Ercan Taner itiraf etti: Pişman değilim!
Futbol izleyicisinin “Hep o anlatsa” dediği spikerlerden olan Ercan Taner, babasından tuttuğu takım Beşiktaş’a, örnek aldığı Halit Kıvanç’tan, yayıncı kuruluştan neden ayrıldığına, ekranda kırdığı potlardan, en zevk alarak anlattığı maçlara kadar bir çok konuda açıklamalarda bulundu. İşte detaylar…
-Babanız rahmetli Ziya Taner teknik direktördü. Nasıl oldu da futbolcu değil de spor spikeri oldunuz?
Futbolcu olmak istiyordum ama o kadar yetenekli değildim profesyonel anlamda. Buna karşılık futboldan ve spordan da kopmak istemiyordum. O yıllarda ise bir tek TRT var. Olimpiyatlar, dünya kupası derken sporun her dalı ilgimi çekiyordu. Bunun sonrasında da TRT'nin açtığı bir sınava girerek spor spikeri olmaya hak kazandım.
BABAM SENDEN BİRİNCİ LİG TOPÇUSU OLMAZ DEDİ
-Anladığım kadarıyla futbolcu olma hevesiniz vardı?
Evet vardı. Babamla da bunu konuşmuştuk. O zaman bana ancak 3.Lig'de oynayabilecek kapasitede olduğumu söyledi. Kendisiyle bu konuda mutabık kaldık.
-Hangi mevkiide oynuyordunuz?
Sol iç pozisyonunda oynardım. Sol ayaklıyım çünkü. Fakat yeteri kadar çabuk değildim.
BABAM MİLİÇ'LE BEŞİKTAŞ'TA ŞAMPİYONLUK YAŞADI
-Babanızın Ziya Taner'in antrenörlük kariyerinden kısaca bahseder misiniz?
Babam uzun yıllar Ankaragücü'nde görev yaptı. Ankaragücü ile ilk defa Türkiye Kupası'nı kazandılar. Daha sonra İstanbulspor'un iyi dönemlerinde çalıştı. Cemil Turan ve Alpaslan Eratlı gibi yıldızların yer aldığı İstanbulspor'da antrenörlük yaptı. Ardından Beşiktaş ile yolu kesişti. Önce Dorde Miliç'le beraber şampiyonluk yaşadılar. Sonra Miliç ayrıldı. Babam da Beşiktaş'ın başında Türkiye Kupası finalinde Trabzonspor'la oynadı. Kaybettiler. Ondan sonra Branko Stankoviç dönemi oldu. Stankoviç gidince Beşiktaş'tan ayrıldı.
AİLECE BEŞİKTAŞLIYIZ
-Beşiktaşlılığınız babanızdan geliyor o zaman?
Babam daha önce de Beşiktaşlıydı. O yüzden doğal olarak renklerimiz Beşiktaş oldu. Baba etkisi var yani.
-O dönem Beşiktaş'ın idmanlarına ve maçlarına gidiyor muydunuz?
Futbolla iç içe olmam babam İstanbulspor'da iken başladı. 8 yaşındaydım. Maçlara hatta kamplara gidiyordum. Şeref Stadı ve Vefa Stadı'ndaki birçok maçı, antenmanı izledim. Bu tarihi stadlarda çocukluk yıllarımı geçirdim diyebilirim.
-Unutmadan sormak istiyorum. Stankoviç, sıra dışı bir hocaydı. Onunla ilgili bir anınız var mı?
Stankoviç, iş disiplininden taviz vermeyen bir teknik adamdı. Son derece titizdi. Hayvan sevgisi üst düzeydi. Kurt köpeği vardı. Alman kurduydu. Onunla beraber koştuğunu hatırlıyorum. Parkta antrenman yapıyorlardı.
EVDE KENDİ KENDİME MAÇ ANLATIRDIM
-Genellikle sizin çocukluk yıllarınızda mahallede top oynanırken çoğu zaman maçları anlatan biri de oldurdu. Sizin de böyle bir alışkanlığınız var mıydı?
