Emre Belözoğlu: Sinirden gözyaşı döktüğüm zamanlar oldu
Çocuklarının isimlerini de kendisinin koyduğunu söyleyen Belözoğlu, “Bu konuda biraz tutucuyum sanırım. İsim konusunda, özellikle çocukların çok doğru isimler alması gerektiğine inanıyorum. Anlamlarının olmasına, karakterli insanların isimlerini seçmeye gayret ettim. Ömer’i Hazreti Ömer’den dolayı seçtim. Neda’yı, Osmanlıca bir isim olduğu için koydum. Meryem’i de, en iffetli kadın Meryem olduğu için istedik” dedi.
Eşi Tuğba Belözoğlu ile tanışmalarını anlatan Emre Belözoğlu, “Ben Tuğba’yı çok daha önce, tanışmamızdan dört-beş sene önce rüyamda görmüştüm. Hiç tanımıyordum. Gördüğümde onu bir yerden hatırladığım aklıma geldi. Tanıştıktan 15-20 gün sonra ona kendisini rüyamda gördüğümü söyledim. Hatta ilk tanıştığımızda üzerindeki kıyafeti dahi rüyamda görmüştüm” dedi.
Arda Turan’ın da Atletico Madrid’te oynadığı dönemde fiziksel olarak değiştiğini, çok kilo verdiğini belirten Tuğba Dural’a, Emre Belözoğlu'da katıldığını belirtti ve kendi tecrübesini anlattı. “İspanya ligi çok zor bir lig; hem teknik hem fiziksel anlamda çok hazır olmanız gerekiyor. Arda’yı da çok iyi hazırladılar; Atletico Madrid’te mükemmel seneler geçirdi. Barcelona’da da öyle. Şöyle bir anımı anlatayım: Atletico Madrid’e ilk geldiğimde imza attım, kilo ve yağ testlerim yapıldı. 75,5 kilo çıktım; Fenerbahçe’de oynadığım kiloya yakın bir kiloydu. Bana hoca, ‘Bizde oynaman için değil, antrenmana çıkman için 71,5 kiloya düşmen gerekiyor. Bir ay süre veriyoruz sana’ dedi. Bir sporcu için dört kilo vermek çok zordur. Sadece antrenmana çıkabilmek için bir ayda o kiloyu vermiştim” dedi.
Çocukluğundaki bayramlardan da bahseden Belözoğlu, “Bayramlar her geçen sene bir öncekini aratıyor. Benim çocukluğum İmrahor, Yedikule’de geçti. Kısa bir dönem Zeytinburnu’na taşındık. Çok küçük bir Rum mahallesinde büyüdüm. Özellikle Ramazan’da sokaklara yayılan sofralar, herkesin beraber açtığı iftarlar, sahurlar ve yine herkesin komşuluk ilişkisinden çok aile ilişkisiyle bayramlaştığı sabah namazından sonraki anlar aklımda kalmıştır” diye anlattı.
Maç içerisinde sinirli biri olduğu hakkındaki düşünceleri de yorumlayan Emre Belözoğlu, “Çok küçük yaşlarda çok büyük sorumluluklar alıyorsunuz. Bir anda kendinizi çok başka bir yerde buluyorsunuz. Ben profesyonel olarak bu mesleğe 16 yaşında başladım. 12-13 yaşlarında da yine asi bir oyuncuydum saha içinde. Kaybetmeyi sevmeyen, elinden geldiğince sahada her şeyini veren... Okulun bahçesinde bile böyle bir çocuktum. Bunu değiştiremiyorum, değiştirmek de açıkçası hiç istemiyorum. Çünkü bu beni sahaya hala motive eden en asil duygum. Kaybetmeyi sevmiyorum. Bu bana bazen hatalar yaptırdı. Hiç istemediğim diyaloglara girmek zorunda kaldım. Eve geldiğimde, çok samimi söylüyorum, bazen sinirden gözyaşı döktüğüm zamanlar da olmuştur” dedi.
(NTV)