Dünya Kupası'nın ardından futbolda yeni moda duran toplar!
Fransa’nın kazandığı Dünya Kupası’nda atılan 169 golün 73’ü duran toplardan geldi. %43’lük oran istatistiklerin düzenli olarak tutulmaya başlandığı 1966 Dünya Kupası’ndan bu yana elde edilmiş en yüksek oran. Takımlar artık akan oyunda çok daha iyi savunma yapabiliyorlar. Bu da duran topların önemini bir kat daha artırmış durumda. Bu yazıda hem Dünya Kupası’ndan hem de kulüp takımlarından güncel örneklerle duran top konusunda (korner, taç, penaltı, serbest vuruş) fark yaratmış antrenör ve takımları inceleyeceğiz.
Korner ve serbest vuruşlar
Büyük turnuvalarda kornerden son golünü 2010 Dünya Kupası’nda atmış İngiltere’nin bu turnuvada kornerden 4 gol bulması ilk başta kulağa epey şaşırtıcı geliyor. Ancak teknik direktör Gareth Southgate’in bu konuya ne kadar çok kafa yorduğunu görünce durumu normal karşılıyorsunuz.
Amerikan futbolunun sıkı takipçisi olan 47 yaşındaki teknik adam buradaki strateji ve koreografinden oldukça etkileniyor. Son iki Super Bowl’u yerinden takip edip buralardan futbola nasıl bir şeyler uyarlayabilirimin derdine düşüp bir dizi ziyaretlerde bulunuyor. 2017’de Seattle Seahawks tesislerine gidiyor ve orada antrenörlerle fikir alışverişinde bulunuyor.
Duran toplar konusundaki ilham kaynağı sadece Amerikan futbolu ile sınırlı değil İngiliz teknik adamın. Bu sezon gittiği Super Bowl’un ardından Minnesota Timberwolves – Milwaukee Bucks basketbol maçını da yerinden takip etmiş. Basketbolda onun ilgisini çeken durum ise 5’e 5 ve görece dar bir alanda oynanan bu oyunda oyuncuların kendilerine yarattığı boşluklar. Bu yüzden Stones’un Panama’ya attığı golde Ashley Young, basketboldan alıştığımız perdelemeyle Murillo’yu engelleyerek takım arkadaşına boş bir alan açabiliyor. Yine oyuncuların bir tren gibi dizilip sonra farklı yerlere koşular yapması da bu ziyaretlerin bir meyvesi.
İngiltere bu turnuvada duran toplardan 22 gol pozisyonu üreterek en yüksek sayıya ulaşsa da beni en çok etkileyen organizasyon İran’ı 1-0 yendikleri maçta İspanya’dan geldi. Isco sağ taraftan kullanılan kornerde topu yerden ön direğe gönderirken oraya koşu yapan David Silva topu sol ayağıyla penaltı noktasının biraz gerisine yolladı. Orada bomboş kalan Sergio Ramos iyi bir vuruş çıkarsa da top kale çizgisi üzerindeki savunmaya çarptı ve sonrasında uzaklaştırıldı.
Duran top denince akla gelen ilk takımlardan bir tanesi son Danimarka Ligi şampiyonu Midtjylland. Bir bahis şirketi sahibi Matthew Benham’ın sahibi olduğu kulüp, 2014’ten itibaren futboldaki verimsizliklerin üzerine gidip fark yaratma yolunu seçti. Aynı zamanda İngiltere Championship ekiplerinden Brentford’un da sahibi olan Benham, 1998 Dünya Kupası’ndan etkilenip futbola hayran kalan bir ABD’li, Ted Knutson ile anlaşarak bu alanda ilk adımını atmış oldu.
“İnsanlar duran topların güzel oyunla ilgisi olmadığını düşünüyor” diyen Knutson, “Burada gol bulmak küçümseniyor. Ama biz daha çok verimlilik bazlı bakıyoruz olaya. Eğer gol atamıyorken sana goller bulduruyorsa bu, pozitif bir şey değil midir?” diye soruyor.
Brentford ve Midtjylland o sene sırasıyla Gianni Vio ve Brian Priske ile anlaşıyor. Vio’nun görev aldığı Fiorentina bir öncesi sezon 38 maçta 26 duran top golü bulmuş ve bu alanda rakiplerine fark atmıştı. Vio’nun duran toplarla ilgili yazdığı İtalyanca bir kitap da bulunuyor. Knutson, bu kitabı okumak için bir tercüman tutmuş.
Priske de bu işin uzmanlarından bir tanesi. Midtjylland’daki ilk senesinde Kopenhag’ı geçip tarihlerinde ilk kez lig şampiyonu oldular. Gollerin yarısından fazlasının duran toplardan geldiğini söylememe gerek yok sanırım. Aylık duran top toplantıları, bir topa vuruş uzmanıyla anlaşılması, NFL antrenörleriyle fikir alışverişleri, maç içinde kenardan hangi duran top setinin uygulanacağının talimatı... Şampiyonluk şansa kazanılmıyor.
Penaltı
Dünya Kupası’nın en büyük yeniliklerinden bir tanesi de Video Yardımcı Hakem (VAR) sistemi oldu. Birçok tartışmalı karar VAR’dan dönerken çalınan 29 penaltı ile Dünya Kupaları tarihine geçildi. VAR’ın hayatımıza girmesiyle artık çok daha fazla penaltı kararının verilmesi bekleniyor. Bu yüzden atışlar kritik öneme sahip olacak.
