Cenk Tosun'dan flaş sözler! En beğendiği Türk futbolcular, kırmızı kartın perde arkası ve dahası...
Everton forması giyen milli futbolcu Cenk Tosun, Sabah gazetesine verdiği özel röportajda birçok önemli konuya değindi.
Doğum gününüz kutlu olsun. 27 yaşınızda hayal ettiğiniz yerde misiniz?
- Buraya kadar geleceğimi tahmin edemezdim. 27 yaşımda dünyanın en büyük liginde oynayıp ülkemi temsil etmek çok gurur verici. Hâlâ rüyadaymışım gibi geliyor. Benim de babamın da hayallerinde İngiltere'de oynamam vardı. Beşiktaş'ta çok güzel bir sezon geçirdikten sonra bu şansı elde ettim. Üstelik rekor bir rakamla transfer oldum. Beşiktaş'a para kazandırmak da beni ayrıca mutlu etti.
- Yeni hedefleriniz neler?
- Yarım sene oldu Premier Lig'e geçeli. Oraya geçici bir dönem için gitmedim. İngiltere'ye damga vurmaya, kendimden söz ettirmeye gittim. Adımı yazdırmak istiyorum inşallah.
- Türkiye'de sokakta yürürken adım başı birileri fotoğraf çektirmek istiyor. Liverpool'da da durumlar aynı mı?
- Orada da çok ilgi gösteriyorlar. Takım ve taraftar yarım senede beni bağrına bastı. Bana beste bile yaptılar. Beşiktaş'ta gol attıktan sonra Tosun Paşa marşını çalıyorlardı. Everton'da da bana yaptıkları besteyi söylüyorlar. Düşünsenize yurtdışına gidiyorsun. Çok farklı bir kültürdesin ama üç-dört ay gibi kısa bir sürede onca insanın kalbinde yer ediyorsun. Ve senin için beste yapıyorlar. Bu çok gurur verici. Beşiktaş taraftarı ile de ayrı bir bağımız var. Her maçta Beşiktaş atkısı, forması giyen birileri oluyor tribünde. Sadece Beşiktaş da değil Galatasaray ve Fenerbahçeli taraftarlar bile beni desteklemeye geliyor
KAMPLARDA EŞİMİ ÇOK ÖZLÜYORUM
- Eşiniz Ece ile nasıl tanıştınız?
- Devre arasında Antep'ten Almanya'ya tatile gittiğimde arkadaş ortamında tanıştık. İyi ki de tanışmışız. O dönem nişanlı olmadığımız için Ece gelemiyordu. Antep'ten aktarmalı iki gün için bile olsa ben atlayıp onu ziyarete gidiyordum. Çok düşkünüz birbirimize. Kamplara gittiğimde onu çok özlüyorum.
- İngiltere'deki yaşantınız nasıl geçiyor?
- Çok şanslıyım, beni her konuda destekleyen bir eşim var. "Her zaman seni destekliyorum, hakkımızda hayırlısı ne ise o olsun" der. Taşındığımız ilk sene, altı aylığına Ece çıksın ben idmanlardayken alışveriş yapsın, gezsin diye Manchester'da ev tuttuk. Şimdi Liverpool'da ev aldım. Mimara verdim. İki aya bitecek ve çok güzel olacak inşallah. Eşimle ve Türk arkadaşlarımızla yemeklere gidiyoruz. Ece ile farklı ülkelere gitmeyi ve yeni tatlar denemeyi çok seviyoruz.
- Kaybettiğiniz maçlardan sonra evde durumlar nasıl oluyor? Tansiyon yükseliyor mu?
- Ece'ye yansıtmam ama gazozuna bile oynasak her maça kazanmak için çıkıyorum. Yenebileceğimiz maçı alamadığımızda günlerce uyuyamadığım oluyor. Sinirden ve üzüntüden uyuyamıyorum.
- Ev işlerine yardım ettiğiniz oluyor mu? Yemek yapar mısınız örneğin?
- Domatesin kabuğunu bile soyamam. Ama yumurta kırıyorum ya da makarna yapmayı biliyorum. Eşim çok güzel yemekler yapıyor.
- İngiltere'ye giderken havalimanında elinizde bir bidon zeytin vardı, çok konuşuldu. Çok mu seviyorsunuz zeytini?
- "Cenk Tosun İngiltere'ye zeytinle gidiyor" diye yazdılar. Evde Hatay'dan gelen çok güzel bir zeytin vardı. Biz gittiğimiz için Ece'nin bizi uğurlamaya gelen yakın arkadaşına verdik o bidonu. Zaten içinde su var. Güvenlikten nasıl geçirelim? Hem İngiltere'de Türk marketleri var her şeyi alıyoruz
Cenk Tosun, Tunus maçında gördüğü kırmızı kartla ilgili konuştu.
- Geçen hafta Tunus maçında ilk kez kırmızı kart gördünüz. Tribünle aranızda ne yaşandı?
