'Cennetten gelen 1 puan'
Cennetten gelen bir puan... - Mehmet Demirkol / Fanatik
Schalke pres yaptı, Galatasaray adam kovaladı. İki takım arasındaki temel fark buydu diyebiliriz. Fernando’nun olmadığı bir oyunda presten çıkmak kolay olmuyor. Schalke ise Galatasaray’ın hep geç kalan pres çabasının gerçek bir baskıya dönüşmesine izin vermedi. Buna Caliguri’nin, Nagatomo üzerinde kurduğu felç eden üstünlüğü de eklenince içinden çıkılmaz bir durum oluştu. İlk yarıda Ozan ve Nagatomo’nun tarafını çok iyi kullandılar. 40’dan sonra defakto üçlüye dönen ve Maicon’la Ozan’ın yerini değiştiren Terim bundan da bir sonuç çıkaramayınca Selçuk’u savunmanın önüne koyup Donk’u sürekli olarak savunmanın göbeğine koydu. Bunun sonucu Schalke’nin akın sıklığını biraz olsun azaltmak oldu sadece. Galatasaray oyuna ortak olamadı bir türlü. Porto maçındaki pırıltılı oyundan 3 puan çıkmayışının diyetini Schalke ödedi diyebiliriz. Cennetten gelen 1 puan bu...
Gecenin sorusu?
Muslera kaç yaşına kadar oynar? Mümkünse 40 olsun. Yerine birini koymak ne kadar mümkün?
Maçın starı
Muslera’nın bir süper kahraman olarak yıldızlaştığı bir maç oldu. Artık Örümcek Adam mı dersiniz, Batman mi siz seçin. Bu maçtan çıkan 1 puanın tamamı onundur, primi varsa da onundur.
Maçın olayı
Benoit Bastien... Penaltı ve kırmızı karta teğet geçebilecek pozisyonlarda istenmeyen hareketlere hiç yaklaşmadı. Özellikle ilk yarıda Muslera’nın Embolo’ya darbesinde verdiği devam kararı için kendisine müteşekkiriz.
Kısa mesaj
Özellikle bu seviyede Fernando olmayınca Galatasaray’ın sadece orta sahası değil, oyununun tamamı dağılıyor.
Süper sonuç - Şansal Büyüka / Milliyet
Uzun senelerdir bu kadar tempolu, bu kadar heyecanlı, belki de taraftarın desibel rekoru kırdığı bir maç seyretmedim... Şampiyonlar Ligi’nin stresi hakikaten çok farklı... Schalke, Almanya Ligi’nde 16. sırada... Yalan yok... Zannediyorduk ki, Galatasaray elini kolunu sallayarak maçı kazanacak. İkinci yarı birara maç berabere bitsin diye gerçekten dua ettik.
Schalke müthiş tempolu, hırslı, güçlü ve futbolu çok hızlı oynayan bir takım... En ufak bir hatayı cezalandıracak bir çok futbolcusu var... Hele forvette oynayan Embolo ve Konopiyanka sanki turbo takmışlar... Bizim Türkiyemizde yabancılar içinde de bu kadar hızlı forvet yok. Dün gece gerçekten Linnes, Nagatomo ve Ozan Kabak’a acıdım... Herhalde üç gün kendilerine gelemezler... Rakibi durdurdular, hücuma çıktılar, devamlı adam kovaladılar. Artık maçın sonlarına doğru başta Nagatomo olmak üzere ayakta zor durdular... Bu şekilde mücadele ettiler...
Galatasaraylı futbolcuları kötülemeye gerek yok. Hepsi kaliteleri kadar mücadele ettiler... Belhanda’yı ilk defa bu kadar istekli mesuliyet alırken gördüm... Bi ara onun da ayakta duracak hali kalmadı. Rodrigues, iyi mücadele ediyor, çabuk bir futbolcu ama son paslarda ve son vuruşlarda yaptığı bütün güzel şeyleri çöpe atıyor. Sinan ilk yarı defansına yardım etti, artı orta sahaya yardım etti ama hiç bir ekstra katkı sağlayamadı. Hedefleri büyük olan Galatasaray’a çok fazla bir şeyler verebileceğini tahmin etmiyorum. Eminim bugün Eren Derdiyok’a çok kızan olacak... Ama Eren bu... Daha fazlasını yapamıyor. Fizik gücü yetmiyor. Hele sert futbol karşısında kaybolup gidiyor.
Biliyoruz Galatasaray’ın forvette sıkıntıları var. Ama yapacak bir şey yok. İyi veyahut kötü... Bu sezon böyle tamamlanacak...
