"Eğer bu iş son haftaya kalırsa..."
Zeljko Obradovic, 10. şampiyonluk için hedef gösteriyor. Eğlenceler, kutlamalar çok doğal. Bu dakikalarda artık kutlamalar bitti. Euroleague kazanılmış bir kupa olarak yerini aldı. Kamp başladı. Taraftarlar için de yeni maceralar başlıyor. Artık bundan sonra Türkiye Ligi play-off serisi maçları var. Şampiyonluk hedefi, yeni sezon çalışmaları başlıyor. Obradovic olmak böyle bir şey. Hayat sürekli devam ediyor. Hep hareket halinde olacaksınız, kendinizi geliştireceksiniz. Böyle davrandığınız zaman başarının devamı zaten geliyor.
Yunan basını tarafından yazılan çok büyük laflar, cümleler var. Gazetedeki küçücük haberde kocaman bir spor kültürü olduğunu görüyoruz. Bugün Olympiakos ile gurur duyuyorlar. Gözlerinde küçültmüyorlar, gurur duyuyorlar. Obradovic için, ”Saygıyla eğiliyoruz” başlığı onları büyütüyor. Bu ifadeler spor kültürü ve çapını gösteriyor. Bizler ise başarıyı kutlarken halen polemiklere bakıyoruz. Kim kimi kutluyor, kutlamıyor onlar konuşuluyor. Olgunluk, hazım, spor kültürü başka şey. Bizim de artık bir doymuşluğa, olgunluğa, kültüre ve ekole kavuşmamız gerekiyor. Bu başarılar, kâr üretemediğin zaman kalıcı olmayabilir. Sponsor desteği başarılı olduğun zaman gelir. Her seferinde dev bütçe yaratamazsın. Hem para kazanan hem de başarılı bir yapıyı sürdürülebilir hale getirmen gerekiyor. Bu da spor kültürü ve ekolden geçiyor.
Fenerbahçe artık Teodosic’i kadrosunda istemeyebilir. Kendini kahraman yapacak diye atışı erken kullandı. O atışı orada kullanmayabilirdi. CSKA, rakibini eleyecekti ama Teodosic bunu mahvetti. Fenerbahçe şu anda zirvede. Bunu iyi kullanmak gerek. Benim en az dert ettiğim şey; kadroya katılacak yeni isimlerin kim olduğudur. Fenerbahçe’de basketbol iyi yönetiliyor. Başarı gelince, sponsor da geldi. İddialı ve hırslı bir sponsor destek olabilir.
Obradovic ve ekibi piyasaya çok hakim. Oyuncuların avantaj, dezavantajlarını çok iyi biliyorlar. Bu işin başındaki bu adamlar işi biliyorlar. Obradovic’i birazcık tanıdıysam, bu adam Bogdanovic giderse yerine kimi alırım diye çoktan planlarını yapmıştır. Ekonomik ve sportif anlamda bu hazırlığı yapmıştır diye düşünüyorum. Bir taraftan Belgrad’ı telaffuz ediyor, diğer yandan antrenmandan bahsedebiliyor. Bu başarılar, plan, program ve devamlılıkla geliyor.
Bugün futbol takımıyla ilgili Aykut Kocaman gelir mi, Simon Kjaer giderse ne olur, acaba kimler kalacak-gidecek diye sürekli konuşuluyor. Futbol takımında bir plan yok. Biraz başarılı gittiklerinde hemen bozmuşlar. Ekonomi kötü, para yok. O günü beğenmiyorlar ve gelecek için de endişe duyuyorlar. Plan, program hep kadrolarla oluyor. Basketbolda o var. Altyapıya da bu fırsatı vermek gerek. Kendi Udoh ve Bogdanovic’lerini yetiştirebiliyorsan iyi olur elbette ama bu bir günde olacak iş değil. Obradovic, son dakikalarda yerli oyunculara şans vererek mesajı zaten vermişti. Oyuncuların ve yöneticilerin Obradovic’in mesajlarını iyi okumaları gerekiyor. 25-30 milyon bütçe her zaman olmayacaktır. Bu seneyi Fenerbahçe Basketbol Şubesi kârda mı kapattı sanki? Prestij ve marka değeriyle oyuncu transfer edemiyorsun.
