Efsane Can Bartu nasıl hapis cezası aldı?
Yasaksız da zaten evden çıkmıyordum, onun için yaşantımda sözü edilmeğe değer bir değişiklik yok. Yaklaşık 4 saat yazma, 4 saat okuma ve 4 saat de tv izleme denilebilecek bir rutin. Yeme-içme, temizlik, hanımla sohbet ve uykuyla 24 saati doldurmakta pek zorlanmıyoruz.
11 Nisan Cumartesi gününün televizyon yayınlarındaki asıl sürprizi FBTV'deki Can Bartu programları oldu. Beni sadece buradan izleyen okurlar bile anımsayacaktır, bir Can Bartu belgeseli mutlaka yapılmalı, diye yıllardır çaba gösteriyorum. Elbette ki bu görev de öncelikle FBTV'ye düşüyor. Onların bu görevi önemli ölçüde yerine getirme çabası içinde olmaları da beni mutlu etti. Emeği geçenleri kutluyorum.
Gerçi tam olarak benim önerdiğim durum sözkonusu değildi ama ayrı ayrı birkaç programda Can Bartu'nun anlatılması hoştu. Mazinde Bir tarih yatar, Zaman Tüneli, Şükrü Birand'ın ve Halit Kıvanç'ın eski programı tekrarlanarak Can Bartu anıldı. Bazı anlatılan durumların tekrarlanması, bazılarında bilgilerin birbirini tutmayışı gibisinden durumlar kesinlikle önemli değildi. Bu kadarına da şükredeceğimiz bir durum sözkonusuydu.
Aslında yıllardır önerdiğim Can Bartu belgeselinin yapılmasının ne kadar zorunlu olduğunu gösteren programlardı bunlar. Saydığım programların İtalya yönü kaçınılmaz olarak biraz zayıftı. Belgesel için o boyutta daha sıkı bir çalışma yapılmalı. 6,5 yıllık muhteşem bir serüven birkaç satırlık anlatılarla geçiştirilemez. Ayrıca, aynı olayla ilgili değişik anlatımların da ortadan kalkması gerekiyor çünkü bunların canlı tanıkları henüz yaşıyor.
Örneğin, 1968-69'daki Manchester zaferinde teknik direktör Molnar'ın ilk yarı bitiminde Can Bartu'yu oyundan almak isteyişi ama onun çıkmayıp ikinci yarıdaki muhteşem oyunuyla zaferin mimarı oluşu, bu programlarda da değişik biçimlerde anlatıldı. Anlatanlardan biri o maçta oynamış ve gol atmış olan Ogün Altıparmak. O, Bartu'nun oyundan çıkmak üzere duşa gittiğini, futbolcuların Bartu'nun çıkarılmasına karşı çıktıklarını ve Molnar'ın da buna boyun eğdiğini anlatıyor. Aynı olayın başka anlatımlarını da defalarca dinledim.
Can Bartu ile ilgili olarak bugüne kadar hemen hiçbir kaynakta değinilmeyen bir notu da, Metin Oktay'la ilgili çalışma sırasında tesadüfen buldum. 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında Metin Oktay'ın 45 gün hapis yatmasına yol açan ‘izin tecavüzü' uydurması Can Bartu için de sözkonusu olmuş. Hatta Bartu'nun cezası çok daha ağır; hem 5 ay hapis yatacak hem de 100 günlük askerliği yanacak. Haberin yayınlanmasından 1 gün sonra da Bartu'nun üzgün olduğunu belirten açıklaması yer alıyor. Ancak sonrasında bununla ilgili haberler kesiliyor gazetede. Bartu'nun hapis yatmadığını biliyoruz ama ne olduğu da belirtilmiyor.
Üstelik iş o kadarla da kalmıyor, dönemin egemeni olan Milli Birlik Komitesi Bartu'yu takip ediyor. Asker olduğu halde, o dönemdeki bir organizasyonda, hastayım diyerek Karagücü takımında yer almayışı nedeniyle Can Bartu'ya 25 gün ceza veriliyor. Cezayı veren de Ordu Spor Bürosu. Kime sorabilirsiniz ki, ‘Sizin böyle bir yetkiniz var mı?' diye. Belli ki ceza uygulanıyor ve Can Bartu 18.12.1960 tarihindeki Metin Oktay'ın 4 gol attığı 5-0'lık tarihi maçta oynayamıyor.
Arşivlerde dolaşırken insan buna benzer çok ilginç durumlarla karşılaşabiliyor. Zaten batık durumdaki kulüplerin, Koronavirüsle tam olarak yere serilmelerine karşın, hala transfer uydurmalarıyla tiraj ve reyting alabileceklerini sanan değerli meslekdaşlarıma da tavsiye ederim. Okur ve izleyicilerin çok ilgisini çekip kendilerine de kazanç getirecek bir yığın malzeme bulabilirler arşivlerde…