Ben evde anlatıyordum. O yıllarda teknoloji yoktu. Oyuncaklar sınırlı sayıda ve belliydi. Daha çok radyodan Halit (Kıvanç) abiyi dinliyorduk. Aynı şekilde Orhan Ayhan'ı dinliyorduk. Onlar gibi olmayı hâyâl ettiğim anlar oldu. Onları dinlerken kendi kendime maç anlatıyordum.
- Spiker olmaya nasıl karar verdiniz? Sesinizin bu mesleğe yatkın olduğunu size kim söyledi?
Sesin yanında iyi bir Türkçe gerekiyor. Onun dışında ben Orhan (Ayhan) abiyle konuşmuştum. Ses tonumun iyi olduğunu ve sınavda başarılı olabileceğimi söylemişti. O zaman Orhan abi Tercüman Gazetesi'nde çalışıyordu. Bu bana büyük moral olmuştu.
HEPİMİZİN İDOLÜ HALİT KIVANÇ İDİ
- Örnek aldığınız bir spiker var mıydı?
Hepimizin bir idolü vardı. O da Halit abidir. Onun dışında bizim hocalarımız Doğan Yıldız, Tansu Polatkan, İlker Yasin, Öztürk Pekin...Bunlar bizim için çok önemli isimler. Onlardan birçok şey öğrendiğimi söyleyebilirim. Zaten spiker kaç yaşına gelirse gelsin hep öğrenmek zorunda bence.
-Anlattığınız ilk maçı hatırlıyor musunuz?
Tabii ki... Kadıköy'de oynanan ve 0-0 biten Beşiktaş-Adana Demirspor maçıydı. Akın Göksu ile beraber radyodan anlatmıştım.
BENİ BABAMIN MAÇINA VERDİLER
-Sanırım o maçta babanız da Beşiktaş'ın teknik heyetindeydi.
Evet...Ama şu var. Beni özellikle o maça göndermişler. Aşağıda babası var. Bakalım maçı nasıl anlatacak diye. Gayet başarılı anlattığım için daha sonra sürekli maçlara verdiler.
- 1980'li yıllarda maçlara nasıl kendinizi hazırlardınız? İnternet, cep telefonu gibi iletişim araçları yoktu.
O zamanlar Anadolu Ajansı ve yabancı ajanslar vardı. Biz şanslıydık. TRT'de bu imkanlardan faydalanıyorduk. Gazetelerden de istifade ediyorduk. O dönemler spor servisleri çok güçlüydü. Bence 1980'li yılların en büyük özelliği gazetelerin sadece futbola değil spora önem vermeleriydi. Çok büyük isimler vardı. Onların yaptığı araştırmalar, yazılar, değerlendirmeler bizim maç öncesi hazırlıklarımızda faydalı oluyordu. Adeta hepsi ders niteliğindeydi. Bilhassa salı günkü haftalık panaromalar mükemmeldi. Bu her gazetede böyleydi.
İYİ RADYOCU TELEVİZYONA TERFİ EDER
-Radyodan mı yoksa TV'den mi maç anlatmak daha keyifli size göre?
Radyodan iyi maç anlatan spiker televizyonda zorlanmaz. Ama radyoda maç anlatması şart. Hangisi daha zevkli demeyeyim de; radyodaki iyi bir anlatım sizi televizyon maç spikeri yapar.
GÜREŞİ ANLATTIM, GIRGIR'A KAPAK YAPTILAR
- İlk yıllarınızda futbol maçlarının yanı sıra diğer branşlar da müsabakalar anlattınız.
Evet. Olimpiyatlarda görev yaptım. Boks anlattım. Güreş anlattım. Hatta güreşte hatalarım oldu. Gırgır Dergisi'ne kapak yaptılar. Olimpiyatta ses kesildi. İlk yayınımdı. Los Angeles Olimpiyatları'nda. Bir İsviçreli, bir Yunan güreşçinin maçı vardı. İkisinde de kırmızı mayo ve haç amblemi vardı. Ben İsviçreliyi sarışın olarak değerlendirdim. Fakat tam tersi çıktığı için yayında bayağı zor durumda kaldım.