Beni en çok hayal kırıklığına uğratan futbolcu Ndiaye oldu. Ben maçın yıldızı olacağını düşünüyordum. Ama maalesef belli bir standartın üzerine çıkamadı. Çok etkisiz bir maç çıkardı. Donk bilhassa ilk yarı Schalke sağdan soldan geldiği zaman rakip ortalara Galatasaray defansı müdahale edemezken ‘Almanların golü geliyor’ dediğimiz anda Fatih Terim’in Ozan ve Maicon’un arasına üçüncü stoper olarak Donk’u çekmesi sarı-kırmızılıların gol yemesini önledi.
Sonuçta karalar bağlamaya gerek yok. Galatasaray yaralarını sarıp yola devam ediyor. En azından ikincilik şansı Schalke’nin ne kadar varsa Galatasaray’ın da o kadar var...
Yola devam - Osman Şenher / Milliyet
Uzun senelerdir bu kadar tempolu, bu kadar heyecanlı, belki de taraftarın desibel rekoru kırdığı bir maç seyretmedim... Şampiyonlar Ligi’nin stresi hakikaten çok farklı... Schalke, Almanya Ligi’nde 16. sırada... Yalan yok... Zannediyorduk ki, Galatasaray elini kolunu sallayarak maçı kazanacak. İkinci yarı birara maç berabere bitsin diye gerçekten dua ettik.
Schalke müthiş tempolu, hırslı, güçlü ve futbolu çok hızlı oynayan bir takım... En ufak bir hatayı cezalandıracak bir çok futbolcusu var... Hele forvette oynayan Embolo ve Konopiyanka sanki turbo takmışlar... Bizim Türkiyemizde yabancılar içinde de bu kadar hızlı forvet yok. Dün gece gerçekten Linnes, Nagatomo ve Ozan Kabak’a acıdım... Herhalde üç gün kendilerine gelemezler... Rakibi durdurdular, hücuma çıktılar, devamlı adam kovaladılar. Artık maçın sonlarına doğru başta Nagatomo olmak üzere ayakta zor durdular... Bu şekilde mücadele ettiler...
Galatasaraylı futbolcuları kötülemeye gerek yok. Hepsi kaliteleri kadar mücadele ettiler... Belhanda’yı ilk defa bu kadar istekli mesuliyet alırken gördüm... Bi ara onun da ayakta duracak hali kalmadı. Rodrigues, iyi mücadele ediyor, çabuk bir futbolcu ama son paslarda ve son vuruşlarda yaptığı bütün güzel şeyleri çöpe atıyor. Sinan ilk yarı defansına yardım etti, artı orta sahaya yardım etti ama hiç bir ekstra katkı sağlayamadı. Hedefleri büyük olan Galatasaray’a çok fazla bir şeyler verebileceğini tahmin etmiyorum. Eminim bugün Eren Derdiyok’a çok kızan olacak... Ama Eren bu... Daha fazlasını yapamıyor. Fizik gücü yetmiyor. Hele sert futbol karşısında kaybolup gidiyor.
Biliyoruz Galatasaray’ın forvette sıkıntıları var. Ama yapacak bir şey yok. İyi veyahut kötü... Bu sezon böyle tamamlanacak...
Beni en çok hayal kırıklığına uğratan futbolcu Ndiaye oldu. Ben maçın yıldızı olacağını düşünüyordum. Ama maalesef belli bir standartın üzerine çıkamadı. Çok etkisiz bir maç çıkardı. Donk bilhassa ilk yarı Schalke sağdan soldan geldiği zaman rakip ortalara Galatasaray defansı müdahale edemezken ‘Almanların golü geliyor’ dediğimiz anda Fatih Terim’in Ozan ve Maicon’un arasına üçüncü stoper olarak Donk’u çekmesi sarı-kırmızılıların gol yemesini önledi.
Sonuçta karalar bağlamaya gerek yok. Galatasaray yaralarını sarıp yola devam ediyor. En azından ikincilik şansı Schalke’nin ne kadar varsa Galatasaray’ın da o kadar var...
Terim balı ile 1 puan - Serdar Ali Çelikler / Milliyet
Bir gün birisi "Fatih Terim balı nedir?" diye sorarsa bu maçı örnek gösterebiliriz. Kaleyi bulan 7 şut, 2 çizgiden çıkarılan top; en az 2 çok net Muslera kurtarışı ve en az 1 kırmızı kart ile en az 1 penaltıyı vermeyen Fransız hakem. Buna karşılık 50 bin taraftarının tamamen maçın içinde olduğu evsahibi takım bir (rakamla 1) pozisyonla maçı bitirdi.
