Çarpıcı ifadeler: '1957'den beri gördüğüm en başarısız üçlü...'
Hadi daha öncesini bir kenara bırakalım.
Gazeteciliğe başladığım 1957 yılından bu yana, gördüğüm en başarısız Üçlü var, Üç Büyükler'in başında..
Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ve Beşiktaş Başkanı Fikret Orman!.
"Mustafa Cengiz de mi?" diyecekler var, biliyorum. Onun için onu en başa yazdım.
Evet, hemşerim, mekteplim, komşum, dostum Mustafa Cengiz en başta..
Ülkemize getirdiği, öğrettiği, yaydığı voleybol ve basketbol başta, futbol dışı bütün spor dallarında tarihsel çöküntü yaşıyor Galatasaray..
Futbolda da alt yapı öldü. Çünkü üst yapıda Fatih Hocam'a teslim olmuş, Başkan. O da sadece yabancıları oynatıyor. Alta harcanan para günah.. Her kuruş elin yabancısına gitmeli.
İstiklal Marşı'nı bilmeyen takıma alt yapı ne gerek?.
"Sözün bittiği yer"e kadar giden hakemler Galatasaray'a en kritik puanları armağan edince, çok ama çok kötü yönetilen rakipler de tepsiyle ikram edince şampiyon oldular.. Sahte kupalara kananlar, övenler var. Ben kendimi, ekranda ve köşemde ilan ettim.
"Bu yıl ben, bu Galatasaraylı değilim!." Kimseyi kutlamadım. Kimsenin kutlamasını da kabul etmedim.
Bir de Ada utancı, ayıbı, yüz karası, rezilliği var tabii.
Galatasaray'ın dünyayı kıskandıran Ada'sını, dostu arkadaşı, Reina'cı işgalciye iade etmek için, her şeyi örtbas ederek, susarak, susturarak çırpınıyor Mustafa Cengiz!.
"Ada'yı satan Galatasaray Başkanı" olarak tarihe geçecek..
Aslında sadece bu ayıp "En kötü" olması için yeter ona..
Büyük umutlarla Fener'in başına gelen Ali Koç'un başarısı, takımın kümede kalmasını sağlamak oldu. Fener'in başarısı "Kümede kalma!." Gerisini söylemeye gerek var mı?.
Tribünlere bakıp hoca seçen, Mehmet Topal gibi bir savaşçıyı tribüne yaranmak için kovan, tüm eylem ve söylemlerini tribün ağzına göre belirleyen başkandan Fener'e hayır gelir mi?.
Basket, voleybol, kadın erkek, Koç'tan önce nasıldı, bugün ne?.
Borç batağına çözüm?. Fener Ol, bir türlü olamadı. Kulüp Avrupa'da oynamak için hala karar bekliyor UEFA'dan. Karar değil de hoşgörü..
Anlayın.
Beşiktaş'ın hali içler acısı..
Fikret Orman'ın gücü nefret ettiği Şenol Güneş'i kovmaya yetmedi. İstifa edip kaçırmak için, saman altından, üstünden yaptıklarıyla kulübü karman çorman etti.
Spor sayfaları kadar, magazinlerde ve eklerde çapkınlıklarıyla yer almaktan vaz geçemeyen, hatta zevk alan başkanı, tam da transfer için kolların sıvandığı dönemde Bodrum sahillerinde başka transferler peşinde gördük..
Dün okudum, şaşkına döndüm.
Şenol Güneş alt yapıya en çok değer, gençlere en çok yer veren Hoca'ydı.
Güven ve Dorukhan'ı milli takıma kazandırdı. Şenol'u göndermeyi başaran Orman'ın ilk icraatı ne olmuş?.
Altyapıyı yöneten Halilagiç'i kovmuş..
Tasarrufmuş. Altyapıdan tasarruf kafası.. Fatih'e özenmek..
Beşiktaş adı, futbol dışı sporlarda nerdeyse geçmez oldu.
Üç büyük kulübün Üç Başkanı, Türk sporunu hiçbir dönemde böylesi el ele verip, böylesi batırmamışlardı, 1957'den beri..
Özet bu!.
Medya.. Başkanları eleştiremez onlar, sıkı mı?