"Çanakkale geçilmez"
Beşiktaş bu sezon çoğu maçta öne geçti ve sonraki dakikalarda rakip kaleyi “deli dalgalar“ gibi dövdü... Ancak gene bu sezon geriye düştüğü üç maçı kazanamadı ve iki beraberlik bir yenilgi aldı...
Şansal Büyüka / Milliyet
Beşiktaş bu sezon çoğu maçta öne geçti ve sonraki dakikalarda rakip kaleyi “deli dalgalar“ gibi dövdü... Ancak gene bu sezon geriye düştüğü üç maçı kazanamadı ve iki beraberlik bir yenilgi aldı... Akhisar karşısında da daha oyunun başında mağlup duruma düştü ve geriye düştüğü diğer maçlarda olduğu gibi bu maçı da kazanamadı...
Aslında Akhisar tam anlamıyla savunma futboluyla kazandı... Son yarım saatte yaptığı pas oyunu dışında Beşiktaş‘ın baskısını kendi ceza alanına yığılarak karşılamaya çalıştı ve bunda başarılı oldu... Bu anlayışa ister “etten duvar“ deyin, ister “Çanakkale geçilmez“ deyin.
“Çanakkale geçilmez“ derken, “Douglao geçilmez“ etiketini de ekleyip Brezilyalı oyuncunun hakkını teslim edelim... Beşiktaş maç boyunca 14 korner attı, her kornere ortalama 5-6 oyuncu ile gitti... Toplamda Beşiktaşlı 70-80 oyuncu maç boyu bu kornerlere vurmaya çalıştı... Ama abartısız bu kadar kornerde, bu kadar kalabalık Beşiktaşlı arasında her hava topuna Douglao vurdu... Caner‘i de yanına katarak, “uçana kaçana” vurdular... Kaleci Lukac’ın da hakkını teslim edelim de, Beşiktaş 24 şutla sezonun rekorunu kırarken bunlardan sadece altısı çerçeveyi buldu... Onlar da Lukac’ın canını yakacak vuruşlar değildi...
Aslında Beşiktaş son Sivasspor ve hafta içinde oynadığı Skenderbeu maçlarında sanki gazdan ayağını biraz çekmiş gibi göründü... Bugün de çok baskılı oynamasına rağmen üretmek, yaratmak adına son derece yetersizdi... Üstelik ikinci golde Rhodolfo gibi bir stoper o kadar geniş alanda Sami gibi ağır bir oyuncudan o çalımı o kadar rahat nasıl yedi? Tolga o cılız vuruşu nasıl karşılayamadı? İlk golde Ahmet Cebe‘nin savunmanın arkasına bıraktığı topa gene Rhodolfo ile Tosic nasıl seyirci kaldı? Ersan’ın yokluğu Beşiktaş göbeğinin rahatını ve uyumunu mu bozdu acaba?
Gomez‘in ortası yok... Gol atarsa iyi, atamazsa kötü... Şenol Hoca, Cenk Tosun’u oyuna alırken, çok hareketli iki oyuncuyu da, yani Gökhan ile Kerim Frei’ı aynı anda oyuna alabilir, “sarsılmaya- yıkılmaya“ niyeti olmayan Akhisar savunması karşısında, hiç olmazsa nefes alabilecek birkaç boşluk yaratma girişiminde bulunabilirdi...
En önemlisi, bu maçın duygusunu, coşkusunu gözardı etmeyelim... Akhisar son yarım saat dışında çok yoğun bir savunma yaptı ama Beşiktaş’a oranla çok daha coşkulu, çok daha duyguluydu... Öyle ki sahipsiz her topa Akhisarsporlu futbolcular sahip oldu... Bunların tekini bile Beşiktaş’a bırakmadılar... Son dakikalarda Cenk ceza alanı içinde ve son derece elverişli durumda gol vuruşu yapmaya hazırlanırken, Douglao’nun neredeyse bir metre geriden gelip bu şuta duvar örmesi o coşkunun, o duygunun en çarpıcı örneklerinden biriydi... Burada yazmazsam haksızlık ederim... Akhisar’ın orta saha oyuncusu Merter, işini sessiz sedasız ama son derece başarılı yapan, bu ülkenin en önemli orta saha oyuncularından biri olarak yoluna devam ediyor... Hava atmadan, reklam yapmadan...
Beşiktaş’ın bu yenilgiye rağmen enseyi karartmasına gerek yok... Böyle bir maç kırk yılda bir olmasa bile, kırk maçta bir olur... O zamana kadar da lig biter...