FUTBOLA CİNE 5 İLE ABONE OLDUM!
-Tamamen futbola yönelmeniz nasıl oldu. Buna kendiniz mi karar verdiniz?
Ben karar vermedim. Hayat beni oraya doğru götürmeye başladı. Show TV'nin Star'ın açılması, özel televizyonların devreye girmesi bunda etkili oldu. Önce Show'a gittim. Bir ara TRT'ye döndüm ama sonra Cine 5 açıldı. Cine 5'le beraber futbol tamamen hayatıma girdi. Sürekli görev almaya başladım.
TAKIM TUTMAYAN BİRİ VAR MI?
-Beşiktaş taraftarı olduğunuz hemen hemen tüm futbolseverler tarafından biliniyor. Bu durum sizi baskı altına alıyor mu?
Maç başladığı zaman olay biter. Her insan bir takımı tutar çünkü. Sporda bu böyledir. Tarafsız spor zor. Her insanın bir takıma karşı mutlaka bir sempatisi vardır.
TARAFSIZ OLMASAM O KADAR MAÇ ANLATTIRMAZLAR
-Beşiktaş maçlarını anlatırken tarafsız davrandığınıza inanıyor musunuz?
Bir sürü derbi anlattım. İnsanlar memnun kaldı ki yıllarca anlatmaya devam ettim.
SOSYAL MEDYADA ELEŞTİRİLMEYEN YOK
-Futbolseverlerden tepki aldığınız da oldu mu?
Tepki sosyal medyanın oluşmasından sonra ortaya çıktı. Şimdi her şeye tepki var. Sosyal medyanın tavrı böyle. Ben bunu normal karşılayanlardanım. Ama sabah akşam sosyal medya ile yatıp kalkmayan biriyim. O yüzden fazla etkilendiğimi söyleyemem.
-Sokaktaki taraftardan tepki geldi mi?
Hayır...Kesinlikle gelmedi. O konuda çok mutluyum.
HİÇBİR ZAMAN MAÇ SEÇMEDİM
-Hangi maçları anlatacağınızı kendiniz mi seçiyorsunuz?
Müdür olarak görev yapan arkadaşlar belirliyor. Hayatta şu maçı bana verin ben anlatayım demedim.
YILLAR BENİ EKOL YAPTI
-Sizin kendinize has bir anlatımınız var. Örneğin 'faul', 'taç', 'aut' deyişiniz futbolseverlerin hafızasına kazınmış durumda. Bunlar kendiliğinden oluşan vurgular mı?
Kağıda yazılı vurgular değil bunlar. Aradan yıllar geçince bir stil kazanıyorsunuz. Benim de stilim böyle meydana geldi. Kendiliğinden oluşan bir ekol oldu.
YILDIZ FUTBOLCULAR BÜYÜK KOLAYLIK
-Bir de 'Hagi, Hagi, Hagi...' ve 'Alex, Alex, Alex...' diye gollerden sonra anlatımlarınız meşhur.
Yıldız futbolcular sizi maç içinde çok rahatlatabilir. İşte Alex olsun, Hagi olsun, Sergen olsun bir çok oyuncu var... Yıldız oyuncularla dolu maç anlatmak dünyanın en zevkli işlerinden biri.
TEK İLACIM; LİMONLU ÇAY
-Sesinizi korumak adına yaptığınız veya uyguladığınız bir kür var mı?
Hayır yok. Ama çayı çok severim. Limonlu çaya bayılırım hatta. Ancak çok sıcak içmeyecekseniz. Biraz ılık olmalı. Onun dışında özel bir şeyim yok.
EN BÜYÜK ARTIM ÇOK ÇALIŞMAK
-Spiker olarak Ercan Taner'in artı ve eksi yönleri nelerdir?
