Deniz ve Mehmet’in hikayesi
Ajansspor yazarlarından Recep Çınar, Süper Lig ekibi Konyaspor'da forma giyen, Ümit Milli Takım'ın kalesini koruyan Deniz Ertaş ve Mehmet Erdoğan'ın hikayesini kaleme aldı.
Deniz’in Altınordu ve Bursaspor macerası uzun hikaye…
Kuşadasıspor filiz lisanslı olan Deniz’in Altınordu ve Bursaspor maceraları istediği gibi olmayınca, yolu bir şekilde Konya’ya düştü…
Hem de 14 yaşındayken…
Konyaspor U15’te kaleye geçti…
Mehmet Erdoğan’ın hikayesi de benzer bir hikayeydi ve Mehmet Erdoğan’da Yunus Hocaya teslim etti kendisini…
“Yiğidi öldür hakkını ver” derler ya, Yunus Sürmeligöz’ün de hakkını vermek lazım…
Konyaspor’a ve Türk futboluna gelecek vadeden iki kaleci kazandırdı…
Her şeyleri ile ilgilendi…
Biliyorum, çünkü bu çocuklarla birlikte yaklaşık bir yıl Tatlıcak tesislerinde beraber oldum…
Takip ettim…
Yukarıda da ifade ettiğim gibi, Konyaspor’un bu çocuklardan iyi para kazanacağının altını çizdim…
Bunların yukarıya alınmasında İlhan Palut’un kaleci antrenörü Bekir Arpacı’nın duruşunu da göz ardı etmemek lazım…
Mehmet Erdoğan ve Deniz Ertaş’ın yukarıya sıçramalarında yüzde yüz katkısı var…
Aleksandar Stanojeviç’in döneminde de Yunus Hocanın, raporu ile Deniz ve Mehmet Konyaspor’un ikinci ve üçüncü kalecileri olarak kadroya dahil edildiler…
Burada Aleksandar Stanojeviç’in kaleci transferi istemeyip, bu iki genç kaleciye güvenmesi de son derece önemlidir…
Tabi ki, Sehiç faktörünü de atlamamak lazım…
Bu gençlere her türlü desteği veriyor ve ikisinden de umutlu olduğunu gerek yöneticilere, gerekse altyapı antrenörlerine “Bu çocuklara sahip çıkılsın” uyarılarında bulunuyordu…
Deniz’in öne çıkmasında, açık konuşmak gerekirse, Fransız Bernardoni’nin inanılmaz katkısı oldu!
Şöyle ki, Fransız kaleci, Konyaspor kulübünü FİFA’ya şikayet edince, Deniz’e gün doğdu ve yanlış hatırlamıyorsam 8 gün içerisinde muhteşem bir Galatasaray maçı oynadı, 3 gün sonra da Fenerbahçe maçına, 4 gün sonra da İstanbul maçına çıktı…
Ama, Galatasaray maçındaki performansı ile Türk futbolunun ana rahmine, yani gündemine düştü…
Sonrası malum…
Tatlıcak Tesislerindeki hırsı, iyi çalışması, ikili ilişkileri, bazen vurdumduymaz tavırları Deniz Ertaş’ın yıldızının parlamasına neden oldu…
Şunu da belirtmek lazım ki, Hilmi Kulluk döneminde Konyaspor altyapısında koordinatör olarak görev yapan Taner Ay’ın da hizmetlerini inkar etmemek lazım…
Uşak’ta oyuncu izlerken Mehmet Erdoğan’ın babası ile tanışan Taner Ay, bu oyuncunun Konyaspor’a kazandırılmasında önemli bir rol oynamıştır…
Yunus Sürmeligöz, Mehmet Erdoğan ile de yakından ilgilenir, adeta üzerlerinde titrer…
Uzatmayacağım; gelecek vadeden bu iki kaleciyi bugünlere getirenlerin başında Yunus Sürmeligöz var ve hakkını yememek lazım…
Gidin sorun, hem Deniz’e hem de Mehmet’e, aynı şeyleri söyleyeceklerdir…
Deniz kendisini kurtarırken, Mehmet Erdoğan ‘Ali Çamdalı’ denilen stayjer antrenörün mobingine takılır ve komik gerekçelerle sözleşmesi uzatılmaz…
O süreci de biliyorum…
Çünkü, Tatlıcak tesislerinde bir yıl beraber olduğum bu çocukları takip ediyordum, özellikle Mehmet’ten çok daha umutluydum…
Sonra devreye babası ve Keçiörengücü kulübü girer ve 2 ya da 2,5 milyon TL gibi yetiştirme bedeli ile Mehmet Erdoğan’ı Konyaspor’dan uçururlar…
Bugün Mehmet Erdoğan ve Deniz Ertaş Ümit Milli takımının 3 kalecisinden ikisi olarak kampta görev bekliyorlar…
Düşünebiliyor musunuz; Ümit Milli Takımının iki kalecisi, Konyaspor Futbol Akademisinin Türk futboluna kazandırdığı çocuklardır…
Deniz Ertaş’ın ve Mehmet Erdoğan’ın kısaca hikayeleri böyle.