSÜ YOK
Hüseyin Özkök: Sevgili Gerd ilk önce söylemek isterim ki seninle bu röportajı yapmak benim için çok büyük bir onur bunun için sana çok teşekkür ederim.
Gerd Müller: Ben de teşekkür ederim.
HÖ: Sana bu konuşmamızda kariyerin, Alman, dünya ve Türk futbolu ile ilgili sorular sormak istiyorum. İlk sorum şu. Futbola nasıl ve nerede başladın ve futbolcu olmayı tercih etmendeki ana neden neydi?
GM: Futbola başlamanın otomatik olarak sadece bir nedeni vardı, bu da o zaman yaşadığımız yerde toptan başka oynayacak hiçbir şeyimizin olmamasıydı.Futbolu okul takımında oynamaya başladık sonra da şehrin takımında oynamayadevam ettik.
HÖ: Peki futbola başlar başlamaz hemen golcü olarak mı oynamaya başladın? Çünkü bildiğin gibi birçok futbolcunun değişik yerlerde oynadıktan sonra ünlü oldukları pozisyona geçmesinin örnekleri vardır.
GM: Evet kesinlikle hem okul takımında hem de daha sonra şehrimizin takımında golcü olarak oynadım ve takımların gollerinin çoğunu da ben attım.
HÖ: Burada aldığım notlarda var, TSV Nördlingen genç takımında oynarken takımın attığı 204 golün 180 tanesini sen atmışsın.
GM: Tabi. bunu öyle görmemek lazım. Biz şehir takımı idik oynadığımız takımlar ise zayıf köy takımları idi ve maçlar 15-0 falan gibi sonuçlarla biterdi ve gollerin çoğunu da ben atardım. Bu nedenle bunu fazla abartmamak gerekir.
HÖ: Bayern Münih kulübü seni nasıl fark etti? Seni ilk keşfeden kim oldu?
GM: Beni keşfeden kişi aslında bir kuafördür. Kendisi Bayern Münih üyesi idi ve Bayern eyaletinin birçok yerinde 20 adet dükkanı vardı. Kendisi Bayern Münih yöneticilerine gitmiş adı Gerd Müller mi ne bir çocuk var işinize yarayabilir onu bir izleyin demiş.
HÖ: Yani bir kuaför seni bizlere kazandırdı?GM: Evet öyle oldu (Gülerek)
HÖ: Yine aldığım notlara göre 1860 Münih de seni istiyormuş ama Bayern daha hızlı davranmış, doğru mu?
GM: Evet onlar da istedi ama orası tam olarak öyle değil.
HÖ: Yani Bayern Münih gitmek istediğin kulüp müydü?
GM: Hayır o da değildi ben aslında Nürnberg’de oynamak istiyordum. Zaten 1860’a gitmezdim. Bayern Münih o sıralar 2. ligde oynuyordu. 1860 ise 1. ligde idi ve çok önemli milli futbolcuları vardı. Oynama şansım olmazdı.
HÖ: Peki Bayern Münih forması ile ilk golünü kime attın?
GM: Freiburg ile oynadığımız lig maçıydı. Üç gol birden attım. Ancak o zamana kadar teknik direktör Çaykovkski beni oynatmıyordu. Fakat o zamanki başkanımız Neudecker Çaykovkski’ye Müller’i oynatmazsanız artık maçlara gelmeyeceğim dedi, bunun üzerine takıma girdim ve 9-2 kazandığımız maçta üç golü ben attım ondan sonra da takımın değişmez oyuncusu oldum.
HÖ: Sen ve birlikte oynadığın arkadaşları hem Bayern Münih’de hem de Alman Milli Takımı’nda tarih yazdınız. Bu dönemi nasıl anlatırsın, Bayern ve Milli Takım kariyerin nasıldı senin için?
