Elde var sıfır
Galatasaray’ın temel problemi sürekli top kaybıyla oynuyor olması. Bu kadar çok top kaybı yaparsanız galip gelemezsiniz. Takım tempo yapacak fizik kapasiteye de sahip. Bunu atağa çıkarken yakaladığı ritimle gösteriyor.
Galatasaray’ın temel problemi sürekli top kaybıyla oynuyor olması. Bu kadar çok top kaybı yaparsanız galip gelemezsiniz. Takım tempo yapacak fizik kapasiteye de sahip. Bunu atağa çıkarken yakaladığı ritimle gösteriyor. Ancak bu ritmi sürekli hale getiremiyor. Çünkü atağı şekillendirmesi gereken oyuncular, her atak organizasyonunda yanlış pas tercihi, gereksiz adam geçme çabası içerisine girerek takımı âdeta durduruyorlar. Galatasaray’ın kolay pozisyon vermesi, gol yemesi kabul edilir cinsten bir sorun değil. Ne var ki Denizli aradan geçen onca zamana karşın buna çözüm üretemedi.
Selçuk pek çok pas seçeneği varken, gereksiz yere adam geçme çabasına giriyor, topu kaptırıyor. Uzak direkte iki arkadaşı gol yapabilecek durumdayken, şut atmayı tercih ediyor. Sneijder, Podolski gibi gol atması beklenen oyuncular, gol atma çabasına girerken, gol attırabilecekleri pozisyonları bile harcıyorlar.
Semih 2. yarıda son derece gereksiz bir sarı kart daha görüp, kırmızı kartla oyun dışında kalınca bundan sonrası için şansını epeyce zora soktu. Linnes 11’de yok orijinal stoper Denayer sağ bek. Semih’in atılmasıyla orijinal mevkii stopere geçti; ayakta kalan tek isimdi.
Savunmanın genelinde, özellikle de yan toplarda adam paylaşımı, koordinasyon sıfır. Yenilen ikinci gol bunun tipik örneği oldu. Sabri, Yasin, Bilal oyuna girdi. Etki yaratan değişiklikler olmadı. Kötü oynasa bile skor üreten Podolski gol attı. Takıma çok büyük bir umut vermedi. Sonuç: Galatasaray ligdeki umutlarını sıfırlayan yeni bir mağlubiyet daha aldı. Bu noktada teknik direktör “transfer yapılmadı, o futbolcu, bu futbolcu satıldı” şeklindeki mazeretlerle ortaya çıkan başarısızlığı açıklayamaz.