"En iyi maçım 4 kırmızı kart gösterdiğim Fenerbahçe-Galatasaray derbisiydi"
Türkiye futbol tarihine geçen birçok maçı yöneten eski hakem Ali Aydın, Merkez Hakem Kurulu'nun verdiği maçlarla diğer hakemlere 'adeta' bir mesaj verdiğini düşünüyor. En iyi maçını sarı kırmızılara 4 kırmızı kart gösterdiği Fenerbahçe-Galatasaray derbisi olarak gösteren Ali Aydın'a göre en kötü yönettiği karşılaşma ise düdüğü asmasına yol açan Beşiktaş-Galatasaray maçı. İşte detaylar...
- Özhan Canaydın'ın, 'düdüğü assın' açıklamasından o gün nasıl etkilenmiştiniz? İlk duygunuz ne olmuştu?
O konulara hiç girmesek. Yaşandı ve bitti. Bununla ilgili daha önce defalarca açıklama yaptım. Şimdi tekrar konuşsam insanlar yine farklı farklı yorumlar yapacak.
- Tamam hocam... Bu soruyu es geçelim. Hakemlikte istediğiniz noktaya gelebildiniz mi peki?
Tabii ki geldim. Herkese nasip olmayan bir hakemlik kariyerim var. İyi kötü birşeyler yaptık. Sevenimiz var sevmeyenimiz var. Ama sonuçta iyi bir çizgide ve iyi bir noktada bıraktığımı söyleyebilirim.
"Özgür irademle düdük çaldım"
- Türkiye'de geçmişten bugüne hakemler özgür mü?
Başkaları için yorum yapamam. Ancak kendim için Allah'ıma bin şükürler olsun vicdanım rahat bu konuda. Kimseye bağlı kalmadan özgür irademle düdük çaldım.
- Maçları yönetirken MHK, TFF veya kulüplerin baskısına göre hareket ediyorlar mı?
MHK tarafından hakemler açıklandığı zaman medyada birçok yorumlar yapılıyor. İşte bu maçın hakemi şu maçta bu kadar sarı kart, bu kadar kırmızı kart gösterdi. X takıma bunları yaptı gibi gerçek veya gerçek olmayan şeyler yazılıp çiziliyor. Tabii ki sonuçta hepimiz insanız. Heyecanınız, duygularınız var. Bunun için de doğal olarak bir baskı hissediliyor. Ancak bir hakemin baskıdan dolayı afaki hatalar yapacağına inanmıyorum. En azından Süper Lig seviyesine gelmiş bir hakem bariz hata yapmaz. Eğer bir hakemde heyecan yoksa zaten sıradanlaşır. Korkuya kapılır. Korku da peşinden bazı olumsuzlukları getirir. İyi hakem dediğiniz ise bunlardan etkilenmeyen hakemdir.
"MHK ve TFF yöneticilerinin telkinlerine şahit olmadım"
- Hayatınız boyunca size hiç telkinlerde bulunan oldu mu maçlara dair?
Dediğim gibi ben her maçımda özgür irademle düdük çaldım. Bana bu konuda kimse bir telkinde bulunmadı. Bulunamaz da. Zaten hakeme kim telkinde bulunabilir ki? Veya varsa öyle bir şey o hakemin evveliyatına veya kişiliğine bakmak lazım. Ben herhangi birinin 'Bu maçı şöyle yap' diyeceğine ihtimal vermiyorum. Ama benim şöyle bir bakış açım var her zaman. Hakemler zeki insanlardır. Merkez Hakem Kurulları veya Federasyon yöneticileri size verdiği maçlarla diğer hakemlere adeta bir mesaj verirler. Örneğin; büyük takımlar lehine yaptığınız hatadan dolayı o takımlar maç kazanıyorsa diğer hakemler hemen şunu söyler; Hımm... Demek ki bu takımlar için düdük çalarken biraz dikkatli olacağız. Onlar lehine düdük çalacağız gibi bir kanıya varırlar.
