Büyüka'dan çok sert sözler: "Ya komplocusun, ya da..."
Yeni moda bu... “Bir konuşursam, bir söylersem...”
Söyle kardeşim, ne biliyorsan söyle... Konuş arkadaş, ne biliyorsan konuş... Ağzını bağlayan, sana engel olan mı var? Kim kime çalışıyor, kim kimi kolluyor, hangi hesaplar yapılıyor? Maskeler düşsün, biz de bilelim, biz de öğrenelim; ne hesaplar dönüyor, ne oyunlar oynanıyor...
Eğer “bir konuşursam” deyip konuşmuyorsan, eğer “bir söylersem” deyip söylemiyorsan, hiç kusura bakma ya komplocusun ya senaryo üretiyorsun ya da gizli bir hesabın, gizli bir ajandan var. “Bir konuşursam” deyip hedef saptırıyorsun. Kendi hedefine yatırım yapıyorsun.
Zaten öyle bir haldeyiz ki, her şeyin altında bir şüphe, bir kurgu arıyoruz. Hayali senaryoları yazıyoruz, bu hayali senaryolarla birbirimizi suçlayıp hedef gösteriyoruz. Sizlerde “Bir konuşursam, bir söylersem” diye yangına benzinle gidiyorsunuz.
Bunlar yetmezmiş gibi, bunca rezaletten, bunca kepazelikten “gına” gelmişken, halen “Bir konuşursam, bir söylersem” deyip duruyorsunuz. Pardon susuyorsunuz.
Çünkü konuşamazsınız. İddialarınızın altı boş olmasına rağmen bu tavırlarınızı sürdürüyorsunuz. Elinizde inandırıcı bilgi, belge yok. Aslında bildiğiniz bir şey de yok. Sadece toplumu etkilemek, kişisel amacınıza ve hedefinize uygun hareket etmek ve algı yaratmak için bu tavırlarınızı sürdürüyorsunuz.
Yeter artık, millet sizlerden bıktı. Ya konuşun ya da artık susun. “Adil bir yarış, hakça bir yarış istiyoruz” diyorsunuz ya, hepsi yalan... Herkes kendi adaletini istiyor. Aslında kimsenin adil bir yarışa, tarafsız bir yorumu tahammülü bile yok. Bırakın artık bu, “konuşursam” palavralarını... Konuşamazsın arkadaş...
Kimse birbirinden daha farklı değil, kimse birbirinden daha temiz değil... Onun için konuşamazsınız.
Kasap bunlar!
- Fenerbahçe-Galatasaray maçında G.Saray’ı doğradılar.
- Galatasaray-Kayseri maçında Kayseri’yi doğradılar.
- Galatasaray-Beşiktaş maçında Beşiktaş’ı doğradılar.
- Kimse kusura bakmasın; hakem değil kasap bunlar...
Ne onu yap ne bunu yap
Fatih Hoca, berabere biten Konya maçından sonra, kötü bir yönetim de göstermeyen hakem Mete Kalkavan’la konuşmak için saha içine kadar girdi ve iddialara göre parmak sallayıp hesap sordu. Fatih Hoca, Beşiktaş maçında son derece berbat bir yönetim gösterdiği herkes tarafından kabul edilen hakem Bülent Yıldırım’ı buna rağmen maç sonrasında tebrik etti. Sevgili Hocam, ne onu yap, ne bunu yap...
Aziz Yıldırım haklı çıktı
Kulakları çınlasın, Fenerbahçe eski Başkanı Aziz Yıldırım, hakemler için “Eski kaşarlar bu işi bıraksın, yeniler yönetsin, hata yapacaksa yeniler yapsın” demişti. Yıllar geçtikçe Aziz Yıldırım söylediklerinde haklı çıktı. Benzetme çok hoş değil ama eski kaşarlar artık küflendi. Midemizi bozuyor. Sağlımız için “taze kaşara” ihtiyacımız var.
Yazık
Rıdvan Dilmen programında “Mustafa Öğretmenoğlu nerede?” diye sordu. Öğretmenoğlu, bu MHK öncesinde çok iyi maçlar yönetiyor ve sıkça görev alıyordu. Yeni MHK ile birlikte makası yedi. Öyle dördüncü hakem falan idare ediyor. Baktığınızda Ümit Öztürk zaten linç edilmiş durumda... Her MHK kendi kahramanlarını yaratırken, eski MHK’lerin gözdelerini kurban etmekten de çekinmiyor. Yazık...