Kaleyi bulan 2. şut ise 500 metreden Rodrigues vuruşu idi. Dün Terim dışında bir hoca olsa (Belki Mustafa Denizli hariç) G.Saray 2-0 mağlup olmuştu.
Schalke'nin karşısında Beşiktaş ya da Fenerbahçe olsa bu iki takım 3-0 mağluptu en az..
Böylesine bir tablo öncelikle şansla; futbol deyimiyle 'bal' ile; sonra da Donk ve bilhassa Muslera'nın müthiş dokunuşları ile açıklanabilir.
G.Saray bir daha böyle bir hakem de bulamaz onu da söyleyeyim. Maçın başında penaltı kırmızı kart verebilir ve G.Saray Muslera'sız devam edebilirdi.
Maçın özeti budur.
Genele yayarsak Fatih Hoca'yı herhalde en çok Fernando'nun eksikliği yormuştur. Savunma önünden top çıkaramadılar. Hele 2. yarıda N'Diaye de driplinglerini yapamayınca tamamen edilgen hale geldiler. İlk devrenin sonlarında Garry-Eren ile yakalanan pozisyonda gol gelse belki farklı bir oyun olabilirdi ama 2. yarıda kaleye dahi gidemedi temsilcimiz. Ozan Kabak iyi mücadele etti. Muğdat ise bu seviyelerin oyuncusu değil. Muslera-Maicon-Ozan ve özellikle Donk'un çok iyi oynadığını söyleyelim. Fatih Terim'in en doğru hamlesi ise savunma arkası sızmalarına karşı Donk'u eskilerin sarkık liberosu rolüne büründürmesi idi. Bu hamle savunma arkası koşularını engellese de takım ileri çıkamayınca bu kez iyice savunmaya çekildiler.
Schalke'nin etkinliği ise beceriksizliğe, Muslera'ya ve Linnes ile Ozan'a takıldı.
Bu maçı hemen unutması lazım Galatasaray'ın.
Artık defteri kapayan Lokomotiv'i Moskova'da da yeneceklerdir. Son maç olan Porto'yu da Telekom'dan çıkarmazlar diye düşünüyorum. Mühim olan Schalke deplasmanı artık. O maçta şans da hakem de dünkü gibi olmaz. Oraya iyi oyun ve doğru strateji şart. O maç kaybedilmezse Cimbom'un gruptan çıkma ihtimali olduğunu düşünüyorum.
Muslera kurtardı - Ahmet Çakar / Sabah
Galatasaray belki dün gece bir puan aldı ama futbol adına utanç verici bir tablo sergiledi. Sahada sadece Muslera varmış gibi oynadılar. Belki biraz da Ozan... Gerisi asla ve asla kabul edilemez bir performans sergilediler. İlk yarıya bakıyoruz; kanatlara inemeyen, doğru dürüst şut çekemeyen bir Galatasaray vardı. Hele bu yarıda, defansın arkasına atılan her top ya da yapılan her koşu Schalke için pozisyon oldu. Aslında Schalke kanatları çok iyi kontrol edip, Galatasaray'ın buralardan gelmesini engelledi. Ndiaye yok, Donk orta sahadan çok stoperlerinin hatasını kapatırcasına oynamaya çalıştı. İkinci yarı tablo daha da vahimdi. Bütün kontrol Schalke'ye geçti. Pozisyon ardına pozisyon yakaladılar ama maçın yıldızı Muslera tek başına direnen oyuncu oldu. Eğer ilk yarıda Muslera'nın, Konoplyanka'ya yaptığı hareketi hakem penaltı olarak görse ki penaltıydı ve Schalke bu golle öne geçse dün gece Galatasaray çok acı şeyler yaşayabilirdi. Dün geceki bir puan kötü değil ama oynanan futbol, Muslera dışındaki oyuncuların performansı, bu seviye için fevkalede kötüydü. Şimdi Galatasaray, Schalke'ye gidiyor. Aslında Schalke adı büyük ama bu sezon için vasat hatta vasatın altında bir Alman takımı. Böylesine vasat bir takım dün gece Galatasaray'ı belki yenemedi ama sürklase etti.
Galatasaray Fransız hakem Bastien ile gurur duymalı. Adeta Galatasaray Lisesi'nden mezun olmuş gibi hakemlik yaptı. İlk yarıda Muslera'nın yaptığı hareket o kadar bariz penaltı ki hakem çalmadı, çalamadı. Ve kartın rengi de sarı olmalıydı. Dedik ya; dünkü bir puanın başrol oyuncuları Muslera ve Fransız hakem.