Bu zor bir soru. Bunu beni eleştirenler değerlendirebilirler. Eksi yönlerimi düşünüyorum...Bence buna kamuoyu karar versin. Artı yönüm ise çalışmayı çok severim.
İSTİFA ETTİĞİM İÇİN PİŞMAN DEĞİLİM
-Pandemi nedeniyle artık maç anlatmayacağınızı açıklamıştınız. Bu kararı aldığınıza pişman mısınız?
Hayır pişman değilim. Çünkü yakın çevrem ağır rahatsızlık geçirdi. Bu yüzden de bunun ne olduğunu çok iyi biliyorum. Bu işin şakaya gelir bir tarafı yok. Aşı olayının ülkemizde biraz daha gelişmesini bekliyorum.
YEŞİL SAHALARA DÖNÜŞ KADER MESELESİ
-Sizi tekrar ne zaman yeşil sahalardan maç anlatırken göreceğiz?
Artık o kader. Ona bakacağız...Cevabım öyle olacak.
FUTBOLUN KEYFİ KALMADI
-Şampiyonlar Ligi'nde maç anlatmak nasıl bir duygu?
Şampiyonlar Ligi tamamen ayrı bir olay. Dünya Ligi gibi bir şey. Avrupa Kupası kadar değerli bir organizasyon. Ama pandeminin Şampiyonlar Ligi'ne de büyük zarar verdiği kanaatindeyim. Tribünlerde seyirci olmadığı zaman futbol zevkli mi diye kendi kendime çok soruyorum. Bazen maçlar da kötü olduğunda sanki bir antrenman maçı izliyorsunuz. Buna uluslararası organizasyonlar da dahil.
YAYINCI KURULUŞ-FENERBAHÇE POLEMİĞİNE GİRMEM
-Fenerbahçe'nin son dönemde yayıncı kuruluşla yaşadığı polemikleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben kamuoyu önünde daha önce çalıştığım hiçbir kurum hakkında açıklama yapmadım. Bu yüzden bu soruyla ilgili de bir yorumda bulunmayı tercih etmiyorum.
GÜNTEKİN ONAY, YORUM YAPMAKTA ÖZGÜR
-Bein Sport'tan Güntekin Onay, Kemal Ademi'nin Fenerbahçe-Fatih Karagümrük maçındaki performansı hakkında 'Ademi, eski takımı Fenerbahçe'ye karşı sanki bilerek kötü oynadı' imasında bulunmuştu. Bunun için ne söylersiniz?
Güntekin Onay'ın kendi görüşüdür bu. Yılların yorumcusudur. Kendisiyle uzun yıllar çalıştım. Yorum yapma hakkına sahip olduğunu düşünüyorum.
FUTBOLUN DIŞINDA KONUŞMADI
Fenerbahçelilerin de tepkisini çekti ama...
Evet tepki olabilir. Buna birşey diyemeyeceğim. Fakat dediğim gibi Güntekin de yorum yapma hakkına sahiptir. Çünkü futbol konuşuyor Güntekin. Futbolun dışında birşey konuşmadı sanki.
beIN SPORTS ŞİMDİLİK İŞİ GÖTÜRÜYOR
- BeIN Sports'un genel olarak performansını nasıl buluyorsunuz? Spiker ve yorumcu kadrosu yeterli mi?
Şu anda başka bir kanal olmadığı için işi götürüyorlar. Ellerinden geleni yapıyorlar. Öyle söyleyeyim.
BİR DAHA BU PARALARA İHALE OLMAZ
-Son yıllarda yayıncı kuruluş daha çok dekoder satsın diye ligde zirve yarışının bir takım güçler tarafından dizayn edildiği iddia ediliyor. Sizin bu konuda yorumunuz nedir?