Çünkü o hakeme hemen bir hafta sonra maç verirseniz işte bu kanı oluşur. Ama ona maç vermeyip cezalandırırsınız 'Evet, biz her takıma karşı adil davranmalıyız. Bak MHK, şu veya bu takım demeden hata yapan hakemi dinlendirebiliyor' diye düşünürler. Ya da doğru şeyler yaptığımız da bizi ödüllendiriyorlar dedirtmelisiniz. Ama ben MHK üyelerinin 'git şu maçı şöyle yap, şu kadar para al' diyeceklerine hiç ihtimal vermiyorum. Bu konuda kesin konuşmak doğru değil. Çünkü insanın olduğu her yerde böyle şeyler olabilir. İşte bankacılar arasında, bakanlar arasında, siyasiler arasında da olabiliyor. Kimse sütten çıkmış ak kaşık değil. Ama ben hakemlik hayatımda böyle bir şeye şahit olmadım.
"Hakemlerin eğitiminde çok ciddi sorun var"
-Genel olarak Türkiye'de hakemler neden bu kadar çok tartışılıyor? Yetenek sorunu mu var yoksa yönetim sorunu mu?
Türk insanın bir huyu vardır. Kimse hatasından dolayı ben hatalım diyemiyor. Bu her alanda böyle. Ticarette de böyle, siyasette de böyle. Yöneticilikte de böyle. Ben bugüne kadar bir teknik direktörün 'Yaptığım hatadan dolayı takımım mağlup oldu' dediğini duymadım. Sürekli 'Futbolcular kötü oynadı. Verdiğimiz taktiği uygulamadılar' diyorlar. Ancak Türkiye'de 'VAR' dan önce ve 'VAR' dan sonraki hakemlik çok farklı. Bir defa hakemlerin şu an iyi bir eğitim aldıklarını sanmıyorum. Bunu verilen kararlara, standart dışı düdüklere ve kartlara bakarak söylüyorum. Süper Lig'de düdük çalan 30-35 hakemin bir pozisyon için en azından 28 kişinin aynı kararı vermesi gerekir. Standardı yakalamak için bu şart. Şimdi ise ancak 8 tanesi aynı düdüğü çalıyor. Aynı hakem aynı pozisyon için aynı kararı farklı maçta veremiyor. Ondan dolayı bana göre hakemlerin eğitiminde çok ciddi sorun var.
"Hakemler 5-6 puanlık bir etki eder"
-Türkiye'de şampiyonu hakemler mi tayin ediyor?
Ben zannetmiyorum ya...! Mesela bu haftaki maçlara baktığımız zaman Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde Ozan'ı attığı gole 'ofsayt' diyenler var. 'Ofsayt yok' diyenler var. Yine Beşiktaş-Konyaspor maçında daha maç 0-0 iken bir pozisyonda arkadan forma çekiliyor, top auta çıkıyor. O penaltı verilse rakip takım 10 kişi kalacak. Yani şunu demeye çalışıyorum; hakemler sezon boyunca bir takım lehine veya aleyhine mutlaka 5-6 puanlık bir etki eder. Yapılan hakem hatalarından dolayı şampiyonluk veya kümede kalma mücadelesindeki etkisi 5-6 puandan fazla değildir. Evet bu rakamlar büyük gibi gözükebilir. Ama bütün sezon baz alındığında normal. Çok da fazla yapacak birşey yok. Ancak dediğim gibi bir hakeme 'Git şu maçı temizle gel' dendiğine asla inanmıyorum.
"Birileri altımızı oyuyor dedikleri o 'birileri' kim?"
- Son zamanlarda lige ayar verildiği, özellikle zirve yarışının dizayn edildiği şeklinde iddialar var. Hakemler bu işin içinde olabilir mi?
Bu bir iddia. Havada bir görüş. Mesela hakemlerin bunu ayarlaması için ne yapması lazım? Bunu iddia edenler MHK ve Federasyonu basamak olarak mı kullanıyorlar acaba? Yoksa gerçekten asıl amaç TFF'ye mesaj vermek mi? Hakem bu işi nasıl yapacak ki? Hakemi atayan kim? Hakem kendi kendini maça atayamaz ki? Adamın biri çıkıp diyor ki 'Birileri bizim altımızı oyuyor.' Peki kim bu birileri diye soruyorsun, isim ver diyorsun. Susuyor. Madem birileri var. İsim vereceksin ki bir soruşturma yapılsın. Amaç için araç kullanmak doğru değil. Ben bu söylemlere itibar etmiyorum. Yıllardan beri kendi camialarının gazını almak için söylenen havada kalmış sözler bunlar.