Yunan gazetelerindeki minicik haberin, aslında ne kadar büyük bir haber olduğunu konuştuk. Orada, kalitelerine yakışır bir medya var. Kaybetmiş bir takım olan Olympiakos bizlere neler dedirtiyor. Tebrik etme meselesine gelince, Pascal Nouma’dan başlayalım… Bir kısım Beşiktaşlı Pascal Nouma’ya tepki gösterdi. Eğer tüm Beşiktaşlılar Nouma’ya tepki gösterdiyse Radyospor’a bağlanan ve şampiyon olan Fenerbahçe’yi tebrik eden Beşiktaşlı dinleyiciler uzaydan mı geldi? Genelleme yapmamak burada önemli. Basın mensubu arkadaşların da bu konuya hassasiyet göstermesi gerek. Birini tebrik ettiğin zaman cebinden bir para çıkmıyor. İki taraf için de bir değer arz ediyor.
Tebrik edenin küçüldüğünü hiç görmedim. Bu bir kalite, olgunluk gerektirir. Maalesef bunlar bizim ülkemizde çok az var. Ergin Ataman, “Tebrik etmiyorum” diyor. Niye? Onlar da bizim Eurocup başarımızı tebrik etmediler demiş. Ergin Ataman’ın burada muhatabı Obradovic’tir. Ama sen bir camia ile ilgili konuşuyorsan, ”Aziz Yıldırım ve yönetimi bizi tebrik etmemişti ama ben onları tebrik ediyorum” desen… İşte böyle dersen bir gol de öyle atmış oluyorsun. Ama bunu yapamayacak kadar kibirli. Ergin Ataman, iyi bir basketbol antrenörü fakat ; iyi bir spor adamı değil. Maalesef iyi bir spor adamı olduğunu düşünmüyorum.
Galatasaray Eski Başkanı Faruk Süren medeni bir adam. Ama günün sonunda “hayırlı tesadüfler” diyerek cümlesini bitiriyor. Bu senin ezikliğini gösterir. Hiçbir başarı tesadüf değildir. Nereden baktığına bağlı. Galatasaray’ın o dönemki (UEFA Kupası kazandığı dönem) başarısına kimse tesadüf diyemez. Önüne geleni yendi. Çok büyük galibiyetler aldı. Sonra, 3-4 yıllık sürece bak, arka arkaya şampiyonlukları var. Demek ki tesadüf değil. Ama 20 yılda bir kere başarılmış. Sonrasında yeni bir kupa var mı? Yok. O başarıyı kalıcı hale getirememişsin. Bu bir tesadüfse bile tesadüf dememen gerek. Spor adamlığı bunu getirir. Aziz Yıldırım, “tesadüf” diyerek rakibin canını yakmak istemiş. Bugün Faruk Süren, Fenerbahçe’yi kutlasa daha da büyür. Karşındakinin hatasıyla yarıştığında olmaz. Böyle olunca bu durum bizim kalitesizliğimizi besliyor. Bizler nasıl kaliteli hale geleceğiz? Maalesef bunu yapanlar var. Ergin Ataman, Faruk Süren rakiplerini tebrik etseydi, ne olacaktı? Böyle olmayınca şiddeti körüklüyorsun. Fırsat, rakibinin başarısını takdir ederek, geçmişte onun yaptığı ayıbı yapmayarak rakibi utandırmaktır. Bu fırsatı maalesef ıskaladılar.
Tolunay Kafkas, 23 maçta 6 galibiyet alırken, Okan Buruk ise 7 maçta 6 galibiyet aldı. Bu çarpıcı olan istatistik. Bir de açıp Leicester’a açıp bakmak gerek. Cladio Ranieri takımı şampiyon yaptı, görevine son verildi. Daha yardımcısı Shakespeare ile neler yaptılar? Bu durum dünyanın her yerinde var. Ranieri zaten takımı şampiyon yapmıştı. Aynı şampiyon takımla yola devam etti. Sonrasında göreve gelen yardımcı antrenör neler yaptı? Çok farklı şeyler yapmadı. Bu böyle bir şey. Akhisar’da da çok bir şey değişmedi. Okan Buruk’un 7 maçında oynayan oyuncu grubu aynı. İşin psikolojisi, işin motivasyonu bazen bir cümleyle bile değişebiliyor. Oyuncu grubunun özgüveni, motivasyon, konsantrasyon değişiyor ve performans tam tersi noktaya gidebiliyor. Ben, teknik direktörler arasında çok fazla fark olduğunu düşünmüyorum. Psikolojinin futbolcular üstünde ne kadar önemli olduğunu gösterdiği düşüncesindeyim.