Yayıncı kuruluşlarla kulüplerin ortak çalışması gerektiğini düşünüyorum. Ben bütün dünyayı kastediyorum. Çünkü iki taraf da futbolu üst seviye çıkarıyorlar. Her yerde bu böyle. Ülkemizde de bunun böyle olması lazım. Ligimizde ihale olduğu zaman daha önceki dönemlerde verilen meblağlara bu kez ulaşılabileceğini sanmıyorum. Nedeni ise pandemi nedeniyle dünyanın sarsılması. Her yerde ekonomik sıkıntı var. Bunu futbol da hissediyor. Kulüpler oyunculara ve teknik adamlara sürekli indirim teklif ediyor. Sadece Türkiye'de değil tüm dünyada durum aynı. Bu yayın anlamında kulüpleri sarsacak. Kulüpler bu tehlikeye karşı hazırlıklı olmalı.
KONU SADECE FUTBOL İSE İZLERİM
-Hangi spor programlarını izliyorsunuz?
Hafta sonlarında hangisi daha fazla futbol konuşuyorsa onları izliyorum. Sporun veya futbolun konuşulmadığı programlara yakın değilim.
YENİ NESİL ÇOK BİLGİLİ
-Beğendiğiniz spor yazarı var mı?
Çok spor yazarı var. Özellikle yeni nesilden. İsimlerini tek tek sayarsam belki birini kırarım diye isim vermeyeyim. Ama dediğim gibi yeni nesil de çok bilgili. Bu bilgilerini hem konuşarak hem de yazarak iyi yansıtıyorlar.
-Sizce hangi kulübün medya ayağı daha güçlü?
Bu da çok zor bir soru. Fakat geçmişte olduğu gibi dört büyükler dediğimiz kulüpler için belirli bir medya dağılımı var. Zaten onlar konuşulmasa, yazılmasa bu işin ağırlığı olmazdı. Her ligin amiral takımları vardır. Bizim ligimizde de 4 takım var.
DÜNYA KUPASI'NDA TÜRKİYE-ARJANTİN FİNALİ
-Mesleğinizde hangi iki takımın maçını anlatarak jübile yapmak isterdiniz?
Olmayacak birşey söyleyeyim. A Milli Takım'ın Dünya Kupası'nda finale çıktığımız maçı anlatmak isterdim. Belki de olur. Kim bilir. Umarım o günü görürüz.
-Finaldeki rakibimizin kim olmasını isterdiniz?
Arjantin.
SEYİRCİSİZ MAÇLARLA BOŞLUKTAYIM
-Seyircisiz maçlar sizin için ne ifade ediyor?
Tam bir boşluk. Hatta sizle şu anda konuşurken televizyonun sesini kıstım. Göztepe-Kasımpaşa maçını izliyorum. Tam bir boşluğun içindeyim yani. Maalesef bomboş tribünler.
VAR YETMEZ, ÇİZGİ TEKNOLOJİSİ DE ŞART
-VAR sistemi hakkında düşünceniz nedir?
Daha fazla gelişirse bence mükemmel olur. Bir de çizgi teknolojisinin devreye girmesi lazım.
BÜTÜN DÜNYADA HAKEM SIKINTISI VAR!
-Türkiye'de VAR sistemi çok eleştiriliyor ama...
Dünyada da var bu eleştiriler. Ben gelişmekte olan bir sistem olarak değendiriyorum. Türkiye'de de dünyada da sistemle ilgili sıkıntılar söz konusu. Daha VAR sistemine alışamadık.
YABANCI HAKEMLERE HAZIRLIKLI OLALIM
-Derbileri yabancı hakem yönetsin diyenlere hak veriyor musunuz?
Dünya futbolu buna doğru gidecek yavaş yavaş. Herkes olur mu böyle şey deyip değenlendirmeler yapıyor ama Portekiz'de bir karar çıktı. Artık yabancı hakemler isterlerse maçlarda görev alabilecek. Bu bizde de olabilir. Neden olmasın?
İLK İŞİM SAHALARI DÜZELTMEK
- Şu anda TFF başkanı olsaydınız ilk icraatınız ne olurdu?
