"Çok seks yapmakla çok çocuk..."
- Daha somut sorular soralım. Sizce transfer döneminin en başarılı takımı kim?
- Dönem henüz kapanmadığı için tam bir yorum yapmak mümkün değil. Pepe transferi ile Beşiktaş nokta atışı yaptı. Fenerbahçe henüz oyuncu satamadığı ve UEFA gözetiminde olduğu için fazla hareket edemiyor. Başakşehir doğru işler yapıyor ve çok önemli bir savunma oyuncusunu kadrosuna kattı.
- Beşiktaş’ta Aboubakar’da kriz var. Pepe iyi transfer ama Beşiktaş’ın başka sorunları da yok mu?
- Anladığım kadarıyla Beşiktaş’ta da UEFA sıkıntısı var. Birilerini satmadan birilerini alamıyorlar ve yine kiralama ya da bonservis ödemeden oyuncu alma peşindeler. Akıllıca bir durum. Ben Beşiktaş’ın yöneticisi olsam hiç düşünmeden Galatasaray’ın gözden çıkardığı Sneijder’i alırım mesela. Beşiktaş’ta 20 asist yapar, 10 küsur gol atar. Beşiktaş birkaç yıldır bonservis ödemeden, kiralama yoluyla ya da bonservissiz oyuncuları bularak iyi işler yaptı ama bu her zamen olacak iş değil. Golcü konusu tabii ki sıkıntılı ama bence Aboubakar, Beşiktaş için çok da büyük kayıp değil.
- G.Saray transfer döneminin en aktif takımı. Önümüzdeki sezon yepyeni ve çok iddialı bir G.Saray izleyeceğiz gibi görünüyor...
- Benim çok sevdiğim bir laf vardır, ‘Çok seks yapmakla çok çocuk olmaz’ diye. Evet G.Saray çok transfer yapıyor ama acaba yapması gerekenleri mi yapıyor diye düşünmek lazım. Geçen sezon sıkıntısı neydi? Savunma. Neredeyse her duran top gol oldu, en zayıf rakipler bile savunmayı hallaç pamuğu gibi attılar. G.Saray ligin ilk dört takımı arasında en çok gol yiyen takım oldu. Beşiktaş 30 gol yemiş, Başakşehir 28 gol yemiş, F.Bahçe 32 gol yemiş, G.Saray ise tam 40 gol yemiş. Yani savunma felaket. G.Saray’ın sağ ve sol bek sorunları ortada. Buralara alınan kimse yok ama pek de sorunlu görünmeyen forvet ve orta sahaya ha babam adam aldılar.
- Yanlış transferler mi?
- Göreceğiz. G.Saray, eski F.Bahçe gibi olmaya hevesleniyor. Transfer döneminin şampiyonu ama ligin hayal kırıklığı. Bir zamanlar F.Bahçe böyleydi. Ağustosta şampiyon adayı, haziranda hüsran. Ben size başka türlü sorayım soruyu. Önünüze bir liste geliyor. Alabileceğiniz oyuncular. Listede şu iki isim var; Belhanda ve Sneijder. Hangisini alırsınız?
- Belhanda’yı beğenmiyor musunuz?..
- Hayır, Belhanda kötü oyuncu demiyorum. Çok iyi oyuncu ama ihtiyacın o mu, hele elinde Sneijder varken ve bu yıl Hollanda Milli Takımı’nda olmak için çok iyi oynamak zorundayken... İyi futbolcu ama bunca yıldır bir üst sınıfa çıkamamış. Tıkanmış. Vasatın az üzerinde kalmış. Bir Sneijder asla değil. Stopere alınan Maicon da iyi ama acaba uyum sağlar mı? G.Saray’ın durumu şu. Ayakkabın yok ama sen hala ceket üzerine ceket alıyorsun. G.Saray geçen sene ilk 4 takım arasında en çok gol atan ikinci ekip. Beşiktaş 73 gol atmış, G.Saray 65. Yani sıkıntı hücumda değil. Bence sorun şu, geleceği belirsiz, G.Saray düzeyinde olmayan bir hocanın talebiyle takım yapıyorlar. Ayrıca yönetimin de bu konuda hiçbir tecrübesi, bilgisi, donanımı yok.