- VAR sistemini nasıl buluyorsunuz? Doğru bir uygulama mı?
Bana göre doğru uygulanırsa çok faydalı bir sistem. Hataları görüyorsunuz. Aslında futbolun temaşa zevki hatalar oyunun olmasından kaynaklanıyor. Ama bir şeyi mükemmelleştirmeye gittiğiniz zaman da olay sıradanlaşıyor. Sezon içerisinde VAR uygulanacak dediğiniz zaman A maçında da B maçında da; A pozisyonunda da B pozisyonunda da ya hakemi çağıracaksın ya da çağırmayacaksın. Ya aynı kararı vereceksin ya da vermeyeceksin. Benim düşüncem şu; VAR hakemi kesinlikle o ligde düdük çalan hakemlerden olmamalı. VAR hakemi, üst düzey eğitim alan gözlemcilerden oluşmalı. Neden? Üç büyükler arasında oynanan derbilere veremediğiniz hakemleri maalesef VAR hakemi yapıyorsunuz. Zaten o çocuğun öyle bir melekesi olsa gidersiniz ona sahada görev verirsiniz. O yüzden VAR hakemlerin üst klasman hakemlik yapmış ve kabul edilebilir isimlerden oluşmalı.
- Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde Ozan'ın ofsayt gerekçesi ile iptal edilen golü için Fenerbahçeli hukukçular, VAR kayıtlarının üzerinde oynandığını iddia ediyor. Sizce böyle bir şey olabilir mi?
Ben hakemliği ve gözlemciliği bıraktıktan sonra VAR sistemi ile ilgili bir eğitim veya bilgi almadım. Sadece canlı yayınlarda VAR Odası'nı gördüm. Şu anda o da gösterilmiyor. Oradaki sistemin nasıl işlediğini bilmiyorum. Ama bildiğim birşey varsa teknolojinin sınırı yok. Şundan biliyorum. Ordu'da yerel bir televizyon kanalı kurdum. Oradaki kumanda odasında bir kare atladığınızda gözünüz yumuk gözüküyor. Bir kare geriye getirdiğiniz zaman da gözünüz açık görünüyor. Yani salisede bilmem kaçta kaçı...Olabilir de olmayabilir de. Onun için kesin bir şey diyemiyorum.
"Türkiye'de VAR'ın sağlıklı bir sistem olduğunu düşünmüyorum"
- Şu anda aktif hakem olsaydınız VAR sistemi sayesinde performansınız nasıl olurdu?
Bu soruya şöyle yanıt vereyim; siz yıllardan beri maç izliyorsunuz. VAR'dan önceki hakemlik ile VAR'dan sonraki hakemliği gözlemleyebilirsiniz. En kötü hepimizin net gördüğü penaltı veya kırmız kartlık pozisyonda eğer fikir birliğine vardığımız kararı vermezseniz bu sefer adalet sorgulanmaya başlanıyor. Hakemin performansı sorgulanıyor ki en kötü şey de o. Ondan dolayı ben diyorum ki VAR, hakemleri yanlış karara itiyor. Hakemler, nasıl olsa VAR sistemi var diye çok fazla motive olamıyorlar. Türkiye'de VAR'ın pek sağlıklı bir sistem olduğunu düşünmüyorum. Bırakın hakemleri eskisi gibi kendi kararlarını versinler.
"Statlar bomboş kalır"
- VAR'a da güven kısa zamanda tükendi. Bu işin sonu nereye varacak? Maçlar hakemsiz, tamamen robotlar tarafından mı yönetilecek?
Robotlara kadar iş varırsa stadyumlar şu anda pandemide olduğu gibi bomboş kalır. Daha önce dediğim gibi bir şeyi mükemmelleştirdiğiniz zaman o işin ruhu ve keyfi kalmaz. Heyecan yok olur. O zaman seyirci kaybedersiniz. Maddi anlamda da kayıplar yaşarsınız.
