Canlı yayında flaş sözler: "Beni öyle bir hale getirdiler ki..."
“İbra edilmemeyi hak etmediler”
Arzu edilmeyen bir durum. Bana göre ibra edilmemeyi hak etmediler. Fakat; neticede Genel Kurul iradesi. Tüzükte de ibra edilmediğiniz takdirde yapılması gereken şey seçim kararı almaktır. Seçimi de sezon sonuna koymak gerekir. Bu durum olmasa tabi ki daha iyi olurdu. Bazı üyelerin üyeliğe kabul edilmemeleri bir reaksiyon oluşturdu. Kongre sabah başlıyor, 50 kişi söz almak istiyor, bazıları da çok uzun konuşuyor. Gece yarısı oluyor kongre bitmiyor. Sayı da epey düşüyor. Galatasaray’ın esasında toplanan Genel Kurul kararı değil, salonda bulunanların kararı. Ama neticede bu karardır. Gereğini yapmak lazım.
“Mahkemelere gitmek yerine seçim kararı almak gerek”
Mustafa Cengiz yönetimi hem şahsı hem de yönetimi için bir güvenoyu isteyebilir. Belki o anda seçim kararını kabul etseydi farklı olabilirdi. Aynı olay Adnan Polat döneminde de oldu. O zaman da bir takım başarısızlıklar vardı. Aynı görüşte olun olmayın, iradeye saygı göstermek lazım. Bundan sonra bir münakaşa olması doğru değildir. Mahkemelere gitmek, kararı değiştirmeye çalışmak yerine seçim kararı almak ve Mayıs’ta da kulübü seçime götürmek gerek. Bu her şeyin sonu değildir.
“Galatasaray futbol takımı, seçim konusundan etkilenmez”
Futbol takımının olumsuz etkileneceğini zannetmiyorum. Fatih Terim gibi meseleye hakim olan ve yönetimden bağımsız olarak o şubeyi yöneten bir teknik adam var. Profesyonel futbol takımına negatif etki yapacağını zannetmiyorum. Galatasaray gereken mücadeleyi verecektir.
Eşref Hamamcıoğlu bir proje mi?
Hadiseler hadiseyi getiriyor ve bir bakıyorsunuz beklenmeyen biri başkan oluyor. Herkes Galatasaray Başkanı olmak ister. Ama bu işin yükü bambaşkadır. Divan Başkanlığı için müsait olan Eşref Bey, kulüp başkanlığı için müsait olmayabilir. Eşref Hamamcıoğlu için negatif ya da pozitif bir görüş belirtemem. Başka namzetler de çıkabilir. İnan Bey’in bunu söylerken kafasında böyle bir yönlendirme olduğunu düşünmüyorum. Eşref Bey’i tanırım. İnan Bey onu uygun görmüş olabilir. Onun görüşüdür.
“Beni öyle bir hale getirdiler ki liseliyim demeye çekinir oldum”
Ali Uras, Alp Yalman, Faruk Süren çok başarılı oldular. Mektepli-mektepsiz tartışmaları zarar veriyor. 1980’li yıllarda Galatasaray başkan adaylığı durumum vardı. Ali Uras mektepli değil, ben mektepliydim. Beni öyle bir hale getirdiler ki ben Galatasaray Liseliyim demeye çekinir oldum. Aslında biz çok daha iyiyiz ama liseli değiliz diye bize ayrım yapıyorlar görüşü uydurmadır. Alp Yalman’a karşı da kaybetmiştim. Bazı isimler bizi, Galatasaraylı Liseli olduğumuzu söylemeye çekinir hale getirdiler. Bizzat bu konunun canlı şahidiyim. Benim ağzımdan da ben liseliyim diye bir şey kimse duymamıştır. O dönemler çok büyük ızdırap çektim. Ufak bir grup olabilir. Gücünü liseye dayamıştır. Ama esas olan bu değildir. Bu suni bir yaratımdır. Bunu yapan arkadaşlar zayıf arkadaşlardır. Galatasaray camiasını sevmeyen kişilerdir.
“Mektepli-mektepsiz tartışması suni ve yanlıştır”
Bugün eğer Ali Uras, Alp Yalman, Faruk Süren gibi isimler birkaç defa başkan seçilmişse bunları oylayan liselilerdir. Öyle bir ayrım olsa seçilebilirler miydi? Kendi kaliteleriyle mücadele etme imkanı olmayan kişiler bu uydurmaları ortaya çıkarıyor. Galatasaray demokratik bir camiadır. Layık olanlar başkanlığa seçilecektir. Mustafa Cengiz’in de arkasında zamanında durulmuştur. Arkasında duran kişiler aydan gelmiş adamlar mıdır? Bu ayrımcılık suni ve yanlış bir ayrımcılıktır. Galatasaray kongresi layık olan kişiyi oylamaya devam edecektir. Bu olayı böyle kabul etmek gerekir. 100 küsur sene bölünmemiş camialara zarar vermek mümkün değildir.