Emrah Karalinç: Geçmişe mektup 1
Koronavirüs ile mücadele ettiğimiz şu günlerde futbolseverler olarak topun dönmesini özledik. Sizleri, geçmişte iz bırakan maçlara götüren Ajansspor'da yeni bir seri başlıyor. Radyospor programcısı ve Ajansspor editörü Emrah Karalinç'in kaleminden Geçmişe mektup serisi sizlerle. İşte serinin ilk hikâyesi...
İstanbul'da Milan ve Liverpool arasında unutulmayacak bir final maçı oynanmıştı. Milan'ın unutulmaz bir kadrosu, Liverpool'un da inanmışlığı o güne damga vuran şeydi. Maç öncesi Milan'ı favori olarak gösteren otoritelerin sayısı azımsanmayacak ölçüdeydi. Nitekim ilk yarıda ortaya çıkan 3-0'lık sonuç da o otoriterlerin kibrini okşuyordu.
İlk dakikada Milan efsanesi Paolo Maldini takımını öne geçirdi. Sonrasında Shevchenko, Crespo'yu Crespo da ağları gördü. İlk yarının son dakikasında Hernan Crespo skoru 3-0'a taşımış ve Liverpool taraftarlarının umudu solmuştu. Herkes doğal olarak, her şeyin bittiğini düşündü.
Bir televizyon programı ismi gibi ikinci yarıda maç yeniden başlıyordu. Sima olarak Ergin Ataman'a benzetilen futbol filozofu Rafa Benitez'in inanmışlığının tezahürü ete kemiğe bürünmüş ve sahadaydı adeta. Aslında, maç öncesi düzenlenen basın toplantısında da başarıya aç olduklarını dile getirmişti.
O güne dair, dönüp açıklamalara baktığınızda, "Bizim oyuncularımız arasındaki en büyük fark antrenördü" diyor ikinci yarıda oyuna giren Hamann. Ayrıca, Benitez'in söylediği ve pek bilinmeyen bir gerçeği, açıklıyordu...
Herkesin gözünün pasının silindiği gün Rafa Benitez, Steve Finnan ile konuşmuş ve durumunu sormuştur. Benitez, skor 3-0 Milan lehineyken, "Ne kadar daha gidebilirsin? Bir uzatma yeterli mi?" diye sorunca, Liverpool oyuncuları maçı kazanacak özgüveni depolamıştı.
Kırmızı renkteki futbolcular, yıllarca konuşulacak bu cümle sonrasında kendine geldi ve geri dönüşlerin hastası olan futbolseverler arka arkaya golleri gördü. Gerrard, Simicer, Alonso...
Atatürk Olimpiyat Stadı'nda 70 bin futbolseverin 40 bini Liverpool taraftarıydı. Maçın İspanyol hakemi Manuel Mejuto Gonzalez de dahil kimse şaşkınlığını gizleyememiş ve maç uzatma, ardından da penaltılara gitmişti. 118. dakikada Schevchenko'nun üzüntüsü aslında her şeyi anlatıyordu.
Liverpool'un Polonyalı kalecisi Jerzy Dudek'in kale çizgisi üzerinde yaptığı Kızılderili dansına benzeyen hareketler mi işe yaramıştı bilinmez... Ama bir gerçek var ki Liverpool penaltı vuruşlarında sol ayaklı Serginho ve duran top profesörü Pirlo'ya geçit vermiyordu. Liverpool'da ise Hamann ve değişik saç stiliyle ilgi toplayan Cisse golleri bulmuştu.
Milan'da efsane yedek Tomasson ile Kaka golleri attı ve hatta Liverpool'un unutulmaz sol beki Riise de taraftarlarını üzdü. Simicer ağları havalandırdı. Shevchenko ise futbol adına en kötü günündeki eziyeti sonlandırdı.
Şampiyonlar Ligi'nde en iyi 50 maç listesine giren ve sıralamada 1 numarayı hak eden karşılaşmaydı. Maçın adamı, havada asılı kalarak attığı kafa golü ve yaptırdığı penaltı ile Steven Gerrard oldu. İngiltere Premier Lig'de şampiyon olamıyor diye topa tutulan Liverpool Şampiyonlar Ligi kupasını alırken, bir tarih yazılıyordu.
Liverpool'un şampiyonluk hikâyesinin yazıldığı günlerde meslek aşkı filizlenen bir spiker adayı vardı. 'Böyle bir final anlatmak ne güzel olur' diye içinden geçirirken, gönlüne ise meslek aşkının tohumları çoktan ekilmişti bile.
NOT: SERİNİN BİR SONRAKİ HİKAYESİNDE SİZLERİ 2006 SENESİ BEKLİYOR...