Spor yazarlarından Trabzonspor - Fenerbahçe maçı değerlendirmesi
Spor yazarları, misafir takımın 3-2'lik galibiyetiyle sonuçlanan olaylı Trabzonspor - Fenerbahçe karşılaşmasını değerlendirdi. Detaylar haberimizde...
Ercan Güven (Milliyet): Futbolun bayrağı yarıya indi!
“Tribün efekti”nin haddini aşarak fiziksel boyuta ulaştığı, maç sonunda kaçınılmaz olarak futbolculara kadar bulaştığı “gırtlak gırtlağa” maçtan, şampiyonluk umudunu söktü çıkardı Fenerbahçe.
Hem de “linç” tehlikesine rağmen.
Tebrik hafif kalır; gazası mübarek olsun Fenerbahçe’nin!
Söz bitti; bu hale getirenler utansın.
Trabzon’daki Fenerbahçe aynı Fenerbahçe’ydi oysa… Hatta İrfan Can’ın oyununa bakarsanız bir kişi eksik bile sayılabilirdi! Zorlu deplasmanda onu güzelleştiren, verimli hale getiren iki unsurdan ilki Tadic - Fred ise diğeri Abdullah Avcı’ydı açıkçası!
Resmen kumar oynamıştı Trabzonspor’un hocası.
Avcı çalışan makinayı tamir etmeye kalkmış, Mendy’yi orta sahadaki orjinal yerine, Pepe’yi santrfordaki Enis’in arkasına on numara koymuş, Onuachu’nun yokluğunda en ofansif takımı kurmaya niyetlenip dizilişi 4-4-2 yapmıştı. Orta sahası yok hükmünde, rakibini üçüncü bölgede bile rahat bırakan temassız bir Trabzonspor çıkmıştı ortaya.
Fenerbahçe’ye “oyna yansın cepkenin” demekten farksızdı bu.
Tabi Fred hemen cezayı kesti. 13. dakikadaki golün ardından İsmail Kartal’ı hedef tahtasına çeviren ve omuzundan-kafasından isabet kaydeden Trabzonspor seyircisi, hem ayıp etti hem de maçın rotasını belirledi.
İlk yarı uzatmalarında Fred skoru 0-2 yapınca, maçı izleyen tüm sporseverler ya Abdullah Avcı’dan ya da “durumdan vazife çıkaran” Trabzonspor taraftarından bir hamle beklemeye başladı ki, ikincisi dehşetengizdi doğrusu.
Korkulan oldu. Fenerbahçe’yi durduran Trabzonspor takımı değil tribünlerdi.
Neden?.. Ne tahrik eden vardı tribünleri, ne de Trabzonspor’a haksızlık eden. Aynı iddianın paydaşı bile değildi iki takım. “Adet yerini bulsun” mu diyorlardı yoksa? “Batan Geminin Futboluydu” sahadaki! 90 dakika sürmemesi gerekirdi. Halil Umut Meler yumruk travması yaşamamış olsaydı, bu maçı keser oynatmazdı.
Fenerbahçe yere yatan rakip takımlardan kendisini nişanlayıp yere yatırmaya çalışan tribünlere evrildi Trabzon’da. Sahada meşale yanıyor hakem oynatmaya çalışıyordu. O sırada serbest vuruştan golü yedi Fenerbahçe.
Ardından Djiku’ya çalınan penaltı ile maç berabere oldu ve futbolun bayrakları yarıya indi. İsmail Kartal “insani bir tepki ile” korkup geri yaslanan Fenerbahçe’yi Serdar Dursun ile Batshuayi’yi oyuna alarak “şoklamasa”, üçüncü gol gelmese bir sezon zorbalığa kurban gitmişti.
Yazıklar olsun sebep olanlara!
Cemal Ersen (Milliyet): Yeter bu çirkinlik ve gerginlik
Birkaç saat önce Galatasaray’ın şampiyonluk yarışında puan farkını 5’e çıkarması, Fenerbahçeli oyuncuların sinir uçlarına dokunmuş, Trabzon deplasmanı öncesi teknik direktör İsmail Kartal’ı da düşünceye sevk etmiştir diye düşündü insanlar.
Kaybedeceği şey olmayan her kozunu oynar. İsmail hoca çok kart açmadan üç puanı kurtarmayı planladı. Haklı da çıktı. Rakip ilk yarıda golleri altın tepside sundu.
Lakin maç sonrası yaşanan olaylar yüz kızartıcı idi. Futbol ile ilgili olan bu tablodan çıkaracağımız ders utanç verici. Sebep olanları kınıyorum.
Maça gelince...
Trabzonspor’da Abdullah Avcı sağlam tutacağı orta saha ile Fenerbahçe’nin vites artırmasını önlemeyi düşünmüştü. Uzun süre sonra orta alanda Berat- Mendy ikilisini kullandı. Ama ne oldu? Fred’i hesap etmemenin faturasını ödedi. Brezilyalı futbolcu, millet bahçesinde antrenman yaptı sanki. Hani takipçileri? Nerede kaldı aldığınız önlemler? Merak ediyorum; hangi maçta iki gol attı bu futbolcu?
Maç bitmeden hesap kesilmez. Trabzonspor ikinci yarıda önce eşitliği sağlamak, sonra kazanmak için tüm kozlarını oynadı. Avcı, yaptığı hamleler ile bunu gösterdi. Son dakikalarda eşitliği sağlayacak pozisyonlar da buldu. En azından puan dedi.