Sahaları halı haline getirmek için kolları sıvardım. Bunun dışında kulüplerinin korunması ve harcanması için bazı yaptırımlar uygulardım. Kulüplerle beraber oturur bu yönde çalışırdım. Mali sıkıntı çekmemeleri için. Yabancı futbolcu olayını da serbest bırakırdım. Ama bazı kotalar koyarak. İsteyen herkes gelip oynayamaz. Özellikle Milli Takım'da oynama ve yaş sınırı koyardım. 35 yaşında yürüyerek top oynayanlara karşıyım.
GENÇLERDEN YENİ ŞEYLER ÖĞRENİYORUM
-Yeni jenerasyon spikerlerden beğendiğiniz biri var mı?
Spor yazarlarında olduğu gibi var tabi ki. Onlardan öğrendiğim bazı şeyler var. Kendisini geliştiren çok arkadaşımız mevcut.
TRT ESKİ GÜNLERİNE DÖNÜYOR
-TRT'nin spor servisi ile yorumcularını yeterli buluyor musunuz?
TRT bir okul olduğu için yıllardır başarılı çizgisini devam ettiriyor. Şimdi TRT Spor1 ve TRT Spor2 açıldı. Bu eskisi gibi olimpiyatlara ve diğer spor dallarına önem verildiği anlamını taşıyor. Geçenlerde baktım kayaklı atlama yayınlıyorlar. Bizim TRT'de başladığımız ilk yıllarda yayınlardı bunlar. Artistik patinaj yayınlanıyor. Olimpikspor dallarına ağırlık veriyorlar. Birçok insanın haberi yok bundan ama bence mükemmel bir atılım. Eğer bunda ısrar ederlerse spor kanalı ihtiyacı anlamında zirveye çıkarlar.
BREZİLYA MAÇINI UNUTAMAM
-Unutamadığınız maç hangisi?
Türkiye-Brezilya maçı var. 2003'teki FİFA Konfederasyonlar Kupası'nda oynadığımız maç. Geriden geldiğimiz ve 2-2 biten karşılaşma. Şampiyonlar Ligi'nde anlattığım maçlar var.
MAALESEF YİNE GOLÜ YEDİK
Unutamadığınız bir maç anısını anlatabilir misiniz?
Milli Takım'da maalesefli yıllarımız vardı. Farklı yenilgilere uğradığımız...80'lerin ortası.
Tansu Polatkan ile Bursa’da İsviçre maçı anlatacaktık. 'Abi bugün gol yersek maalesef demeyelim istersen' dedim. Birinci dakikada santra ile beraber gol yedik.İkimizde aynı anda yine 'maalesef' dedik. Çünkü diyecek bir söz yoktu! Makus talih devam ediyordu.
HAKEM SİSTE KIRMIZI KART VERİNCE...
-Anlatım sırasında gaf yaptığınız bir maç var mı?
Çok maç var canım. Hatasız spiker olmaz. Mesela Napoli maçında atılan bir oyuncu var ama sisten dolayı göremiyorum. Aslında o maçın oynanması lazım. Napoli-Bordeaux maçıydı. Topla oyuncular gözükmüyordu. Oyuncu o sis tozlarının arasında hakem tarafından atılmış. Bunu canlı yayın esnasında göremeyip sonradan fark etmek büyük hataydı.
MAÇI YAZMAK ANLATMAKTAN DAHA ZOR
-Spor yazarlığı mı daha zor spikerlik mi?
Şu anda Sözcü Gazetesi'nde yazıyorum. Spor yazarlığı daha zor. Çünkü bir olayı izleyip kağıda döküyorsunuz. Ve maçın son anlarında yazdığınız yazı yok olabilir. Uzatmalarda gelen bir golle her şey değişebilir. O yüzden maç yazısı yazmak kolay değil.
İZLEDİĞİM EN İYİ YERLİ OYUNCU...
-Ercan Taner'in gördüğü en iyi yerli futbolcu, teknik direktör ve hakem kimler?