Tempon yoksa sen de yoksun - Ali Sami Alkış / Star
Futbolunda tempo yoksa; ne yaparsan yap (İstersen ağzınla kuş tut) faydası yok... Rakibi kontrol edeceğim diye, kontrollu oynamaya kalktığında; karşı savunmaya dinlenme fırsatları veriyorsun demektir. Baskı kuramıyor ve savunmasına panik duygusu yaşatamıyorsan; o kontrolu oyunun ancak rakibe yarar.
G.Saray, bir de Schalke’nin ileri uç presiyle karşılaşınca; tam 5 dakika boyunca kendi yarı sahasından top çıkaramadığı anlar oldu. Anlamı, yararı, işlerliği olmayan paslaşmayı ne yapayım?
Devre biterken kaleci Nübel’in göğsüne çarpıp tesadüfen kurtardığı pozisyon dışında, hayati bir tehlike yaratamayan G.Saray; buna karşılık kendi ceza alanında, Konoplyanka’nın oyuncağı haline dönüşüyordu. Adam ne fırsatlar buldu da heba etti. Gününde olsaydı, daha ilk yarıda sefilleri oynardık. Linnes çizgi üstünden top çıkardı.
Rodrigues savruktu... Derdiyok ise, ceza alanı yarım dairesi içinde ve Sfenks pozisyonunda top bekleyen heykel gibiydi. Yerinden kıpırdamadı... Schalke savunmasının ondan hiçbir şikayeti yoktu. Çünkü bizimki, onlara sorun çıkarmıyordu. Sinan çalışıyordu ama, yeterli değildi. Kafayı yardı, savunmayı yaramadı.
***
İkinci yarı, Schalke’nın delici atağı ile başladı ve neredeyse mucize kabilinden gol yemedik. İkinci kez çizgi üstünden sıyırdık. Alman ekibi oyunun hakimi olmaya başladı. Golü de yedik ama, bereket ofsayttı. Maçın sonu yaklaşmaya başladığında, baskıya ve tempoya nihayet ve mecburen yöneldik; fakat iş bitirecek adamlar ortalıkta yoktu. Ya da beceriksizdi.
Galatasaray’da iyi oynayan kimdi derseniz, (Kaleci Fernando Muslera hariç) kimseyi bulamadım/göremedim. Tek puana şükredelim.
Fernando Muslera eşittir 1 puan - Erman Özgür / Fanatik
İlk yarı tam anlamıyla iki teknik direktörün taktik savaşı vardı. Orta sahada taraftarının da desteğiyle pres yaparak başlayan Galatasaray’a karşı aynı şekilde karşılık veren Schalke top kendisine geçtiğinde savunma arkasına tehlikeli toplar atarak etkili oldu. Bu oyun tarzı Fatih Terim’i top rakibe geçtiğinde Donk’u savunmanın ortasına çekmeye mecbur bıraktı. Galatasaraylı oyuncuların hücumda yaşadıkları anlaşmazlıklar pozisyona girmelerini zorlaştırırken, Schalke hücumda Konoplyanka ile etkili olmasına rağmen Muslera iyi iş çıkardı. 2. yarıya Schalke müthiş başladı. 15 dakika adeta Galatasaray’ı abluka altına aldı ancak Muslera ve Ozan maçı dengede tutan oyuncular oldular. Son yarım saat Fatih hoca Selçuk hamlesi yapınca bu kez oyunu dengeleyen Galatasaray oldu. Ancak topu önde tutmakta zorlanmaya devam etmemiz yine Schalke için avantaj olsa da maçı gol yemeden bitirmeyi başardık. Maçın özeti Galatasaray için Muslera=1 puan oldu.
Gecenin sorusu?
Eksiklerin hangisi daha çok arandı? Açıkçası Feghouli haricinde Fernando, Onyekuru, Emre ve Serdar’ın yoklukları maç boyunca çok hissedildi.
Maçın starı!
Muslera oyun anlamında kötü geçen maçta ilk yarının sonundan itibaren yaptığı kurtarışlarla alınan puanın kahramanı oldu.
Maçın olayı
Şampiyonlar Ligi seviyesinde Belhanda, Eren ve Sinan’ın vasatın altında kalan performansları beraberliğe sevinmemize neden oldu.
Kısa mesaj
Tam kadro bir Galatasaray deplasmanda Schalke’ye karşı çok daha iyi bir oyun oynayıp galip gelebilir. O yüzden bu beraberlik büyük bir kayıp sayılmaz.