Büyük takım, iyi oyuncu
Başta söylediğimi yeniden söylemem gerekiyor: Galatasaray bu kadroyla hiç bir hedefine ulaşamaz. Rizespor beraberliği bu konudaki tartışmayı bitirmiştir. Artık hiç kimsenin aksini söyleme ihtimali kalmadı.
Zaten Fatih Terim, Lokomotiv Moskova maçı sonrası, “Taraftarlarımız bize devre arasına kadar sabretsinler, Ocak’a en az kayıpla gitmeye çalışacağız” demedi mi?
Abdürrahim Albayrak derbiden sonra takımı değiştireceğiz diyerek benzer bir mesaj verdi.
Galatasaray kadro kalitesi açısından tarihinde nadir görülebilecek bir dönemi yaşıyor. Mevcut kadronun seviyesi o kadar düşük ki, gol umudu olarak stoper Maicon oyuna giriyor, hızı dışında sayabileceğimiz hiç bir iyi özelliği olmayan Garry Rodriguez’e en “etkili” isim olarak bakılıyor. Rodriguez olsa olsa son dönemin en talihli oyuncusu olur; çünkü normalde ancak hayalinde oynayabileceği bir kulüpte. Sadece kendisi için oynayan daha doğrusu oynamaya çalışan bir tipten bahsediyoruz. Bir futbolcunun kendisi için oynaması da meziyet meselesidir. Bencil davranıp sürekli takıma girmek gerçekten yetenekli olmanızı gerekitirir. Rodriguez hızı dışında hiçbir özelliği olmayan, yeteneği en fazla, ortalamanın altında bir kulüpte, geldiği yer olan Paok’ta oynamasına yeter.
Bu kadronun yüzde 90’ı için aynı şeyi söyleyebiliriz.
Tabii ki bir de forvetsiz oynarsanız, böyle bir kadrodan başarı beklemek hayalcilik olur.
Bundan önceki dönemde başkanlık koltuğuna oturtulan Dursun Özbek’e ait bu vebal. O yaptırdı bu transferleri. Galatasaray bugün her branşta onun açtığı yaraların acısını çekiyor.
Fakat mevcut yönetim de son derece başarısız. En azından futbolda yaz transfer döneminde doğru hamleler yapılabilirdi. Gomis’in daha fazla para talebi, forvet krizi ve UEFA’nın mali fair play baskısı... tüm bunlara karşın iyi bir kadro kurulabilirdi. Tabii ki bunun için sağlam bir networke, uluslararası ilişkilere, iknâ yeteneğine, kıscası yönetme becerisine sahip olmalısınız, iş bilmelisiniz. Maalesef bunların hiçbiri yok.
Fatih Terim ve ekibi takımı, daha yüksek fizik güce sahip ve koşan bir takım hâline getirebilirdi; ama bunlar olsa bile sonuç çok farklı olmazdı. Büyük takımlar iyi futbolcular, hatta çok iyi futbolcularla oynar. Çoğu zaman küçük farkları kullanarak sonuca giderler. Siz bunu yapamazsanız, hakemler hatalarıyla da karşılaşır, onların hatalarını da aşamazsınız.
Derbi ve Rizespor maçında Galatasaray mutlak biçimde gol pozisyonu üstünlüğüne sahip olmasına karşın sonuca gidemedi. Basit ve bireysel hatalarla puan kaybetti. Altıpastan kaleye vuramayan, basit bir dokunuşla takımını öne geçirebilecekken, basit düşünerek topu rahatça uzaklaştırmak yerine, rakibe teslim eden oyunculardan kurulu bir takımla teknik direktörün iyi işler yapması mümküm müdür?
Bu soruya evet yanıtını veremiyorum.