‘Kötü’lük için yarıştılar!
Maç sonrası, “yumuşak konuştu” diye Şenol Güneş’e kızıyorlar ama benim hocaya katıldığım yerler var. Hakem “çok kötü”, sonuna kadar kabul... Ama Beşiktaş iyi miydi? Beşiktaş’ta “kötü” olmakta yarıştı ama hakem Bülent Yıldırım o kadar kötüydü ki Beşiktaş’a fark attı.
Tartışmasız en iyisi
- Fatih Terim, iddialıdır, hırslıdır, öfkelidir. Bu özellikler kendisini ayakta ve yarışta tutar.
- Kendi ifadesi ile kaybeder ama vazgeçmez. İşini iyi bilir.
- Gecesini gündüzüne katacak, yatağı-yorganı Florya’ya serecek kadar çalışkandır.
- Çalıştığı kulübü, medyayı, MHK’yi, taraftarı iyi kontrol eder.
- Korku demesek bile çevreye verdiği “kendinden çekinme” duygusu vardır.
- Bu etkisi ve ağırlığı ile gündemi dilediği gibi belirler ve gerekirse değiştirir.
- Güçlüdür, kararlıdır, inatçıdır.
- Finallere, yarışlara, şampiyonluklara alışkındır.
- Bu özellikleri ile tartışmasız ülkenin en iyi hocasıdır.
Bir telefonla 1 milyon euro
Hafta içinde Kasımpaşa’ya yakın dostlarla yemek yedik. Diagne transferini anlattılar. Galatasaray Yönetimi, Diagne’yi almaya çalışırken, Kasımpaşa’nın patronu Turgay Ciner’e indirim için çok ısrar etmiş, Ciner tek kuruş inmemiş.
Fatih Terim baktı ki yönetim bu işi yapamıyor, Turgay Ciner’i kendi aramış. Ciner, Fatih Hoca’nın ricası üzerine bonservis bedelinden 1 milyon euro indirim yapmış. Hatır böyle bir şey... Bir telefona tam bir milyon euro indirim...
Bu anlayışla şampiyonluk!
Başakşehir’in şampiyonluğunu tehlikeye sokan son 6 maçını sıralıyorum;
- Sivas maçı: Pas: 550... Topa sahip olma: %63... Sonuç: 0-0
- Göztepe maçı: Pas: 664... Topa sahip olma: % 74... Sonuç: 0-2
- Rize maçı: Pas: 412... Topa sahip olma: % 62... Sonuç: 1-1
- Beşiktaş maçı: Pas 362... Topa sahip olma: %53... Sonuç: 1-2
- Konya maçı: Pas: 516... Topa sahip olma: % 63... Sonuç: 2-0
- Kayseri maçı: Pas: 522... Topa sahip olma: % 72... Sonuç: 1-1
Başakşehir’in topu ayağında tutmasında, pas sayısında ezici bir üstünlüğü var. Ancak buna rağmen son 6 maçta topladığı puan 5, attığı gol sayısı 5... Son 3 maçta attığı gol sayısı sadece: 1...
Bu kadar ağır oynayıp, bu kadar abartılı ve son derece gereksiz pas yapan, rakip takımın savunmaya yerleşmesine izin veren ve hızlı hücumu adeta unutan, golcüsüz oynamakta ısrar eden bir oyun anlayışının, nerede olursa olsun, şampiyon olduğunu daha görmedim.
Ne oldu?
Hani Başakşehir şampiyon yapılmak isteniyordu.
Hani Başakşehir kollanıyordu.
Hani Başakşehir’in arkasında siyasi güç vardı.
Ne oldu? Başakşehir perişan, bu iddiaları ortaya atanlar perişan...
‘Şampiyonluk’ vazgeçilmez ama...
Başakşehir’in hocası Abdullah Avcı şampiyonluk için “vazgeçmeden devam” dedi. Hoca haklı ama Başakşehir şampiyonluktan vazgeçmese de, şampiyonluk sanki Başakşehir’den vazgeçti.
G.Saray kazanır
Galatasaray bu hafta Rize deplasmanına gidiyor. Bütün gözler bu maçta... Malum, Galatasaray’ın kendi sahasındaki performansı deplasman maçlarında yok. Üstelik Rize, ligin ikinci yarısının en iyi takımlarından biri... Buna rağmen Galatasaray’ın Rize’den üç puanla döneceğini düşünüyorum.