İngiltere’nin bu turnuvaya kadar, Dünya Kupaları ve Avrupa Şampiyonları’nda tam 7 maçı penaltılara gitmiş, bunlardan 6 tanesinde sahadan boynu bükük ayrılan taraf olmuşlardı. Penaltı atışlarına önem vermiyorlar, idmanlarda ekstra bir çalışma yapmıyorlardı. Ancak birçok şeyde olduğu gibi penaltıda da ne kadar çok pratik yaparsan başarı yüzden o kadar artar.
Dünya Kupaları baz alınarak yapılan bir araştırmaya göre hakemin düdüğünü çalmasıyla oyuncunun topa hareketlenmesi arasındaki en kısa süre İngilizlere aitmiş. Bir hazırlık yapmadıklarının göstergesi olan bu veri bu kupayla birlikte tarihe gömüldü. 120 dakikalar içerisinde tam 3 penaltı kullanan Harry Kane bunların 3’ünde de başarılı oldu. Ama asıl farklılık yıldız oyuncunun topa gelişlerinde oldu. Panama ve Kolombiya maçlarını hatırlayacak olursak penaltı atışları öncesi sahada büyük bir kaos vardı. Atışların kullanılması oldukça gecikmişti. Ancak bu duruma hazırlıklı olan Kane hiç paniğe kapılmadı. Hakemin düdüğüyle birlikte derin nefes alıp ritüellerini gerçekleştirdi ve soğukkanlı bir şekilde atışlarını gole çevirdi.
Futbol dünyasındaki yaygın bir inanışa göre idmanda penaltı atmakla maçta, baskı tavan yapmışken penaltı atmak arasında büyük fark var. O yüzden idmanda penaltı çalışmanın pek işe yaramadığı düşünülüyor. O zaman kariyerinde kullandığı 49 penaltının 48’ini gol yapmış Matt Le Tissier’ye kulak verelim zira o, bu duruma da bir çözüm getirmiş: “İdmanlarda genç takımın kalecisiyle anlaşırdım. Onun penaltıları kurtarmak istediğinden emin olmak için ona kurtardığı penaltı başına 10 sterlin verirdim. Çok fazla para kaybettiğim söylenemez ama idmanda bile kendimi az da olsa baskı altına almaya çalışırdım.”
Taç atışları
Danimarka ile Hırvatistan’ı karşı karşıya getiren Dünya Kupası son 16 turu maçında bu turnuvanın en hızlı golü atıldı. Ancak bizi ilgilendiren kısım bu değil. Jonas Knudsen’in adeta korner gibi kullandığı taç atışı sonrası topla uzak direğe yakın tarafta buluşan Jorgensen düzgün bir vuruşla Subasic’i avlarken taçların hiç de küçümsenmeyecek bir gol silahı olabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Aslında yukarıda bahsi geçen Midtjylland taç atışlarından gol bulma konusunda da rakiplerine fark atmış durumda. Bu başarının arkasında ise Thomas Grönnemark isimli eski bir futbolcu var. 2010’da 51.33 metrelik taç atışıyla Guinness Rekorlar Kitabı’na giren Danimarkalı, uzun süre futbol oynadıktan sonra bobsled ve atletizmde şansını denemiş. Ancak bobsled yaptığı dönemde kafasında yanan ampul onu taç atışlarında bir numaralı isim haline getiriyor: “Bir çarpışmadan sonra falan mıydı hatırlamıyorum ama eğer futbolculuğumda uzun taç atabiliyorsam neden bunu diğerlerine de öğretmemeyim diye düşündüm. Daha iyi taç atışı nasıl kullanılır diye kütüphaneye gidip kitapları araştırmaya başladım. Ama hiçbir şey bulamadım. YouTube’da da pek ciddiye alınacak bir şey yoktu. O yüzden de kendi taç atışı kursumu kurdum.”
Danimarka’da Midtjylland ve Horsens’le çalışan Grönnemark bu sezon bu iki takıma taç atışlarından toplam 20 gol buldurmuş. Yine ismini açıklamak istemediği bir İngiliz takımıyla çalışıyor.
Şimdilerde Chelsea’ye imza atan Maurizio Sarri de taç atışlarına önem verenlerden. O dönem Napoli’de kiralık olarak forma giyen Chalobah’tan dinleyelim: “Oraya gidene kadar hayatımda hiç taç atışı idmanı yapmamıştım. 10 farklı sinyalleri var. İlk günün ardından bana çalışmam için bir kağıt verdiler. O noktada kendimi kaybettim.”
Sonuç
Yukarıda verdiğim bilgiler ve örnekler genelde hücumda olan takımlar içindi. Tabii bu işin bir de savunma kısmı var. Dünya Kupası’nda bu yönde de güzel örnekler izledik. Aklımda Japonya’nın Senegal ile oynadığı maçta uyguladığı harika ofsayt taktiği, Meksika’nın rakip kornerlerde üç futbolcusunu ileride bırakması ve Belçika’nın Japonya maçında korner dönüşü bulduğu kontratak golü kaldı. Örnekler artırılabilir. Ancak bir gerçek var ki duran toplar gelecek senelerde çok daha fazla önem kazanacak. Bu işe daha erken eğilen daha çok meyve toplar.
(Bu yazı Spor Arena Plus Ağustos sayısında yer almıştır.)