Cemil Usta belgeselinin önemi
Cemil Usta belgeselinin önemi
Bizim mesleğin sevdiğim yanlarından biri, sürekli bir yarışma içinde olma zorunluluğu idi. Son yıllarda bu ortadan kalktı. Önce televizyon, ardından internetle ilgili gelişmeler haberciliği öldürdü. Buna çeşitli kademelerdeki arkadaşlarımızın tembelliği ve yetersizliği eklenince, bugünkü durum ortaya çıktı.
Ülkemizde gerçek anlamda bir spor basınından sözedilemeyeceğini hepimiz biliyoruz. Bıktırıcı transfer palavralarını saatlerce verip yurtta ve dünyadaki çok önemli spor olaylarını görmezden gelen bir gazetecilik anlayışının duvara toslaması kaçınılmazdı. Öyle de oldu. Acıklı bir hale
düştük.
Hıncal Uluç elbette ki haklı. 20 Yaşaltı Avrupa Şampiyonasında Türk spor tarihinin en büyük başarılarından birini kazanan 4X400 bayrak takımımız hakkında bile hemen hiçbir yayın yapmayan bir basından sözediyoruz. Destansı bir son 400 koşmuş İlyas Çanakçı’dan esirgenen dakikalar ve sütunlar,
hiçbir gerçekliği bulunmayan transfer zırvalarına cömertçe açılabiliyor. Sonucun ne olduğu da ortada.
Boşverin siz bu gelişmenin çağın gereği olduğu, digitalleşmenin böyle bir sonuç doğurduğu, insanların gazeteleri internetten okuduğu masallarına! Kimsenin birşey okuduğu yok! Evet, ‘bedava’ gazete de okunmuyor, hem de iki anlamıyla gerçek bu durum. Vatandaş ne internetten okuyor ne de bazı yerlerde bedava dağıtılan gazetelere bakıyor!
Digitalleşmenin bizden katbekat üstün olduğu ülkelerde gazete satışları hala yerli yerinde. Japonya’da 10 milyonun üzerinde satan gazete var, 5 milyon civarında satan 3 gazete bulunuyor. Bizimse dünyanın en çok satan 100 gazetesi arasında bile tek temsilcimiz yok. Tıpkı tenisçilerimiz gibi gazetelerimiz de sadece ilk 100’e değil 200’e bile giremiyor...
Böyle bir çöküş ortamında birazcık içimizi ışıtacak minicik şeyler bulduğumuzda seviniyoruz. beINSport’un Cemil Usta belgeseli bunlardan biriydi. Düşünün ki bu ülkede Can Bartu gibi büyük bir efsane hakkında bile bir belgesel yok. Belki de dünyada hem futbol hem basketbolda milli takım forması giyebilmiş tek adam! 6,5 yıl İtalya’da oynamış. Hayatı destan ama ne yazık ki bunu değerlendirebilecek bir medyamız yok.
Cemil Usta belgeseli bu açıdan simgesel bir örnek olma değeri de taşıyor. Daha önce de sezonlara adlarını veren değerlerimizle ilgili aynı iş kolaylıkla yapılabilirdi. Yapılmama nedeni, tembellik ve yetersizlik... Bu da pek derinlemesine bir çalışma olmamış, doğal olarak takım arkadaşları ile konuşulmuş, oğlu da onlara eklenmiş, eh Trabzonspor başkanının da hatırı kalmasın denilmiş...
Bunları kusur olarak söylemiyorum. Tam tersine, çok şükür, böyle bir çalışmanın hiç de zor olmadığını gösteren bir örnek Cemil Usta belgeseli. Benzerlerinin yapılması için yolu açabilir. Elbette ki daha sıkı bir arşiv taraması, başka takımlarda onunla karşı karşıya oynamış oyunculardan alınan görüşler, Trabzon’da onu yakından tanıyan değişik kesimlerden birkaç kişi ile daha konuşma gibisinden gayretler gösterilebilirdi.
40 yılı aşkın sürede spor medyasının hemen her yerinde bulundum. Son yıllardaki önemli sıkıntılardan birinin çalışma eksikliği olduğuna inanıyorum. Daha iyi işler yapmak için yarışma ve bu şekilde mesleğinde ilerleme gibisinden sağlıklı bir sürecin dışına düştük. Toparlanmak için yeniden o yola girmek gerekiyor. Tamam, çok daha büyük sorunlar ve sıkıntılar var ama tembellik yüzünden uğranılan kayıplar da azımsanamaz. Biraz kıpırdanarak birşeyleri değiştirebiliriz.