Niye böyle düşünüyorum; Rize, Galatasaray’ın son deplasman maçında oynadığı Konyaspor gibi kapanan, ciddi anlamda savunma yapan bir takım değil... Oyunu iki yönlü oynamaya çalışıyor. Futbolu böyle oynamaya çalışan bir rakip önünde, elbette gol yeme ihtimalin de var ama fırsat yaratma, gol atma şansın, son Konya maçına oranla çok daha fazla...
Orman’ın zarafeti
İstediği sonucu alamayınca TFF’ye, MHK’ye, yayıncıya, rakibe saymaya başlayıp, hedef gösterenlere çok alışkınız. Galatasaray yenilgisi sonrası Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ı Beyaz Futbol programında canlı yayında izledim. Beşiktaş’ın hakemden çok ciddi canı yanmasına rağmen başkan ne kadar zarif konuştu, ne kadar ölçülü, uygar konuştu. İsyanını bağırmadan-çağırmadan, hakaret ve haksızlık etmeden ne kadar güzel anlattı. Keşke her başkan Fikret Orman zarafetinde olabilse...
Nerede o günler
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, Galatasaray maçından sonra, “Bunlar hakemliği bıraksın. Hiç olmazsa yeniler bunlara bakarak yetişmesinler, bunlara benzemesinler” dedi. Ah Başkan ah, nerede o günler... Ballı kapı bırakılır mı?
Gözümüzün önünde!
MHK Başkanlığı çok uzun yıllardır üç-beş isimin etrafında dönüyor ve her gelen başkan döneminde işler biraz daha kötüye gidiyor. 2 Haziran’da TFF seçimi var. Doğal olarak MHK’nin yeni başkanı da seçilecek. Ortada tarihi bir fırsat var;denenmiş isimleri bırakın. Radikal bir karar alın. İkna edin, profesyonel olarak parasını verin ve MHK’nin başına herkesin kabul edeceği bir ismi getirin. Var mı öyle biri diyorsanız, gözümüzün önünde duruyor.
Niye sahiplenmiyorsunuz?
Ersun Yanal, eleştiriyi hak etse bile, bu kadar saldırıyı hak ediyor mu? F.Bahçe Yönetimi hocasına sahip çıkma konusunda niye bu kadar sessiz kalıyor? Sezon sonu Yanal’dan ayrılmayı düşünüyor olsanız bile, bugün bu takımın hocası değil mi?
Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal’a kazansa da, kaybetse de eleştiri sınırlarını çok aşan adeta “saldırı” boyutuna varan ifadeler var. Ersun Yanal’ın elbette eleştirilecek çok yönü var ama bu işin “saldırı” boyutuna varmasını gerçekçi bulmuyorum.
Bu Ersun Yanal döneminde;
- Daha önce ilk yarı sonlarında dili beş karış dışarı çıkan Fenerbahçe takımı, şimdilerde doksan dakika mücadele etmiyor mu?
- Daha önce rakip kim olursa olsun, hiçbir dakikada baskı kuramayan Fenerbahçe, şimdilerde rakip kalede ciddi anlamda baskı kurmuyor mu?
- Bu takım bir eksik oynadığı derbiler dahil, o eksiğe rağmen yenilgilerden kurtulmadı mı?
- Fenerbahçe‘de yetersiz olsa bile gözle görülür bir düzelme yok mu?
Bütün bunlardan sonra Ersun Yanal, eleştiriyi hak etse bile, bu kadar saldırıyı hak ediyor mu? Şaşırdığım, Fenerbahçe Yönetimi hocasına sahip çıkma konusunda niye bu kadar sessiz kalıyor? Sezon sonu Ersun Yanal’dan ayrılmayı düşünüyor olsanız bile, bugün bu takımın hocası değil mi? Niye sahiplenmiyorsunuz?
Çare yok
Akhisar’ı artık mucize bile kurtarmaz. Futbol oyunu sürprizlerle dolu ama sanki lige veda edecek diğer takımlar Göztepe, Bursa, Erzurum’dan ikisi olacak. Sıkıntılı iş... Göztepe’nin hem puanı hem fikstürü rakiplerine oranla çok daha iyi... Tabi bu avantajını koruyabilirse... İnsan üzülüyor ama çare yok. İki takım daha gidecek.