Galatasaray ve Fenerbahçe Vur Kır Parçala Derken Beşiktaş Seyrediyor
Galatasaray ve Fenerbahçe transferde sihirbazlık yaparken Beşiktaş pakinikledi. Yazdığı mektuba bakılırsa Çebi, Büyükekşi'yle savaşını da kaybetti...
Şampiyonluk Sergen Yalçın'a yazıldı
Beşiktaş’ta taraftarla Ahmet Nur Çebi yönetimi arasında film koptu. Aslında o film çifte kupalı sezonda bile kopmuştu. Taraftar o şampiyonluğu tek başına Sergen Yalçın’a maletti. Yalçın ile yeni sözleşmenin 40 günde ancak imzalanması, ardından Şampiyonlar Ligi’nde sıfır çekilmesiyle Çebi’nin şampiyonluk kredisi de sıfırlandı.
Karaveli nostaljisi Ismael fantezisi
Devamında Önder Karaveli ile gerçekliğe değil, duygusallığa dayanan bir ‘öze dönüş’ hamlesi başlatıldı. Bu planlanan bir dönüşüm değildi. Bu, emanetçi Karaveli’nin beklentileri aşan sonuçlar ve daha çok da maç sonları taraftarın kalbine dokunan Serpil Hamdi Tüzün nostaljisi yapmasından kaynaklandı.
Nitekim süreç uzadıkça bu romantizmin de sonuç vermeyeceği görüldü. Hemen ardından yönetim camiaya yeni bir hikâye sundu: “Genç, başarıya aç, modern futbol teknolojisini kullanan Avrupalı teknik direktörle, altyapıdan da beslenen bir dinamik takım”… Yani Valerien Ismael… Karaveli nostalji olurken Ismael de bir fantezi olacaktı.
Hazırlık maçında hocaya protesto
Fransız teknik adam 8 haftalık dönemde 3’lü savunmayı yerleştirmeye çalıştı. Yeni sezonun hazırlık kampındaysa sonuçlara kızan taraftara yenik düşüp, vazgeçti. Ismael, daha lig başlamadan, Sampdoria ile oynanan maçta istifaya çağrıldı. “Hocamızın arkasındayız” diyen yönetim, ilk devrenin yarısı bile dolmadan Şenol Güneş’i getirdi.
Güneş geldiğinde Kazancı gitmeliydi
Şenol Güneş’i getirdiği gün sportif direktör Ceyhun Kazancı ile yolları ayırması lazımdı. Güneş, imza töreninde “Ceyhun” diyerek, onu zaten kamuoyu önünde bulunduğu mevkiden indirmişti. Ama bu zoraki ilişki bu transfer sezonunun ortasına kadar sürdürüldü. Şenol Güneş gibi ‘başkan hoca’ ekolünde ne yazık ki sportif direktör modeli işlemez.
Çebi yönetiminin her şeye rağmen transfer döneminde yeni bir kredi açma olanağı vardı. Ama yine panik yaptı. Öncelikle ezeli rakiplerinin neyi nasıl yaptığını görüp, aynı stratejiye geçmedi.
Fenerbahçe, kızaktaki Bruma'dan da kâr etti
Bugün Türkiye’de futbol kulüplerinin borcu harcını önemsemenin bir manası yok. Çünkü ne SPK ne TFF bu borçlardan dolayı büyük kulüplere bir yaptırım uyguluyor.
Galatasaray ile Fenerbahçe, yayın gelirlerinin yerde süründüğü bir dönemde inanılmaz transferler yaptı. Galatasaray, aldığı yüksek maliyetli yıldızlara yapılacak ödemlerin neredeyse üçte ikisini sponsorlar üzerinden gerçekleştirdi.
Fenerbahçe ise hiç oynatmadığı Bruma gibi oyuncuları bile kâr ederek sattı. Beşiktaş, Ljajic ve Lens gibi futbolculardan kurtulmayı başaramazken, Fenerbahçe Ali Koç döneminde verim alamadığı onlarca futbolcu su gibi elinden çıkardı ve üstelik para da kazanarak. Beşiktaş ise Dünya Kupası’nda parlayan Saiss’den bile 3 milyon Euro’yu bile zar zor kazanabildi!
Galatasaray yıldızları neredeyse parasız alıyor
Galatasaray, yıldızları neredeyse bedava alırken, Morutan’ın Ankaragücü’ne satışında olduğu gibi acayip kârlı sözleşmeler de yaptı! Öyle bir sözleşme ki oyuncunun başarısız olmasından dahi para kazanıyor! Galatasaray, yayın gelirindeki kaybı sponsorlarla kapattı.
Stadından formasına kadar çok sayıda sponsor aldı. Stat sponsorluğu için Cumhurbaşkanı bile devreye girip yardım etti. Buna karşın Beşiktaş, stadına yeni bir isim sponsoru bulmuş değil.
Yine Galatasaray ve Fenerbahçe, kripto para piyasasından büyük kaynaklar elde ederken, Beşiktaş o treni de kaçırdı. Sonuçta yayın, sponsorluk ve transfer geliri son derece düşük bir Beşiktaş tablosu ortaya çıktı.
