Emin Özkurt'tan Galatasaray açıklaması: "Men söz konusu değil"
Geçtiğimiz günlerde UEFA'nın Kulüp Kontrol Finansal Kurulu bir açıklama yaptı. Hepimiz o açıklamayla konuya vakıf olduk. UEFA resmi sitesinde yapılan açıklamada Galatasaray'ın UEFA'yla yaptığı anlaşmanın tekrar incelenmesi için UEFA, baş müfettişinin gönderilmesinin karar verildiğini açıkladı. Yani bu Galatasaray'ın yeni yönetiminin çok başarılı bulduğum bir şekilde, 13 Haziran 2018 tarihinde, UEFA'nın her ne kadar daha evvelden kendisine tanınan 30 milyon € zarar tolerasyonunu neredeyse 4 kat aşarak UEFA'nın önüne gitmesine rağmen, sayın Mustafa Cengiz yönetiminin kendilerini iyi ifade etmeleri sayesinde makul ve ağır şartları da olsa sonuçt adil bir anlaşmaya varmışlardı. Şimdi bu anlaşma risk altında. Bu önemli ve büyük bir problem. Önümüzde Galatasaray'ın bu durum üzerine karşı karşıya kaldığı risk, söz konusu anlaşmanın reddedilmesi, düzeltilerek onanması veya olduğu gibi ayakta kalması durumu söz konusu. Şuan itibariyle UEFA nezlinde Galatasaray'la varılmış olan anlaşma ayakta ve ayakta. Yani yürürlüğünü koruyor. Bu nedenle UEFA'nın konuştuğumuz an itibariyle Galatasaray'ın Avrupa kupalarından men edilmesi gibi bir durum söz konusu değil. Ancak ortada çok alışık olmadığımız bir yeniden değerlendirme süreciyle karşı karşıyayız. Bunun potansiyel risklerini sayın Mustafa Cengiz, UEFA başkanıyla gerçekleştirdiği görüşmede sezmiş olacak ki, potansiyel bir CAS başvurusundan bahsediyorlar pazartesi günü için.
CAS, gerek FIFA'nın gerek UEFA'nın hoşuna gitmeyecek birçok karara imza atmıştır. Daha bu sene UEFA, Milan'ın Şampiyonar Ligi'nde mücadele edemeyeceğine dair bir karar verdi. Fakat Milan başvuru yaptı ve CAS'a gitti. CAS'tan da bu verilen kararın dönmesini sağladı. Şunu unutmayalım; Spor Hukuku, kendine özgün kuralları olan, çok özel ve tepesinde CAS'ın yer aldığı bir yapı. Dolayısıyla bu çerçeveden baktığımızda CAS, bu konuda en son sözü söyleme hakkına sahip olan ve işini çok iyi bilen, uluslararası alanda tanınmış bilinmiş hukukçuları bünyesinde barındıran bir kurul. Buradan zaten bütün kararlar çıkıyor. Galatasaray'ın başvurusunun neticesinin ne olacağını kestirmek mümkün değil.
Ancak şunu belirtmek isterim; UEFA'ya karşı CAS'ın önüne gittiğinde, Galatasaray hangi nedenle başvuruyu yapacak konusu çok önemli. Pazartesi günü basın açıklamasıyla veya KAP bildirimiyle bu başvurunun gerekçesini herhalde biraz daha net görmüş oluruz. CAS'ın önüne bir dosyanın gitmesi ve CAS'ın o dosyayla ilgili bir karar vermesi için mutlaka UEFA'nın veya FIFA'nın bir kararının olması ve o karara karşı itiraz ediyor olmanız gerekir. Burada tartışılacak konu şu olur hukuki açıdan; UEFA'nın Galatasaray aleyhinde verdiği bir karar yok. O zaman Galatasaray potansiyel bir riski, CAS'a başvuru yoluyla engellemeye çalışıyor gibi görünecek. Zaten hâli hazırda mevcut anlaşma ayakta ve belki bu süreç sonunda da aynı kalacaksa o zaman CAS şunu sorgular, "Benim önüme sen neyi getirdin, neye itiraz ediyorsun?"
Sonuç olarak riskler için benimsenmiş bir strateji gibi görünüyor. Ama şunu söylemek istiyorum. Potansiyel risk gördüğünüz durumlarda sporun en üst yargı mercihi olan CAS'a gitmeniz, o konuda bir karar verileceği anlamına gelmez. CAS'ın, "Bu konu konuşulmaya ve değerlendirilmeye değer bir konu değildir çünkü ortada bir karar yoktur" deme ihtimali de vardır.
Benim tahminim UEFA'yla olan görüşme sayın başkanın zihninde bazı soru işaretleri oluşturmuş olabilir. Bu nedenle de gidişatla alakalı çeşitli endişeleri doğmuş ve hukuki bir adım atma yönünde yönlendirilmiş olabilir. Bu çok doğru bir yöntem midir, zaman gösterecek. Alınacak sonuç bunu gösterecek ama eğer Galatasaray önceki yönetimden kalan ağır bir mali külfeti, iyi derecede izah etmiş olmanın getirdiği tecrübeyi bu süreçte de gerek hukuki gerek finansal tüm boyutlarıyla ortaya koyabilirse yönetimin bir men cezasıyla karşı karşıya kalmadan süreci tamamlama potansiyelinin olduğunu görüyorum. Ancak dosyanın yeniden böyle bir sürece girmiş olması da risk tarafının önemsenmesi gerektiğini gösteriyor.
Mustafa Cengiz'in 3 sene men olabilir açıklamasını çok anlayamadım. 3 yıl men çok ağır bir yaptırımdır. Öyle çok rutin bir şekilde gelmez. Hele finansal fair-play bazında 3 yıl men konuşulmaz. Şu konuşulur, UEFA der ki 'Ben sana aşrtları tamamlaman için süre veriyorum ve denetleyeceğim. Yapacağım denetimde de mali-finansal koşulları gerçekleştirdiğin durumda seni UEFA müsabakalarına alırım' diyebilir. Ama sayın başkan, "Bunu finansal durum ancak 3 yılda toparlanır' diyorsa belki onu ifade etmek istemiştir.
Öncelikle şunun altını çiziyorum; bizim Türkiye ve Türk takımları olarak biraz daha aktif ve kendimizi iyi açıklayan bir noktada olmamız gerekiyor. Çünkü bizim yaşadığımız en büyük problem, kendimiz anlatmakta güçlük çekiyoruz. Çoğunlukla Avrupa'nın diğer etkili ve güçlü kulüplerine karşı UEFA'nın takındığı tavırla bize karşı takındığı tavır arasında ciddi bir fark oluyor ve bu farkı bizim ortadan kaldırmamız lazım. Bunun da yolu UEFA'nın kurullarında aktif olmaktan geçiyor, oralarda Türklerin aktif olması lazım. Dolayısıyla finansal fair-play konusu gündeme geldiğinde Milan ve Paris Saint-Germain kulüpleri çok kötü durumda yakalanmışlardı. Finansal fair-play şartlarını yerle bir etmişlerdi. Bundan 2 sene önce UEFA, bu kulüplere ceza vermeden önce talimatı değiştirdi. Bu kulüplerin finansal durumlarına göre çok düşük sayılabilecek cezalarla süreci tamamladı. Bizim burada daha sağlam ve olaya daha hakim olmamız gerekiyor. Bu konuda çok eksiğiz.
Galatasaray kulübünden bana konuyla ilgili özel bir istek gelmedi ama bu Türk takımlarını ilgilendiren bir konu ve bizim her türlü desteğe hazır olmamız gerekiyor.