"Hakemlerin maç ayırması kişiyle alakalı bir durum"
- Hakemler maç yönetirken büyük kulüp küçük kulüp ayrımı yapıyor mu? Yani tavırları kulübe ve maçın değerine göre değişkenlik gösteriyor mu?
Olabilir. Bu tamamen kişiyle alakalı bir durum. İnsanın yaşam tarzıyla, doğasıyla veya karakteriyle ilgili bir şey.
"Taraftarlığı ruhunuzdan söküp atmalısınız"
- Bir de hakemlerin takım tutma yani taraftar olma durumları var. Bu da kararlarına etki ediyor mu ?
Çocukluk veya gençlik yıllarında bir şeye ilgi duymak gayet doğal. Ancak yönetici pozisyonuna geldiğiniz zaman ruhunuzdan bunları söküp atmalısınız. Duygularınızla hareket etmemelisiniz. Adil olmazsanız kendinizi yok edersiniz.
"Cüneyt Çakır, yurt içinde sıradan bile değil"
- Cüneyt Çakır için düşünceniz ne?
Bunu yurt içi ve yurt dışı diye ayırmak lazım. Mesela ben Cüneyt Çakır'ı yurt dışında yönettiği maçlarda beğeniyorum. Ama yurt içinde sıradan bile değil. Yurt dışındaki Cüneyt ile buradaki Cüneyt çok farklı.
- Neden farklı yönetiyor?
Bunu örnekler göstererek kendisine sormanız lazım. Ben onun kafasının içinde değilim çünkü. Bu belki de psikologların cevap vereceği bir soru.
"4 kırmızı gösterdiğim Fenerbahçe-Galatasaray derbisi en iyi maçım"
- En başarılı bulduğunuz MHK Başkanı kim?
Bana göre Hilmi Ok.
- Kariyerinizde unutamadığınız en kötü maçınız ve en iyi maçınız hangisi?
En kötüsü düdük asmama yol açan Beşiktaş-Galatasaray maçı. En iyi maçım da 4 kırmız kart gösterdiğim Fenerbahçe-Galatasaray derbisi. Doğru yorumlar, doğru kararlar verdim.
"En kötüsü kırmızı kartın arka şort cebinde olması"
- Ama hâlâ o maç konuşuluyor ve tartışılıyor?
Ne güzel, konuşulsun. Ama herkes benim haklı olduğumu söylüyor.
- Sizin kartları farklı yerlerde muhafaza ettiğiniz söyleniyor. Bu doğru mu?
Yanılmamak için böyle yapıyordum. Bazen sarı yerine kırmızı kart çıkarabiliyorsunuz. Bu yüzden kırmızı kartımı formamın sol, sarı kartı da sağ cebime koyardım. Bunun için talimatta bir şey yazmaz. Nasıl rahat ediyorsanız. Ama en kötüsü kırmızı kartın arka şort cebinde olması. Herkes elinize saldırır. Çünkü kırmızı kartın çıkacağını bilir.
"Yağmurdan dolayı karttaki numara silinmişti"
-Kural hatası nedeniyle tekrarlanan Fenerbahçe-Rizespor maçında Victoria'yı çift sarı karttan nasıl atmayı unuttunuz peki?
Yağmurdan dolayı karttaki numara silinmişti. Kaldı ki maç 1-1. Niye korkacaksın ki? Kırmızı kart Rizesporlu futbolcuya çıkacaktı. O yüzden bunun altında bir şey aramaya gerek yok.
"Halil Umut Meler'i beğeniyorum"
-Şu anda beğendiğiniz bir hakem var mı?
Evet var. Halil Umut Meler. Genç hakemlerin yüzde 60'ı gerçekten iyi hakemler. Daha fazla şans verilirse bu genç hakemlere daha iyi olacaklar.
"Serdar Tatlı cesaretli başladı"
-MHK Başkanı Serdar Tatlı'nın performansı nasıl sizce?
- İyi, güzel. Cesaretli başladı. İnşallah böyle devam eder. Ama yine de tam bir karar vermek için sezon sonunu beklemek lazım.
- Günün birinde MHK başkanlığı için teklif gelirse bunu değerlendirir misiniz?
Tabii ki. Niye değerlendirmeyeceğim ki.... Kıvırtmak, bakarız veya düşünürüz falan yok. Seve seve kabul ederim.