- Siz sürekli ‘yönetim istifa etmeli’ diyorsunuz ama sanki yönetim ile taraftar transferler sayesinde barıştı. Hatta galiba şimdi size kızıyor kimi taraftarlar. Bazıları da taşın altına elini sokmamakla suçluyor sizi.
- Taraftar barışmadı. Bir grup taraftar barışmış gibi yapıyor. Onların da kimin tarafından yönlendirildiğini biliyoruz. Onlar taraftar değil, menfaat grubu. Bu işi biraz bilen taraftarlar durumu görüyor. Tabii inşallah ben yanılırım da G.Saray iyi gider ama Dursun Özbek ve Mehmet Özbek kafasıyla zor. Göreceğiz neler olacağını. Taşın altına elini sokmamaya gelince. Ben her zaman taşın altına el soktum. Yarın gerekirse yine sokarım ama şu anda tek yapabildiğim doğruları söylemek. Tabii Yeni Türkiye’de doğruları söylemek çok hoş karşılanmıyor. Kulüplerde bile. Haftaya yine konuşacaksak ben şu G.Saray’ın mali raporlarını bir inceleyeyim de ona göre sayılarla konuşalım.
- F.Bahçe’nin Valbuena transferi ses getirdi...
- Valbuena’yı geçen sene Beşiktaş’ı eleyen Lyon’da izledik. İyi transfer. Oynarsa, takımı da oynatıyor. Benim kafamdaki tek soru işareti şu Valbuena ile ilgili. Türkiye Ligi, Avrupa’nın en sert liglerinden biri. İspanya ya da Fransa ligi gibi değil. Valbuena’nın fiziği bu sertliği kaldıracak mı? Kaldıramaz demiyorum, sadece ne olur bilmiyorum. Çok üst düzey bir oyuncu ama kısa bir Moskova macerası dışında hep Fransız liginde oynadı yanlış hatırlamıyorsam. Fransa ligi bizimkinden çok farklı. Ama şu açık ki, geçen yıl bir Valbuena’sı olsa Fenerbahçe çok farklı olurdu. Fenerbahçe’nin diğer transferlerini ise tanımıyorum, ne desem boş.
- Fenerbahçe’de Volkan Şen’in sözleşmesi feshedildi.
- Bence doğru yaptılar. Volkan Şen bal yapmayan arı. Milli takıma alınmasını bile çok yadırgıyorum.
- Pepe’nin Türkiye’yi ve Beşiktaş’ı tercih etmesi bazıları tarafından çok garipsendi...
- Bunda garipsenecek hiçbir şey yok. Pepe 34 yaşında. Kariyerinde ileriye dönük büyük beklentileri yok. İki sene daha oynamak ve para kazanmak istiyor. Beşiktaş’tan yılda 5 milyon Euro alacak. Aynı parayı başka kulüpler de vermiş olabilir Avrupa’da ama orada yarıya yakını vergiye gidecek. Üstelik burada ilk 11’de sahaya çıkması da neredeyse garanti gibi. Son durak olarak görüyor, gayet normal.
- Atilla Türker, menajerlerle ilgili çok önemli bir yazı yazdı. Sonrasında tehditler aldı...
- Doğru yazmış ama az yazmış. Buzdağının ucunu yazmış. Bugün basiretsiz yöneticiler yüzünden kulüpler, menajerlerin oyuncağı olmuş. Ama bu tek yanlı bir iş değil. Menajerlerle bir takım yöneticilerin ilişkilerini de ortaya koymak lazım. Hangi teknik adamlar, hangi menajerlerle ne işler çeviriyor. Dahası medya ile menajerlerin ilişkisini yazmak lazım. Menajer gibi çalışan gazetecileri, gazetecilerle al gülüm ver gülüm yapan menajerleri ortaya koymak lazım. Çok doğru yere parmak bastınız ama şu kadarını da söyleyeyim, bu menajerlik müessesi futbolun büyük bir rezaleti haline geldi ve FIFA bile bunlarla başedemiyor.(Habertürk)
Deneyimli spor yazarı ve Galatasaray'ın Eski Yöneticisi Fatih Altaylı, spor gündeminde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Habetürk Gazetesi'nde Altaylı ile yapılan röportaj şu şekilde :