Denizli niye seyirci kaldı?
Spor yorumcusu Erman Toroğlu, Atletico Madrid-Galatasaray maçını yazdı..
İşte Erman Toroğlu'nun Sabah Gazetesi'ndeki yazısı şöyle;
Galatasaray hoca değişikliği yapıyor. Ne zaman; Antalyaspor ile 3-3 berabere kaldıktan sonra! Başkan teknik direktörü çağırıyor karşısına, güzel bir fırça atıyor ve ayrılıyorlar.
Bu sırada da zaten yeni gelecek teknik direktörün adı belli; işlem bitmiş durumda. Kamuoyunu aptal zannettikleri için La Fonten'den masallar anlatıyorlar! Peki burada önemli olan ne? Hani bazı arkadaşlar büyük düşünürlerdi. Çok büyük hayallerle yaşayanlar bunu sonunda işleme geçirirlerdi. Bu teknik adam değişikliği olduğunda Galatasaray'ın Atletico Madrid'i orada yenip, Şampiyonlar Ligi'nde devam etme şansı var.
Ama bir bakıyorsunuz; hem büyük düşünen başkan, hem büyük düşünen yönetim, hem de büyük düşündüğünü söyleyen yeni teknik direktör; Madrid'e seyirci olarak gidiyorlar. Sebep; burada alınacak bir mağlubiyet ya da hezimetten yeni teknik adam kendini kurtaracak!
Başka ülkeden gelse tamam
Hani, yeni gelen teknik adam Galatasaray'ı tanımasa başka bir ülkeden gelse, 'Ben bu maçta takımı bir göreyim' dese kabulüm. Yeni teknik adam, her hafta televizyonlarda ve gazetelerde Galatasaray'ın analizini yapmakta; bu takımı karaciğerinden dalağına, ince bağırsağına kadar bilmekte...
Niye o zaman takımın başında sahaya çıkmaktan çekiniyor?
Diyelim ki benim bazı şartlarım yetişmedi. Sahaya çıkmam zor. 'Bu takımı sahaya ben çıkaracağım ama tribünde oturacağım' diyemedi. Demek ki Kazak maçını bekliyorlar. Büyük rakipleri Kazaklarla berabere kalırlarsa Kupa 2'ye gidecek.
Bu da Galatasaray için büyük başarı olacak! Demek ki yeni Galatasaray'ı, Kasımpaşa maçında göreceğiz.
Sahada takım olsaydı...
Peki dün geceki Galatasaray için ne diyorsunuz? Sahada bir takım olsaydı, yorum yapabilecektik ama Galatasaray'daki hiçbir futbolcunun beyni sahada değildi. Kafalarında bin tane soru işareti vardı. Bir tek Muslera'yı yazabileceğim. Yeni teknik direktör Mustafa Denizli, "Elleri çok küçük yani ideal bir kaleci olamaz" demişti. Allah'tan kalede elleri küçük Muslera vardı. 6-7 farktan Galatasaray'ı kurtardı.
Benim ümidim yok...
Bu yazdıklarımızın hepsi hikaye!.. Hepsi rüya!.. Bakalım Galatasaray önümüzdeki haftalarda sahaya inecek mi? Benim ümidim yok. Birçok Galatasaraylının da ümidi yok. Ama hayatta hiçbir şeyden ümit kesilmez. Devamlı hikayeler anlatırsınız, devamlı zıplarsınız, yine de anlatmaya devam edersiniz.
Ama gerçek bir tane... Şimdi Galatasaray İstanbul'daki Kazak maçını düşünecek. Dikkat etsin; kazağı düşünürken pantolondan olmasın!