Oyunu okuma, kalite klas anlamında gördüğüm ve anlattığım en iyi Türk futbolcu Sergen Yalçın diyebilirim. En iyi teknik direktör ise Fatih Terim. Hakem için şöyle bir düşünüyorum eskilerden bu işe ağırlığını koyan Doğan Babacan. Dünya Kupası'nda görev alan bir hakemimizdi. Günümüzde de onun bayrağını taşıyan Cüneyt Çakır var.
TEKNİK DİREKTÖR OLSAM 1O'LARDAN HAGİ'Yİ SEÇERDİM
-Teknik direktör olsanız Hagi, Alex, Sergen ve Mesut Özil'den birini takımınızda oynatma şansı olsa kimi tercih ederdiniz?
Ben dördünü seçsem olmaz mı. (Gülerek)
-Hayır. Sadece birini seçme hakkınız var...
O zaman Hagi'yi seçerdim.
PREMİER LİG VE LİVERPOOL BİR BAŞKA
-Avrupa’da hangi lig favoriniz? Sempati duyduğunuz takım var mı?
Kesinlikle İngiltere. Liverpool'a sempatim var.
SPİKERLER MUHABİRLİĞİ DE ÖĞRENMELİ
-Spiker adaylarına ve genç spikerlere ne tavsiye edersiniz?
Bir...Kendilerine inanacaklar. İki...Kendilerini geliştirecekler. Üç...Kesinlikle maç küçümsemeyecekler. Dört...Sadece maç anlatmak yayıncılık değil. Muhabirlik anlamında da kendilerini geliştirmeli gerekiyor. Çünkü spor spikerlerinin komple televizyoncu olup o stüdyo masalarına oturmaları gerekiyor. Bir de yabancı dil lazım. O olmazsa olmazlardan biri.
Yabancı dilden konu açılmışken bir soru aklıma geldi. Sizin aileniz Yugoslavya göçmeni. Üsküp'ten Türkiye'ye gelmişler sanırım. Siz Yugoslavca (Sırpça) biliyor musunuz?
Evet, aslen Boşnakız. Babamla annem evde bazen Sırpça konuşurlardı. Ben ise konuşulanları az çok anlayabiliyorum. Fakat konuşamıyorum. Babam sürekli Yugoslavya'dan gelen futbolla ilgili kitapları ve dergileri okurdu. Bunların özellikle teknik ve taktikle ilgili olan bölümlerini de Türkçe'ye çevirirdi.
PANDEMİ BİTSİN, İNSANLAR MUTLU OLSUN
-Son olarak gelecekten beklentiniz nedir?
Şu an kısa vadeli bir beklentim var. O da bu pandeminin bir an önce bitmesi. Sonra insanların mutlu olması.
BİR KELİME BİR CEVAP
Futbol: Hayat
TRT: Okul
Radyo: Mutluluk
Maç: Heyecan
Beşiktaş: Büyük bir çınar
Para: Olmasa da olur
Taraftar: Futbolun meyvesi
Televizyon: Bir gereklilik
Penaltı: Kader anı
Atkinson: Unutulmaz bir isim
Derbi: Olmazsa olmaz
Halit Kıvanç: Büyük hocamız
Şöhret: Geçici
Aile: Bir numara
Aziz Yıldırım: Önemli başkan
Yugoslavya: Parçalandı
Premier Lig: Bir marka
Korona: Artık bitsin
KİMLİK KARTI :
ADI SOYADI: Ercan TANER
DOĞUM TARİHİ: 1964
DOĞUM YERİ: Ankara (Boşnak asıllı).
MEDENİ HALİ: Evli.
MESLEĞİ: Spor Spikeri-Spor Yazarı.
ÇALIŞTIĞI KURUMLAR: TRT, Show TV, Cine 5, Lig TV, NTV Spor, beIN SPORTS, Socrates Dergisi, Sözcü Gazetesi (Halen).
ALDIĞI ÖDÜL: Sedat Simavi Radyo Ödülü.
YAZDIĞI KİTAPLAR: Çimdeki Gölgeler, Ateş Arabaları.