Efendi şampiyon!
Beşiktaş'ın 1985-1986 sezonunda kazandığı 7. şampiyonluğu Gökhan Keskin anlattı. Keskin, yaşadıkları şampiyonlukla ilgili düşüncelerini Fanatik’le paylaştı.
“Trabzon galibiyeti ile şampiyon olduk. Yine bu sezon gibi Ramazan ayı idi. Dönüş uçağında bazı Trabzonlu futbolcular da vardı. Onlara ayıp olmasın diye en küçük tepkide bulunmadık. Galatasaray ile yarışmamıza rağmen hem de... Öyle saygı, sevgi vardı”
“Rahmetli başkanımız Süleyman Seba, gençlerden oluşan takım kurdu. Şampiyonluğun mimarı Stankoviç’ti. Takım oyununu tercih etti. Ben, Rıza, Fikret; orta sahada oynadık. Ziya Doğan ile Sinan Engin sonradan giriyorlardı ve çok katkı verdiler”
Sezon başı kulübün imkansızlığı yüzünden Avrupa yerine, Van’a sezon başı kampına gittik. Futbol yaşantımda birçok farklı yere kampa gittik. Ancak Van gibisi olmadı. Halk bizi resmen bağrına bastı. Hiç yalnız bırakmadı. İnanılmaz bir ortam yaşattılar. Her idmanımız maç gibi geçti.
Stankoviç faktörü
Hoca tam bir disiplin abidesi ve inanılmaz sert biriydi. Kimseye acımazdı. Bakınca gözlerinden anlardık. Araya mesafe koyardı. Şu da gerçek; çok adaletli idi. Birine güvenince vazgeçmezdi. Mesela ben ligin ilk yarısında çok kötü performans ortaya koydum ama beni sürekli oynattı. Başka hoca olsa, yani ben hoca olsam oynatmazdım. O güven verici. İkinci yarı bunun üzerine çalışıp çok iyi oynadım. Şampiyonluğu getiren golü attım.. Toplamda 5 gole ulaştım. O sezon orta sahada görev yaptım.
Cimbomla nefes nefese
Şampiyonluk yarışında Galatasaray ile amansız bir yarış vardı. Her iki takım da son 10 maçtan dokuzunu kazanmış, sadece aramızdaki maç berabere bitmişti. O derbide Galatasaray 1-0 önde idi. Ziya abinin attığı golle 1-1 tamamladık. İşte o maç bitimimde şampiyon olacağımızı düşündük. Lig tarihinde böyle nefes nefese giden bir başka sezon hatırlamıyorum . Öyle bir stres yüklü dönem yaşanmadı, yaşanmaz da artık..
‘Şampiyonluk golü bana nasip oldu’ Trabzon’da inanılmaz atmosfer vardı. 19’da yaşanan pozisyonda golü attım. Aman Allah’ım! Neredeyse sonra maç bitene kadar Trabzon bizi hapsetti resmen. Direndik. Onlarda bir sürü pozisyonda gol atamadılar. Böyle baskı yediğimiz, zorlandığımız bir maç daha olmadı. O sezon Trabzonspor’da çok güçlü takım idi.
‘Ayıp olmasın diye...’
Trabzon galibiyeti ile şampiyon olduk. Yine bu sezon gibi Ramazan Ayı idi. Dönüş uçağında bazı Trabzonlu futbolcular da vardı. Onlara ayıp olmasın diye en küçük tepkide bulunmadık. Galatasaray ile yarışmamıza rağmen hem de... Öyle saygı, sevgi vardı..
‘Süleyman Seba imkansızı gerçekleştirdi’
O dönem kulübümüz imkansızlıklar içindeydi. Rahmetli başkanımız Süleyman Seba, gençlerden oluşan takım kurdu. Şampiyonluğun mimarı Stankoviç’ti. Takım oyununu tercih etti. Ben, Rıza, Fikret orta sahada oynadık. Ziya Doğan ile Sinan Engin sonradan giriyorlardı ve çok katkı verdiler. Geride Samet, Ulvi ve Kadir abiler vardı. Mirsad Kovaçeviç ileride çok güzel goller attı.
‘Çamurdan çıktık’
O şampiyonluk yokluk içinde geldi. Fulya’da ve İnönü’de toprak zeminde de, çimde de oynadım. Çamurdan çıktık. Saygı, sevgi, takım ruhu, terbiye... Böyle abi kardeş gibi havamız vardı. Şampiyonluk her zaman yıldızlar ile gelmiyor. İyi ekip varsa, iyi idare ediliyorsa ve iyi yönetiliyorsa bu da yeterlidir. İşte biz o sezon genç kadro ile bunu başardık.
Averaj ile gelen mutlu son
Son dört haftaya girdiğimizde bu amansız yarış sürdü. Her iki takım da haftaları kayıpsız geçiyordu. Öyle ki, idmanlar da bile heyecan zirvedeydi.
‘Trabzon’a büyük teşvik gönderdiler!‘
Sakaryaspor’u 6-0 yenip averajı düzelttik. Çok avantajlı duruma geçtik. Bizim için değil sadece, ligin kaderini hatta şampiyonluğu belirleyecek Trabzonspor maçımız vardı. Maçtan önce ortaya çok bomba iddialar atıldı. İddialara göre Galatasaray, Trabzon’a çok büyük miktarda teşvik primi göndermişti. Bu olay o dönem yarışın da önüne geçti. Çok konuşulup tartışıldı.