Çebi baskı ve panikle 9 transfer yaptı
Borsaya açıklanan mali tablolara göre ezeli rakiplerin de çok yüksek harcama yapmaması lazım ama onlar bir şekilde gemileri yakmış bir görüntüyle amansız bir mücadeleye girişti. Başlangınçta mali disipline uyduğu için transferde kılı kırk yaran ve 100 bin Euro daha indirim istediği için Dusan Tadic’i Fenerbahçe’ye kaptıran Çebi, sonrasındaysa panik transferler yaptı.
Transferde sessiz denilen Beşiktaş, bugün itibarıyla 9 transfer yapmış durumda. Ama bunların yüzde 90’ı panik transferi. Taraftarı teskin etmek için apar topar yapılmış ‘dostlar alışverişte görsün’ transferleri.
Bu çoğu ikna edici olmayan transferlere bu kadar para verileceğine 3-4 kaliteli isim alınsaydı daha iyi bir görüntü oluşabilirdi. Çünkü transfer sezonu başlarken “Bizim ihtiyacımız 3-4 ilk 11 oyuncusu” deniyordu.
Şampiyon olsa da Çebi'ye yazılmayacak
Mevcut takımdan her şeye rağmen verim alınabilirse bu elbette Şenol Güneş’in eseri olacak. Ve mucizevi bir şampiyonluk kazanılırsa bu da yine Çebi’ye değil Güneş’e yazılacak. Tıpkı daha önce de Sergen Yalçın’a yazıldığı gibi.
Ahmet Nur Çebi, gelinen noktada tıkanmış görünüyor. Büyük bir motivasyon kaybı yaşıyor. İçeride ve dışarıda beklenen hamleleri yapamıyor. Büyük bir atalet içinde. Bana göre bunun siyasi boyutu da var. Geçen sezon deprem sonrası statta atılan “Hükümet istifa” sloganları, Çebi’nin TFF Başkanlığı için yaptığı girişimler ve nihayetinde 4 yıllığına başkanlığa yeniden seçilen Mehmet Büyükekşi ile giriştiği kavga da Beşiktaş için handikap halini almış durumda.
Galatasaray'a devlet sponsor desteği veriyor
Cumhurbaşkanı, Galatasaray’ın stat sponsorluğu için devreye girerken, Beşiktaş’ın bu yöndeki bir desteğine acaba ne yanıt vermiş? Bilmiyoruz. Sadece hükümete yakınlığıyla bilindiği söylenen Serhan Çetinsaya’nın bir space odasında “Siyasi destek de aldık” sözleri dolaşıyor ortalıkta. Ancak bu söz kuvvede fiile geçmediği gibi Çetinsaya da yönetimden istifa etti.
Beşiktaş büyük bir açmazda. Ahmet Nur Çebi’nin seçime gitmekten başka şansı yok. Görev süresini doldurana kadar seçime gitmezse de bu kendi takdiri ama Beşiktaş gün geçtikçe kan kaybediyor. Halihazırdaki yönetim kurulu bir iki isim hariç genel olarak düşük profilli.
Çebi, Büyükekşi'e savaşı kaybetti
Pendikspor maçı sonrası ikinci başkan Engin Baltacı’nın TFF ve MHK’ya verdiği tepkinin esamesi okunmadı. Ve Çebi’nin mektubu… Çebi’nin TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’ye yazdığı mektup, onunla giriştiği savaşı kaybettiğinin de belgesi oldu. Bu mektubu onun adına kim akıl fikir vererek kaleme almışsa, bilsin ki dostu değil!
İyi bir iletişimci bu mektupta Çebi’nin Büyükekşi’nin gücünü kabul ettiğini görür. “ … bu gerilimin, acaba sizden bağımsız, belki de hiç haberinizin olmadığı bir kaynağı mı var?” Mektuptaki bu cümle, uğranılan haksızlıkta Büyükekşi’yi hedeften çıkarmaya yöneliktir. Yine Çebi’nin, mektupta 8 Mart Hakem Operasyonu’na destek verdiği için, hakemlerin Beşiktaş’tan intikam almak istiyor olabileceklerini sorması da kabul edilir bir soru değildir. Bunu zımnen kabul etmek bile olası intikamı meşrulaştırmaktır. Açıkçası Çebi bu mektupta ‘düşman’ına yarasını göstermiştir. Bu da savaş kaybıdır!
Galatasaray ve Fenerbahçe "Vur kır parçala" diyor
Galatasaray ve Fenerbahçe, “Vur kır parçala bu şampiyonluğu kazan” mottosuyla çok agresif şekilde ve yekvücut olarak girerken, Beşiktaş paramparça şekilde adım attı. Taraftarı da –haklı haksız bir yana-, hem TFF yönetimini hem kendi yönetimini istifaya çağırarak 1-0 geride başlattı. Bu ortamdan şampiyonluk çıkması mucize olur. O nedenle Çebi’nin olağanüstü seçime gitmesi en doğru karar. Yeniden aday olacaksa da güçlü bir yönetim kurulu oluşturması şart.