GM: Harika zamanlardı. Bayern’e ilk geldiğim yıl o kadar parlak değildi. Ancak ondan sonra her şey çok hızlı ve güzel gelişti. Hatta ilk milli maçımı da İstanbul’da Türkiye’ye karşı oynadım. 18-19 yaşımda falandım adını hatırlayamadığım bir kalecinin (Turgay Şeren) veda maçına gelmiştik ve bu benim ilk milli maçımdı. O maçı 2-0 kazandık, ama ben gol atamadım.
HÖ: İlk milli golün kime karşı oldu?
GM: Arnavutluk’a karşı attım ilk golümü.
HÖ: Bir golcü olarak bence bugün hala hiçbir golcüde olmayan sezgilerin vardı.Bunun nasıl tanımlıyorsun?
GM: Sezgiyi kendin yaratamazsın ama yine de bazı şeyleri hesaplayabilirsin. Takım arkadaşın kaleye şut çektiğinde kalecinin topu elinden kaçırabileceğini hesaplayabilirsin, oraya gittiğinde kaçırdığı anda da golü yaparsın. Ben bu hesaplamaları da yapan bir golcüydüm.
HÖ: Gerd, sen aslında ceza sahası oyuncusu olmana ve uzaktan pek golün olmamasına rağmen seni dünya “der Bomber der Nation” (Milletin Bombacısı) olarak tanıdı. Bu adı sana kim taktı?
GM: Bunu adı bana takan Bild gazetesi oldu. Benim uzaktan, 20-25 metreden, 3-4 golüm de vardır ama benim yerim hep ceza sahası içiydi.
HÖ: herhalde kaleleri bombalarcasına golle doldurduğun için takmışlardır
GM: Evet öyle oldu sanırım (Gülümsüyor)
HÖ: Benim kanımca eğer sen özelliklerinle bugün oynamış olsaydın eskisinden çok daha fazla gol atardın. Çünkü o zaman futbol daha yavaş oynanıyordu (Burada araya giriyor)
GM: Yok yavaş dememek lazım. Şu an futbol tek hat üzerindeki defanslarla oynanıyor. Golcülerin gol şansları çok daha fazla. Bizim zamanımızda çakılı libero ve adam adama oynayan stoperler vardı ve bekler de ileri çıkmazdı yani gol atmak çok daha zordu.
HÖ: Şimdi oynasan çok daha fazla atacağını düşünüyor musun?
GM: Kesinlikle sezonda 70 gol atardım. (Tüm maçları kastederek)
HÖ: Buna ben de inanıyorum kesinlikle. Peki bugünkü futbolda para çok büyük rol oynuyor. Buna ne diyorsun?
GM: Kesinlikle, her şey para ile ölçülüyor, forma aşkı ikinci plana düştü.
HÖ: Senin için Bayern Münih ne kadar ödemişti kulübüne?
GM: Ben 5000 Mark’a transfer olmuştum ve o para bizim kulübümüz için çok iyi paraydı.
HÖ: Peki bugünkü çılgın ücretlere ne diyorsun? Senin klasında golcü yok futbolda ama buna rağmen çok büyük paralar kazanıyorlar.
GM: Evet öyle ama zaman da artık değişti. Bunun yanında parası olan kulüpler daha iyi olabilmek için bu paraları gözden çıkarıyorlar buna karşın parası olmayanlar ise daha aşağı düşüyorlar.
HÖ: (Gülerek) Bugün oynasan Abramoviç senin için ne kadar parayı gözden çıkarırdı?
GM: (Cevap vermiyor ve gülüyor)
HÖ: Ne dersin 100 Milyon Euro?
GM: Belki (yine gülerek)
HÖ: Neden yıldız sayısı gün geçtikçe azalıyor?
GM: Neden biliyor musun, çünkü artık sokakta yetişen futbolcu kalmadı. Şimdiki çocuklar evde oturup bilgisayar başında oyun oynamaktan başka bir şeydüşünmüyorlar. Bizim gibi sadece topla oynamak isteyen çok az. Biz ise toptan başka oynayacak şey bulamazdık. Bunun yanında eskiden topsuz idman diye bir kavram yoktu biz idmanların neredeyse tamamını topla yapardık. Mesela Zebec 10 dakika ısındırır hemen topu verirdi. Lattek’de ise 1 saat koşar sonra topla idmana devam ederdik.