Bursaspor, ligin boyu biraz daha uzun olsa küme düşebilirdi. Ligin ilk yarısında Bursaspor ilk 5 içindeydi. Bir gece-gündüz de burada var. Bursaspor’un, Gençlerbirliği ve Trabzonspor ile oynayacağı maçları var. Çöken performansında, Bursaspor taraftarı da ilk 5’te. Dolu tribünlere oynuyorlardı. Takım otobüsünün basılması, futbolcuların dövülmeye başlanması, yönetimin taraftarlara sahip çıkması, futbolcuları mahvetti. Bursaspor yönetimi çok kötü bir yönetim. O yüzden de bu durumdalar. Şu Gençlerbirliği maçını kazanamazlarsa düşme ihtimalleri yükselecek. İkili averajda Bursaspor, Rizespor’dan geride. Rizespor’da da inanılmaz bir kenetlenme var. Bursaspor, 2 puan alır ama hangi maçtan alacak? Bursaspor, Gençlerbirliği’ni yenerse iş biter. Bu iş eğer son haftaya kalırsa her şey olabilir. Normalde bu maçların aynı saatte oynanması gerek. Ligi iyi yönetmiyorlar. Yayıncı kuruluşa bu kadar teslim olunmaz.
Süper Lig’de Fenerbahçe ve Galatasaray üçüncülük için oynuyor. Hiçbir taraftarın umurunda değil. Önemli değil gibi duruyor ama önemli. Medipol Başakşehir ile Atiker Konyaspor kupada final oynayacak. Konyaspor kupayı alırsa doğrudan Avrupa’ya gidecek. Ama Başakşehir kupayı alırsa ligdeki sıralama elbette önemli. Dengeler biraz değişebilir. Erken kampa girmek, transferler… İş biraz daha karışabiliyor. Başakşehir, kupayı alırsa üçüncü bitiren takım doğrudan gruplara kalıyor. Bu da çok büyük bir nimet. Hazırlık etapları, yeni transferlerin adaptasyon süreçleri… Bunlar camialar için de önemli.
Fenerbahçe yine kötüydü. Dick Advocaat, Van Persie’yi forvet arkasına aldı. Orta saha – forvet bağlantısı biraz daha aklı başında bir hale geldi. Van Persie maçı çeviriyor. Hakemler çok düşük profilde. Ne fahiş hatalar var. Mehmet Topal’a sarı kart verildi. Bazı şeyler geçiştiriliyor. Kötü niyet var demiyorum ama hakemler pozisyonları süzemiyorlar. İsmail’in kendini yere atışı var, çok net penaltı noktasına doğru gidilebiliyor. Kendisini atmış gibi gördüm. Maçın sonucuna etki etmedi ama, hakem açısından kötü bir durum var. Hakem, gerekli sarı kartı göstermiyor. Pozisyonları görmüyorsa bir mesele, görüp de vermiyorsa başka bir mesele… Maça bir etkisi yok. Fakat ; hakem Ümit Öztürk vasat bir görüntü çizdi. Çok basit şeyleri süzemiyorlar. Bu adam yarın derbiyi nasıl yönetecek? Üstünde bir baskı da yok.
İngiltere Premier Lig’de bu sezon harika goller var. Emre Can’ın golü ile Henderson’un golü önlem alabileceğin goller değil. Hazard ve Payet’in golleri öyle değil. Defansın zaafla katkısı var. Emre Can’ın ya da Henderson’un attığı golde ne yapılabilir? Hepsi çok güzel goller. Hiçbir gole tesadüf golü diyemezsin. Ama bence Henderson ve Emre Can’ın golleri daha farklı. Emre Can’ın golü çok güzel. Henderson’ın golü de Emre Can ile yarışır.
YASAL UYARI : BU HABER AJANSSPOR.COM TARAFINDAN YAZILMIŞTIR. KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.