Spor yazarları Fenerbahçe - Union Saint-Gilloise maçı için ne dedi?
Fenerbahçe, deplasmanda 3-0 kazandığı Konferans Ligi son 16 turu ilk maçının rövanşında sahasında Union Saint-Gilloise'ye 1-0 yenilmesine rağmen adını çeyrek finale yazdırdı. Spor yazarları karşılaşmayı değerlendi.
Uğur Meleke (Hürriyet): "Avrupa dokuzunculuğu önemli" |
Fenerbahçe Kadıköy'de aynen Brüksel'de son 1 saatte olduğu gibi korumacı/rölanti bir performans ortaya koydu. Tur biletini cebine koyması önemli. Djiku döndüğünden beri savunmanın, Fred de sahanın lideri. Ryan Kent takımını 10 kişi oynatıyor, onda ısrar anlamsız gibi. Umarım bugün iyi bir çeyrek final kurası çeker Fenerbahçe. Futbolda Türkiye için Avrupa dokuzunculuğu gayet makul bir basamak. Tabii ki amaç ilk sekizi zorlamak olmalı. Lakin bü yük sekizlinin hemen ardındaki dokuzunculuk da bizim için gerçekçi bir pozisyon. Zaten tüm futbol tarihimizde sadece bir kere, 2001’de yedinci basamağa çıktık. O da Galatasaray’ın UEFA zaferinin kısa süreli ödülüydü. Fenerbahçe’nin dün USG’yi elemesiyle hem sekizinci Belçika’ya darbe vurmak, hem de gece gelişen diğer skorlarla dokuzunculuktaki yerimizi sağlamlaştırmak son derece olumlu.
Ercan Güven (Milliyet): Dünya varmış!
Yahu ne güzelmiş komplo ile başlamayıp fitneyle bitmeyen, hakeminden zerre kadar şüphe edilmeyen, üçüncü tarafların tuzla koşarak zaferde dedikodu yenilgide nanik yapamadığı, ne yere ne rakibe yatmanın akla bile gelmediği, sahada oynanıp biten, sonucu emek ve yetenek belirleyen, ödülü iddiası kadar büyük, kıran kırana bir maç görmek. Ne güzelmiş tur atlamak… Hedefi büyütmek, karşılığında futbol cadılarının lanetli fallarına muhatap olmamak ne güzelmiş. Bizi geçin… Asıl Fenerbahçe’nin gözünde tütüyor olmalıydı bu koşullar. Yenilse bile! İyi ki, Süper Lig kaosundan teneffüse çıkabildi Fenerbahçe, iyi ki, Avrupalı rakip, Avrupalı hakemle futbolun asil mücadelesinden derin nefesler alabildi… İyi ki, Konferans Ligi vardı ve çeyrek final gördü de yeni hava değişimlerine vize alabildi.
Erman Özgür (Fanatik): "Yorgunluk etkisi"
Fenerbahçe ikinci yarıda bu kontrollü oyunu daha düşük tempoda oynamak isteyince açıkçası biraz tadımız kaçtı. Union’un turun kaderini değiştirebilmek adına her türlü riski aldığı ikinci yarıda Djiku olmasa maç bir kabusa dönüşebilirdi. Rasmussen’in golü bir umut olsa da Union’un gücü bu düşük vitesli Fenerbahçe’ye karşı daha fazlasına yetmedi. Mağlubiyete rağmen turu geçmeyi başaran Fenerbahçe, oyun olarak günü kurtarmayı yeterli buldu. İki kulvarda iddialı olan Fenerbahçe için bana göre yorgunluklar bu oyun için yeterli bir bahanedir diyebilirim.
Ali Gültiken (Sabah): "Yenilen gol nazar boncuğu olsun"
Fenerbahçe kendi evinde de yine doğru savunma taktiği ile turu geçti. İstanbul'da da gol atmak önemliydi ama atamadığında da ilk maçtaki skorun yeterli olduğunu gördük. Orada atılan 3 golün getirdiği büyük avantajın cebinde olması Fenerbahçe'yi taktiksel olarak güçlendirdi. Rakibinin topa sahip olmasına belki belli alanlarda müsaade etti ama ne ceza sahası içerisinde ne de savunma arkasındaki alanlarda rakibine pozisyonlar vermedi. Yediği golü de turun nazar boncuğu olarak kabul edip Avrupa'da önümüze bakalım.
Faik Çetiner (Fanatik): Keyfini çıkarmak
Oyunun ikinci bölümünde Sarı-Lacivertliler topu rakibe verip, daha çok savunmada kaldılar. Bu bölümde Belçika takımı pozisyon da buldu, golünü de attı. İsmail Kartal son 30 dakikada yorulanları dışarı alıp (Kahveci, Fred, Batshuayi, Kent) kulübedekileri (Tadiç, Zajc, Dzeko, Mert Hakan) oyuna aldı. Son bölümde Fenerbahçe tura oynadı ve hedefine ulaştı. 90 dakika için Fenerbahçe’yi eleştirmeyi rafa kaldıralım. Uzun bir aradan sonra bir Türk takımı Avrupa arenasında çeyrek finale yükseldi. Tebrikler Fenerbahçe. Devamı gelsin deyip, keyfini çıkartalım.
Engin Kehale (Hürriyet): "Görev başarıyla tamamlandı"
İlk yarıda yakaladıkları 0.96 gol beklentisinden bir gol çıkarabilseler, ikinci yarı çok daha zor geçebilirdi. İlk maç, %51’e 49 Belçika takımının topa sahip olduğunu görmüştük. İkinci maçta ise Fenerbahçe, ilk yarı %60’ın üzerinde topa sahip oldu. İki farklı oyun, saha içinde de başka bir yapı gerektirdi. Hem Tadic’i hem Dzeko’yu toplu oyunda çok aradı sarı lacivertliler.Maçın ikinci yarısı, Belçika ekibinin topa daha fazla sahip olduğu bir oyuna büründü. Aslında güle oynaya giderken 68’de gelen Rasmussen golü, son 20 dakikada o alışılmış tedirginliğe itti Kadıköy’ü. Neyse ki tedirginlik, gerginliğe dönüşmedi. Artık kupaya kaldı 5 maç. İlk maç performansı kupa kaldırır, ikinci maç yarı final yolunda zorlanır. Artık hayalleri gerçeğe dönüştürme zamanı.