HÖ: Geçen yıl Almanya’da yapılan Dünya Kupası senin açından nasıldı? Sen futbolcu olarak 1974 Dünya Kupası’nı Almanya’da yaşadın ve bu turnuvada kupayı getiren golü attın. Aradaki farklar nelerdi?
GM: Maçlar o derece çekici değildi. Hava tüm turnuva boyunca harika idi. Stat içleri ve dışlarında atmosfer tek kelime ile muhteşemdi. Grup maçları fena değildi ama eleme maçları çok taktiksel oynandı. Hakemler kötü idi. Kupadaki tüm takımlar da eskilere nazaran o kadar iyi değillerdi.
HÖ: Yani 1974 Dünya Kupası’nda futbol daha mı güzeldi?
GM: Evet kesinlikle
HÖ: 1974 finalinde attığın golü anlatır mısın?
GM: Çok zor bir goldü o aslında. Pas oldukça sert geldi ve ayağımdan açıldı. Daha fazla açılmadan çok seri dönüp vurmaktan başka seçeneğim yoktu ben de bunu yaptım, defans ve kaleci bunu beklemedikleri için gol oldu.
HÖ: 2002 Dünya Kupası’nda Almanya ikinci oldu. 2006’da ise üçüncü olmasına rağmen takım 2002’den daha çok destek gördü. Bunun nedeni neydi sence?
GM: İkisini de bir yana bırakırsak gelmiş geçmiş en iyi Alman Milli Takımı 1970 Dünya Kupası’nda oynayan takımdı. Bugünkü takımdan bence o takımda sadece 2 kişi falan oynayabilir. 2006 takımında ise ekip ruhunun ön plana çıkması Alman halkından ilgi gördü.
HÖ: Peki Alman takımları Avrupa Kupaları’nda geçmiş başarılara artık neden ulaşamıyorlar?
GM: Çünkü takımlar eskisi kadar iyi değiller. İşte bizim Bayern Münih. Şampiyonlar Ligi’ne güçleri yetmedi ligde de ancak UEFA Kupasına katılabiliyorlar.
HÖ: Bayern Münih bu yıl alışılmışın dışında büyük transferler yapıyor. Bu yeni takımın en azından UEFA Kupası’nı alabileceğini düşünüyor musun?
GM: Almalarını tabii ki umuyorum. Ama yeni oyuncuların göstereceği performans bunu belirleyecek. Ama bence hiç kolay olmayacak.
HÖ: Franz Beckenbauer, ki senin 12 yıl aynı odayı paylaştığın kader arkadaşın, bir demecinde elde ettiğimiz tüm başarıları Gerd Müller’e borçluyuz, dedi. Onun bu görüşüne ne diyorsun?
GM: (Gülerek) Franz gibi biri bunu söylüyorsa eğer harika bir şey. Bir bildiği vardır mutlaka.
HÖ: Bir kulübün eski futbolcuları tarafından yönetilmesi olayına nasıl bakıyorsun. Örneğin Bayern’de kulübü eski futbolcular yönetiyor. Ben bunun bir kulüp için büyük avantaj olduğunu düşünüyorum.
GM: Evet işlerlini çok iyi yapıyorlar. Ama bu her zaman iyi de gitmeyebilir. Bence bazı pozisyonlarda eski futbolcular mutlaka yararlı olabilirler ama kulüpler artık birer şirket bu nedenle profesyoneller de kulüplerde olmalı. Biz Bayern’de bir aile gibi olduğumuz için işler tabii iyi yürüyor.
HÖ: Türkiye Dünya Kupası’na katılamadı ve İstanbul’daki olaylı maç sonrası elendi. Bu konuda ne düşünüyorsun?
