Efes için kabus gece zor bitti
Ben artık futbolcuların asla iyi niyetli olduğuna inanmıyorum! Anadolu Efes maçı öncesi Beşiktaş - Fenerbahçe maçını izledim. Son senelerde gördüğüm en mücadeleci ve heyecanlı maçtı. Gerçekten iyi futbol, iyi oyuncularla oynanıyor. İki takımın da oyuncularının seyri ve taşıdığı adrenalin harikaydı.
Ancak, güzelim maçın içine edebilmek için ellerinden geleni yaptılar. Tekmeler havada uçuştu. Vakit geçirebilmek için yapılan ağır hareketler oyunculara hiç yakışmazken, bazı oyuncular yediği tekmeler nedeniyle yerden kalkamadı! Bu oyuncuların çoğu Avrupa’nın en önemli ülke ve takımlarında oynadılar. Oralarda böyle çirkinlikler kattıkları futbol oynamaları mümkün mü? Bu maçta Avrupalı bir hakem olsaydı, o kadar çok oyuncuyu kırmızı kartla atardı ki, maç tatil edilirdi! Tekmeler, ayağa basmalar, kafa atmalar, kollarla sarılmak! Tam anlamı ile tekme tokat birbirine giren oyuncular! Bu kadar kötü niyetli bir maçta Allah için iyi ve hakkaniyetli maç yönetmesi beklenen hakem Fırat Aydınus’un çaldığı düdükler geceler boyu tartışılacak! Aydınus ne yapsın?
Başkanlar, yöneticiler, seyirciler ve sanal alem savaşları öyle çizgiye tırmandı ki, herkes birbirine düşman gibi davranıyor. Sahaya çıkan oyuncular öyle baskı altında ki: “Yere düşen rakip oyuncuyu elini uzatıp yerden kaldırmak sanki vatan hainliği!” Bu şartlar altında kamplara bölünen kulüpler ve taraftarlar rakiplerini kan davalı gibi görüyorlar!
Bu atmosfer içinde basketbol şubeleri zayıf olan takımların varlığına sevinir olduk. Eskiden parke savaşları arasında yaşayanlar ne kadar zor geceler geçtiğini iyi bilir! Ancak zayıf kadrolu büyük kulüplerin varlığı nedeniyle; kavgaların basketbola taşınmasına engel olacak! Parkede kuvvetler denk olmayınca basketbola ilgi azalıp tek taraflı rekabet oluyor!
Futbolun bu sıkıntılı hali dilerim “kan davasına” dönüşmez ve insanlar iyice birbirine girmez! Maç sonrası televizyonlarda maç değil sanki bir savaşın anatomisi kelimelerle çiziliyordu!
Anadolu Efes deplasmana giderken, çok önemli eksiği vardı. Son zamanlarda takımın lideri Simon’un idmanda Birkan’ın dişine dudakları çarpıyor ve yarılıyor. Sıradan bir yarılma sanılırken, inanılmaz bakteriler bir anda Simon’un dudağını acaip şişiriyor ve Simon günlerce hastanede yatıyor.
Milano deplasmanında kötü başlamadı. İlk çeyrek 17/17 berabere biterken, rakip üç saniyede biraz hakimiyet kurabilsek ve McCollum’un şutları girerse işimiz kolaylaşacak. Tamamen prestij maçını kazanmak önemli. Çeyrek sonunda; 0/4 üçlük atmamız aleyhimize oldu. Topların hücumda kıymetini bilmeden oynamak hata oluyor. İkinci çeyrekte eski dostlardan Jerrells ve Goudelock’ın AX MİLAN adına attığı basketler ile devreyi Milano 44/29 önde bitirdi.
Devre arasında Ergin Ataman’ın yine şapkadan tavşan çıkaracağını, bir şeyleri devreye sokacağını umuyorum. Son zamanlarda savunmayı iyi yapmaya başlayan Efes Türkiye kupasını kazanırken en büyük silahı müdafaasıydı. Devre biterken sadece yeni transfer Sonny Weems’in 9 sayısı dışında doğru dürüst sayı atan yoktu!
Üçüncü çeyreğe hemen tam saha pres ile maça başlayan Efes sayı farkını azaltmaya çalıştı. Savunma bir türlü oturmayınca bir ara skor 55/45 oldu. Ancak üçüncü çeyrek Kuzminskas’ın üçlüğü ile 58/45 geçildi. Skorun böyle farklı gitmesinin en büyük nedeni takım halinde 0/10 üçlük atılmasıydı. Böyle kötü şut yüzdesi ile maç kazanmak tamamen hayal.
Son çeyrekte hem sahadaki oyuncular, teknik patronlar, hem tribünlerdeki seyirciler, hem de biz ekran başındakiler bir an evvel tatsız tuzsuz maçın bitmesini bekliyoruz. Kabusumuzun bitmesi için ömür tükettik! Yazmadan geçmeyeyim. İsabetsiz üçlük atışımız 0/11 oldu! Efes rekora koşuyor. Herhalde uçakla dönen Efesli oyuncuları Coach Ergin Ataman direkt salona götürüp üçlük idmanı yaptırır diye düşünüyorum.
Son çeyrekte ne yazık ki, hiçbir varlık gösteremedik. Üçlükte McCollum’un attığı bir tanecik üçlükle istatistiğimiz 1/13 oldu. Stimac ve yeni gelen Weems olmasa sayı bakımından tam bir “ayıp maçı bitirecektik” 77/64, maç da, biz de bittik! Euroleague Efes için bu sene tam bir rezalet sezon oldu! Sezon başında takımı kuran Perasovic’i ayrıca tebrik ederim.