- Hayatımda hiç kırmızı kart görmemiştim evet. Benim hakemle de kötü diyaloglarım olmaz. Rakibine karşı sert oynayan biri de değilim. Bir talihsizlik oldu. Bana yakışmayan bir hareketti. Herkes karakterimi bilir. Mütevazılığıyla tanınan biriyim. Ama babamın tribünde birileriyle itişip kakıştığını görünce gözüme perde indi. Bu da bana ders olsun. Ama kim babasını o şekilde görse aynısını yapardı. Bu da benim babam, annem, ailem. Hayatta futboldan daha önemli şeyler var. Bir daha olsa arkadaşlarımı gönderirim gidin diye.
- Bir futbolcu tribünde babasının nerede oturduğunu nasıl görebilir ki?
- Babam deplasman olsun, evde olsun her maça geliyor biliyorsun. Genelde ona ayarladığım biletlerin nerede olduğunu biliyorum. Maçtan önce biz mutlaka göz göze geliriz, sonrasında rahatlarım. Maç sırasında bir pozisyon oldu, top 'out'a çıktı. Şöyle bir babama bakayım dedim. Tartışma vardı. Bir de kendi taraftarlarımız arasında. Türk Türk'e yapmaz böyle bir şey. Kavganın her türlüsüne karşıyız ama Türkler arasında olunca daha ağırıma gitti. Ardından da sahayı terk ettim.
- Babanıza çok mu düşkünsünüz?
- Tüm aileme düşkünüm. Genelde erkek çocuklar anneye düşkün olur. Annemi de çok seviyorum. Bazen kıskanıyor bizi. Ama biz babamla abi-kardeş gibi çok zaman geçirdiğimiz için ona çok düşkünüm. Bakalım bizim evlat gelince nasıl olacak! Gaziantep'e transfer olduğumda onlarsız yapamadım. Annemi babamı çok özledim. Aradım "Sizsiz yapamıyorum" dedim. Almanya'da işlerini güçlerini bırakıp Antep'e geldiler ve üç sene birlikte yaşadık.
MİLLİ TAKIMA SEÇİLİNCE ELİM AYAĞIM TİTREDİ
- Türk futbolculardan kimleri beğeniyorsun?
- Gençlerden Cengiz Ünder'i çok beğeniyorum. Çok iyi yerlere geleceğini düşünüyorum. Çağlar Söğüncü hakkında şu ara transfer söylentileri var. O çocuğun da önünün açık olduğunu düşünüyorum. Trabzonspor'daki Okay Yokuşlu da çok iyi bir futbolcu. Bu arkadaşlarımız da bizi inşallah benim gibi yurtdışına gidip gururlandırır. Burak Yılmaz'ı saymama gerek bile yok. Onlar kendilerini kanıtlamış arkadaşlar.
- 2020 Avrupa Şampiyonası'ndan beklentileriniz neler? Gider miyiz?
- Çok genç bir kadroya sahibiz. Lucescu'nun felsefesini yavaş yavaş oturtmaya başlıyoruz. Ben şahsen çok ümitliyim. Elemelerde Türk Milli Takımı olarak biz genelde ilk maçları kötü geçiriyoruz. İş ciddiye bindikten sonra gaza basıyoruz. O zaman da iş işten geçmiş oluyor. Bu sefer eylüldeki elemelerde en baştan işi sıkı tutacağız. Daha önce Avrupa Şampiyonası'nda oynadım. Orası çok farklı bir platform. Tüm dünya izliyor. Orada gerçekten futbolcu olduğunu anlıyorsun.
- Türk Milli Takımı'na seçildiğinizde ne hissettiniz?
- Antep'e transfer olduktan sonra sezonu epey iyi geçirdim. Okan Buruk aradı "Guus Hiddink seninle görüşmek istiyor" dedi. Hiddink gibi birinden bana teklif gelince elim ayağım titredi. Bizde milliyetçilik duygusu yüksek. Biraz fazla düşkünüz milletimize, bayrağımıza. 2008'de Almanya'da arkadaşlarla formamızı giyer maçları izlerdik. Son saniyede attığımız golden sonra ağladığım bile oldu. Kazanınca bayrakları alır arkadaşlarla konvoya çıkardık
PARA SAVURAN BİRİ DEĞİLİM
- Futbola başlamanızda babanızın etkisi var değil mi?
- Babamın içinde beni futbolcu yapmak hep vardı. Ama içinde olması yetmiyor. Dayılarım, amcalarım ve babam Almanya'da iyi seviyelerde top oynadı. Ama hiçbiri birinci ligde oynamadı. Tanınmadılar. Babam "Bu kez başaracağım" demiş ve üç yaşımda beni Almanya'da kulüplere yazdırdı. Türkiye'de yedi-sekiz hatta 10 yaşında futbola başlıyorlar.
- Kazandığınız paraları nasıl değerlendiriyorsunuz? Yatırım yapıyor musunuz?
- Futbol hayatı en fazla 10-15 sene sürüyor. O da sakatlık geçirmezseniz. O yüzden yatırım yapıyorum. Ama ben o kısma kafa yormuyorum. İnsanı kendi ailesinden daha çok kimse düşünemez. Babam "Şurada arsa buldum onu alalım" diyor alıyorum. Ya da farklı yerlere yatırım yapıyoruz. Çok para savuran bir tip değilim. Ama elim sıkı da değil. Bir yere gidilmesi gerekiyorsa giderim.