GM: Evet o maçı seyrettim. Söyleyeceğim tek şey Türklerin Dünya Kupası’na katılamama nedenini tamamen kendilerinde araması gerektiğidir.
HÖ: Türkiye Almanya’da olsaydı organizasyon açısından da güzel olmaz mıydı?
GM: Kesinlikle, Türk’ler genelde iyi takıma sahipler. En son seyrettiğim Brezilya maçında da bunu gösterdiler ve bence çok iyi oynadılar. Ancak Türk takımında gerçek anlamda bir golcü eksikliği var.
HÖ: Senin gibi bir golcü mü?
GM: (gülerek) Hayır onu demek istemiyorum, örneğin Klose Dünya Kupası’ndaiyi idi golleri attı, ama kötü olunca da atamıyor. Türkiye’nin de şu an iyi bir golcüsü yok gibi gözüküyor.
HÖ: Senden sonra en beğendiğin golcüler günümüze kadar kimlerdi sence?
GM: Benden hemen sonra Klaus Fischer vardı. Ondan sonra da çeşitli dönemlerde iyi golcüler oldu. Örneğin Rossi, van Basten, Ronaldo.
HÖ: İngiliz golcü aklına gelmiyor mu?
GM: (Gülerek) İngiliz’lerde santrfor çıkmaz pek. Ama onların da diğer mevkilerde çok iyi oyuncuları var
HÖ: Türk futboluna tekrar dönersek, Bundesliga’da oynayan Türk futbolcuları ve gelişimlerini nasıl buluyorsun.
GM: Bence hepsi çok yetenekli ve başarılı
HÖ: En beğendiğin oyuncu?
GM: Yıldıray Baştürk bence en iyisi, müthiş bir oyun zekası var, çok hızlı, oyunu çok iyi yönlendirebiliyor ve gol atabiliyor.
HÖ: Bazı genç Türk oyuncular Alman Milli Takımı’nı tercih ediyorlar. Bunun nedeni sence ne olabilir?
GM: Eğer Türkiye’den ilgi görmüyorlarsa bu tercihleri normaldir. Çünkü Almanya onların ikinci vatanı. Almanya eskisi kadar iyi oyuncu çıkaramadığı için de bu tip Almanya’da yetişen oyunculara yönelip onları futbola kazandırmaya çalışıyor. Örneğin, Klose, Podolski Polonyalı, Kuranyi Brezilya asıllı, Asamoah Gana asıllı. Bunlar en çarpıcı örnekler. Almanya gibi dünya futbolunda önemli bir yeri olan ülkenin takımında oynamak da onlara cazip geliyor. Çok normal
HÖ: Kariyerinin en güzel golü hangisi sence?
GM: 1970 Dünya Kupası’nda İngiltere’ye attığım gol en güzeli idi. Sağdan gelen ortaya havada adeta asılı kalırcasına yarım röveşata yaptım ve gol oldu.
HÖ: Gerd son sorum şu? Dünya futbolu nereye gidiyor? Birçok iş adamı takım satın alıyorlar, bunun sonu nereye varacak?
GM: Bu işe fazla kafayı takmamak lazım. Sen ben nasıl olsa bunu değiştiremeyiz bırakalım ne yaparlarsa yapsınlar. Biz keyif almaya bakalım.
HÖ: Sevgili Gerd bu güzel sohbet için sana çok teşekkür ediyorum.
GM: Rica ederim
Sayılarla Gerd Müller
- Milli Takım ile Avrupa ve Dünya şampiyonluğu.
- Bayern Münih ile 4 lig ve 4 kupa şampiyonluğu
- 3 Şampiyon Kulüpler Kupası şampiyonluğu.
- 427 lig maçında 365 gol (rekor).
- 64 kupa maçında 79 gol.
- 62 milli maçta 68 gol.
- 74 Avrupa Kupası maçında 66 gol.
- 1970 Meksika Dünya Kupası’n da 10 golle gol kralı.
- Bundesliga’da 7 kez gol kralı.