Bordo-mavili ekip kalan sürede tüm gücüyle denkliği sağlamaya çalışırken kalesinde de ciddi tehlikeler yaşadı. Hesap kesildi.
Maçın geneli için söylüyorum; Trabzon’da sıra dışı çok olay yaşadım. Ama yeni statta alışık değiliz bu tarza. Ne olur yapmayın ve takıma zarar vermeyin artık!
İsmail Kartal’ın hiç onaylamayacağım ve koluna gelen yabancı madde sonrası, ensesine soğuk pansuman yapılması bana Otto Baric’in yıllar sonra ortaya çıkan sahte senoryasını hatırlattı. Ne gerek var İsmail hocam? Niye bu tahrik ve sorumsuzluk?
Bu görüntüleri paylaşmak acı. İsmail hocam, yanıt verin; kolunuza mı yoksa sizin sağlığınızı tehdit edecek bir noktaya mı geldi o madde?
Sonuç; Fenerbahçe psikolojik ve taktik üstünlüğü elde edince Trabzonspor’un tüm kanallarını kesip taraftarın bu garip tavrını da devre dışı bıraktı ve istediği her şeyi elde etti.
Ey Trabzonspor taraftarı; dava böyle savunulmaz. Germeyin artık bu takımı!
Faik Çetiner (Fanatik): Fred başladı, Bats bitirdi
İlk 45 dakika 2 farkla kapanınca devre arası yorumlar maçın dönmeyeceği yönündeydi. Trabzonspor ikinci yarıya biraz hareketli başladı. Bardhi’nin serbest vuruştan attığı golle maça ve tribünlere yeniden hareket geldi. Ardından Djiku’nun sebebiyet verdiği penaltıyı Trezeguet gole çevirince bu defa şoka giren Fenerbahçe oluyordu. Eşitlikten sonra İsmail Kartal’ın değişik ve cesaretli hamleleri geldi. Dzeko ve Szymanski dışarı alıp Serdar Dursun ve Batshuayi’yi sahaya sürdü. Batshuayi ilginç bir golcü. Ayağının tozuyla kale önünde ilk buluştuğu topu ağlara yollayınca takımını da ipten alıyordu. Kısacası Fred’in başlattığı işi Batshuayi noktalıyordu. Çok zor bir 90 dakikayı galibiyetle kapatan Fenerbahçe, şampiyonluk yolunda hem moral buldu hem de avantaj yakaladı. Olaylar mı? Yazsam bu sayfa yetmez. Bu kin niye? Bu kavga niye? Ne zaman adam, ne zaman sportmen olacağız? Bilen var mı? Kupayı kovalayan Trabzonspor’un sahası kapansa mutlu mu olacaksınız?
Ömer Üründül (Sabah): Bu maç tatil edilmeliydi
Hakem Halil Umut Meler ‘Nasıl olsa Fenerbahçe galip, fazla işi büyütmeden maçı bitireyim’ düşüncesindeydi. Yazıklar olsun!
İstenmeyen olayların yaşandığı maçta Fenerbahçe, önemli bir 3 puan kazandı. Puan kaybına kesinlikle tahammülü olmayan F.Bahçe maça çok kararlı başladı. Topa sürekli sahip olarak oyunu karşı alana yıktılar. Çeşitli ofansif varyasyonlar deniyorlardı. Sonra Fred çok güzel bir golle takımına skor avantajı getirdi. Devre ortasından sonra Trabzonspor oyunu dengeledi. Ama ofansif girişimler kopuk kopuktu, plan program yoktu. Devre biterken de defans hatasından yine Fred'le fark ikiye çıktı.
İkinci yarı için her şey Fenerbahçe lehineydi. Ancak sahaya üst üste atılan yabancı maddelerle maç sıkıntıya girdi. Halli Umut Meler birkaç kez oyunu durdurdu, aslında tatil etmesi gerekirdi. Ama 'nasıl olsa F.Bahçe galip, fazla işi büyütmeden maçı bitireyim' düşüncesindeydi. Sarı-lacivertliler de oyundan tamamen kopunca üst üste iki gol yedi, sonra tekrar uyandılar. Yapılan değişiklikler etkili oldu ve takımın her zaman ihtiyacı ve ilacı olan Batshuayi, kritik anda tekrar F.Bahçe'yi öne geçirdi ve sarı-lacivertliler bu zor gecede 3 puanı kazandı. Fred, İsmail ve Tadic çok faydalı oynadılar. Ferdi de her zamanki gibi görevini yaptı. Avcı'nın en büyük hatası ilk 11'deydi. Bardhi'yi yedek tutup deneyimsiz Enis ve bitik Pepe'yle Fenerbahçe'ye karşı başlamak önemli bir hataydı. Maç bittikten sonra yaşananlar ise son derece üzücüydü. Ne yazık ki beyanat savaşlarıyla, genelde eyyamcı hakem yönetimleriyle futbolun içindeki bütün birimler olarak futbol iklimimizi bu hale getirdik. Yazıklar olsun! Halil Umut Meler bu maçı yüzde yüz tatil etmeliydi. MHK'nin Meler tercihi yanlıştı. Benim üzüntüm, bu maçı gören UEFA'nın Meler'e bakış açısı ne olacak?